Bir yandan Mustafa Elitaş, öte yandan Nurettin Canikli bastırıyor.
Hayret.
AK Parti Grup Başkanvekilleri, Cumhurbaşkanı Gül’e “lisan-ı münasip” ile posta koyuyor.
CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin tavrı da aynı.
Onlar da aynı konuda, yani kod adı “Şike Yasası” olan yasanın veto edilmesi karşısında “sözümüzün eriyiz, imzamızın arkasındayız” demekteler ısrarla.
Oysa...
İlk çıkışı yapan Başbakan Yardımcısı ve yeri geldiğinde vekili olan Bülent Arınç veto kararına “tam destek” vermişti.
Hatta daha da ileri giderek “Sanıyorum artık siyasi partilerden hiçbir temsilci, bu kanunun tekrar çıkarılması için bir gayret göstermeyecektir” demişti.
Durum çok ilginç.
Elitaş ile Canikli, Recep Tayyip Erdoğan’ın Meclis’teki; Arınç ise Hükümet’teki vekili.
Yani vekiller, ters köşedeler şimdi!
* * *
Ya işin asli sahibi. . .
O ne diyor?
“Gülmüyor yüzüm
Hayat zor oldu
Güller susuz
Kurudu soldu
Tövbe ettim
Gene bozuldu
Yüreğim yanar
Mazeretim var”
Gerçi MFÖ şarkının devamında “Asabiyim ben” diyor ama Sayın Başbakan’ın “mazereti” çok daha geçerli.
Dolayısıyla “ne şiş yansın ne kebap” deyip, işi oluruna bırakabilir.
* * *
Yasaların Meclis’te kabulünün koşulları belli.
Oylama sırasında sadece 139 milletvekilinin Genel Kurul salonunda bulunması yasanın kabul edilmesi için kâfi.
TBMM İçtüzüğü diyor ki:
“Oylamada olumlu oylar, olumsuz oylardan fazlaysa, oya konan husus kabul edilmiş; aksi halde, reddedilmiş olur.”
Sanmayın ki, 139 sayısının yarısından bir fazlasının “Evet” oyu vermesi şart.
İcabında “Şike Yasası” sadece 1 oyla dahi geçebilir Meclis’ten!
Ciddiyim.
Çünkü İçtüzük maddesinin devamı aynen şöyle:
“Genel Kurul’da bulunup da oya katılmayanlar yeter sayıya dahil edilirler.”
Yani.
134 milletvekili sessiz sedasız yerinde otururken, Bülent Arınç’ın “Hayır” oyuna karşılık, AK Parti’den Mustafa Elitaş ve Nurettin Canikli’nin, CHP’den Emine Ülker Tarhan’ın, MHP’den Devlet Bahçeli’nin “Evet” oyu vermesi; yasanın tekrar kabulünü bekleyenleri sevindirmeye yeter de, artar bile!
Tek karelik uyanık!
Hane başımıza çöktü
Hey gidi günler hey.
Hafiften de olsa kıskanınca birini, lafı yapıştırırdık hemen:
“Seninki can da, benimki patlıcan mı?”
Çarpışan arabalara, yıkılan binalara bakınca; böyle bir şey söylemekten hicap duyuyor insan.
Çünkü “can” ucuz.
Ya patlıcan?
O ise pahalı.
Hem de “zam rekortmeni” olacak kadar!
Türkiye İstatistik Kurumu açıkladı işte.
Geçen ay fiyatı yüzde 66.88 artmış.
Daha fenası enflasyon, patlıcanın yanına domates ve biberi de alıp, baş kaldırmış yine.
31 Aralık günü gelip, yıl sonu hesabı kesinleştiğinde “çift haneli” bir rakam çıkacakmış önümüze.
Yazık.
Tek haneyle bile başa çıkamazken, çift hanenin hakkından nasıl gelinecek?