Her Allah’ın günü yeni bir operasyon ve gözaltı dalgası ile sallanıyor memleket.
Henüz Büyükşehir Belediyesi’ne yapılan operasyonun dumanı tüterken İzmir’de...
Yine İzmir’de yeni bir “Çete Operasyonu” geldi gündeme.
32 kişinin tutuklandığı operasyonda neymiş mesele?
İddiaya göre:
Oyuncu Erkan Petekkaya’ya uygunsuz görüntülerinin bulunduğu CD ile para sızdırmak için şantaj yapılmış. Petekkaya da şantaj yapan bu gruptan kurtulmak için “çeteden” yardım istemiş.
Organizatör Ahmet San, Çeşme’de kendisine ait eğlence yerinden kiracılarını çıkaramayınca “çetenin” kapısını çalmış.
Şarkıcı Haluk Levent tefecilerden aldığı parayı ödeyemeyince, tehdit edilmiş; bunun üzerine o da korunmak için “çete” ile anlaşmış.
* * *
Aynı saatlerde önemli bir gözaltı haberi de İstanbul’dan geldi.
Sıra, bir dönemin şöhretli ismi, eski MİT’çi Mehmet Eymür’e gelmişti.
“Faili meçhul cinayetler soruşturması” kapsamındaki bu gelişmeyle bağlantılı olarak, hemen bir başka haber yer aldı örneğin Vatan Gazetesi’nin internet sitesinde:
“Sıradaki isim Tansu Çiller mi?”
Vay be.
* * *
Adalet Bakanı geçenlerde açıkladı.
31 Ekim itibariyle cezaevlerinde bulunanların yüzde 42,4’ünü, tutuklu ve hükmen tutuklular oluşturuyormuş.
Yani...
17 bin 484’ü hükmen tutuklu, 36 bin 429’u tutuklu olmak üzere toplam 53 bin 913 kişi.
Bunlar yargılanması devam eden veya dosyaları temyiz nedeniyle yüksek yargıda bekleyen kişiler.
Yine yani...
Henüz “suçlu” değiller.
Hadi “hükmen tutukluları” koyun bir yana ama tam 36 bin 429 kişi var diğer yanda.
Örnekse, Mustafa Balbay gibi!
* * *
Gerçekten merak ediyorum.
Dahası, birilerinin acilen hesabı çıkarması gerektiğine inanıyorum.
Meselâ 2000 yılından başlansın işe.
2000 yılında kaç kişi gözaltına alındı?
Kaçı tutuklandı?
Yargılama sonunda kaçı ceza aldı?
Ya 2005 yılı, ya daha sonrası?
Bu soruların cevabı çok önemli.
Çünkü sonuçta ortaya konacak sayılar, Türkiye’deki adalet sisteminin nasıl işlediğini yansıtacak!
Geçmiş olsun
En kalbi duygularla Sayın Başbakan’a şifa diliyorum.
Umarım ciddi bir sorunu yoktur ve en kısa zamanda sağlığına kavuşur.
İnsan devletin başında da olsa, tek başına da kalsa; değişen fazla bir şey yok.
O ünlü söz, çok doğru:
“Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi.”
Ne var ki, kendisinin sağlık durumu hakkında yapılan kısa ve belirsiz açıklamanın kafalardaki ve yüreklerdeki endişeyi büyüttüğünü vurgulamak gerekiyor.
Birazcık popüler insanlar şu veya bu nedenle hastaneye gittiğinde, günde üç kez basın toplantısı düzenlenirken veya en azından kamuoyuna resmen bilgi verilirken; ülkenin Başbakanı hakkında toplumun bin türlü tevatüre mahkûm edilmesi gerçekten çok yanlış.
İsteyen internette şöyle bir dolaşsın.
Yazılanlara, söylenenlere şöyle bir baksın.
Eyvah ki, hem de ne eyvah.
Tek karelik Time!