KÜRESEL BARIŞIN ANAHTARI

4 Ekim 2018

Bağımsızlığının ilk yıllarında uluslararası uzmanlar Kazakistan’ın geleceğini belirsizlik olarak nitelendirmiş, üstelik ekonomik zorluklar ve etnik bölücülüğün doğuracağı neticelerden ötürü yıkılacağını öngörmüşlerdi. Günümüzde ise, bağımsızlığının 27. yılını kutlayan ülkemiz hakkında aynı uzmanlar Kazakistan’ın bağımsız bir devlet olarak gelişmekte olduğunu, uluslararası arenada yüksek itibara sahip olduğunu dile getirmektedirler. Çeyrek asır önce söylenen tahminler ile günümüzde neşet eden gerçeğin farkını aziz milletimiz ile Sayın Cumhurbaşkanımız Nazarbayev’in izlediği akıllı politikalar ortaya koymuştur.

Kazakistan, etnik ve dinler arasındaki uzlaşmayı derinleştirme ve geliştirmenin kendine has modelini oluşturarak tüm etnik grupların barış içinde yaşadığı bir ülkeye dönüştü. Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ülke içindeki barış ve kalkınmayı sağlama amacıyla kendi inisiyatifiyle önemli adımlar atarak kurumsallaşmaya yönelik büyük çalışmalara imza atmıştır. Astana’nın taşınması, Kazakistan Halkı Asamblesi’nin kurulması, Kazakistan-2030 ve Kazakistan-2050 Stratejileri ile Kamu Bilincinin Modernizasyonu Programı’nın hayata geçirilmesi gibi önemli adımlar söz konusu

Yazının Devamı

Nazarbayev’in dış politikadaki başarısı

19 Eylül 2018

Kazakistan’ın Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’in devlet ve millet inşa sürecindeki başarısına paralel bir başka alan ise dış politika. Rusya, Çin ve ABD’nin nüfuz mücadelesi içinde olduğu Orta Asya’nın en geniş topraklarına (toprakları itibariyle dünyanın dokuzuncu büyük ülkesi) sahip Kazakistan, Rusya ve Batı arasındaki ilişkileri yürütmekte pek de başarılı olamayan Ukrayna gibi ülkelere örnek niteliğinde. Ukrayna’nın başına gelenler belki de bir Nazarbayev’i olmamasından dolayıydı; çünkü Ukrayna’da bir Nazarbayev olsaydı bu ülke bir yandan Rusya ile yakın ilişkilerini sürdürüp öte yandan da Batı dünyasına açılabilirdi. Başta ABD olmak üzere bazı Batılı ülkelerin Rusya karşıtı kışkırtmalarını ihtiyatla karşılayabilirdi.

Kazakistan Rusya’nın dostluğuna ve ittifakına kendi coğrafyasında şiddetle ihtiyaç duyan bir ülke. Özellikle geniş topraklarına rağmen nüfus yoğunluğunun göreceli olarak çok düşük olması (18 milyon) Çin gibi devasa bir nüfusa ve izafi olarak dar bir yüzölçümüne sahip devletlerin iştahını kabartabilir. Dolayısıyla Orta Asya’nın gelecekteki jeopolitiği Kazakistan ve Rusya’yı müttefik kılıyor; ancak aynı zamanda Kazakistan Rusya ile birlikte Şangay İşbirliği

Yazının Devamı

Orta Asya’nın bilge lideri Nazarbayev Ankara’da idi

18 Eylül 2018

Orta Asya’nın istikrarlı bir şekilde kalkınan ülkesi Kazakistan’ın Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev geçtiğimiz günlerde (12-13 Eylül) Ankara’daydı. İkili ilişkiler, Türk dünyasının geleceği, yatırım/işbirliği konularının yanısıra bölgesel sorunlar ile Astana Süreci ele alındı ve iki ülke arasında güvenlik, genel ekonomi, kültür ve tarım alanlarında beş anlaşma imzalandı.

Kazakistan sadece Orta Asya’nın değil aynı zamanda eski Sovyetler Birliği’nden ayrılan cumhuriyetler içerisinde stratejik, coğrafi ve ekonomik açılardan Rusya Federasyonu’ndan sonra en önemli olanı. Rusya ile Çin arasındaki kritik ve geniş bir coğrafyada yer alıyor olması, Çin’in ‘Bir Kuşak, Bir Yol’ projesinin güzergahında bulunması stratejik öneminin yanı sıra Türkiye’nin yaklaşık dört katı büyüklüğünde topraklara sahip bu kardeş ülkeyi özellikle lojistik ve ulaştırma alanlarında fevkalade önemli kılıyor.

Son yıllarda zaman zaman proje değerlendirme komitelerinde yer aldığım Kazakistan Milli Bilim ve Teknoloji Merkezi’ne destek almak amacıyla akademisyenler ve bilim insanları tarafından sunulan çok sayıda projenin Bir Kuşak Bir Yol konusuyla ilgili olması şaşırtıcı değil. Ülkenin bu alanlarda yakın bir

Yazının Devamı

Anlamak, anlatmak

9 Eylül 2018

Ülkemizde okul öncesinden yükseköğrenime kadar eğitim ve öğretim sorunu sürekli konuşulur, tartışılır. İçeri, süresi, sınav sistemi sık sık değişir. Anketler, araştırmalar, çalışmalar yapılır. Ancak eğitim ve öğretim sorunu sürer. Anketler eğitim öğretim alanında ülkemizin son sıralarda yer aldığını göstermektedir. Son örnek üniversiteye giriş sınavıdır. 2018 yılı üniversite giriş sınavı sonuçları yayınlandı. Kırk bin öğrenci sınavda sıfır puan almıştır. Sayısalcıların %65’i, sözelcilerin %25’i baraj altında kalmıştır. Başarısızlığın nedenini araştıran birçok çalışma yayımlanmıştır.

Ruh bilim ve toplumsal ruh bilim kavramlarını anlamak ve anlatmakta bireysel ve toplumsal engeller olduğunu göstermiştir. Bilgilenmek, öğrenmek bu nedenlerle sorun yaratabilir. Milli eğitim bakanı öğretmenlerle yaptığı bir söyleşide öğrencilerle göz göze gelerek, konuşun diyerek bir anahtar vermiştir. Bu anahtar eğitim öğretimin altyapısı olan iletişimi başlatır. İnsanlar ortak kültür yapısı içinde evrenden, doğadan, canlıdan, nesneden, başkalarından haberdar olarak yaşarlar. Haberdarlık dikkat ve algı ile başlar.

Algı, insanın dışından ya da içinden gelen uyaranların iletilerin beş duyu organından biri

Yazının Devamı

‘Adaleti tecelli edin’ buyruğu ve ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ öğüdü, temel referans taşlarımız olmalı

6 Eylül 2018

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “Hukuk Devleti” olması gerektiği, 1982 Anayasası’nın 2. maddesinde belirtilmiştir.

Bu gerekliliğin hayata geçirilmesinde tüm devlet erkleri (Yasama- Yürütme- Yargı) yetkilendirilmiş ve görevlendirilmiştir.

Nitekim “Yasa üstündür, yasa bağlayıcıdır” anlayışı da, hukuk devleti ilkesinin uzantılarından biridir.

Ancak bu anlayışta, devlet bireyden önce tutulmakta, devletin çıkarları, bireyin haklarından üstün görülmektedir.

Devlet lütfederse, birey hak ve özgürlüğünü kullanabilecektir anlayışı egemendir.

Comman Law sistemine dahil olan ülkelerde durum farklı olmasına rağmen “Yasa üstündür, yasa bağlayıcıdır” anlayışı Kıta Avrupası ülkelerinde daha da egemendir.

Yasa veya genel düzenleyici bir hukuki normla kendini bağlı gören hakim ve savcılar ile yüksek yargı organları mensupları tarafından yargılamalarında aradıkları temel unsur, “prosedürlere uygunluk” olmaktadır.

Gerek maddi hukuk, gerek usul hukuku açısından prosedürlere sıkı sıkıya bağlı yargılama yapmak, yasayı veya düzenleyici hukuki normu yorumlamaktan ziyade, olduğu gibi, şablon olarak alıp uygulayan bir sonuç oluşturmaktadır.

Yazının Devamı

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde kanun yapım tekniği

20 Ağustos 2018

Yasama ve yürütme organlarının birbirleriyle olan ilişkileri, görev ve yetkideki konumları, hükümet sistemlerini ortaya çıkarmıştır. Siyasi literatüre bakıldığında en bilinen hükümet sistemlerinin “Başkanlık Hükümet Sistemi”, “Parlamenter Hükümet Sistemi”, “Meclis Hükümet Sistemi” olduğu görülür. Anayasada, 6771 sayılı kanunla yapılan değişikliklerle “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” kabul edilmiştir. Bu hükümet sisteminin belirtilen hükümet sistemleriyle birebir örtüştüğü söylenemez. Bu sistemde yasama yürütmeden ayrılmış, yasamanın denetim alanı daraltılmıştır. Örneğin gensoru ve güven oylaması kaldırılmıştır. Anayasa değişikliğine bağlı olarak bu çalışmamızda, yasama organı üyelerinin asli görevi olan kanun teklifinin hazırlanması, görüşülmesi ve kabul veya reddinin esas ve usulleri verilmeye çalışılacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri anayasanın 87. maddesinde sayılmış olup, bunlardan birinin “kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak” olduğu, 88. maddesinin birinci fıkrasında kanun teklif etmek yetkisinin milletvekillerine ait bir yetki olduğu, tek istisnasının anayasanın 161/3 maddesinde yer alan “Cumhurbaşkanına bütçe kanun teklifi” yetkisi veren

Yazının Devamı

Güven duygusu

5 Ağustos 2018

24 Haziran 2018 seçim sonuçları seçmenlerin oyu ile “başkanlık” ve “yeni” yönetim sistemini başlattı. Bu değişimin açılımı “güven” ve “güven duygusu”dur. Türkçe sözlük güven karşılığı: “Çekinme, korku, kuşku duymadan başkalarına bağlanma ve inanma duygusu” açıklamasını vermiştir. Bütün öğrenme, ruhbilim ve toplumsal ruhbilim kuramları, güven ve güven duygusuna yer vermiş ya da özdeş bir kavramla aktarmıştır. Başka bir deyişle güven duygusu insanın, insanlığın özünde, temelinde yer alır. Benliğin, kimliğin, kişiliğin gelişmesinde rol oynar. Çağdaş iki öğretinden biri güven duygusunun yaşam boyu değişimini, gelişimini, evrimini; ikincisi günlük yaşantıda rolünü, yerini, etkisini açık seçik ortaya koymuştur.

Erik H. Erikson (1902-1994) “İnsanın Sekiz Evresi” kitabında benlik, kimlik, kişilik gelişmesi ile toplumsal öğrenme arasında ilişki kurmuştur. Yaşamın ilk yılında dünyaya güvensiz olarak gelen bebeğe annesinin kokusu, kucaklaması ve süt vermesi güven duygusunu kazandırır. İkinci yaş, 3-5 yaş arası, 6 yaş, gençlik, ergenlik, erişkinlik, olgunluk, yaşlılık çağlarında güven duygusu ortak toplumsal kültür içinde değişir, dönüşür, gelişir.

Toplumsal kişilik

Çocukluk çağında

Yazının Devamı

REKTÖR OLMAK İÇİN PROFESÖR OLMAK ŞART MIDIR?

1 Ağustos 2018

Üniversite rektörü atamalarında profesör olma şartını kaldıran kararnamenin yayınlanmasından kısa süre sonra geri adım atıldı ve en az 3 yıllık profesörlük şartı tekrar getirildi. Aslına bakılırsa, bir üniversiteyi iyi yönetebilmek, üniversitenin yükseköğrenim ve Ar-Ge faaliyetlerine ivme kazandırıp, çıtayı yukarı çekecek politikaları hayata geçirmek için illa profesör olmak gerekmez.

İnsanlarla iletişimde başarılı, yönetme deneyimli, yükseköğrenim program ve politikalarına kafa yormuş, Ar-Ge faaliyetlerine aktif olarak katılarak uluslararası hakemli dergilerde yeterli sayıda makale yayınlamış, laboratuvar kurma ve yönetmenin değerini bilen bir doçent pekâlâ başarılı bir rektör olabilir.

Öğretim üyeleri ve araştırmacılarına profesörlük ve doçentlik ayırımı yapmadan rektör olma hakkı veren batı ülkelerine baktığımızda bunun örneklerini görebiliriz. Burada mühim olan, profesör adaylara göre unvan derecesi daha düşük olan rektör adayına nasıl meşruiyet kazandırılacağıdır.

‘Seçimlere geri dönülmeli’

Bilindiği gibi rektörlük seçimleri 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin (KHK) 85. maddesi ile kaldırılmıştı. Bazı çevreler, hain 15 Temmuz FETÖ kalkışmasından sonra alınan bu kararı, rektör

Yazının Devamı