Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Nemesis(ADİL CEZA) ve Themis(ADALET TANRIÇASI) yahut toplumsal vicdan
III- ANAYASA MAHKEMESİ UYGULAMALARI

Anayasa Mahkemesi tarihine bakılacak olursa, Mahkeme’nin dönemlere göre siyasi mahiyetteki davalarla ilgili gerekçesi çok değişik kararlarının olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla Teklifin bu haliyle veya değiştirilerek kabulü halinde aşağıda örnekleri verilecek gerekçelere vb.göre Mahkeme’nin nasıl bir karar vereceğini isabetli tahmin etmek güçtür. Çünkü hukukun genel ilkeleri ve ifadeleri öne sürülerek, Mahkeme’ce Anayasa maddeleri ve o maddedeki bir tümce zikredilerek geniş yorumlayıp iptal veya ret edilebilmektedir.

Haberin Devamı

Anayasa Mahkemesi’nin 18.7.2001 tarih 4/332 K. Sayılı vb. ilamlarında (R.G.27.10.2001/24566) özetle;

“…Yasanın yürürlüğe girdiği tarihte davaları henüz sonuçlanmamış olan kişilere böyle bir ayrıcalık tanınmasının hiçbir haklı nedeni bulunmadığı… Açıkça dürüst davranmayan, yargılamadan kaçarak ya da başka kusurlu davranışlarla davanın sonuçlanmasını engelleyen veya hukuki ve fiili nedenlerle Mahkemece davası sonuçlandırılmayan kişilerin..”, “… düzenlemenin adil olduğu söylenemez… “ , ”10 uncu maddesindeki eşitlik ve 2 inci maddesindeki Hukuk Devleti ilkesine aykırıdır iptali gerekir.”,“… Korunduğu hukuki yarar.. “ ,“…topluma yönelik olması, yaratacağı tehlikeler gözetildiğinde…” , “Taksirli suç olması nedeniyle daha hafif cezayı gerektiren 383 üncü maddenin (taksirle tehlikeye sebebiyet verme Yasa kapsamı dışında bırakılmasının makul, adil ve anlaşılabilir haklı nedeni bulunmamaktadır “ , “..indirim hükümlerinin neden olduğu adaletsizlikler kişi güvenliğini sağlamak ve adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu sürdürmekle yükümlü olan bir hukuk devletinde kabul edilemez, iptali gerekir” vb. oldukça farklı, genel, soyut gerekçeler gösterebilmiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin, çok geniş yelpazede gördüğü davalarda, Anayasanın ilgili hükümlerini bazen dar, bazen geniş yorumlayarak, yetki ve görev sınırlarını genişletmekte olduğuna dair eleştiriler hep yapılagelmiştir. Buna rağmen Mahkeme’nin bu insiyatifini kullanmaya devam ettiği gözlemlenmektedir. Demokratik bir toplumda bu eleştirileri doğal karşılamak gerekir. O nedenle birçok hukukçu bulunan Meclis’te, AYM’ye yasayı iptal fırsatı vermeyerek ideal yasalar çıkarılması en büyük beklentimizdir. Bu durum toplumda Meclisin saygınlığı yönden çok önemlidir. Burada amacımız AYM. eleştirmekten ziyade yasanın tümünün veya bazı maddelerinin iptal edilip edilmeyeceği yönünde sağlıklı öngörüde bulunulamayacağını tespittir.

Haberin Devamı

VI. SONUÇ OLARAK

Ceza sürelerinden şartla indirim, tutuklu veya hükümlülerin tahliyesi veya affa ile ilgili kanuna ihtiyaç olup olmadığı , siyasi iktidarın ve TBMM’nin takdirindedir. Ancak toplumda adaletin hakkıyla yerine getirilmesi için, kesinleşmiş cezaların mevzuata göre tümünün infazlarının sağlanması gerekir. Cezasını tamamlamayan suçlunun serbest bırakılıp bırakılmaması halkın çoğunluğunun tercihine göre belirlenmelidir. Cezanın hukuka ve kanuna uygun tam olarak çektirilmesi halinde toplumda Devlete ve adalete olan inancın artacağı kuşkusuzdur. Bunun yanında Ceza İnfaz Kurumlarında da mahkûmların infaz sonucu topluma kazandırılarak ve salıverildiklerinde yeniden suç işlemelerinin önüne geçilmesi için rehabilite edilmeleri infaz hukukunun olmazsa olmazlarındandır.

Haberin Devamı

Teklifin, 162.989 kişiyi etkileyeceği ifade edilmektedir. Ülkede sık sık af veya benzeri şartla tahliye ile cezaların indirilmesi gündeme getirilirken çok dikkat edilmesi gerekir. Affın veya koşullu salıverilmeyle cezalarda indirim yapılması konuşulurken bunun bir toplumsal ihtiyaç olduğunun çok iyi anlatılması gerektiği gibi, yukarıda ifade ettiğimiz üzere mümkün mertebe uzlaşmanın da sağlanması toplumsal barış açısından önemlidir. Eğer bu ihtiyaç doğmadan gündeme getirilirse bunun siyasi ve başka saiklerle getirildiği sonucuna varılır.

Af veya şartla tahliye Tekliflerinin toplumsal ihtiyaç doğmadan gündeme getirilmesi suça teşvik sonucunu da doğurabilir. Adalet büyük oranda sarsılacağı gibi cezanın caydırıcılığı da kalmaz. Devlete, hukuka, adalete olan güveni büyük ölçüde sarsar. Bu tartışmaların kamuoyunda uzun süre yapılması da yargıya ciddi boyutlarda zarar verir. Yargılama makamlarının bu konudaki suç ve suçluyu cezalandırma süreçlerindeki emek ve mesaisini göz ardı etmemek gerekir.

Güncel bir örnek ile son sözü söylemek gerekirse; 1982 yılında ABD’de Los Angeles Başkonsolosumuzu şehit eden Ermeni terörist 36 yıldır cezaevinde yatmakta ve Amerika gibi bir toplum! af veya benzeri şartla tahliyeyi reddetmektedir.

BİTTİ