Bağlamına göre tanımı değişmekle birlikte, en genel anlamıyla siyaset; örgütlü bir yapıyla, toplumun tümü için bağlayıcı kararları alma ve uygulama sanatıdır. Hükümet etmek anlamında da toplum ve devletle ilgili faaliyetlerin yürütülmesidir. Dolayısıyla da devlete ait kurum ve süreçleri ifade eder. Bununla birlikte, İktidarı ele geçirmek amacıyla sosyal, ekonomik ve kültürel alanları kapsayan çeşitli proje ve modellerle, toplumsal kesimlerin mutabakatını temin etmek, etkilemek ve ikna etmek amacıyla girişilen faaliyetler bütününü de siyaset olarak tanımlamak mümkündür. Özetle, politika ya da siyaset; bir grup insanı ortak bir hareket tarzında hemfikir kılmak üzere yapılan söylem ve eylemler bütünüdür.
Çok farklı tanımlanma biçimi olmakla birlikte, bilim; materyal ve fiziksel evrenin davranış ve doğasının; gözlem, deney ve ölçüme dayalı olarak sistematik bir yaklaşımla incelenmesi ve bu olguları, genel olarak tanımlamak için yasaların oluşturulmasıdır. Başka bir deyişle
Bugün 15 Mayıs; son birkaç yıl evveline kadar bugün “Hava Şehitlerini Anma Günü” olarak biliniyor ve birtakım etkinlikler resmi olarak yapılıyordu. Son birkaç yıldır bütün kuvvetlerin anma günleri (Hava, Kara, Deniz) tek bir tarihte yapılmaya başlandı! 25 Şubat 1914’te İstanbul-Kahire uçuşunda şehit olan Yzb. Sadık Bey ile aynı mesafe uçuşunda 11 Mart 1914’te şehit olan Tğm. Nuri Bey, Türk Hava Kuvvetleri’nin ilk şehitleridir. Bu ilk hava şehitlerinin anısına İstanbul Fatih-Saraçhane semtinde 1914 yılında bir anıt yapılmasına başlanmış ve anıt 1916 yılında bitirilerek törenle açılmıştır. Bu açılış töreni aynı zamanda ilk anma töreni olmuştur.
Atatürk’ün emriyle
Atatürk’ün emriyle kurulmuş olan Türk Tayyare Cemiyeti’nin kuruluş
“Covid 19, Çin’in Wuhan kentinde ilk kez görüldüğü 23 Aralık 2019 gününden bu yana dünyanın en önemli sağlık sorunu hâline geldi. Salgının yayılma hızı, bazı günler yavaşlasa da dünya ve Türkiye genelinde artmaya devam ediyor...”
“Krizin ekonomik ve sosyal sonuçlarını ortadan kaldırmak için yapılması gereken şey, devlet yatırımlarını her alanda artırmak, karma ekonomi modeli çerçevesinde özel sektörü teşvik etmek suretiyle sosyal piyasa ekonomisini canlandırmaktır...”
Yeni tip koronavirüs ya da Dünya Sağlık Örgütü’nün hastalığı ilk kez ortaya çıktığı yılı da gösteren bir kısaltma ile adlandırmak için kullandığı bir terimle “Covid 19”(1), Çin’in Vuhan (Wuhan) kentinde ilk kez görüldüğü 23 Aralık 2019 gününden bu yana dünyanın, Türkiye’de ilk kez görüldüğü 11 Mart 2020 gününden bu yana ülkemizin en önemli sağlık sorunu hâline geldi. Hastalık, kısa zamanda
“Bugün İlham Aliyev’in dirayetli yönetiminde küresel, siyasi, mali, ekonomik ve pandemik krizlere rağmen örnek bir Azerbaycan Devleti modeli mevcutsa; bu Haydar Aliyev’in takip edilen yol haritasının eseridir.”
Çağdaş Azerbaycan’ın Kurucu Lideri Haydar Aliyev yaşasaydı bugün 97 yaşında olacaktı.
97 yıl önce 10 Mayıs l923’te Nahçıvan’da dünyaya gelen Haydar Aliyev; Türkiye-Azerbaycan dostluğunun mimarı olduğu kadar, seksen yıllık ömrünü hem SSCB hem de bağımsızlık döneminde ülkesine ve halkına adayan bir şahsiyet olarak kabul edilmektedir. Bu kabul ediliş O’nun bugün ülkesinde “Umummilli Lider” unvanı ile anılmasına vesile teşkil etmektedir.
Haydar Aliyev’in Nahçıvan’da başlayan siyasi hayat serüveni 1944 yılında SSCB Devlet Güvenlik Komitesi’ne kabul edilip, 1967 yılında tümgeneral rütbesiyle Azerbaycan Komünist Partisi Merkez Komitesi Genel Sekreteri seçilmesi ile başlar. Bu görevi 1982 yılına kadar sürdüren Haydar Aliyev aynı yıl Moskova’ya davet edilerek
Prof. Dr. Yavuz Odabaşı1949 Bafra doğumlu olan Prof. Dr. Yavuz Odabaşı, AİTİA ve İşletme Yönetimi Enstitüsü mezunudur. Devlet bursu ile ABD’de doktora eğitimini tamamlamıştır. Erciyes Üniversitesi’nin kuruluşunda görev almış, Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde çalışmıştır.
Günümüzün önemli bir uygulaması olarak öne çıkan “fijital” sözcük olarak yakınsama, akışkanlık ve geçişkenlik özelikleri ile fiziksel ve dijital dünya arasındaki sınırsızlığı, iç içeliği açıklar. Koronavirüs sonrası dünyanın neye benzeyeceği konusunda tükenmez görüşler ve tartışmalar var. Görüşlerin bir bölümü “her şeyin kaldığı yerden devam” edeceğini, diğer kısmı “her şeyin kökten değişeceğini” ileri sürmekte.
Salgının getireceği önemli ve öne çıkan bir etkisi, tüketicilerin deneyim alanları içinde hem fiziksel hem de dijital dünyaların birliktelikleri. Buna kısaca “fijital dünya”nın oluşumu adını vermek hiç de yanlış
4. Yapılan Düzenlemenin Hukukî Niteliği
İnfaz Kanunu’nun geçici 6. maddesinde 7242 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle hükümlülere sağlanan olanak, hükümlü çocukların koşullu salıveril-meden yararlanabilmeleri için iyi hâlli geçirmeleri gereken sürenin kısaltılması dışında genel olarak iyi hâlli hükümlüler hakkında koşullu salıverilmeye kadar geçecek sürenin üç, dört yıl öne çekilmesi suretiyle uygulanmaya başlanan denetimli serbestliktir. 21.12.2000 tarih ve 4616 sayılı Kanun’dan farklı olarak (m. 1/3), tutuklu sanıklar hakkında bu süreler çerçevesinde bir serbest bırakılma, başka bir deyişle, tutuksuz yargılanma olanağını içeren bir düzenleme yapılmaması bir eksikliktir.
Koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik uygulamalarının hukukî niteliği tartışmalıdır. Anayasa Mahkemesi, “4616 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemenin şartla salıverilme niteliğinde olmayıp şartlı af niteliği ağır basan kendine özgü bir düzenleme” olduğunu, bu Yasa’nın
Önceki hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce kabul edilen 14.4.2020 tarih ve 7242 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (değişiklik yapan ve yapılan kanunlar olarak aşağıda kısaca 7242 sayılı Kanun ve İnfaz Kanunu), ertesi gün Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi(1). Yürürlük maddeleriyle birlikte 69 maddelik 7242 sayılı Kanun, ceza infaz hukukunda yaptığı önemli değişiklikler yanında, 52. maddesiyle İnfaz Kanunu’nun geçici 6. maddesini değiştiren, daha doğrusu, onun yerini alan bir düzenleme getiriyor. Yeni geçici 6. madde özetle şöyledir:
1. İnfaz Kanunu’nun Yeni Geçici 6. Maddesi
“(1) 30.3.2020 tarihine kadar işlenen suçlar bakımından Türk Ceza Kanununun kasten öldürme (m. 81, 82, 83), üstsoy, altsoy, eş veya kardeşe ya da kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenen kasten yaralama, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama (m. 87/2 d), işkence (m. 94, 95), eziyet (m. 96), cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar
Mustafa Kemal’in askeri açıdan çok başarılı bir komutan ve bir kurmay subay olduğunu aldığı askeri eğitim ve vatan topraklarını savunurken edindiği birikim ve deneyimlerden dolayı rahatlıkla anlayabiliriz. Osmanlı’nın kurmuş olduğu Batı standartlarında eğitim veren en iyi askeri okullarında, iyi yetişmiş komutanlardan ders aldı ve onların ellerinde yoğruldu. Akabinde çok genç yaşta ülkenin dört bir yanında sahada fiili olarak savaşarak hizmet verdi ve ayak basmadık yer bırakmadı.
Önce Çanakkale’de kendini ispat etti. Daha sonra da 26 Ağustos günü dehasını ortaya koydu.
Ancak bana göre Mustafa Kemal’in esas büyüklüğü ve dehası Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kurulmasını sağlayan yol ve yöntemde görülmektedir.
Suriye cephesinden İstanbul’a geldiği 13 Kasım 1918 günü, Avrupa yakasına geçmek için, Haydarpaşa’dan bindiği Kartal istimbotunda, İstanbul’u işgale gelmiş İngiliz donanmasını gördüğünde söylediği “Geldikleri gibi giderler” sözü aslında