Kabulünün 83. yılında Türk laikliği

13 Şubat 2020

Henüz ilk çeyreğinde bulunduğumuz 21. yüzyılda ve sonrasında laiklik, çağdaş ve modern her devletin olmazsa olmaz esaslarından biri olacak ve hiç şüphesiz bu böyle devam edecektir. Çünkü laiklik yaşadığımız bu çağdan itibaren çoğulcu demokratik bir toplumda barış ve huzuru sağlamanın alternatifsiz bir aracı olacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün kişisel inisiyatifiyle 5 Şubat 1937’de laikliği kabul ederek çağdaşlığın temel bir gereğini çok zaman kaybetmeden yerine getirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, laik bir devlet olmasının üzerinden içinde bulunduğumuz 2020’de 83 yılı geride bırakmış bulunuyor. Bu, Türkiye’yi dünyada laikliği kabul etmiş ilk Müslüman ülke yaptığı gibi, dünya genelinde de onu laikliği ilk benimseyen ülkeler arasına katmıştır.

Uzlaşma sağlandı

Laikliğin, “Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması; devletin toplumu dünyevî (seküler) ve rasyonel yasalarla yönetmesi; toplumu oluşturan her bireyin vicdan, din, inanç ve kanaat özgürlüğüne

Yazının Devamı

Y kuşağı veri ve deneyim odağında bir 2020 analizi

9 Şubat 2020

Yirmi yıl önce büyük heyecanla beklediğimiz 21. yüzyılda üçüncü on yıla giriyoruz. Teknolojinin hayatımıza nüfuz etmesiyle dünyanın daha hızlı döndüğü bir dönemi geride bırakıyoruz ama 2020 yılında da bizi hızlı dönüşümler bekliyor.




Ogilvy Consulting’in hazırladığı 2020 trendlerine ilişkin raporda sadece markalar için değil, içinde bulunduğumuz dünyayı anlamak isteyen herkes için ilginç tespitler var. Y kuşağına ilişkin illüzyonların bozulması bunlardan biri. Y kuşağı denildiğinde herkesin aklına kendine güvenli, tutkulu, bir amaca sahip olmayı, eylemi ve girişimciliği aldığı maaştan daha fazla önemseyen bir grup insan canlanıyor. Oysa bu özellikleri bütün bir kuşağa atfetmek çok da doğru değil. Çoğunluğu zengin ya da girişimci değil. Evet, duyarlılıkları yüksek ama buna uygun yaşama konusunda yetersiz kalıyorlar. Örneğin markaları ve plastik kullanımını sıfırlayan bir iş modeli geliştirmedikleri için eleştiriyorlar ama bu kuşağın yalnızca yüzde 15’i ekolojik sorunlar konusunda aktif.

Yazının Devamı

Toplu israf önleme mücadelesi

22 Ocak 2020

Ülkemizde yapılan 2018 yılı israf araştırmasına göre;  haftada ortalama iki ekmek israf ediliyor, gıdaların tüketmeden çöpe atılma oranı yüzde 22.8’ i bulmuş ve atılan yemek miktarında da sürekli yukarıya doğru artış gözlemleniyor. Bu durumun sürdürülebilir olmadığı bizde ve tüm ülkelerde biliniyor ve önlemler alınmaya çalışıyor.

İsrafın önlenmesi konusunda tek sorumlu tüketici değildir ve bu konuda üç temel faktörün göz önüne alınması gerekmektedir. Bunlardan birincisi tüketicidir. İkincisi, genel olarak kamu ve sivil toplum.  Üçüncüsü ise, üretim ve aracı kuruluşların oluşturduğu sistemdir.

Tüketicilerle ilgili olan faktörler arasında; sosyal, demografik faktörler (yaş cinsiyet), ev hanesi psiko-demografik faktörler sayılabilir. Örneğin, motivasyon, tutum, değerler ve alışkanlıklar, son olarak da sosyo-ekonomik boyut gelir. Tüm bunlar arasında, eğitim seviyesi ve evdeki depolama ve pişirme altyapısının durumu gibi konular etkileyici faktörlerdir. Sivil toplum ve kamu

Yazının Devamı

Kanlı Ocak’ın 30. yıl dönümü

20 Ocak 2020

Bu yıl, Azerbaycan halkının tarihine kanlı ocak faciası olarak geçmiş 20 Ocak 1990 olaylarının 30. yıl dönümü. Geçmiş SSCB silahlı güçlerinin 20 Ocak günü günahsız Azerbaycanlılara karşı hayata geçirdiği vahşilikler insanlık tarihinde kara leke olarak kendine yer buldu. Milli bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü uğrunda sokaklara çıkmış ahaliye karşı yapılan silahlı saldırı sırasında, yüzlerce Azerbaycanlı şehit edilmiş, yüzlerce insan da gazi olmuştu.

Santral patlatıldı

Dönemin SSCB Başkanı Mihail Sergeyeviç Gorbaçov, 19 Ocak 1990’da hem SSCB Anayasası’nın 119. hem de Azerbaycan SSCB Anayasası’nın 71. Maddelerini hiçe sayarak 20 Ocaktan itibaren Bakü’de olağanüstü durum ilan ediyor. Azerbaycan halkının bundan haberdar olmaması için de 19 Ocak saat 19.27’de Azerbaycan televizyonun enerji santrali patlatılıyor. Sonrasında tüm ülke topraklarında televizyon yayınları durduruluyor. Bakü’ye giren Sovyet ordusu olağanüstü durumdan habersiz olan ahaliye karşı görülmeyen

Yazının Devamı

Beyin tümörleri ve insanların buna karşı reaksiyonları

19 Ocak 2020



Prof. Dr. Cengiz Kuday

Tanrı her insana bir aygıt vermiş (beyin), fakat yazılım vermemiş. Bunu kişinin kültür ve bilim aracılığıyla kendisinin geliştirmesini istemiş. O yüzden, yazılımın çeşit ve kalitesine göre her insanın beyni farklı tepki verir. Dünyada kaç insan yaşıyorsa o kadar farklı beyin vardır. Hastalıklara karşı da reaksiyonları kişiden kişiye değişir (kültür ve inanç farklılıkları).

Kafa travmalarında aynı şiddette bir darbeyle kişilerde farklı klinik tablolar ortaya çıkabilir. Bu, son çalışmalarda gösterildiği gibi beyinlerin protein yapısının farklılıklarından kaynaklanmaktadır.

Yazının Devamı

‘Bazen budama bıçağıyla vura vura bir yol açmak gerekebilir’ (2)

14 Ocak 2020

Başkanlık sisteminin 2,5 yılı geride bırakıldığından hareketle; yapılması gerekenler, sistem içindeki uyum sorunlarının, aksamaların, eksikliklerin, işlemeyen mekanizmaların ve bürokratik yönetim kademelerindeki yöneticilerden kaynaklı problemlerin öncelikli tespit edilmesi gerekir.
Ancak bürokrasi ve bürokratla ilgili işleyiş ve liyakat konusunda bir “ölçü metre” bulunmuyor. O zaman bu konuda bakılması gereken bazı somut veriler bulunmaktadır. Bu verilerde başta TBMM Dilekçe Komisyonu ve diğer komisyonlar, CİMER, bakanlıklar/ kurum-kuruluşlar teftiş kurulları, iç denetim, genel kamuoyu yoklamaları, anketler, OMBUDSMANLIK Kurumu vb. kurumlara gelen şikayetler, yazılı ve görsel medya, siyasi kulisler, dost sohbetleri vb. alınan izlenimlerle büyük oranda ortaya konulabilir. Nitekim bu çalışmamızda sahada olması nedeniyle yüksek bürokrat olan değerli akademisyen dostlarımızın sistemde tespit etmiş olduğu eksikliklerden de yararlanılmıştır.
Diğer yandan devletin bir anlamda işlerliğini sağlayan bürokrasiyi haklı haksız eleştirmek sorunları çözmez. İnsan denen

Yazının Devamı

‘Bazen budama bıçağıyla vura vura bir yol açmak gerekebilir’

13 Ocak 2020

1KISA BİR TARİHÇE

Bürokrasi: “Devlet daireleri, devlet işlerinin görüldüğü ofisler anlamındaki “büreau”, hakimiyet ve “iktidar” anlamındaki “cratie” kelimelerinin birleşmeleriyle oluşan bir terim olup en genel tanımı ile devlet dairelerinin hakimiyetini ve iktidarını ifade etmektedir.” (1)

Bürokrasi tarihimiz 150 yıl, hatta daha fazla bir geçmişe götürülebilir.1839 Tanzimat Fermanıyla başlayan idaredeki yeni yapılaşma, değişik düzenlemelerle Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. Osmanlı İmparatorluğundan bu yana Kara Avrupası ve Fransa idari sistemi benimsenmiştir. İdari yapılanmada bazı anglo-sakson ülke uygulamaları görülse de yapılanmadaki temel fonksiyon korunmuştur.

2SİSTEMİN GETİRDİKLERİ

Eski sistemde bakan, müsteşar, müsteşar yrd, genel müdür vb. dikey yapılanma esas alınmış olup, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde bu yapılanma özünde köklü değişikliğe uğramıştır. Müsteşarlıklar ve yardımcılıkları ile bazı genel müdürlükler kaldırılmış, bakanın yanında, bakan

Yazının Devamı

BİLGİ EDİNMEK VE OKUMAK

23 Aralık 2019

İnsan, Dünya yaşamına başladığında; herhangi bir bilgi ve davranışa sahip olmaksızın reset edilmiş bir motor, bir cihaz gibidir. Yaşam çizgisinde kendisine yön tayin edicilerin yardımıyla çocukluk, kısmen gençlik döneminde bilgiler ve davranışlar kazanarak donanımlı hale gelir. Kazanımların yönlenlendiricileri; başta anne, baba ve çocuklardan oluşan AİLE, EĞİTİM VE ÖĞRETİM KURUMLARI ve içerisinde bulundukları SOSYAL ÇEVREDİR. İnsanın çocukluk ve gençlik dönemlerinin zamanlama olarak ne anlama geldiğini, bu dönemlerin yönlendiricileri olan ailenin, eğitim ve öğretim kurumlarının ve içerisinde bulunulan sosyal çevrenin konum ve işlevlerinin neler olduğu, muhtelif tarihlerde bu sayfalarda kaleme aldığım yazılarımda açıklandığı için ayrıntıya girmeden kısaca kavramlar belirtilmekle yetinilmiştir.

Anne ve babanın okul çağına kadar olan yaş döneminde çocuğa verdikleri bilgiler ile kazandırdıkları davranış yönlendirmeleri son derece önemli olup, bu değerler geleceklerinin temellenmesinin esasını teşkil ederler. Eğitim ve öğretim

Yazının Devamı