Hikmet Sami Türk
1. Giriş
Türkiye, 10 Mart 2022 günü Antalya Diplomasi Forumu öncesinde ev sahipliği yaptığı Rusya Ukrayna Dışişleri Bakanları Lavrov ve Kuleba görüşmesinden sonra 29 Mart 2022 günü İstanbul’da başlayan Rusya Ukrayna heyetleri görüşmesine de ev sahipliği yapıyor. 24 Şubat 2022 günü Rusya Federasyonu Başkanı Putin’in emriyle Rus askerî birliklerinin Ukrayna topraklarına girmesiyle başlayan Rusya Ukrayna savaşının bu görüşmede varılacak anlaşma ile önce ateşkes ve izleyen süreçte barışla sonuçlanması, her iki ülke ile siyasî plânda genelde iyi ilişkileri yanında güçlü
ekonomik ve ticarî ilişkileri bulunan Türkiye’nin bu yoldaki çabalarıyla gerçekleşmesine katkıda bulunmaya çalıştığı bir amaçtır.
Basında yer alan haberlere göre; İstanbul görüşmelerinde Ukrayna heyeti, Rusya’nın isteği doğrultusunda tarafsızlık ilkesini kabul etmiştir. Bu, Ukrayna’nın NATO veya başka bir askerî ittifaka girmemesi ve topraklarında yabancı asker bulundurmaması
Bilgay Duman - bilgay.duman@gmail.com Tarihi süreç içerisinde uluslararası siyasetin en sıcak bölgesi olma konumu elinden bırakmayan Ortadoğu, Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı işgal girişimini "kıskanmış" gibi görünüyor. Bir süredir İbrahim Anlaşmaları sonucu İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn arasında başlayan, daha sonra Ortadoğu’daki diğer sorunlu devletlere sıçrayan normalleşme sürecini sekteye uğratabilecek gelişmeler yaşanıyor.
İran’ın, Irak’ın Erbil vilayetinde "İsrail’in gizli istihbarat üssü" olduğunu iddia ettiği bölgeye düzenlediği balistik füze saldırısının ardından, son 10 günde İsrail’de yaşanan 3 saldırıda 11 kişinin hayatını kaybetmesi, Ortadoğu’da tansiyonu yükseltti. Saldırılardan birinin terör örgütü DAEŞ iltisaklı bir Filistinli tarafından düzenlenmesi, diğerini de doğrudan DAEŞ'in üstlenmesi de dikkat çekti. Bu saldırı, 2017’den bu yana DAEŞ tarafından gerçekleştirilen ilk saldırı olarak kayıtlara geçti. Söz konusu saldırılar sonrası İsrail,
İsmail Özcan - Eğitimci/Yazar - Birkaç yıl önce tanınmış bir yazarın köşesinde okuduğum ve yazımın spotu yaptığım söz, benim için o gün bu gündür insanlara bakışımda bir kriter, bir yol gösterici oldu. Çünkü bu söz insanlara yaklaşmada, onları değerlendirmede elimize şaşamaz bir ölçü veriyor.
Buna göre bir insan; bizden farklı, bizimkine aykırı hangi inanca, düşünceye, hangi politik ve ideolojik kanaate sahip olursa olsun, o insan eğer şahsen düzgün ve dürüst biriyse ona güvenilir, onunla diyalog ve alışveriş içinde olunabilir. Ama bir insan bizimle aynı fikirde, aynı politik ve ideolojik eğilimde olmasına rağmen düzgün ve dürüst biri değilse, güven vermiyorsa onun bizimle aynı fikir ve kanaatte olmasının değeri yoktur.
Ünlü Alman yazar ve fikir adamı Herman Hesse, buradaki tezi dört dörtlük destekleyen şu sözü söylüyor: “Politika konusunda benimkilerle taban tabana zıt görüşte birçok dostum var. Aynı politik görüşleri paylaştığım
Oktay Pirim / opirim@milliyet.com.tr
Sürpriz biçimde erkene alınmazsa önümüzdeki yıl gerçekleştirilecek olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakı’nın adayı kim olacak sorusu henüz karşılık bulmuş değil.
İttifakı oluşturan altı partinin liderleri önümüzdeki süreçte bu konuyu ayrıntılarıyla konuşup bir karar oluşturacaklar ancak CHP kadrolarının gönlündeki adayın Kemal Kılıçdaroğlu olduğu artık daha yüksek tonda seslendirilmeye başlandı.
Nitekim, dün Antalya’da tarihinin en kalabalık örgüt buluşmasını gerçekleştirilen CHP’de, toplantıyı organize edenlerden Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in “Bizim gönlümüzdeki aday sizsiniz” demesi üzere salonu dolduran bini aşkın CHP’li ayağa kaktı ve bu sözlere uzun süre alkışla destek verdi. Böcek, “Gerçi” dedi, “Millet İttifakı’nın ortaklaşa alacağı her kararın da arkasındayız.”
'Mücadelenin önderi'
81il Başkanı, 973 ilçe Başkanı, Kadın ve Gençlik Kolları başkanlarıyla
Bilgay Duman - bilgay.duman@gmail.com / Uluslararası kamuoyunun gözü Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı işgal girişimine odaklanmışken, ABD’nin 20 Mart 2003’teki Irak işgalinin üzerinden 19 yıl geçti. Her ne kadar ABD’nin muharip askerleri ülkeden çekilmiş olsa da, geçen bu süre içerisinde işgalin izleri ve bıraktığı miras, Irak’ı büyük bir kaosa götürmüş durumda. Nitekim bugünlerde, 10 Ekim 2021’de yapılan seçimlerin ardından ülkeyi 4 yıl yönetmesi beklenen yeni hükümeti kurmak için çalışmalar yapılsa da, gruplar arasındaki ayrışmalar nedeniyle hükümetin ne zaman kurulacağına ilişkin bir tahminde bulunmak güç. Zira 2005’te kurulan geçici hükümeti saymazsak, Irak’ta bugüne kadar en erken kurulabilen hükümet, 2014 yılında 4.5 ayda oluşabilmişti. En uzun hükümet kurma süreciyse 2010’da yaşandı ve neredeyse 10 ayı aldı. Bugün de, seçimlerin üzerinden yaklaşık 5.5 ay geçmiş olmasına rağmen halen bir
ZAFER İŞERİ - Karadeniz’e kıyıdaş olan Ukrayna ve Rusya arasındaki silahlı çatışmalar neticesinde Montrö Boğazlar sözleşmesi tüm dünyanın gündemi haline geldi. Söz konusu kriz döneminde Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin gündeme gelmesinin sebebi sözleşmenin savaş gemilerinin ve ticaret gemilerinin boğazlardan geçişini düzenlemesidir.
Rusya’nın Ukrayna’ya karşı silahlı saldırıda bulunmasının akabinde Ukrayna’nın Türkiye’den ilk talebi Boğazların Rusya’ya kapatılması oldu.
Ayrı düzenlemeler
Öncelikle boğazlar kavramından İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kast edildiği bilinmelidir. Söz konusu boğazlar Ege Denizi ile Karadeniz’i birbirine bağlayarak Karadeniz’den çıkışı ve Ege Denizinden Karadeniz’e girişi sağlamaktadır. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin 4. maddesine göre savaş zamanında Türkiye savaşan değilse, ticaret gemileri barış zamanında olduğu gibi geçiş özgürlüğüne sahip olacaklarına dair düzenleme yapılmıştır.
Sözleşmenin söz konusu maddesine
BÜLENT AKARCALI - 2011’de Japonya’nın Tohoku bölgesinde, 16.000 kadar ölü, 2531 kayıp ve 6157 yaralıyla sonuçlanan depremi takip eden büyük deniz hareketiyle oluşan tsunami bilgi dağarcığımıza eklendi. Buradan esinlenerek, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla oluşan hareketliliği, ülkemizin İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana dış politikada yaşadığı tsunamiye benzetiyorum. Siyasi hafızam 1960’lara kadar gidiyor. Geçmiş bu döneme kıyasla yaşadığımız birkaç haftalık kısa sürede Türkiye kadar, aynı anda birbirinden değişik konu ve sorunlarda, bu denli diplomatik ve dış politika etkinliği yaşayan başka bir ülke olamadığını sanıyorum.
Cumhurbaşkanıyla, Dışişleri Bakanı'nın yaşadığı hareketli gün ve haftalar, buzdağının görünen kısmıdır. Görünmeyen kısmında Cumhurbaşkanlığı bünyesinde ve Dışişlerimizde çalışanların adeta 24 saat sürekli ve yoğun çalışmaları yatıyor. Televizyonda şu ülkenin başkanıyla, bakanıyla görüşüldü, konuşuldu diye sunulan her haber, bilgi, birikim ve deneyim sahibi insanlarımızın saatlerce
Dr. Akkan Suver - Dışişleri Bakanlığımız; Antalya Diplomasi Forumu'yla önemli bir ev sahipliğine imza attı.
Bu imzanın; yakın bir gelecekte olmasa da, ilerdeki günlerde Türkiye merkezli bir Avrupa diplomasisinin oluşumuna zemin teşkil edeceğine inanıyorum.
Zira Antalya'da düzenlenen forum, diplomaside yaşamakta olduğumuz devlet ve birey ilişkisindeki değişimler ve yenilikler açısından geleceğe yönelik önemli bir perspektif oluşturmuştur.
75 ülkenin devlet ve düşünce adamlarının yanı sıra gazetecilerin, sivil düşünce kuruluşlarının ve iş insanlarının katılımıyla oluşan bu platform barışa açılan bir kapıdır.
Barışa açılan kapı sözü önemlidir. Zira; Ukrayna Rusya'yı, Rusya Ukrayna'yı muhatap kabul ederek ve Türkiye'nin katılımını da şart koşarak yüksek seviyede bu forumda yan yana gelmişlerdir. Türkiye bu yan yana gelişte krizin çözümüne yönelik çok boyutlu bir girişim ortaya koymuştur. Elbette, yaşanan bu kriz tek bir görüşme ile ortadan kalkmayacaktır.Ne var ki, önemli olan itibardır.Hem Rusya hem de Ukrayna