BÜLENT AKARCALI - Elma ağacı altında düşünürken kafasına düşen bir elma sayesinde yerçekiminin varlığını anlayan, İngiliz bilim insanı İsaac Newton evrende kütlesi olan her cismin birbirini kütleleri oranında çektiğini belirlemiştir. Başka bir deyişle büyük kütle, küçük kütleyi yanına çeker. Küçük kütlede ya büyük kütle ile birleşir ya da onun etrafında döner. Ay’ın Dünya etrafında döndüğü gibi.
Bu yasayı siyaset ve diplomasiye uygularsak, Türkiye’nin bugünkü durumu ve konumu ortaya çıkar:
Antalya’da Türk Dışişleri Bakanının uzlaştırıcılığında Rus ve Ukrayna Dışişleri Bakanlarının görüşmeleri,
Olası bir anlaşmada Ukrayna Devlet Başkanı'nın Türkiye’nin garantör (*) devlet olmasını istemesi,
İsrail Devlet Başkanı Herzog’un ziyareti, Mistotakis’in sürpriz ziyareti (**)
Daha önce çok sayıda ülke temsilcilerinin ziyaretleri,
Ülkemizin evrensel olmasa da bölgesel bir çekim gücü oluşturduğunun kanıtlarıdır.
Türkiye'nin değeri
Şu anda AB Başkanlığı'nı üstlenmiş Macron’un Ukrayna krizinde öncü rol oynamak için nasıl çırpındığını, Putin tarafından beş metre uzunluğunda masanın bir ucuna oturtulup nasıl ezikleştirildiğini, yeni Alman Başbakan’ın esamisinin okunmadığını, NATO Genel Sekreteri'nin vır vır konuşması dışında işe yarar hiçbir hamle yapamadığını, AB’nin boş vaatlerle nasıl vakit geçirdiğini gördükten sonra ülkemizin değeri bir kere daha ortaya çıkıyor.
İkinci dünya savaşında tarafsız kalıp, bizi bir savaştan kurtaran kadim sağduyu ve devlet anlayışı bugün tekrar kendini gösteriyor.
Komşu ve bölge ülkeleri de bunun farkında olduğu içini geçirdiğimiz bu kritik günlerde, geçmiş ve nafile ihtilafları bir kenara bırakıp Türkiye’nin devlet aklına güvendiklerini göstermektedirler.
Ayrıca, bu ilişkiler geçici olmayıp ciddi bir kuramsallaşmaya doğru gitmektedir, Dışişleri Bakanı'mız Mevlut Çavuşoğlu’nun Antalya Diplomasi Forumu adı altında başlattığı uluslararası toplantılar, Türkiye-Rusya-Ukrayna görüşmelerinden sonra, genel tasvip gören kalıcı bir yapılaşmaya doğru gitmektedir.
Antalya’nın, bir turizm merkezi olarak tanınmasından yararlanarak, Antalya Diplomasi Forumu’nu, Dünya Ekonomik Forumu adı altında anılan kısaca Davos diye tanımlanan yapının Diplomatik olanı şeklinde Dünya’ya tanıtabiliriz. Böyle bir gelişme ülkemize büyük itibar sağlar. Antalya’nın alt yapısı da buna son derece elverişlidir.
Her şeyi devletten beklemeyip, Davos organizasyonunun bir özel sektör işi olduğunu göz önüne alıp, Antalya iş ve fikir dünyasının bu öneriye sahip çıkmaları gerektiğine inanmaktayım.
(*) Garantör sözcüğü, Fransızca garantie’den uyarladığımız ve Fransızca’da bulunmayan bize özgü bir sözcüktür. Fransızca karşılığı “garant”dır!
(**) Mitsotakis’den bir hafta önce 2015-2019 arası, Yunanistan’ın en büyük ekonomik krizi yaşadığı dönemde Başbakanlık yapmış, Sosyal Demokrat ana muhalefet partisi SYRIZA’nın Başkanı, silahlanmaya çok para harcadığı ve Türkiye’yi kışkırttığı için Mitsotakis’i ciddi eleştiren Alexis Çıpras eşiyle İstanbul’daydı. O da Patriği ziyaret etti ve elini öptü. Mitsotakis de aynısını yaptı. Patrik Türkiye doğumlu gerçek bir Türk vatandaşıdır ve atanması Türk Devleti tarafından yapılır. Yunan Başbakanlarının gelip elini öptükleri tek şahsiyet bize Fatih Sultan Mehmet Han tarafından emanet edilmiştir.