Soğuk havalarda ilk olarak burun, el ve ayak gibi vücutta dolaşan kanın daha geç ulaştığı bölgelerin üşümesi normaldir. Hava çok soğuduğunda, vücudumuz hayati organların ısınmasına öncelik verdiğinden, kan bu organlarda toplanır. Bu açıklama, akla hemen şu soruyu getiriyor: Peki, hava sıcak olsa bile ayakların ısınmasını engelleyen nedir?
Eğer hava sıcaklığı fark etmeksizin, ayaklarınızın üşümesinden şikayetçiyseniz, bu durum henüz fark etmediğiniz bir rahatsızlık yüzünden kaynaklanıyor olabilir. Ayaklarınızı bir türlü ısıtamamanıza yol açabilecek dolaşım sorunları, hormonal problemler ya da kansızlık gibi çeşitli sağlık problemleri var. Bunların çoğu, ayakların yanı sıra aynı zamanda ellerinizin üşümesine de neden olabilir. Ayrıca alkol, stres, sigara, vücudun susuz kalması, hormonal dengesizlikler ve bazı ilaçlar da etkilidir.
Kan dolaşımı bozukluğu: Bu durum, ayaklarınıza onları ısıtmaya yetecek kadar kan gitmediği anlamına gelir. Bazen ayaklarla birlikte eller de üşür. Hareketsiz bir yaşam tarzı, örneğin bütün gün iş yerinde, okulda masa başında oturmak soruna zemin hazırlayabilir. Biraz daha hareket etmek ve yürüyüşe zaman ayırmak, kan dolaşımını düzenler. Ancak kan dolaşımı
ALS, bir sinir sistemi hastalığıdır ve açılımı Amiyotrofik Lateral Skleroz’dur. Bu, kas erimesini ve omurilikte harabiyeti anlatan bir tıbbi terimdir. Tüm dünyada görülen ALS, Amerika’da ünlü beyzbolcu Lou Gehrig adıyla, İngiltere’de Motor Nöron Hastalığı (MND) olarak anılıyor. Türkiye’deyse, ‘Futbolcu Sedat’ın Hastalığı’ adıyla tanınıyor.
ALS, omurilikte kasları besleyen sinirlerin bulunduğu bölgeyi etkiler. Buralarda hastalık yüzünden sağlıklı sinirler yerine, sertleşmiş veya hasarlı doku gelişir. Kaslar beslenemez ve git gide zayıflayıp, küçülür. Hastalığın beyin ve omurilikteki motor nöronlara zarar vermesiyle, nefes almak, yürümek ve hatta bir bardağa uzanmak gibi gündelik hareketler zorlaşır. Hastayı günden güne felç ederek, ilerler.
Motor nöronlar, kas hareketlerini kontrol eden sinir hücreleridir. Beyin ve kaslar arasındaki iletişimi sağlar. ALS, motor nöronları yok ederek, beynin kaslarla iletişimini bozar ve bu yüzden kaslar çalışamaz hale gelir. Hastalar, ileri evrelerde bile görme, işitme, duyma, koku alma ve dokunma hislerini kaybetmez. Bazı hastalarda beynin düşünme, anımsama ve öğrenmeyle lgili bölümlerinin de etkilenmesi söz konusudur.
ALS’ye çocuklar arasında
Kış mevsiminin öncüsü sonbaharın biteceği şu günlerde, hava sıcaklıkları ve gece-gündüz arasındaki ısı farkı, iyice belirgin hale geldi. Vücudumuzun buna ayak uydurması, her zaman kolay olmuyor ve savunma sistemimiz zayıflıyor. Özellikle çocuklar, yaşlılarla, astım gibi kronik akciğer hastalıkları bulunanlar, sigara kullananlar, Tip 1-Tip 2 diyabetliler ve gebeler, hastalıklara daha kolay yakalanıyor.
Peki kendimizi korumak için neler yapabiliriz?
- Vücudumuzun günlük vitamin ve mineral ihtiyacını karşılayacak, kişiye özel doğru bir beslenme programı oluşturulmalı. Bunu sağlayacak çeşitli sebze-meyveler, tahıllar, kuru baklagiller, et, süt ve süt ürünleriyle, yumurta düzenli tüketilmeli.
- Gerek günlerin kısalması gerekse havaların soğumasıyla kışın fiziksel aktiviteler azalır. Lifli besin tüketimi de azalırsa, kabızlık ortaya çıkabilir. Bu nedenle kuru baklagillerin, kepekli tahılların (esmer ekmek, bulgur, kepekli makarna, pirinç, un) ve özellikle C vitamininden zengin gıdaların, sofrada yer alması gerekir.
- C vitamini, bağışıklık sistemi için önemlidir. Kuşburnu, limon, mandalina, portakal, greyfurt, kivi, maydanoz, roka, kırmızı ve yeşil biberle, ıspanak, önemli C vitamini
Ağrısı ve acısı nedeniyle, rahatsızlık veren ve göze pek hoş görünmeyen arpacık, genellikle kirpik dibinin ya da buradaki bezlerin fazla yağ, bakteri vb. nedenlerle tıkanıp, iltihaplanmasından kaynaklanır. Çoğu kez zararsızdır ve özel bir tedavi gerektirmez.
Sıcak pansumanla birkaç günde iyileşir. Göz kapağının içinde/dışında ortaya çıkabilen ve halk arasında ‘arpacık’ dediğimiz bu şişlik, tıp dilinde hordeolum olarak adlandırılır. İyileşemeyip ilerler ve kiste dönüşürse, şalazyon adını alır. Böyle durumda cerrahi müdahale gerekebilir.
Genellikle kirpik diplerindeki bir enfeksiyonun yol açtığı, sivilce benzeri şişlik, aslında irin dolu bir apsedir ve çoğu kişide stafilokok adlı bakterinin sebep olduğu göz enfeksiyonundan kaynaklanır. İki göz kapağınız bir birine çarptığı andan itibaren acı hissetmeye başladıysanız, muhtemelen arpacık çıkmaya hazırlanıyor demektir. O kendini göstermeden gerekli önlemleri alırsanız, işiniz daha kolay olacaktır.
Arpacık, belirli aralıklarla çıkmaya başladığında, kronikleşmesi sorunu akılları kurcalayabilir. Eğer iyileşiyor ve en az iki ay sonra tekrar ediyorsa, uzman bir doktora danışılması gerekir.
Belirtileri nelerdir?
Gözde ağrı, acı, batma, sulanma,
B12 vitamini, insan vücudu tarafından sentez edilemez ve dışarıdan besinlerle alınmak zorundadır. Bitkisel besinlerde değil, hayvansal ürünlerde bol miktarda mevcuttur. Günlük gereksinimi, 1 mikrogramdır.
Emilebilmesi için midede yapılan intrensek faktörle bağlanarak, ince bağırsağa taşınmalıdır. Vücutta en yoğun depolandığı organ karaciğerdir.
Vitamin B12, kan yapımında kullanıldığı için, eksikliğinde anemi oluşur. Bu durum, sinir sisteminde de sıkıntılar yaratması bakımından çok önemli bir sorun olabilir. El ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanma, denge bozuklukları ve bunamaya benzer tablolara kadar çok değişik sinir sistemi sorunlarına yol açabilir.
Suda çözülen bir vitamindir. Kırmızı kan hücrelerinin oluşumuna ve merkezi sinir sisteminin işleyişini sürdürmesine yardımcı olur.
Vücutta kırmızı kan hücresi oluştukça, siz de kendinizi daha zinde ve enerjik hissedersiniz. Beyin, sindirim, cilt , tırnak ve saç sağlığı için B12 baş roldeki vitaminlerdendir.
B12 eksikliğinin kesin olarak belirlenmesi için, muayene ve kan testi gerekir. Çünkü belirtileri, başka rahatsızlıklarda da görülebilen ve hemen ne olduğunu ayırt edemeyeceğiniz türdendir. Uzman bir doktor bu konuda size yardımcı
Gözün herhangi bir bölümünde, özellikle de göz pınarı dediğimiz buruna yakın kısımda hissedilen ve sulanmayla beraber ortaya çıkan ağrıya, göz yanması denir. Çeşitli hastalıklar yüzünden gelişebileceği gibi birçok rahatsızlığın belirtisi de olabilir. Bu nedenle ciddiye alınmalı ve bir doktor tarafından incelenmeli. Nedenlerini, çevresel faktörler, hastalıklar ve alerji olarak üç grupta incelemek mümkün.
Çevresel nedenler
Çok kirli hava: Kirli havanın en büyük etkisi, cildimiz ve gözlerimiz üzerinde görülür. Havadaki kimyasal maddeler, biz fark etmesek de gözlerimizde yoğun bir baskı oluşturur ve bu durum yanmayla sonuçlanır.
Sigara dumanına maruz kalmak: Özellikle hassas yapıya sahip gözlere hasar verir.
Güneşte uzun süre beklemek: Yanma hissinin yanında, kızarıklıkla kendini gösterir.
Havuz suyundaki klorla temas: Gözlerde hassasiyet oluşturur. Eğer biraz da yatkınlık varsa enfeksiyon kaçınılmazdır. Suya dalmayarak teması azaltabilirsiniz.
Rüzgarlı günler ve toz:
Kramplar, kaslarımızı hareket ettirdiğimizde oluşan kasılmaların bir benzeridir. Ancak bu kasılma, istem dışı, son derece şiddetli, ağrılı ve uzun sürelidir. Herhangi bir kasınızı kendi hareketinizle kasmadığınız halde, bazı sinirler olayı tetikler. Normal hareketlerimizi yaparken oluşan sıradan kasılmalar sonrası beynimiz gevşeme sinyali gönderirken, kramplarda bu sinyal net değildir ve kas gevşeyemez.
Kramp giren kastaki sertleşme, gözle görülebilir veya hissedilebilir. Birkaç saniye sürebildiği gibi, 15 dakikaya kadar uzayabilir. Tamamen çözülene kadar, aynı yere üst üste kramp girmesi de mümkündür. Hemen herkesin başına gelebilir ve farklı nedenlere bağlı olan farklı türleri vardır. Vücudumuzda hareket sağlayan hemen her iskelet kasına kramp girebilir ancak ayak ve bacak bölgelerinde daha yaygındır.
Yaralanma: Bir kemik kırığının ardından, savunma mekanizması olarak kramplar meydana gelebilir. Bunlar, hareketi en aza indirip yaralanmış bölgeyi korumaya çalışır. Ayrıca kas yaralanmaları da, kramplara yol açabilir.
Kasların fazla kullanılması: Kas yorgunluğu, kramplara neden olabilir. Aktivite sırasında ya da saatler sonra meydana gelebilir. Ağrı ve yorgunluk, kasın yorulduğuna
Besin zehirlenmesi, açlık, stres, sıcak ortam, ishal ve bir ilacın yan etkisi gibi tehlikeli olmayan nedenlerle herkes, hayatında birkaç defa göz kararmasından şikayet etmiştir.
Her zaman önemli bir rahatsızlığın habercisi olmayabilir ancak sık yaşanmaya başlandığında, mutlaka bir doktora görünmek gerekir.
Altında yatan nedenin belirlenmesi için, ortaya çıkan şikayetlerin hep birlikte değerlendirilmesi önemlidir. Mevcut duruma; mide bulantısı, halsizlik, çarpıntı, baş ağrısı ve dönmesi eşlik edebilir. Göz kararması, çoğu kez bu belirtilerden biri veya birkaçıyla gerçekleşir. Nedenine dair bir fikriniz yoksa ve tekrarlıyorsa, iç hastalıkları uzmanına danışılması tavsiye edilir. Bu hekim, gerekli gördüğü takdirde hastayı göz hastalıkları, KBB ve nöroloji gibi farklı bir bölüme yönlendirebilir.
Göz kararmasına, en çok tansiyondaki oynamalar yol açar. Yaşanan yoğun stres ya da uzun saatler aç kalmak, tansiyonu etkileyebilir. Bu şikayetin başlıca sebeplerini şu şekilde sıralayabiliriz:
- Tansiyonun düşmesi ve yükselmesi
- Şekerin düşmesi ve yükselmesi
- Tiroit sorunları
- Su kaybı