KIŞ AYLARINDA KOAH

16 Aralık 2018

Kış aylarıyla artan kömür kullanımı sonucu, Türkiye temiz hava değil, adeta zehir soluyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) son raporu bu gerçeği bir kez daha gösterirken, hava kirliliğindeki artış insan sağlığını da tehdit ediyor.

Havaların soğumasıyla artan kömür kullanımı hava kirliliği sorununu beraberinde getiririrken, ağır bir solunum hastalığı olan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) için de önemli bir tehdit oluşturuyor. ‘Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı’ isminin baş harflerinden oluşan kısaltılmış bir hastalık ismidir.

Kronik kelimesi uzun süredir devam eden anlamındadır. Obstrüktif kelimesi tıkayıcı anlamındadır ve bu hastalıkta nefes borularının (bronşların) tıkandığını göstermek için kullanılır. O halde KOAH’ı, ‘Uzun süredir bronşlarda tıkanmaya neden olan bir hastalıktır’ şeklinde tarif edebiliriz. Bu hastalığın en kötü yanı, bronşlarda oluşan tıkanmanın bir daha düzelmemesi ve tedavi olunmaz ise hastalığın sinsice ilerlemesidir. Hastalığın en önemli nedeni sigara bağımlılığıdır.

Genellikle 40 yaşından sonra belirti vermeye başlar. KOAH teşhisi konan kişilerin büyük çoğunluğu halen sigara içen veya çok uzun süre sigara içmiş ve bırakmış kişilerdir. Hastalık sinsi

Yazının Devamı

GENİZ AKINTISI

9 Aralık 2018

Geniz akıntısı, burun ve sinüslerden boğaza doğru olan akıntıdır. Boğazda mukus birikmesi hissidir. Özellikle mevsim değişimleri, soğuk, kuru ve kirli havalarda, bağışıklık sisteminin güçsüz düştüğü durumlarda kendini daha çok hissettirir.

İnsan vücudu; geniz, boğaz, mide, burun ve ağız gibi bölgelerin nemli kalması ve zararlı oluşumların vücut içinde yer edinip yayılmasının önlenmesi için mukus üretir. Üretilen bu mukus, normalden fazla miktarda olursa, geniz akıntısı oluşur. Böylece sinüs bölgelerinden boğaza doğru inen bir rahatsızlık hissi ortaya çıkar. Genelde mevsim geçişlerinin yaşandığı dönemlerde rastlanan alerjik reaksiyonlar, soğuk algınlığı ve grip gibi durumlar yüzünden ortaya çıkan geniz akıntıları, soğuk ve kuru havalarda da meydana gelebilir. Geniz akıntısı daha çok vücut direncinin düştüğü dönemlerde, bağışıklık sisteminin zayıflamasına bağlı olarak oluşur.

Neden olur?

Soğuk algınlığı ve grip: Havanın soğumaya başlaması ya da ani hava değişiklikleri sırasında bağışıklık sisteminin zayıflaması ve vücut direncinin düşmesiyle beraber grip ve soğuk algınlığı gibi viral enfeksiyonlar ortaya çıkabilir. Bu hastalıklar geniz akıntısını da beraberlerinde getirir. Geniz

Yazının Devamı

SIRT AĞRISI NEDEN OLUR?

2 Aralık 2018

Her beş kişiden biri yaşamının belirli dönemlerinde sırt ağrısıyla karşı karşıya kalır. Her yaş grubunda ortaya çıkabilen bu durum, hayat kalitesini düşürmekle birlikte önemli hastalıkların da belirtisi olabilir. Pek çok rahatsızlıkta olduğu gibi, sırt ağrısında da erken teşhis çok önemli. Kas incinmesi gibi basit bir nedenle ya da kalp hastalıkları gibi ciddi bir sağlık sorunuyla birlikte görülebilir.

Sırt ağrısı, sırtımızda bulunan omurganın iki yanındaki kasların gerilmesiyle oluşur. Bu durumun en büyük nedeni, strestir. Normalde C harfine benzeyen boyun omurgası düzleşir, omuz ve sırta giden sinirlerin çıkışları daralır ve sinirler baskı altında kalır. Sonucunda sırt kasları gerilir ve ağrı oluşmaya başlar. Kasların uzun süre gergin halde kalması, fibrozit adı verilen kas topaklarına neden olur. Yorgunluk, ağır kaldırma ve klimaya maruz kalma gibi tetikleyici etkenlere bağlı olarak da sırt ağrısı olur. Bazı kişilerde kambur duruş başlayabilir. Özellikle masa başı çalışanlarda sık görülen sırt ağrısına, ‘miyofasiyal ağrı sendromu’ denir.

Kalp, akciğer ve safra kesesi hastalıkları da sırt ağrısına neden olabilir. Özellikle omuzlardan kaburgaların bitimine kadar ağrı hissedilir.

Yazının Devamı

Kış aylarında solunum yolu enfeksiyonu

25 Kasım 2018

Vücut direncinin azalmaya başladığı kış aylarında, gripten bronşite, boğaz enfeksiyonlarından sinüzite kadar pek çok hastalık hem yetişkinleri hem de çocukları etkisine alıyor...

Özellikle de kapalı ve kalabalık ortamlarda solunum ve yakın temas sonucu hızla yaygınlaşıyor. Havaların soğumasını fırsat bilen solunum yolu enfeksiyonlarıyla karşılaşmaya hazır mısınız?

Grip ölümcül olabilir

Yüksek ateşle başlayıp kas, boğaz ve baş ağrısıyla seyreden gribe, burun akıntısı/tıkanıklığı, bazen de öksürük eşlik ediyor. Yoğun bir yorgunluk hissine neden olan grip tedavi edilmezse, ölümcül de olabiliyor. Aşısıyla yüzde 70-90 oranında önlenebilen gripte, istirahat etmek ve bol su içmek çok önemli. Öksürme ya da hapşırmayla havaya yayılan damlacıklarla ve doğrudan temasla bulaşan grip aynı zamanda kapı kolları, bilgisayar klavyeleri ve telefonlar gibi ortak kullanılabilecek eşyalarla bulaşabilir.

Belirtilerin başlamasından önceki 24 saat ve sonraki beş gün kişinin bulaştırıcılığı vardır. Gribin belirtileri arasında ateş, boğaz ağrısı, burun akıntısı, hapşırık, öksürük, baş ağrısı, kaslarda, eklemlerde ağrı ile halsizlik sayılabilir. Genellikle 1-2 hafta içinde iyileşme görülür. Ancak yaşlılarda,

Yazının Devamı

TIP 1 DİYABET

18 Kasım 2018

Hepinizin bildiği gibi diyabet, kan şekerinin yüksekliğiyle orantılı klinik bir tablodur. Tip 1 ve 2, diyabet alanında duyduğumuz, türünü ve ayrımını ortaya koyan iki önemli terimdir.

Tip 2, toplumumuzda sıklıkla görülür. Genellikle kilo fazlalığıyla giden, başlangıcında insülinin kan şekerini düşürmede etkisiz olduğu ve vücudun yeterli insülin üretememesiyle kan şekerinin yükseldiği tabloya verilen isimdir.

Toplumun genellikle yüzde 90’ ı, tip 2 diyabetlidir. Tip 1 ise daha nadir görülen bir durumdur.

Birincisinde, vücut kan şekerini hissedip, ona göre insülin salgılayan pankreasımızdaki beta hücrelerini yabancı bir hücre gibi zannediyor ve ona saldırıyor. Bu saldırının sonucunda da pankreastaki beta hücreleri fonksiyon göremez hale geliyor ve bir süre sonra da tümüyle yaşamsal işlevlerini yitiriyor.

Diyabet tanısı koymak, biraz da nasıl başladığıyla ilgili bir durumdur. Birtakım laboratuvar testleri de doktorlara yardımcı olur. Tip 1, genellikle daha gürültülü bir tabloyla başlar. Hızlı kilo kaybı, çok su içme, sık idrara çıkma, halsizlik, yorgunluk ve bulanık görme gibi kan şekeri yüksekliğinin belirtilerinin daha belirgin olduğu klinik bir tabloyla kendini gösterir.

İnsülin

Yazının Devamı

TİP 2 DİYABET

11 Kasım 2018

Kişinin kan şekeri düzeyinin çok yüksek olmasına yol açan ve ömür boyu süren kronik bir hastalık olan tip 2 diyabetin (şeker hastalığı) gelişmesi, uzun bir sürece yayılır ve başlangıçta bazı belirtiler çok net olmayabilir. Kimi durumlarda hastalığın başlangıç dönemiyle ileri evresi arasında 10 yıla yakın bir süre bulunur. Bu durum, hastalığın belirtilerini bilen kişiler için erken teşhis şansı vermektedir.

Tip 2 diyabet, genellikle daha ileri yaşlarda vücut yeterli insülin üretmediğinde veya hücreler insüline tepki vermediğinde meydana gelir. Bu, ‘insülin direnci’ olarak bilinir.
Tip 1’den çok daha yaygındır. Tip 1’deyse vücut hiç insülin üretmez. Genellikle 40 yaşından önce, sıklıkla ergenlik çağında gelişir.

Birçok kişinin kan glukoz (şeker) düzeyleri normal aralığın üzerindedir ancak diyabet hastalığı düzeyinin altındadır. Bu duruma ‘pre-diyabet’ denir ve kişinin diyabete yakalanma riski olduğunu gösterir; bu evrede kişi temel koruyucu önlemleri alarak, kurtulabilir. Düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme, diyabetten korunmak için hayati öneme sahiptir.

Semptomları nelerdir?

- Sık idrara çıkma, özellikle geceleri

- Aşırı susuzluk hissi

Yazının Devamı

İNSÜLİN DİRENCİ

29 Ekim 2018

İnsülin, pankreasta yer alan beta hücreler tarafından salgılanan ve kandaki glikoz seviyelerini düzenleyen bir hormondur. Glikoza tepki olarak salgılanan insülinin miktarı, kanda glikoz seviyesi yükseldikçe, doğru orantılı bir şekilde artar. Besinler midede sindirildikten sonra enzimler tarafından parçalanarak, şekere dönüştürülür. Ardından kana karışan şeker, insülin hormonu tarafından dengelenir. İnsülinin temel görevi, kanda aşırı glikoz birikimini önlemektir. Yetersiz salgılanması ya da görevini tam anlamıyla yerine getirememesi; diyabet, böbrek ve kalp rahatsızlıkları başta olmak üzere pek çok ciddi sağlık sorununa yol açabilir.
Bu yüzden insülin yetersizliğinin zamanında teşhis edilmesi, hastada sağlık sorunlarının gelişmemesi adına son derece önemlidir.

Karaciğer, kas ve yağlarda depolanan insülin, enerji üretiminde kullanılır. Gün içerisinde karaciğer tarafından belirli aralıklarla kana ufak miktar da olsa, glikoz salınımı devam eder. Yani yeterli miktarda insülin salınımıyla hem kandaki şeker miktarı dengelenir hem de vücudun ihtiyaç duyduğu enerji sağlanır. Yeterli insülin üretimi olmadığında, kanda glikoz birikir. Hiperglisemi olarak bilinen bu durum, böbrek ve sinir

Yazının Devamı

HİPERTANSİYON

14 Ekim 2018

Hipertansiyon yani yüksek tansiyon, kan dolaşımı için damarlarımızda gerekli olan kan basıncının normal değerlerin üzerinde bulunması durumudur. Ülkemizde her üç kişiden birinde görülen yaygın ve önemli bir sağlık sorunudur. İlaç, egzersiz ve doğru beslenmeyle kontrol altına alınabilir. Ancak tedavi edilmediğinde; kalp ve böbrek yetmezliği, kalp büyümesi, damarlarda daralma, felç ve ve körlük gibi ciddi sorunlara yol açar. Bu nedenle erken dönemde teşhis edilerek tedavi altına gerekir.

Normal tansiyon değerleri, büyük tansiyon için 120 mmHg ve küçük tansiyon içinse 80 mmHg civarındadır. Tansiyonunuz, 180/110 mmHg gibi çok yüksek düzeye erişmediği sürece kolay kolay belirti vermez.

Arteriyel sistolik, kalp kasıldığında kalpten damarlara doğru atılan kanın damar duvarında yaptığı baskıdır. Diastolik değerse kalp gevşediğinde, hâlâ damar duvarında mevcut olan basınçtır. Tansiyonunuzun bir kez yüksek çıkması, sizde yüksek tansiyon olduğu anlamına gelmez. Gün içinde inip çıkabilir, endişeli veya gergin hissediyorsanız yükselebilir. Bu nedenle, emin olmak için tansiyonunuzu ayda bir ölçmeniz gerekir.

Normal kan basıncı değerleri, bireyden bireye değişkenlik göstermekle beraber 18 yaşını

Yazının Devamı