Kış mevsiminin öncüsü sonbaharın biteceği şu günlerde, hava sıcaklıkları ve gece-gündüz arasındaki ısı farkı, iyice belirgin hale geldi. Vücudumuzun buna ayak uydurması, her zaman kolay olmuyor ve savunma sistemimiz zayıflıyor. Özellikle çocuklar, yaşlılarla, astım gibi kronik akciğer hastalıkları bulunanlar, sigara kullananlar, Tip 1-Tip 2 diyabetliler ve gebeler, hastalıklara daha kolay yakalanıyor.
Peki kendimizi korumak için neler yapabiliriz?
- Vücudumuzun günlük vitamin ve mineral ihtiyacını karşılayacak, kişiye özel doğru bir beslenme programı oluşturulmalı. Bunu sağlayacak çeşitli sebze-meyveler, tahıllar, kuru baklagiller, et, süt ve süt ürünleriyle, yumurta düzenli tüketilmeli.
- Gerek günlerin kısalması gerekse havaların soğumasıyla kışın fiziksel aktiviteler azalır. Lifli besin tüketimi de azalırsa, kabızlık ortaya çıkabilir. Bu nedenle kuru baklagillerin, kepekli tahılların (esmer ekmek, bulgur, kepekli makarna, pirinç, un) ve özellikle C vitamininden zengin gıdaların, sofrada yer alması gerekir.
- C vitamini, bağışıklık sistemi için önemlidir. Kuşburnu, limon, mandalina, portakal, greyfurt, kivi, maydanoz, roka, kırmızı ve yeşil biberle, ıspanak, önemli C vitamini depolarıdır. Bu vitamin, ışığa ve ısıya çok duyarlıdır, çiğ ve kesildikten hemen sonra yenmelidir.
- Sonbaharda güneşin azalmasıyla, D vitamini eksikliği görülür. Somon, ton, sardalye ve uskumru gibi balıklar, yumurta sarısı, süt ve tereyağı gibi ürünlerle, dana karaciğeri, mantar ve zeytinyağı da D vitamini içerir.
- Çinko, metabolizmamızın işlevlerini sağlayan pek çok enzimin faaliyeti ve bağışıklık sistemimizin güçlenmesi için gerekli bir mineraldir. Et, balık ve karides gibi deniz ürünleri, süt, yumurta, karaciğer, ay çekirdeği, ceviz, badem ve tüm tahıllarda bulunur. Özellikle hayvansal besinlerdeki çinko daha iyi emilir. Vejetaryenlerin takviye alması gerekebilir.
- Diyabetliler mutlaka doktor kontrollerini yaptırmalı, HbA1c değerlerine bakılmalı ve tedavileri düzenlenmeli. Kan şekerini kontrol altında almayanların bağışıklık sistemleri iyi çalışmaz ve enfeksiyon riskleri artar. Enfeksiyonlar kolay iyileşemez ve hızla ilerleyip, zatürre gibi ciddi akciğer sorunlarına dönüşebilir. Hatta yaşlılarda bu durum, hayatı tehdit bile edebilir.
- Eylül-ekim aylarında çocuklar, yaşlılar, diyabetliler, kalp hastalıkları, kronik akciğer ve böbrek rahatsızlıkları bulunanlarla, sigara kullananlar her yıl grip aşısı yaptırmalı. Yine risk grubundakilere, beş yılda bir zatürre aşısı önerilmeli.
- Enfeksiyonların yayılmasının önlenmesi amacıyla ofis, okul, toplu taşıma araçları, huzurevleri, kışlalar, sinema ve tiyatro gibi kapalı alanların havalandırması iyi yapılmalı. Bu tür ortamlara girip çıkarken, eller iyice yıkanmalı. Birçok mikrop ve virüs, hava yoluyla bulaşıyor. Ayrıca klimalar, yarattıkları ısı değişikliği nedeniyle vücut direncini düşürebilir ve mikrop yayabilir.
- Sigara kullanımı birçok hastalığa, özellikle de akciğer enfeksiyonlarına zemin hazırlar. Bu yüzden uzak durulmalı. Alkol de vücudun savunma sistemini olumsuz etkiler.
- Düzenli egzersiz, bağışıklığı güçlendirir. Yağışsız ve güzel havalarda yürüyüş yapılabilir.
- Düzenli ve yeterli uyku, sağlığın vazgeçilmezleri arasındadır.
- Sağlık sorunuyla karşılaşıldığında, kulaktan dolma tedaviler yerine, uzmanı doktorla irtibata geçilmeli. Bilinçsiz antibiyotik kullanımından kaçınılmalıdır.
Yağı, şekeri azaltın!
Kış yaklaştıkça, vücudumuz ısı değişikliğine uyum sağlayabilmek için harcadığı enerjiyi düşürür. Azalan fiziksel aktiviteye paralel olarak, yağ ve şeker tüketimi de kısıtlanmalıdır. Haftada 2-3 kez balık yiyip, kalp ve kemik sağlığınızı garantiye alın! Uzun süreli açlıklardan kaçının. Enerjinin karşılanması için fast food ya da yağ ve şekerden zengin gıdalara yönelmeyin. ‘Tatlı yersem ısınırım’ mantığından vazgeçin!
Susamadan su için!
Yazın sıcaklar nedeniyle rahatlıkla içtiğimiz suyu, kışın fazla tüketemeyiz. Su, vücudumuzdaki bütün metabolik reaksiyonların temel direğidir. Kışın su kaybımız daha az olduğu için susama hissimiz de azalır, ancak günde 2-2.5 litre tüketmeye devam etmeliyiz. Siyah çay ve kahve yerine de bitki çayı içmeliyiz.
Sıkı bir kahvaltı yapın
Metabolizmanızı iyi çalışır duruma getirmek için güne kahvaltı yaparak başlamanız gerekir. Bu, hem direncinizi korur hem kilo kontrolüne yardımcı olur hem de metabolizma hızının yavaşlamasını engeller.