Uyku, günlük yaşamın bir süre için kesintiye uğraması ya da boşa geçen zaman değildir. Zihinsel ve fiziksel sağlığımızı yenilememiz için önemlidir. Yaşamımızın üçte birini kapsayan aktif bir dönemdir.
Yaklaşık 85 çeşit uyku hastalığı var. Çoğu, yaşam kalitesinin düşmesine ve kişinin sağlının bozulmasına yol açar. Uyku sorunları, trafik ve mesleki kazalara neden olabilmesi nedeniyle, aslında halk sağlığını da ilgilendirir. Bazı uyku bozuklukları, uykuya dalma veya sürdürme güçlüğünü beraberinde getirir. Diğerleriyse, gündüz aşırı uykululuk sebebidir. Vücudun biyolojik saatiyle ilgili problemler, bireylerin günün yanlış saat diliminde uykulu olmasını açıklayabilir. Uykuda yürüme, altını ıslatma, kabuslar ve diğer sorunlar süreci kesintiye uğratabilir. Bazı uyku hastalıkları ise, yaşamı tehdit edici boyuttadır.
- Uykuya dalma veya sürdürmede güçlük, toplumda üç kişiden birinde görülür. Her yaşta ortaya çıkabilir. İnsanların çoğu 1-2 gece uykusuzluk çeker, ancak bu durum bazen haftalar, aylar ve hatta yıllarca sürebillir.
En sık kadınlar ve ileri yaştakilerde rastlanır.
- Uyum bozukluğuna bağlı uykusuzluk, birkaç gece süren uykuya dalma veya sürdürme problemidir. Üç aydan daha kısa
Willis-Ekbom hastalığı olarak da adlandırılan huzursuz bacak sendromu (HBS), karıncalanma ve gıdıklanma benzeri, olağan dışı hislere yol açan nörolojik bir sorundur. Hastalar bu hisler nedeniyle, bacaklarını istemsiz şekilde oynatır. Genel nüfusun yüz 5’i, 65 yaş üzerindekilerinse yüzde 10’unda görülür. Genelde her iki bacak birden etkilenir ama belirtilerin sadece tek bacakta ortaya çıktığı kişiler de vardır. Kimilerinde belirtiler hafif seyrederken, kimilerinde günlük işlerini aksatacak kadar şiddetli olabilir. Şikayetler her gün ya da ara sıra ortaya çıkabilir. HBS’ye tam olarak neyin yol açtığı bilinmiyor ama genler ve demir eksikliği üzerinde duruluyor.
- Rahatsızlık veren bir his sonucu bacağı oynatma ihtiyacı: Hastalar, hissetikleri rahatsızlığı uyuşma, zonklama, üşüme, karıncalanma, kramp, yanma, gıdıklanma, ağrı ve böcek dolaşması olarak tanımlayabilir. Hepsinin ortak noktası, önüne geçilmesi zor bir dürtüyle veya istemsiz şekilde bacaklarını oynatma ihtiyacı duymalarıdır.
- Geceleri belirtilerin artması: Belirtiler sadece yatma saatinde veya gece belli bir süre hareketsiz oturulması sonucu başlayabilir. Uykuya dalmayı zorlaştırdığı için HBS şikayeti olan kişilerde
Herkesin arada bir nefesi kesilebilir. Dik bir yokuşu tırmandıktan, hızla bisiklet sürdükten ya da ağır bir fiziksel aktiviteden sonra, nefessiz kalmak zaten beklenen ve kontrol edilebilecek durumlardan biridir.
Nefes almanın beklenmedik şekilde zor ve rahatsız edici olduğu, durumun kontrolden çıktığı hissi yaşatan, nefes kesilmeleridir. Nefesin yetmemesi, derin alamama ve alıp-verirken zorlanma şeklinde tarif edilebilir. Tıp dilinde, ‘dispne‘ denir.
İster durup dururken yaşansın, ister her gün meydana gelsin, korkutucu bir deneyimdir. Sebebini anlayamadığı bir şekilde nefesi kesilen bir kişinin, bu durumdan dolayı kaygılanması da normaldir. Bazı kişilerin aynı sorunu yaşamamak için kimi aktivitelerden kaçınmaya başladıkları olur. Bu rahatsızlık, günlük işler sırasında yaşanıyor ve hatta buna engel olmak için çeşitli işlerden kaçınılıyor veya daha yavaş hareket etmek gibi önlemler düşünülüyorsa, atılacak en doğru adım doktora başvurmaktır. Efor sarf edilmediği ya da aşırı sıcaktan rahatsız olunmadığı halde yaşandığında, bu genellikle altta yatan bir sağlık sorununa işaret eder. Bir aydan daha uzun süren rahatsızlık, kronik sınıfına girer ve hayat kalitesini büyük oranda düşürür. Pek
Tıpta hipotansiyon denen düşük tansiyon, henüz su yüzüne çıkmamış bir sağlık sorununun habercisi olabilir. Ancak tansiyonu genelde düşük kabul edilen değerlerde seyreden ve bununla ilgili hiçbir problem yaşamadan, sağlıklı şekilde hayatına devam eden kişiler de var. Durumun vücut için bir sorun yaratıp, yaratmadığını anlamak için verdiği belirtiler takip etmek gerekir.
Baş dönmesi, sersemlik hissi, bulantı, göz kararması, nefes almakta güçlük, halsizlik ve soluk ten tansiyonun sorun oluşturacak şekilde düştüğüne işaret edebilir.
Bazı hallerde, örneğin çok terlediğinizde, kötü bir haber aldığınızda ya da uzun süre aç kaldığınızda, tansiyonunuzun düştüğünü tahmin edebilirsiniz. Bu tip oynamalar, herkesin başına gelebilir. Ama sık hale görülüyorsa, sebebini bulmak gerekebilir.
Düşük tansiyonun nedenleri, bazı kalp hastalıklarına, vücudun susuz kalmasına veya kansızlığa bağlı olabilir. Çok ciddi bir düşüş, vücudu oksijensiz bırakıp, hayati organların zarar görmesine yol açabilir. Düşük tansiyon, bir doktor muayenesiyle tespit edildiğinde, genelde geçicidir ve tedavi edilebilir.
Değerler kaç olmalı?
Normal tansiyon değerleri, 120/80 kabul edilir. Eğer tansiyonunuz 90/60 değerlerinin altına
Hormonlar, vücudumuzun temel işlevlerini yerine getirmesini sağlayan önemli unsurlardır. Fazla ya da az salgılanması, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bunlardan biri olan prolaktin, beynimizin arkasında yer alan hipofiz bezi tarafından salgılanır. Süt veya stres hormonu olarak da bilinir. Vücuttaki temel görevi, kadınlarda doğumdan sonra süt üretimini sağlamaktır. Erkeklerdeki işleviyse tam bilinmemektedir. Hamileliğin ikinci ayından itibaren vücuttaki prolaktin oranı artar. Bu sayede, bebek doğduktan sonra beslenmesi için anne sütü hazır hale gelir. Ayrıca doğumdan sonra belli bir süre âdet görülmemesini ve böylelikle emzirme döneminde hamile kalma riskini düşürür.
Kanda prolaktin hormonu yüksekliğine, tıp dilinde hiperprolaktinemi denir. Bu hormonun fazla salgılanması, kadınlarda âdet düzensizliği, bebek olmadığı halde memelerden süt gelmesi ve gebe kalamama gibi sorunlara neden olabilir.
Erkeklerdeyse, cinsel gücün azalması, iktidarsızlık ya da memelerde büyümeye yol açabilir.
Çeşitli sebepleri var
1 -Stres: Prolaktin seviyesinin az miktarda artmasında yoğun egzersiz ya da stres rol oynayabilir.
2 -Altta yatan hastalıklar: Prolaktin seviyesi dikkat çekici şekilde artmışsa,
Polikistik over sendromu (PKOS), bir kadının yumurtalıklarının nasıl işlediğiyle ilgili, yaygın bir rahatsızlıktır. Anormal hormon seviyeleri, yumurtalıklardaki androjen ve östrojen hormonları arasındaki dengesizlik, bu sorunun başlıca nedenlerinden biridir. Santral sinir sistemi, hipofiz bezi, yumurtalıklar, böbreküstü bezi ve diğer dokular arasındaki etkileşimlerin bozulmasına bağlı olarak; üreme çağındaki kadınlarda en sık ortaya çıkan endokrin sorundur. Kronik seyreder ve yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Bu kadınlarda, uzun dönemde şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp ve damar rahatsızlıklarıyla rahim kanseri görülebilir. İleride yol açtığı şikayetler açısından düzenli kontrol altında tutulması gerekir.
Pek çok uzman, sorunun gelişmesinde genetik faktörlerin rol oynadığını belirtir. Polikistik over sendromlu kadınların annesinde ya da kız kardeşinde de aynı şikayete rastlanır. Bu hastalığı olan kadınlarda yumurtalıklar normalden daha fazla androjen hormonu üretir. Androjen, erkeklik hormonudur ancak kadın vücudunda da üretilir. Bu hormonların seviyesi kadınlarda yükseldiğinde, yumurtaların gelişimini ve dışarıya atılmasını olumsuz etkiler.
PKOS ile bağlantısı olduğu düşünülen
Kalp ritim bozukluğunun tıp dilindeki adı, aritmidir. Aritmi, kalbin çok hızlı atması (taşikardi), çok yavaş atması (bradikardi) veya düzensiz atması gibi ritim sorunlarını ifade eder. Kalp ritim bozukluğunda, kalbin her zamanki elektriksel ritminde, bir düzensizlik vardır.
Aritmiler, her yaşta ortaya çıkabilir ve çoğu kez ciddi sorunlara yol açmaz.
Vücudun kalp kaslarının kasılmasını sağlaması, doğal bir elektrik sistemine bağlıdır. Bu sistem, kanın kalbe ve oradan da vücuda akışını sağlar. Normalde elektrik, kalp boyunca belli bir yolu takip eder. Ancak elektriğin akışında bir problem meydana gelirse, ritim çok yavaşlayabilir, hızlanabilir ya da düzensizleşebilir.
İstirahat sırasında kalp, genellikle dakikada 60-100 kez atar. Ancak egzersiz sırasında olduğu gibi, kalbin daha hızlı ya da yavaş attığı durumlar da vardır.
Aşırı alkol tüketimi, sigara içmek, stres ve yoğun egzersiz, ufak çaplı bir aritmiye neden olabilir. Ancak bu sorunun baş tetikleyicileri arasında, koroner
arter hastalığı, kalp kapak fonksiyon bozukluğu ve kalp yetmezliği olan, hastalıklar bulunur.
Nedenleri nelerdir?
Normalde kalp, akciğerlere ve vücudun geri kalanına kan taşıyan bir pompa gibi çalışır. Bunun için k
Diş gıcırdatma (Bruksizm), gece uyurken ya da gündüz uyanıkken istemsiz olarak dişleri sıkmak ve çeneyi kenetlemektir. Bu sırada dişlerden gıcırtı tarzında ses gelir. Özellikle uyku halindeyken daha sık ortaya çıkar. Bu rahatsızlığa sahip çoğu kişi, çeşitli komplikasyonlar ortaya çıkana dek durumlarının farkında bile değildi. Diş gıcırdatma, kişinin dudak ısırma ya da parmak çıtlatma gibi, istemsiz edindiği alışkanlıklardandır. Genel olarak 20-40 yaş aralığında görülen diş gıcırdatmaya 4-5 yaşındaki çocuklar da bile rastlanabilir.
Diş gıcırdatma nedenlerini modern tıp henüz kesin olarak netleştirebilmiş değildir. Psikolojik etkenler, stres, kaygı, uyku bozuklukları veya ağızdaki yapısal sorunların rol oynadığı düşünülür. Diş gıcırdatma ikiye ayrılır:
Gece uyurken diş gıcırdatma
- Uyurken, bilinçsizce yapılır
- Uyanınca hissedilen etki yoğundur
- Günün ilerleyen saatlerinde daha iyi hale gelir
- Uykunun belli zaman dilimlerinde yoğunlaşır
- Genellikle seslidir. Yakında bulunanlar rahatlıkla duyar