STRES VE BESLENME iLiŞKiSi

6 Eylül 2011

Stres, sıkıntı, yalnızlık, üzüntü ve kızgınlık gibi ruhsal dalgalanmalar aşırı yemek yemeye neden olabilir. Peki bunu engellemenin yolunu biliyor musunuz?

Çoğu zaman duyarız tanıdıklarımızdan, arkadaşlarımızdan, “Gereksiz yere yiyorsun”, “Acıktığın için değil, laf olsun diye yiyorsun” gibi sözler. Bütün bu sözler, durup dururken, karnımız acıkmadan yemek yediğimiz için söyleniyor. Ancak bunun altında bazı ruhsal sorunların yatıyor olabileceği de unutulmamalı. Ruhsal yemek yemenin baş sebepleri; stres, sıkıntı, yalnızlık, üzüntü ve kızgınlık. Sebep ne olursa olsun sonuç aynı: “Yemek, kendimi daha iyi hissettiriyor.”
Yemeğin bizi iyi hissettirmesinin tek sebebi, beynimizin o şekilde programlanmış olması. Yukarıda bahsedilen tetikleyici durumlarda beyin bize yememizi ve hatta belirli tipte yememizi söyler. Bunları yiyince de mutlu oluruz. Aslında herhangi bir yemek bu hissi bastırır, fakat bazı yemekler, bazı besinler daha da yüz güldürür. Maalesef bu yüz güldüren yemeklerin çoğu da sağlıksız, yağ ve özellikle şeker bakımından zengin besinler.

Neler yapabilirsiniz?
Her türlü yeme bozukluğunda öncelikle doktorunuza danışmalısınız. Eğer doktorunuz bu durumun altında yatan

Yazının Devamı

ZAMANI KOVALAMAK

30 Ağustos 2011

Birtakım önlemlerle, zamanı kullanmayı ve ilişkilerimizi kontrol etmeyi öğrenirsek, stresimizi azaltıp, sağlıklı yaşam adına önemli bir adım atabiliriz. Artık zamanla yarışmaktan vazgeçin

Çoğu insan için zaman bulamamak veya zamanın yetmemesi önemli stres kaynaklarından. Bazılarımız günü 24 saat değil de 36 saatmiş gibi dolu dolu yaşıyor. Bazılarımızsa 24 saatin kendilerine yetmesi imkansızmış gibi koşuşturma ve stres içinde hayatını geçiriyor. Sonra da bu durumdan yakınıyor. Aslında zamanı etkin biçimde kullanmak için bazı basit önlemler alabiliriz. İşte zaman yönetimi adına yapılabilecekler:

Önceliklerinizi belirleyin
Nelerin en önemli olduğuna karar verin, ilk önce onları halledin. Enerji düzeyiniz yüksekken en önemli görevlerle uğraşın. Günün planını yaparken önceliği zor işlere verin. Onları bitirince ne kadar hafiflediğinize inanamayacaksınız. Önemli işleri atlamak için bahaneler bulmayın, bu üzerinizdeki stresi daha da artırır.

Gününüzü organize edin

Yazının Devamı

KADINLARDA GENiTAL HiJYEN

23 Ağustos 2011

Genital bölge temizliğine dikkat edilmediği taktirde başta bakteri ve mantar olmak üzere pek çok etkene bağlı enfeksiyon gelişebilir

Geçenlerde Jinekolog Operatör Doktor Emrah Kol ile kadınlarda genital bölge enfeksiyonları hakkında konuşuyorduk. Konuyu çok sistematik ve kolay anlaşılır bir şekilde anlattı, ben de anlattıklarını aynen aktarıyorum.

Genital hijyen neden önemlidir?
Kadınlarda genital bölge dışa açık olduğu ve idrar yollarıyla anüse yakın komşuluk gösterdiği için dışarıdan infeksiyon yapıcı mikroplara karşı daha duyarlıdır. Her ne kadar normal durumlarda vücudun oluşturduğu pek çok direnç faktörü sayesinde infeksiyon oluşumu önlenmiş olsa da fizyolojik dengenin bozulması kolayca infeksiyonlara yol açabilir.
Vücudun bütün bölgelerinde olduğu gibi genital bölgede de hijyen açısından dikkat edilmesi gereken noktalar vardır. Her şeyden önce giyilen iç çamaşırından kullanılan antibiyotiklere, günlük temizlikten adet dönemlerinde kullanılan tampon ve pedlere dek pek çok konuda genital hijyenin sağlanması göz önünde bulundurulmalıdır.

Yazının Devamı

TAZE HALiBUT VE COD BALIKLARI

16 Ağustos 2011

Yaz aylarında birini telefonla aradığımızda genelde “Tatilde efendim, haftaya pazartesi gelecek” türünde cevapla karşılaşırız. Doktor olduğumdan aradığım kişi paniklemesin diye muhakkak, “Sağlıkla ilgili değil, merak etmesin” ya da “Acil değil, bir şey konuşacaktım, rica etsem gelince arar mı?” derim ve not defterime geleceği günü işaretlerim. Sonra da aradıklarım bana geri döner. Aslında insanları çok memnun ve mutlu eden bir davranış bu, aradığında yerine olmayan kişinin geri dönmesi... Aynı şey e-posta için de geçerli.

Sıcak dost sesi
Bence insanı mutlu etme sanatını en iyi bilen kişi, rahmetli Sakıp Sabancı’ydı. Belirli aralıklarla hiçbir şey olmasa da dostlarını arar, “Nasılsın, iyi misin dostum, bir hal hatır sorayım dedim” derdi. Ne kadar mutlu olurdum bilemezsiniz, ortada bir konu olmadan sadece beni soran bu sevecen sesten. Günlük saatlerin yazılı olduğu incecik bir defteri vardı, bir süre sonraya adımı yazardı, tekrar aramak için. Bütün dostlarına bunu yapardı. Kendisini aradığımda da nerede olursa olsun, her ne kadar “Önemli değil” desem de, kısa sürede muhakkak geri dönerdi. İnsan münasebetleri onun için çok önemliydi. O sevmeyi, sevilmeyi ve mutlu etmeyi

Yazının Devamı

SICAKLAR VE YORGUNLUK

9 Ağustos 2011

Çoğu zaman vücudumuzdan verebileceğinden fazlasını isteriz. Ancak onun da dinlenmeye ve bakıma ihtiyacı var. Dinlenmiş bir vücuda hiç de ağır gelmeyecek yüklemeler, yorgun bir vücut için sınırları zorlama anlamına gelebilir.
Günümüzün hızlı iş ve yaşam temposunun, gereksiz streslerin, endişe halinin enerji rezervlerimizi boşaltması sık karşılaşılan bir durum. Birçoğumuz vücudumuzdan gerçekçi olanın ötesinde verim bekliyor ve bunun bize yorgunluk olarak geri dönebileceğini düşünmeden onun kapasitesini zorluyoruz.
Vücudun kapasitesi özellikle sıcak havalarda daha da zorlanıyor. Buna oruç da eklenince iyice yıpranıyoruz. Bu tip zorlamaya bağlı yorgunluk; yeterli uyku, dinlenmeye daha çok zaman ayırmak, biraz da hayatın zevkini çıkartmak gibi ‘sağduyulu’ bir yaşam tarzıyla ortadan kaldırılabilir. Yani tüm yapmamız gereken, kendimize iyi bakmak. Çünkü her sistem gibi vücudumuzun da bütün fonksiyonlarını tam olarak yerine getirebilmesi için kendini yenilemesine, eksiklerini tamamlamasına ve saldırılara karşı koymasına zaman bırakmak lazım.

Kadınlara özel yorgunluk
Yukarıda sözünü ettiğimizin dışında, başka birçok faktör de yorgunluğa neden olabilir. Bazen de

Yazının Devamı

SARA NÖBETLERi

2 Ağustos 2011

Geçenlerde arabayla giderken, yol kenarında, kalabalık arasında yerde yatan bir kişi gördüm. Arabadan inip yanına yetiştiğimde muhtemelen sara nöbeti geçiren bir genç olduğunu gördüm. Yanına gittiğimde, o ana kadar yapılmış olan her şeyin aslında yapılmaması gerekenler olduğunu fark ettim. Neyse şanslı bir gençti, çok kısa sürede her şey yoluna girdi. Kadıköy Şifa Ataşehir Hastanesi’ne gidiyordum, hastaneye vardığımda hâlâ bu olayı yaşıyordum. Doğruca nörolog Dr. Hamit Toprak’ın odasına gidip bu konuyu anlattım. Kendisinden sizlerle paylaşmak için sara konusunda bilgiler aldım, aynen aktarıyorum:
“Epilepsi veya halk arasındaki adıyla sara hastalığı veya sara nöbeti, beyin içinde bulunan sinir hücrelerinin, elektriksel aktiviteleri, fiziksel veya kimyasal nedenlerden ötürü kontrol dışı çalışmaları ve bunun sonucunda ortaya çıkan hareket, duyu veya mental fonksiyon bozukluğuyla tanımlanan nörolojik bir hastalıktır.
Epilepsi, erkek ve kadında eşit ve 100 kişide 1-2 oranında görülebilen bir hastalıktır.
Epilepsi teşhisinde detaylı bir hikaye, öz ve soy geçmiş araştırılması, nörolojik ve sistemik muayeneyle birlikte kan tetkikleri, EEG ve MRI gibi görüntüleme tekniklerinin

Yazının Devamı

HUZURLU UYKUNUN iPUÇLARI

26 Temmuz 2011

Uyku, yemek yemek, su içmek, nefes almak gibi organizma için vazgeçilmez bir zorunluluk. Çoğu insan günlük yaşantısının üçte birini uyuyarak geçiriyor. Düzenli ve sağlıklı bir uyku, insan bedeninin pek çok sistemi için olduğu kadar yaşam kalitesi için de vazgeçilmezdir. Uyku konusunda sınıf arkadaşım, Amerikan Hastanesi Uyku Laboratuvarı şefi Dr. Sabri Derman’dan çok ilginç bilgiler verdi, bunlar sizlerle paylamak istiyorum.

Sağınıza yatın
Uyku sırasında yatış pozisyonuyla ilgili olarak vücutta ilginç değişimler olur. Yatılan tarafa bağlı olarak burun deliklerinden birisi tıkanırken, diğerinin açıldığı ve solunumun açık olan burun deliğinden yapıldığı belirlenmiştir. Ayrıca, nefes alnan burun deliğiyle beynin yarımküreleri ve sempatik-parasempatik sinir sistemleri arasında da bir ilişki olduğu çalışmalarla gösterilmiştir. Burun içi astar 1.5-2 saatlik döngüler içinde şişer ve söner. Bazı araştırmacılara göre, sağ tarafa yatılması durumunda, sağ burun deliği tıkanmakta, sol burun deliği açılmaktadır ve parasempatik sinir sistemi faaliyetleri artmaktadır. Bu nedenle kalp hızı yavaşlar, tansiyon düşer ve mide-bağırsak faaliyetleri yavaşlar. Sonuçta kalbimiz daha az yorulur,

Yazının Devamı

SEVGiLi VÜCUT NASILSIN?

19 Temmuz 2011

Gün boyu karşılaştığımız kişilere “Nasılsınız?”, “Ne haber?” diyerek durumlarını sormak, adetten. Bazen laf olsun diye sorarız bazen de alacağımız cevap bizi hakikaten ilgilendirir. Peki bu soruyu kendimize hiç soruyor muyuz? Cevabının sizi ilgilendirdiği cinsten bir nasılsın. Sevgi ve saygı dolu bir nasılsın. Şöyle bir 30 saniye hiçbir şeyle ilgilenmeden cevabı ilgiyle bekleyerek sorulan bir nasılsın. Keyfimiz nasıl acaba uykudan yeni kalkmış halimizle? Şöyle bir tartsak kendimizi ve “İyiymişim yahu” veya “Şu bir haftadır ağrıyan dizim de hâlâ geçmemiş” gibi bir cevap alsak kendimizden.
İnsanlar çoğu zaman hastalık belirtilerinin veya zihinsel yorgunluklarının farkına çok geç varıyor. Örneğin insan kulaklarının iyi duymadığını yedi sene sonra fark edermiş. Bizler çoğu zaman en kıymetli varlığımız kendimizle yabancı yaşıyoruz. Oysa bir vücudumuz ve onunla iç içe yaşayan ‘zihinvücut’ dediğimiz bir sistemimiz var. Bu, hayatımızın her şeyini ayarlıyor. Sadece sağlığımızı değil, tüm yaşamımızda rolü var ‘zihinvücut’un.

Planları gözden geçirin
Nasılsından sonra gelmesi gereken bir başka soruysa bütün yaşamımızı değiştirebilir: “Sevgili vücut, bugün senin için ne gibi

Yazının Devamı