Şahsen Marvel Comics filmleri kotamın dolduğunu hissediyorum. Marvel’ın yüklü ve gürültülü aksiyonu beni kesinlikle eğlendirmiyor artık.
Deadpool 2016’da ilk bölümüyle bu konudaki umutlarımı arttırmıştı. Bu küfürbaz, geveze, içki içen, uyuşturucuya hayır demeyen anti kahraman kesinlikle bir yenilikti. İlk bölümün kazandığı beklenmeyen başarı, ikincisini beklenen bir filme dönüştürdü.
Bu hafta gelen ikincisi ilkinin izinden devam ediyor. Bu kez espriler göndermeler bir tık daha artmış. Vatandaşlık adıyla Wade Wilson, yani Deadpool o kadar çok ve hızlı konuşuyor ki, esprileri takip etmek özel dikkat istiyor.
Ryan Reynolds’un bu anti kahramanı çok sevdiği her halinden belli. Çizgi roman evreninden hemen hemen her kahramana bir çamur atıyor, taşlama yapıyor.
Logan’a yapılan göndermeyle açılan filmde X-Man, Batman, Superman, Avengers paylarına düşeni alıyorlar. Tabi ki aksiyonun yoğunluğu da eksik değil, gürültü cabası.
Evine yapılan baskında sevgilisi Vanessa’nın öldürülmesiyle tekrar şiddet dünyasına geri dönen Wade Wilson (Ryan Reynolds), depresyonu yenemiyor ve ölerek sevgilisine kavuşmayı deniyor. Süper kahraman kaderine mahkum olduğundan istediği zaman da, tabi ki ölemiyor. Zaman
ArctIc Monkeys’in uzun süredir beklenen albümü geçtiğimiz Cuma dijital platforma düştü. Grubun tam beş yılını alan yeni albümün adı, onları tanıdığımız punk/pop/rock müzik anlayışlarına ters köşe yapıyor: “Tranquility Base Hotel and Casino”. “Sakinlik temelli Otel ve Gazino” olarak çevirisini yapabileceğimiz bir etiket var. Dinledikçe albüm adının ters köşe olmadığı, aksine içerikle uyum içinde olduğunu anladım. Grubun solisti, piyanisti ve tüm şarkıların bestecisi Alex Turner, “Gerçekte, Tranquility Base, ilk ay inişinin sahasıdır. Ayda bir tür otel-kumarhane kompleksi tasarladık. Kayıtların bir yerin adıyla isimlendirilmesi fikri hoşuma gitti. Daha önce yaptığım bir şey değil, ama en sevdiğim kayıtların çoğunu neredeyse ziyaret edebileceğiniz yerler gibi görüyorum“ diyor.
Açılış şarkısı “Star Treatment” hemen 60’lı, 70’li yılların Fransızca parçalarını anımsattı. Serge Gainbourg’un seslendirdiği bir parça olsa “tamam” derdim. İkinci şarkı “One Point Perspective” piyanonun minimalist tonda eşliği ve uçan arka plan müziğiyle akıyor. Turner, babasının piyanoda söylediği şarkılara benzetiyor parçayı. Sözler de zaten çocukluk hayallerinin aniden yıkılmasıyla ilgili.
“American Sports”
Sinemada değişik tatlar sunan deneysel ve sanat filmlerinin hastasıyımdır.
Beni tanıyanlar bilirler ve ara sıra da, bu konuda sert eleştiriler alırım.
“Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok” sanattan çok, deneysel kategoriye sokabileceğim bir film. Belki de değildir, bilemiyorum.
Kısaca filmi tanımlanmakta zorlanıyorum. Gözün tek başına gerçeği algılamakta insan duyularını yanılttığı üzerine kurulan tematik omurga ne yazık ki işlemiyor.
Karmaşık ve labirent dehlizlere giren seyirci bir türlü doğru yolu bulamıyor. Filmin içinde kaybolup gidiyor. Hele adı yanıltmasın aşkla ilgisi olmayan bir film. Belki de Yeşilçam’ın körlük saplantısına güzel göndermeler olacakken yarı yolda kalan bir hikaye.
Filmin Adana Festivalinden 4 ödülle dönmesi seyirciyi beklentiye sokan bir durum.
İzlediğim seansta ışıklar yandıktan sonra seyircinin yüzündeki şaşkın ifadeleri Adana jürisinin görmesini isterdim.
Eski Rock festivallerinin ruhunu tekrar canlandırmak için çıktığı yolda oldukça büyük yol kat eden Umut Kuzey. Zeytinli Rock Festivalinin tetiklediği festival ruhunu Türkiye’nin her yerine taşıyor. 2018’de tam tamına 14 büyük festivalde dinleyicileri müzikle buluşturacak. Umut Kuzey, kendisi de rock müzisyeni olmasının yanında çok girişimci bir ruha sahip. Kurduğu Milyon Fest Organizasyon şirketiyle Zeytinli’den başlayarak 3-4 yıl içinde rock ve gençlik festivalleri büyük ilgi gördü ve isim hakkı bile vermeye başladı. Umut Kuzey bu konudaki hedeflerini şöyle tanımlıyor:
“Yola çıkış noktamız festival kültürünü büyütmek gençlere orada olmanın mutluluğunu yaşatabilmek yanında müzisyen arkadaşlarımızın da kendilerini ifade edebilecekleri bir ortam ve sahne hazırlamaktı. Zeytinli’den bir yıl sonra Kuşadası Gençlik Festivali eklendi. Gençlerden hiç kopmuyoruz, öğrenci kulüpleri ve temsilcileriyle hep iletişim içindeyiz. Fikirlerine başvuruyoruz. Bilhassa bu durum bizim için çok önemli.”
Bu festival takviminin ilklerinden olan Eskişehir’in en yeni festivali Eskifest geçtiğimiz hafta sonu müzikseverlere ve bu şehirde eğitim gören binlerce üniversiteli gence unutulmaz bir festival deneyimi
Hülya Avşar, yaşamının önemli duraklarında duran otobiyografik bir film yapmış: Selfi.
Örneği, yerli sinemada çok karşılaşılan bir iş değil. Bir sanatçının yaşam portresini kendisinin çekmesi, yani kelimenin tam anlamıyla ‘selfie’ yapması. Bir döneme kadın oyuncu olarak imzasını atan Avşar’ın girişimi kutlanmaya değer. Her şeyden önce, enerjisi ve samimiyeti tüm filmi sarmış.
Yaşamında kendisini mutlu eden, pozitif enerjisini ortaya çıkaran ailesinden köpeğine, yakın çalışma arkadaşlarına, eski eşine kadar herkese rol vermiş. Görsellikte de sıklıkla telefon formatı karşımıza çıkıyor.
Evet, bir sanatçının başkasından beklemeden kendi belgeselini çekmesi, çok alışılmış bir olay değil. Doğrusu benim hoşuma gitti.
Otobiyografilerde bazı olayların sorgulanması, yanlış bilinen gerçeklerin ortaya çıkarılması mevzubahis olabilir. Avşar kızı, böyle sorgulamalara girmemiş. Enerjisini samimi duygularla yansıtmış. Hülya Avşar’ı bitmeyen enerjisi ve girişimcilik ruhundan dolayı kutlamak lazım.
Oyuna doymayan yetişkinler
‘Oyun Gecesi’ komedi ve aksiyonu harmanlayan bir film.
Başarılı grupların müzisyenlerinin uğraşılarından birisinin de yan projelerle nefeslenmek olduğu söylenebilir. Bunun çok örneği var.. Bu hafta bunlardan Jack White veya Maynard James Keenan konuklarımız olacak. Maynard, Amerikan rock metal tarihinin en iyi gruplarından diyebileceğimiz, Tool’un solisti. Maynard, geçen hafta yan proje grubu ‘A Perfect Circle’ ile 14 yıl aradan sonra dördüncü albümünü çıkardı: Eat The Elephant. Albüm adı, şarkı sözlerine de yansımış, “Problemin değil, çözümün bir parçası ol” diyor. Odadaki filden nasıl kurtulursun? Yanıt belli: azar azar, zamanla... Atla ve herhangi bir yerinden başla...
Grubun kuruluş yılı 1999’dan bu yana değişmeyen elemanı çok az. Bu albümde şöyle: gitarda Billy Howerdel, yine gitar ve klavyede James Iha, bas gitarda Matt Jenkins, davulda Jeff Friedel. Müziklerini tanımlamak, sanatsal rock diyebileceğimiz bir mecrada akıyor. Karanlık bir ruhun duygularını yer yer sert yükselişlere ve aniden inen duygusal değişimlere geçerek anlatıyor, buna eşlik eden Maynard’ın vokalleri aynı sıra dışılığı koruyor. Her şarkı farklı bir formatta, üç yıl boyu süren yaratıcılık sürecinin sonucu olsa gerek. Albümün en dikkat çeken parçalarından olan
‘Yıldızlar Asla Ölmez’ melodramatik yapısını aşk, yalnızlık ve geçmişin Hollywood’una güzelleme üzerine kuruyor. 53’te ‘Çıplak Ruhlar’ filmindeki rolüyle en iyi yardımcı kadın oyuncu Oscar’ını kazanmış, Gloria Grahame’in 70’li yılların sonundaki yaşamına pencere açan, biyografik bir öykü.
Parlak Hollywood yıllarını geride bırakmış aktristin, tiyatro sahnesinde kariyerini sürdürdüğü 81 yılından başlıyor öykü. Onun Londra’da sahneye çıkmak için hazırlandığı sekanslar, oyunculuğa hâlâ büyük bir şevkle tutunmasını kanıtlayacak detaylarla örülü. Aniden hastalanması, onu bir aile ortamına gitmeye zorunlu kılıyor. Burası da Liverpool’da yaşayan, kendinden yaşça bir hayli küçük oyuncu sevgilisi Peter’in evidir.
Zamanda içinde sıçrayarak Gloria ve Peter arasındaki ilişkiye tanık oluyoruz. Kariyerinin başında, henüz küçük rollerde oynayan Peter, geçmişi başarılarla dolu Gloria’dan etkilenir.
Onun enerjisi ve hayata olan bağlılığı, ikisi arasındaki yaş farkını yıkar. Peter, onunla birlikte Los Angeles, New York dolaşmaya başlar. Bir süre sonra sevgilisinin kendisinden bir şeyler sakladığından şüphelenir.
Yönetmen Paul McGuigan, atmosfer kurmadaki başarısını Gloria’yı canlandıran Annette
Usta müzisyen İlhan Şeşen ve adı ülke sınırlarını çoktan aşmış piyanist Burçin Büke’den farklı bir albüm: “Ciddi Eğlence.” Albümün özelliği klasik İlhan Şeşen eserleri yanında, aralarda Burçin Büke’den dünya klasiklerinden partisyonların da icra ediliyor olması. Ayrıca yepyeni, yayınlanmamış İlhan Şeşen şarkıları da yine tek piyano eşliğinde albüm içerisinde yer alıyor. Klasik müzik eserleri icra eden Burçin Büke “Ciddi” İlhan Şeşen ise “Eğlence” müzik eserlerini temsil ediyor ve bu albümde “ciddi eğlence” adı altında bir araya geliyorlar.
Şeşen’in klasikleri arasında olan “Sensiz Olmaz” ve “Neler Oluyor Bize” yeni yorumlarıyla kulakları okşuyor desem abartı olmaz. Onun ayrılık üzerine melankolik parçalarını hep sevmişimdir. Bu kez Büke’nin sihirli parmakları parçalara muhteşem yorumlar getirmiş. Eskilere yeni bir ruh vermiş. Şeşen’in yeni parçaları arasında “Sıcaklardandır”, “ Aklındaysam Eğer” en çok dikkatimi çekenler arasında oldu. İkincisi klasik ve caz arası gidip gelen piyano partisyonlarının müthiş birlikteliğiyle akıp gidiyor. İlkinde Büke’nin yumuşak eşliği Şeşen’in sözlerini öne çıkarıyor “ bugün içimde eğlenmiyor çocuklar, bugün içimde söylenmiyor şarkılar, bugün