En büyük rapçi Drake mi?

17 Temmuz 2018

Bu ayın başlarında Drake’in son albümü ‘Scorpion’ Billboard 200 albümleri listesinde 2018’in sekizinci 1 numaralı albümü oldu. 732 bin eşdeğer albüm birimiyle Taylor Swift’in geçen yılki listelere girişinden bu yana en büyük 2018 açılışını yaptı. Albümün 8 şarkısı, ilk 10 parça arasına girdi; Beatles’ın 54 yıllık rekoru kırıldı.

Apple Music, Drake’in rekorunu Instagram’dan duyurarak, albümün yayımlandıktan sonra ilk 24 saatte 170 milyon defa dinlendiğini açıklamış, albümün 92 ülkede bir numaraya yükseldiğini belirtmişti. Spotify da Scorpion albümünün ilk 24 saatte rekor kırdığını belirterek 130 milyon kez dinlendiğini duyurmuştu.

Kültürel bir fenomen

Billboard dergisinin listeleri değerlidir. Her hafta değişen 200 grafiğinde geleneksel albüm satışlarının, parça eşdeğer albümlerin (TEA) ve akış eşdeğerli albümlerin (SEA) birleşimine dayalı olarak, en popüler albümleri sıralıyor. Bu durum, çağdaş müzik için gelişen tüketim yöntemlerini açıklıyor. Bu nedenle, oyundaki en büyük rapçi olmak, 30 yıl önce ya da 10 yıl öncesine göre, şimdi tamamen farklı bir şey ifade ediyor. Streaming, sanatçıların ve popüler müziğin hayranlarının grafiğini yeniden şekillendirdi. Sosyal medyada ve 24

Yazının Devamı

Frankenstein’ı yaratan hayal kırıklıkları

15 Temmuz 2018

Mary Shelly’nin korku klasiği Frankenstein romanını yaratım ve yazım sürecini anlatan bir film var karşımızda.

Onun hangi duygular ve travmalar sonrası bu kahramanı yarattığını öykülerken, dönemin sosyal yapısına da bir bakış sunuyor.

1800’lü yılların İngiltere’sinde erkek egemen toplumun kadınlara küçümseyen, baskılayıcı bakış açısı tüm öyküde farklı şekillerde karşımıza çıkıyor.

Filmin kadın yönetmeni Haifaa Al-Mansour’un biyografisi de oldukça ilginç.

***

Şeriat yönetiminin sinema sanatını her şekliyle yasakladığı Suudi Arabistan’da, uzun yıllardan sonra ilk halka açık film gösterimi geçtiğimiz Nisan ayında “Black Panther” ile gerçekleşti.

Mansour gizli kamerayla 2012’de çektiği “Vecide” ile ilk Suudi kadın yönetmen olarak ilk uzun metrajını gerçekleştirmiş, kendi ülkesinde gösterilmemesine karşın birçok festivalde çok beğenilmişti.

Yönetmenin ülkesinde verdiği sinemasal mücadeleyle, Shelly’nin romanı yazdıktan sonra yayınlanması için verdiği mücadele arasında, göz ardı edilemeyecek bir paralellik olduğuna inanıyorum.

Yazının Devamı

Haftanın dikkat çeken yenileri

10 Temmuz 2018

El Michaels Affair- Unathi/Zaharila

Benzeri çok sık bulunmayan bir grup, El Michaels Affair. Bir çok enstrüman çalabilen Brooklyn kökenli Leon Michels’in grubu ve müziği.

Tarzı soul, Groove funk, Afro-Beat, caz gibi üst başlıklarla geniş bir yelpaze.

Sinematik soul olarak da tanımlanıyor. Rap müziğin devrimcileri Wu Tang Clan ile 2005’ten itibaren ortak projelerde yer almışlar.

Bir çok parçada esintileri hissediliyor.

60’ların Saint Tropez kıyılarında üstü açık bir arabayla yapılan sürüşün müziğinden, Kung Fu filmlerine kadar uzanan bir sinematografik yayılım.

Arada şaşırtıcı ara ritimler.. 2017 tarihli “Retourn to the 37th Chamber” albümü tüm olarak dinlediğinde, ne anlatmak istediğim daha iyi anlaşılacaktır.

Oyuncu/Şarkıcı Piya Malik ile yaptığı iki şarkı onunla tanışmak için iyi bir fırsat.

Yazının Devamı

Sıradan bir süper kahraman

8 Temmuz 2018

Marvel çizgi roman evreninin en kıyıda, köşede kalmış kahramanı olarak Karınca Adam/Ant-Man gösterilebilir.

Onca kocaman, karizmatik süper kahraman arasında küçülerek, süper güçlere sahip olabilen sıradan bir adamın maceraları kimin umurunda olur ki?

Marvel, bant üretimine döndürdüğü, süper kahraman filmleriyle, onların gürültülü CGI efektleriyle bizleri son yıllarda aşırı yordu. Sonunda o büyük kahramanlardan sıkıldık mütevazi, komik olabilen sıradan adam arar olduk.

Karınca Adam’ın kostüm giydikten sonra ortaya çıkan küçülmeleri, süper hareketler yapması filan iyi geldi.

Deadpool ile başlayan kendini ciddiye almayan kahraman kategorisi, Ant-Man 2 ile devam ediyor.

***

Kızıyla sıradan sakin bir yaşam sürmek isteyen, memur tipli Scott Lang (Paul Rudd), bu kez istemeden yeni bir maceraya sürükleniyor.

İlk filmde Kaptan Amerika ve Kara Dulu kurtarmak için Almanya’da giriştiği mücadeleden sonra, 2 yıl ev hapsi şartıyla Amerika’ya iade edilmiştir.

Yazının Devamı

Country müziğin dişi kovboyları

3 Temmuz 2018

Country dünyasının kadın sesleri de dikkat çekicidir. Androjen bu müzik türünde tutunma ve yükselme çabası, kadın solistlerin yaşamlarını daha da zorlaştırır.
Havasından, suyundan olacak, bu müziğin kadınları da sert yaşam koşullarından geliyor. Klasik anlamda berrak bir ses, seksi tercihan sarışın bir görünüm olmazsa olmazlar kurallar arasındadır. Ne de olsa, erkek dünyasının egemen olduğu müzik değil mi? Country deyince Dolly Patton’ın akıllara düşmesi tesadüf değildir.
Ama artık bu kurallar yeni başına buyruk genç şarkıcılar arasında yıkıldı, yerle bir oldu. Şarkı sözleri değişti, kadınları sadece güzellik sembolü gösteren sözler artık yazılmıyor.
Grammy ödülleri kadın solistlerin kazandığı bir ödül olmaya başladı.
Türün DNA’ları ile oynayan yeni jenerasyondan Carrie Underwood, bu alanda son yıllarda Amerika dışına şöhreti taşanlardan.
American İdol yarışmasını kazanarak şöhret olan Underwood, sağlam hard rock gitar riflerini kullandığı country parçalarda, sesinin rengini de soul, oldukça rock sınırlarında kullanıyor.

Yazının Devamı

Yanlış politikalar ve yine aksiyon

1 Temmuz 2018

Denis Villeneuve’ün yönettiği 2015 tarihli Sicario (2015) beni şaşırtmıştı. Hikayenin gerçekçi yapısı, kötülerle savaşmak adına ABD’nin her türlü eğri yola sapmasını tartışma konusu yapması çok kıvamında işlenmişti. Aksiyonu kullanarak daha derinlere inen bir film olmuştu.

İkincisi, yönetmen değişikliğiyle geldi. Son sözü başa çekecek olursam yine akıcı, gerilimi hiç düşmeyen anlatıma sahip rağmen ilkinin uzağında kalıyor. Yan karakterlerin yüzeysel kalması, ilkinde seyircinin özdeşleştiği çaylak ajan Kate gibi bir karakterin eksikliği çıtayı aşağıya çekiyor.

Kimsenin iyi olarak ortaya çıkamadığı hikaye, bu tür aksiyonların usta kalemi Taylor Sheridan imzalı.

***

Meksika sınırında Amerika’nın bir türlü önleyemediği mülteci akınıyla başlıyor film. Sınırda yakalanan mültecilerden birisi kendini canlı bomba olarak havaya uçurur.

Kısa süre sonra bu kez Kansas City’de, bir markette kendilerini havaya uçuran 3 canlı bomba sonrası CIA, sınırdan DEAŞ teröristlerinin de sızdığını var sayıyor ve operasyon başlıyor. Bu işlerin erbabı derin devlet ajanı Matt (Josh Brolin) işin başına getirilir.

Bu sefer sınırdan insan kaçıran kartelleri birbirine düşürecek bir plan yapılır. Kartel lideri Reyes’in

Yazının Devamı

Yaz mevsiminin 3 önemli konseri

26 Haziran 2018

Yaz aylarının üç önemli konseri, İstanbul’da İKSV 25. Yıl Caz Festivali kapsamında sahne alıyor. Yılın en önemli konserlerinden birisi 10 Temmuz’da İstanbul’da. Nick Cave ve grubu Bad Seeds tek bir konser için geliyor.
Alternatif Rock’ın karanlık prensi, benim için yaşayan çok önemli bir şarkıcı, besteci, söz yazarı, edebiyatçı ve rock yıldızı Nick Cave.
İngiliz dili öğretmeni baba ve kütüphaneci bir annenin oğlu olarak 1957 Avustralya doğdu. Birçok muhafazakar aile kökenli müzisyen gibi onun da müzikle tanışıklığı kilise korosunda başlamış.
Sıkı ahlaki kodlar onu da adam edememiş. Okulda disiplin kurulunun en fazla karşısına çıkan öğrencilerinden olmuş.
13 yaşında da okuldan atılmış. Ailesi Melbourne taşınınca orada yatılı okula gitmiş. 19 yaşında babasını trafik kazasında kaybetmesi yeni bir yaşam başlatmış.
Okuldan arkadaşları Mick Harvey, Phill Calvert, John Cochivera ile kurduğu Door Door grubu, ilerleyen yıllarda Boys Next Door, son olarak da The Birthday Party ismini alır. 70’ler punk’ını önceleyen proto-punk türünde, Lou Reed, David Bowie ve Alice Cooper gibi sanatçıların coverlarıyla başlayan bu birliktelik, 1977’den 1983’te Mick Harvey’in grubu dağıtmasına kadar,

Yazının Devamı

Johnny Marr, kuyruklu yıldızını bekliyor

19 Haziran 2018

Johnny Marr beş yıllık çalışmasının ürünü olan yeni albümü “Call The Comet” bu hafta müzik kanallarına düştü. The Smiths grubunun 1982-87 arasındaki unutulmaz kariyerinde başrolü oynamış bir gitarist Marr. Solist Morrisey ile grubun müzik tonunu en fazla etkilemiş bir isim oldu. 87’de herkes kendi solo kariyerine gitti. Dynamo, Playland ve The Messenger adında solo 3 albüme imza atmış olan Marr albümünü neden “kuyruklu yıldızı beklerken” olarak adlandırdığını şöyle açıklıyor:

“Müziğe her zamankinden daha çok ihtiyacımız var, politikayı ancak böyle aşabiliriz. Kuyruklu Yıldızı Arayın kendi sihirli gerçekliğimdir. Çok uzak olmayan bir gelecekte ortaya çıkıyor ve çoğunlukla alternatif bir toplum fikri ile ilgileniyor. Şarkılardaki karakterler yeni bir idealizm arıyorlar. Bu benim gibi insanların birbiriyle ilişkili olabileceği bir şey.”

Albüm nefes nefese bir metronom içinde akıyor. Gitar, davul ve bas tok, sert ve ödünsüz bir ritim içinde çalıyor. Açılış parçası “Rise” yeni bir günden, gerçeğin doğuşundan bahsediyor. Parlak ve neşeli Marr’ın kendine has gitar soundu içinde enerjik akıyor. Bu gitar tonu çiğ fakat kaotik değil, distorsiyondan arınmış, olgun ve melodik. “Tracers” ikinci

Yazının Devamı