Birinci teklifim kadınların da askerlik yapması.
Bu askerlik bilgisi almak gibi bir şey olmalı.
Biz 79 milyonuz.
Ve hiç kimseye yani hiçbir devlete güvenmemeliyiz.
Son olaylar bunu gösterdi.
Hem komşularımızla, hem komşu olmadığımız bazı devletlerle aramız bozuldu.
Rusya baş düşmanımız oldu.
Türkiye’de muhalefet sorunu var.
Hem de bu sorun uzun süredir devam ediyor.
Ana muhalefet de, yavru muhalefet de kendi iç sorunlarıyla meşgul. Onun için iktidar rahat, hem de şimdiye kadar olmadığı kadar rahat, tarihte olmadığı kadar rahat.
Ana muhalefeti ele alalım.
CHP’de Kılıçdaroğlu lider olamaz ama başka bir lider de bulunamıyor.
O atıp tutuyor, özellikle salı günleri grupta konuşuyor. Ama konuşmasının büyük bir bölümü boş laf, teferruat, mahalle kavgası.
Neler yapılabileceğini halka inandırıcı şekilde söylemiyor, gösteremiyor. İktidar içerikli eleştiriden yoksun, konuşuyor, konuşuyor. Plan, proje yok. Seçimden önce ortaya attığı bir büyük (!) proje de unutuldu.
Tekrar ede ede dilimizde tüy bitti.
Bazı politikacılar Türkiye’yi düşünmüyor.
79 milyonu düşünmüyor.
Her gün şehit, şehit.
Her gün terör.
TV’lerde dakikalar, gazetelerde sayfalar yetmiyor...
Ve partiler seyrediyor.
Yeni bir siyasi hareket” mi?
“Bir karşı hareket” mi?
Bunlar ağızdan ağza dolaşan, siyasi piyasayı dalgalandıran sorular oldu.
Niye?
Çünkü önce Bülent Arınç konuştu. Adeta kendi partisini, AKP yönetimini eleştirdi. O yol açtı.
Tam bu dalga devam ederken 11. Cumhurbaşkanı ve AKP’nin saygın politikacısı Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la 3 saat süren bir görüşme yaptığı açıklandı. “Tam ne oluyor” derken Abdullah Gül’ün Arınç’ın evine geldiği ve eski bakanlardan Hüseyin Çelik, Sadullah Ergin ve Nihat Ergün’le toplantı yaptığı belli oldu.
Ne oluyor?
“Yeni bir siyasi hareket” mi?
Türkiye “tabuli raza”ya hazır olmalı.
Yani yeni bir beyaz sayfa açmalı.
Bunu 79 milyon yapamaz. Yapacak olanlar politikacılarımız.
Bu onlardan beklenir ve bekliyoruz.
Özellikle AKP’den.
Çünkü diğer partiler onun kadar halka hâkim değil, olaylara hâkim değil, CHP 6 seçimde yenildi. MHP ve HDP’nin iktidar olması değil iktidara yaklaşması bile hayal öyleyse umut AKP’de.
Diğer partiler o olabilirler altında toplanmalı ve 79 milyonluk Türkiye için yeni bir beyaz sayfa açılmasına önayak olmalı.
Böylece partilerimiz de tarihe geçebilir, geçer.
Her şeyden önce ben bir Türk vatandaşıyım.
Öyleyse, yeni anayasa söz konusu ise ben de bazı şeyler düşünür ve söylerim, diyebilirim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi.
Ama bu demek değil ki ben anayasa ve sistemler konusunda gerekli bilgiye sahibim.
Hayır.
Aksini savunmak ezbere konuşmak olur. Bilgisizce, atıp tutmak olur. Ben atıp tutarım, ama bu konuda ihtisas yapmış olanlar konuşabilir.
Yani benim gibilerin konuşması atıp tutma sayılır.
* * *
Abdi İpekçi gazeteci idi.
“Aferin bilinmeyen bir şey söyledin”, demeyin.
Etrafınıza bakın her “gazeteciyim” diyen gazeteci mi?
Hayır.
O ise gazeteciydi.
Hem iyi bir yazar, çizer, hem de iyi idare edebilen bir gazeteci.
İki özelliği de bünyesinde toplamıştı.
Yani mükemmel bir gazeteci. Yurtiçinde olduğu gibi yurtdışında da bilinen bir gazeteci.
Eğri oturup doğru konuşalım. Türkiye yıllardır iyi idare edilemiyor. Bunda tabii muhalefetin de günahı var. Halk iş, aş, eğitim, mutluluk istiyor, oysa partiler başka şeylerle meşgul.
78 milyonu değil, yalnız kendi iktidarlarını düşünenlerle halka mutluluk gelemez, getirilemez. Siyasilerimizde “iş yok”.
Her gün siyasilerin kavgası, kavgası, kavgası...
Her gün ağız dalaşı, dalaşı, dalaşı...
İç dış sorunların hiçbirinde uzlaşma yok.
İyi, güzel bir söze, iyi siyasete hasret gideceğiz.
Bıktık.
Bu böyle devam eder mi?