Yeni bir siyasi hareket” mi?
“Bir karşı hareket” mi?
Bunlar ağızdan ağza dolaşan, siyasi piyasayı dalgalandıran sorular oldu.
Niye?
Çünkü önce Bülent Arınç konuştu. Adeta kendi partisini, AKP yönetimini eleştirdi. O yol açtı.
Tam bu dalga devam ederken 11. Cumhurbaşkanı ve AKP’nin saygın politikacısı Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la 3 saat süren bir görüşme yaptığı açıklandı. “Tam ne oluyor” derken Abdullah Gül’ün Arınç’ın evine geldiği ve eski bakanlardan Hüseyin Çelik, Sadullah Ergin ve Nihat Ergün’le toplantı yaptığı belli oldu.
Ne oluyor?
“Yeni bir siyasi hareket” mi?
Diye soranların bu durumda, haksız oldukları söylenebilir mi?
Söylenemez.
***
Bu kişiler AKP’de yıllarca çalışmış, politikaya şöyle veya böyle damga vurmuş kişiler.
Sonra bunlar bakanlık da yapmış ve yıllarca AKP’de Erdoğan’ın tabir yerindeyse “emir erliği”nde bulunmuş, sadık politikacılar.
Ama bunlar son günlerde gözden çıkartılmış ve bir kenarda bırakılmışlar. Adeta unutulmuş kimseler.
İşte bu hal, bu kişilerin ortalıkta birdenbire görünmeleri “yeni bir siyasi hareket” diye tercüme edilmeye uygun bulundu.
***
Şimdi Arınç “Kırgın mısınız?” sorusuna cevap olarak “Hissi konulara girmemek lazım”, dese de, “Fol yok, yumurta yok, eniştem beni niye öptü” sözünün hatırlanması doğru olmaz mı?
***
Türkiye’de 13 yıldır iktidarda AKP var.
Başında da Tayyip Erdoğan.
İster Başbakan, isterse Cumhurbaşkanı olsun AKP’nin resmi veya gayri resmi başkanı Erdoğan.
Bülent Arınç, Nihat Ergün, Sadullah Ergin, Hüseyin Çelik, o varsa varlar, o kadar. Veya daha doğrusu, o iş verirse varlar. Yoksa bugünkü gibi yoklar.
Bu onların kabahati değil, Türkiye’de düzen böyle.
Türkiye kişiye bağlı.
Ve muhalefet bile bu ortamdan istifade edemiyor, adeta kuruyor.
Muhalefet gerçek demokrasiyi inşa yerine, eften püften işlerle oyalanıyor, partilerinin iç sorunlarını yaşıyorlar. Zaten, Baykal’ın CHP eleştirisini de böyle anlamak lazım.
Yani muhalefet ülke idaresinde etkili değil, etkili olmanın yolunu bile bir türlü bulamıyor.
Muhalefet partilerinde iktidar olma hevesi var ama kabiliyeti, beceri ve çabası yok.
İşte ana muhalefet, işte başkanı bu başkanla iktidar umudu yok, Erdoğan’ı düşürüp seçimle yerine geçebilmek bir rüya.
Öyleyse birçok muhalif kişi için umut AKP’nin parçalanmasında.
Yani bugünkü muhalefetin asla yapamayacağını acaba AKP, AKP’ye yapar mı?
Ümit dünyası.
İşte olan bu.
***
Koca muhalefetin etkili olmadığı bu ortama, AKP’nin eskileri ne kadar ve ne için etkili olur, olabilir.
Bence onların gayreti olsa bile boşunadır.
Türkiye’yi iyi yönde değiştirebilecek olan, eski emir erlerinin bugün isyan gibi görülen, halleri değildir.
Şahsiyet sahibi, inandırıcı bir muhalefetin topyekûn işbirliğidir.
Gidenin yerine daha iyisini inşa edeceğine inandıran bir muhalefet.
MİLAT İç savaş yok
Her şeyde bir hayır vardır.
İşte, Güneydoğu’da PKK’nın şehirlerde yaptıkları, yakıp-yıkmaları da böyle. PKK’nın iç savaş umudu söndü.
“İç savaş çıkar ve dünya müdahil olur” hesabı tutmadı. PKK’nın iç savaş hesabı altüst oldu.
Niye?
Çünkü Güneydoğulu kardeşlerimiz PKK’yı desteklemedi. Bunu Ankara ve bütün Türkiye açıkça görmeli ve Güneydoğulu kardeşlerine daha samimi sarılmalı.
Yaşasın, birlik, beraberlik.
ALEVİLİK Her kafadan bir ses
Başbakan’ın Erzincan’da Cemevi’ni ziyareti bana hatırlattı.
Bir ara gündemdeydi, yine unutuldu.
Alevilik.
Ortada, Kuran veya İncil benzeri bir kitap yok. Alevilerin büyük bir kısmı “Müslüman’ız” diyor ve Kuran’ı kabul ediyor. Bir kısmı da biz “Müslüman değiliz” diyor.
Cemevlerinde semah dönerek yapılıyor ama o da bölgelere göre fark arz ediyor. Biz Alevi kardeşlerimize şunu tavsiye ettik.
Alevilerin temsilcileri artık bir araya gelsinler ve önce Aleviliğin İslam inancı içinde mi, yoksa İslam’dan ayrı bir din mi olduğu yolunda karar versinler.
***
Dikkatinizi çekti mi, 279 Alevi derneği var. Biz bir de temsilciler bir araya gelsin temennisinde bulunuyoruz. Oysa 3-4 Alevi bir araya gelip bir dernek kurmuş, olmuş 279 dernek. Böyle bir cemaatte sıhhatli karar alınabilir mi? Bu yüzden siyaset, inanç işlerine karışabiliyor.
***
Kimi, CHP’li Hüseyin Aygün gibi, “Alevilik ayrı bir dindir, ibadeti cemdir” diyor.
Kimi, okullardaki dinle ilgili derslere karşı çıkıyor.
Bazıları “Diyanet İşleri değil, bizim için başka kuruluş lazım” diyor. Kimi Alevi Bektaşi babalarına maaş bağlanmasını istiyor, kimi buna katılmıyor.
Kimi köylerde cami yerine cemevi istiyor.
Kimi de cami ve cemevi ortak yapı teklifine çok soğuk bakıyor.
Yani bugün hâlâ Aleviler arasında birlik yok. Aleviliğin tarifinde Alevilerin anlaşmaları şart değil mi? Prensiplerini, ilkelerini, münakaşa edilmeyecek şekilde ilan edin sonra Alevi isteklerini duyurun.
Bu istekler yerine getirilmezse biz de Alevilerin yanında mücadeleye varız. Çünkü onlar da 79 milyonun içindeler ve vatandaş olarak kimseden farkları yok, olamaz.