Birinci teklifim kadınların da askerlik yapması.
Bu askerlik bilgisi almak gibi bir şey olmalı.
Biz 79 milyonuz.
Ve hiç kimseye yani hiçbir devlete güvenmemeliyiz.
Son olaylar bunu gösterdi.
Hem komşularımızla, hem komşu olmadığımız bazı devletlerle aramız bozuldu.
Rusya baş düşmanımız oldu.
ABD ile bile eskisi gibi değiliz. Bunlar neyi gösteriyor?
Yarınımızın meçhul olduğunu.
Yalnız kalabiliriz, kaldık bile. Öyleyse her şeye hazır olmalıyız.
Savaşa bile.
Ve kadınlarımızı, kızlarımızı da hazır tutmalıyız.
Birkaç aylık, en çok 3 aylık askeri eğitim, kadınlarımızı savaşa, Türkiye’yi zafere hazır hale getirir.
Milli Savunma Bakın İsmet Yılmaz TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmeleri sırasında şöyle konuştu:
“Şundan emin olunuz ki bugün Türk Silahlı Kuvvetleri dünden çok daha güçlü ve savaşa hazırdır. Hiç şüpheniz olmasın ki Türkiye’nin yarınında da Türk Silahlı Kuvvetleri bugünden daha güçlü ve hazırlıklı olacaktır.”
Her işi erkeklerden daha mükemmel yapabilen kadınlarımız askerlik konusunda da dünyaya ders verecektir.
* * *
Kadınlarımıza, kızlarımıza her alanda saygımız sonsuz olduğu gibi. Bir de nüfusumuzun yarısını teşkil eden kadınlarımız da savaşa hazır olursa... Kim Türkiye’nin belini bükebilir?
Ne dersiniz?
* * *
İkinci teklifim “Güneydoğu vergisi”.
Sembolik bir miktarla da olsa Güneydoğu’nun tamirine bütün vatandaşların, 79 milyonun katılması.
HDP ve Demirtaş istediği kadar tahrik etsin, Güneydoğu’da halkımız, kardeşlerimiz günlerdir sürdürülen teröre katılmadı, katılmıyor.
Demirtaş’ın yürüyüş çağrıları adı altındaki terörü canlandırma istekleri cevapsız kaldı, kalıyor.
Güneydoğulu kardeşlerimiz teröre karşılar, terör istemiyorlar.
Son olaylar bunu ispatladı.
HDP ve Demirtaş prestij kaybetti, Türkiye kazandı.
İşte bu manevi kazancı, bir nebze de olsa maddi bir miktar olarak, vergi adı altında Güneydoğu’da harap olan konutların yeniden yapımı için verelim.
Bunun adı tekrar ediyorum “Güneydoğu vergisi” olabilir.
Bu, 79 milyonun kardeşliğini bir kez daha bütün dünyanın gözlerinin önüne serecektir.
KAYIP
Ahmet Oktay
Ahmet Oktay da aramızdan ayrıldı.
Onu toprağa verdik.
Ben Ahmet Oktay’ı Milliyet’te tanımıştım.
Yumuşak tabiatlı arkadaşlarımızdan biriydi.
Kimseyle kavga etmez, kötü bir söz ağzından çıkmazdı.
Oysa gazetenin en hareketli yerinde, yazı işlerinde görev yapıyordu.
Milliyet onun güzel Türkçesinden de yıllarca yararlandı.
Sayın eşinin bir tablosu evimizdeki salonun duvarında onun hediyesi olarak yıllardır bana bakıyor ve onu hatırlatıyor.
Nur içinde yatsın.
HUZUR
Hayal mi?..
Hep 79 milyonun kardeşliğinden söz ediyorum.
Huzurlu bir ülke hayal ediyorum.
Bunun gerçekleşmesi için siyasilere görev düşüyor, diyorum. Ama bu onların bir kulağından girip öbüründen çıkıyor.
Bu adamlar siyaseti ülke için değil kendilerini tatmin için yapıyorlar.
Atıp tutup, birbirleriyle kavga ediyorlar.
Halkı sarıp sarmalama yok yok yok...
Başlarını ellerinin arasına alıp “Biz bu ülkeye kötülük yapıyoruz, bırakalım bu yolu” diyen yok.
Seçim yapıldı. Yıllarca rahat olmalıyız, ama nerede.
Yarın seçim varmış gibi politikacılar birbirini yiyor.
Mesela, yıllar geçti başörtüsü konusu geride kaldı, artık kurcalamayalım, halkı tahrik etmeyelim, diyen yok.
Çok yazık.
BİNALİ
Bu bakana bravo
Türkiye kendi kendini yiyor.
İktidar iktidar değil, muhalefet muhalefet değil.
Bunların içinde tek tük de olsa memleket yararını siyaset kavgasından üstün tutanlara da rastlıyoruz.
İşte bunlardan biri de bana göre Binali Yıldırım.
Binali Yıldırım bu ülkenin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı.
Bu ülkenin diyorum, AKP demedim. O AKP’li, onu bu göreve tayin eden AKP ama yaptığı işler, faaliyetler bu ülke için, parti için değil.
Biz, kötülükleri eleştirdiğimiz gibi iyilikleri de söylemeliyiz. Görevimiz doğru bildiğimizi, gördüğümüzü söylemek, yazmak olmalı.
Bütün bakanlarımızın Binali Yıldırım gibi iş peşinde olmasını temenni ederim.
ÇİÇEKÇİLER
Kâğıt toplayanlar
31 Aralık’ta bu köşede kâğıt, atık toplayıcılar da yer almıştı. 15-20 yıl önce böyle bir meslek yoktu.
Onların, işlerine elverişli 2 tekerlekli çuvaldan çek çek arabasıyla nasıl sokakları dolaştıklarını hep görüyoruz.
Çevre ve Şehircilik Bakanı da bir süre önce onlardan söz etti.
Ve özetle şöyle dedi:
“Atık, kâğıt toplayan sokak toplayıcılarının sağlıklı bir yapıda belediye toplama sistemine entegrasyonu amacıyla çalışmalar yapılmaktadır.”
Ama nerede?
Bu kişilerin daha rahat çalışmalarını ve kazanmalarını sağlayacak, onlara taşıma aracı sağlayacak çalışmalar gerçekte varsa hızlanmalı.
* * *
Tabii bu arada İstanbul’da çiçek satıcıları da çoğaldı.
Caddeler, içimizi açan çiçekleri ellerinde satış için dolaştıran kadın, erkek satıcılarla dolu.
Belediye zabıtası onların satışlarına engel olacağına, teşvik edici kararlar alması da iyi olacak.