Bir psikobiyotik hafızamız var mı dersiniz? Peki, fermente gıdaların, bağışıklık sistemi, kilo kontrolü, mutluluk hormonu salınımı gibi yararları bulunduğunu hep hatırlamalıyız desem!
Mutluluğunuzda, stres yönetiminizde, hatta iştah problemlerinizde bağırsak bakterilerimizin söz sahibi olduğunu biliyor muydunuz? Peki, sağlığınızı bağırsak bakterileriniz belirliyor desem? “Ne yersek oyuz” mottosunu, “Bağırsak bakterilerimiz ne yiyorsa oyuz” olarak revize etmek istiyorum. Bağırsaklarımızdaki iyi bakteriler ürettikleri mutluluk hormonuyla bizi mutlu ediyor, kötü bakterilerin üremesini önlüyor. Bağırsak sağlığının giderek genişleyen dünyası hâlâ tam olarak çözülememiş olsa da yapılan çalışmalar günden güne artıyor.
Psikobiyotik hatırlatması
Günümüzde ruh sağlığı üzerine yeni araştırmalarda, doğrudan bağırsaklarımızdaki sağlıklı bakterilerin üretimine katkıda bulunan maddeler çalışılıyor. Bunlara da “Psikobiyotik” adı veriliyor. Probiyotik ailesinden gelen psikobiyotikler, bağırsaklardaki faydalı mikroorganizmaların oluşmasını
Hoş geldin mayıs, hoş geldin bahar... Umarım tüm dünya adına daha güzel haberler aldığımız umut dolu bir bahar olur. Yeni gelen her ayla birlikte soflarımıza misafir ettiğimiz sebzeler ve meyveler değişiyor, dolayısıyla içerdikleri vitaminler, mineraller de öyle. Mayıs ayı da baharın gelişini ağaçlarda rengârenk çiçekler, tezgâhlarda çeşit çeşit meyve ve sebzeler ile haber veriyor.
Hadi siz de yeni aya beslenme planınıza daha fazla meyve, sebze, kuru baklagil ve tam tahıl ekleyerek girin.
Mevsiminde beslenmek hep önemli
Her ayın ilk günlerinde o ayın sebze ve meyvelerini gözden geçirmeniz için o aya ait sebze ve meyveleri paylaşıyorum. Çünkü tek bir sebze ya da meyveye odaklanmak yerine rengârenk ve çeşitli beslenmek, her besinden vücudumuz için faydalı olan besin öğelerini almamıza yardımcı olur. Meyve ve sebze tüketiminin birçok hastalığa karşı koruyucu olduğu ile ilgili günümüze kadar yapılan sayısız çalışma bulunuyor. Kardiyovasküler hastalıklar, obezite, kronik inflamasyon, hipertansiyon ve
Karadan okyanuslara, dünyanın dört bir yanını saran plastik atıkların yol açtığı kirliliğe karşı yaptığı çalışmalar, “Yeşil Nobel”i Türkiye’ye getirdi. Akdeniz Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kızılkaya ile ödülü ve çalışmalarını konuştuk.
Büyük miktarlarda plastik atık çevreye atılıyor ve mikroplastikler artık denizlerden okyanusa, içtiğimiz suya, her yerde karşımıza çıkıyor. Çevre için alınacak önlemler acele değil, acil olarak alınmalı sözümü bir kez daha yenileyerek, sizleri bu konuda kendini çevreye, maviye, su altındaki dünyaya adamış bir deniz aktivisti ve savunucusu ile tanıştırayım. Kendisiyle yollarımız 2019’da UNDP Sudaki Yaşam Savunucusu Şahika Ercümen ile denizleri korumak adına çok kıymetli bir projede kesişmişti. Geçen hafta ise dünya genelinde “gezegeni korumak için olağanüstü adımlar atan” 6 çevreciyi onurlandıran Yeşil Nobel’in bu yılki kazananları arasında yer aldı. Akdeniz Koruma Derneği (AKD) Yönetim Kurulu Başkanı Zafer
Bir Ramazan Bayramı’nı daha geride bıraktık. Şükrettiğimiz, hatırladığımız, sevdiklerimize sarılabildiğimiz ve iyilikleri çoğalttığımız, birlikteliğe sahip çıktığımız nice bayramlara...
Bayramda yediklerinizin dozunu kaçırdıysanız, tartıda sürprizlerle karşılaşabilirsiniz. Öyle ki bayram sonrası en çok aranılan terimler detoks ve hızlı kilo vermek oluyor. Kendinizi ve metabolizmanızı strese sokmayın, sürdürülebilir ve temiz beslenmeyle dengeleme mümkün.
Tartıyla aranızı düzeltecek üç dengeleme önerisine ne dersiniz?
Doğala yönelin
Havalar ısınıyor, herkes diyet ve egzersize başvuruyor. Peki gerçekten detoksa ihtiyacınız var mı? Detoks, toksinlerden arınma anlamına geliyor. Karaciğeriniz aslında vücudunuzun detoks merkezi. Detoks görevi yapan, protein, karbonhidrat, yağ, vitaminler, ilaçların ve birtakım elementlerin vücutta işlem görebilmesini sağlamadan sorumlu olan organımız. Yani karaciğeriniz iyi ve sağlıklıysa doğal olarak detoks yaparsınız. Doğal beslenme ana prensibimiz olmalı. Sebze ve meyvelerin ağırlıklı olduğu öğünler, tam
Özellikle beton yığınlarına hapsolan şehirlerde yeterli oyun alanı yok, çocukların sağlıklı gelişimleri için gerekli olan doğal ürünlere erişim zor. Çocukların bayramı 23 Nisan’da bir çocuğun sesi olmak ve anne babalara seslenmek istiyorum. İnanıyorum ki başka bir dünya çocuklarımızla mümkün
Eminim ki bir yetişkin olarak bile çoğu kez şehir hayatından bunalıp doğaya yaklaşmak istiyorsun. Topraktan ve gökyüzünden uzaklaşmak hiçbirimize iyi gelmiyor. Peki, bu şehir hayatında kendini hiç benim yerime koydun mu? Egzoz, hava kirliliği, değişen beslenme alışkanlıkları, oyun alanlarının az olması beni olumsuz etkiliyor. Ebeveynim olarak sizden daha fazla doğada vakit geçirmeyi talep ediyorum. Doğada geçen zaman hem şifalı hem de benim için çok öğretici. Bana kuşları, ağaçları öğretin. Belki bana öğretirken siz de öğrenirsiniz, kötü mü olur? Ailecek orman banyosu yapalım. Yani ormanda amaçsızca yürümenin tadını çıkaralım. Doğum günlerimi parklarda kutlayalım, yemekleri pikniklerle
"Dünya bizim evimiz” ve “Gezegen B yok” cümlelerini pek çok kez duymuş ve kullanmış olabilirsiniz. Evet, Dünya bizim evimiz, yaşam alanımız. Peki evimize gerçekten iyi bakıyor muyuz? 22 Nisan Dünya Günü, küresel ısınma ve çevre kirliliği gibi konulara dikkat çekmek amacıyla uluslararası çapta çeşitli etkinliklerin düzenlendiği bir gün. İklim değişikliğine karşı verilen mücadelede dönüm noktası olarak görülen Paris İklim Anlaşması da 22 Nisan 2016’da imzalandı.
2023 yılının teması ise ‘Gezegenimize Yatırım Yapın’. Yatırım içinde kazancı da getirdiği için bu terim beni düşündürttü. Yvon Chouniard’ın dediği gibi aslında Dünya bizim tek ortağımız. Yani ondan bir kazanç sağlamak yerine, artık onunla birlik olmamız gerekiyor. Yeşil bir ekonomiye yatırım yapmak, sağlıklı ve adil bir geleceğe giden en kıymetli yol. Doğaya iyi bakmak, israfı azaltmak, geri dönüşümü artırmak, güvenli gıdayı, temiz suyu, çocukların iyiliğini ve barışı sağlamak, hepimizin ortak
Son zamanlarda nasıl bir uyku düzenine sahipsiniz? Kaliteli ve düzenli bir uyku, zihninizin ve bedeninizin yorgun düştüğü anda âdeta gizli kahraman gibi ortaya çıkıyor ve iyileşme sürecinize destek oluyor
Nadiren yaşadığım uyku problemleri depremden bu yana sıklaştı. Gerek yakın çevrem gerekse danışanlarımdan aldığım dönüşe göre, çoğu kişi aynı dertten muzdarip olunca bu hafta çok kıymetli uyku konusunu detaylarıyla ele almak istedim. Depremden sonra uyku bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğunun bir belirtisi olabileceği gibi travma sonrası stres bozukluğunu tetikleyip daha şiddetli seyretmesine de yol açabiliyor. Aynı zamanda depremden sonra sık görülen depresyon ve kaygı bozuklukları da uyku bozukluklarının daha uzun süre devam etmesine neden olabiliyor. Bunu açıklayan ana unsurlardan ve nasıl başa çıkabileceğimizden bahsetmek istiyorum.
Stres-kortizol döngüsü
Bu dönemde hepimizin katlanan stres seviyesi ve kortizol hormonu salınımının artması, uyku düzenini etkileyen en önemli sebeplerden. Bu gibi üzüntülü ve
İyi olmak ve sağlık terimini detaylıca düşündünüz mü? 7-14 Nisan Dünya Sağlık Haftası... Bu hafta her yıl Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) kuruluşunda kutlanıyor, bu sene ise 75’inci yıl dönümü. Dünya Sağlık Örgütü, bu yılki temasını ‘Herkes İçin Sağlık’ olarak belirledi. Herkesin sürdürülebilir bir dünyada, barış ve refah içinde sağlıklı bir yaşam sürmesini hedefliyor. Fakat veriler iç açıcı değil... Günümüzde nüfusun yüzde 30’u temel sağlık hizmetlerine erişemiyor. Neredeyse 2 milyar insan sağlık harcamaları yüzünden yoksullaşıyor. Artan gıda fiyatları sağlıklı gıdaya ulaşımı zorlaştırıyor, beslenme alışkanlıkları da giderek değişiyor. Oysa ki sağlıklı yaşam, her insanın doğumuyla elde ettiği ve insan olmaktan dolayı kazandığı bir haktır. Sağlık, hiçbir kavramla değiştirilemez veya ölçülemez.
Bireyler sağlıklı olduğunda toplumların da sağlıklı olduğunu hatırlatmakta fayda var. Nisan ayının ilk haftası aynı zamanda Kanser Haftası iken herkesin hakkı