Kilo vermeyle ilgili mucizevi öneriler sunan ama gerçek sağlık profesyoneli olmayan insanların formüllerine itibar etmeyin. Gelin, bu tavsiyelerden birkaçına yakından bakalım
“Kolay ve hızlı kilo vermenin formülü bulunda sonunda!” desem, eminim tüm dünyanın en çok okunan haberi olurdu bu satırlar. Bu sorunun cevabı yıllardır aranıyor ancak cevap pek değişmiyor.
İnsanların bu konuya olan ilgi ve merakından dolayı ticari oyunlarla pek çok kişi ciddi ölçüde paralar kazanıyor. Ancak doğruları söylemek, biz gerçek sağlık profesyonellerinin mesleki ve ahlaki görevi olarak hep birinci sırada duruyor.
İşte bugün sıkça duyduğunuz ve mucizevi arayışlara konu olan bazı formüllerden bahsedeceğim.
NE KADAR DOĞRU?
Üç saat arayla beslenmelisiniz: Bazı insanlar bu görüşe dakikası dakikasına uyarlar, tok olsalar bile bir şey yeme ihtiyacı hissederler. Hatta saat kuran danışanlarım bile oluyor.
Teksas Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya göre; açlık hissederek yemek yiyenler, diğerlerine göre daha az kalori alıyor. Ancak bu noktada seçimleriniz ve vücudunuzu gerçekten tanımanız çok önemli. Çünkü uzun saatler çalışan ve öğün atlayan bireyler, ara öğün yapmadığında gece çok
Genetik ve hormonal faktörler, aile içindeki sorumluluklar ve duygusal hassasiyet kadınları erkeklere göre daha çok etkiliyor. Bu yüzden kadınların fiziksel ve ruhsal açlığını bastırmaya çalışırken obez olma ihtimalleri yüksek
Kadının kilolu olması, 1900’lü yıllardan önce bereket ve bolluk sembolüydü. Zayıflık fakir halk için normaldi, erkek için kadınının kilosu önemli bir gösterişti. Bugüne baktığımızda ise kilolu olmak, sağlık açısından uygun değil ancak bir model gibi görünme baskısı da aynı şekilde kadına zarar verir hale geldi.
Erkekler çoğu zaman ancak sağlıkları söz konusu olduğunda diyet disiplini içinde oluyor. Kadınlar ise görselliğin çok fazla konuşulduğu bir dünyada hem kadın hem de erkekler tarafından acımasız eleştiriye maruz kalabiliyor.
Üstelik kadınların kilo vermesi ve bunu koruması, erkeklerden daha zor. İki cinsiyet arasında bedenen, ruhen ve sosyal açıdan farklar var.
KADINLAR ÇOK KİLO ALIYOR
Östrojen hormonu nedeniyle kadın bedeni daha çok yağlı ve kas oranı erkeğe göre daha düşük. Bu yüzden metabolizması da daha yavaştır ve çabuk kilo alır.
Dünya Sağlık Örgütü, gece çalışanların meme ve prostat kanserine daha sık yakalandığını belirtiyor. Ayrıca bu insanlar uyku sorunu yaşıyor ve yetersiz besleniyor. Sağlıklı bir beslenme düzeni oluşturmak için bazı tavsiyelerim var
İnsan vücudunun doğal ritmine göre, gece uyumak gündüz uyanık olmak normaldir. Ancak gece mesaisinde çalışanlar için durum maalesef normalin dışında gelişiyor. Doktor, hemşire, güvenlik personeli ve tam gün üretim yapan işletmelerin çalışanları, call center görevlileri, gece çalıştıkları için beslenmelerini planlamakta zorluk yaşıyor.
Uzmanlar uykusuzluk hormonlarının; vücut sıcaklığını, atletik yetenekleri, ruh halini ve beyin fonksiyonlarını değiştirdiğini belirtiyor.
Dünya Sağlık Örgütü, gece çalışanların meme ve prostat kanserine daha sık yakalandığını belirtiyor ve buna neden olarak gece salgılanan melatonin hormonunun yetersiz kalması gösteriliyor.
UYKU BOZUKLUĞU
Gece çalışanlar; uyku, sindirim ve kardiyovasküler sistemle ilgili sorunlar yaşıyor. Gece ve vardiya sisteminde çalışanlarda uyku bozuklukları sık görülüyor. Bu konuda yapılan bir çalışmada, vardiyalı çalışanların yüzde 56.4’ünün ‘sık sık’ ve ‘sürekli’ uyku
Amerika’da yapılan yeni bir araştırmanın sonuçları, hareketsizlik ve hastalıklar arasındaki ilişkiyi kanıtlar nitelikte
Geçen yıl Brad Pitt’in başrolünü oynadığı ‘Dünya Savaşı Z’ filminde beni etkileyen bir replik vardı: “Hareket hayattır”.
Çok basit gibi dursa da hayatımızın her alanında anlam bulabilecek bir cümle bu. Sağlıklı yaşamak, hastalıklardan korunmak için hareketin önemini sürekli vurguluyoruz. Bu konuda Türk Romatoloji Derneği de ‘Hareket Hayattır’ temalı çalışmalar yaptı; ben bu sloganı çok sevdim.
DİYABETLE İLİŞKİLİ
Amerika’da yapılan en son araştırmalardan biri, hareketin önemini özellikle diyabetten korunmayla ilişkilendirmiş. Araştırma kapsamında 8 yıl boyunca 100 bin hemşirenin sağlık durumları izlenmiş. Sonuçlara göre; kasları güçlendirmek için yapılan ağırlık kaldırmak ve şınav çekmek gibi direnç hareketleri diyabet riskini düşürüyor. Yetişkinlerin haftada en az 150 dakika egzersiz yapması tavsiye ediliyor.
Aynı çalışmaya göre, haftada en az bir saat kas güçlendirici hareketler yapan kadınların, hiç egzersiz yapmayan kadınlara göre Tip2 diyabete yakalanma riskleri üçte bir oranında azalıyor.
Yararları saymakla bitmeyen omega-3 yağ asitlerinin karaciğer yağlanmasına olumlu etkileri olduğu ortaya çıktı. Bu, omega-3 bakımından zengin beslenmeye devam etmek için iyi bir neden
Omega-3, vücut tarafından yapılamayan ve dışarıdan yiyeceklerle alınması gereken önemli bir yağ asidi. Bu yağ asidiyle ilgili yapılan yeni araştırmalar, omega-3’ü neden tüketmemiz gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.
Düzenli ve sağlıklı beslenme ile vücudumuz için yeterli omega-3’ü almak mümkün. Eğer yeterli miktarda aldığınızdan emin değilseniz, tablet olarak da tercih edebilirsiniz.
Omega-3, çoklu doymamış yağ asitleridir ve özellikle soğuk sularda yaşayan uskumru, orkinos, somon, sardalye gibi yağlı balıklar ile gölde yaşayan alabalıklarda daha fazla bulunur.
Deniz ürünlerinin tümü, kırmızı et ve tavuktan daha az düzeyde yağ ve doymuş yağ içerdikleri için sağlık için daha yararlıdır. Dolayısıyla düzenli balık tüketmek, kan kolesterol seviyelerini düşürmeye de yardımcı olur. Ceviz ve semizotu da iyi kaynakları arasındadır.
Karaciğer sağlığı için
Yeni yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, yavaş yemek yemek daha az kalori alımına yardımcı oluyor. Bunun için gıdaları uzun süre çiğnemek ve öğünü 20 dakikadan önce bitirmemek gerekiyor
Sağlıklı beslenme alışkanlığının temel kurallarından birisidir, ‘yavaş yeme’. Çünkü bu alışkanlıkla;
l Mide ve sindirim sistemine yardımcı olursunuz.
l Gıdaları daha uzun çiğnersiniz.
l Yeme süreniz uzar.
l Daha az kalori alırsınız.
l Gerçekçi tokluk hissi ile tanışırsınız.
Pazar günkü yazımda sağlıklı yaşlanmaya katkısı olan gıdalardan bahsetmiş; D vitamini, kalsiyum ve probiyotikleri tüketmenizi önermiştim. 50 yaş üzeri bireyler için önerilen besinler arasında aşağıdakiler de var
OMEGA-3 YAĞ ASİTLERi
Neden ihtiyaç duyarız?
Omega-3 yağ asidi içeren DHA ve EPA; görme ve beyin fonksiyonları, cilt ve saç sağlığı, kan dolaşımı, kas ağrıları, depresyon ve kalp hastalıklarıyla ilişkilendirilmiştir. Tüm bu alanlara olumlu etkileri vardır.
Ayrıca yaşlanma ve hastalıkları tetiklemesiyle bilinen iltihaplanmaları azalttığı da bilinir. Bu gibi faydalara sahip iyi yağlardan yeterli miktarda almak özellikle 50’li yaşlar için önemlidir.
Yaşlanmanın önüne geçmek mümkün değil ama ilerlemesi yavaşlatılabilir. Özellikle 50 yaş üzeri bireylerin daha sağlıklı yaşlanması için önerilen bazı gıdalar var. D vitamini, kalsiyum ve probiyotikler bunlardan ilk üçü
Orta yaşındaki bir bireyin sağlığını daha da iyileştirmesi için yaşam tarzını değiştirmesi gerekir mi? Kesinlikle evet. Sağlığınız için önemli olan 7 besin maddesinin neler olduğunu ve aşırıya kaçmadan ne kadar almanız gerektiğini paylaşacağım. Aynı konuya çarşamba günkü yazımda da devam edeceğim.
D VİTAMİNİ
Neden ihtiyaç duyarız?
Bilimsel yayınlar, son yıllarda D vitaminin önemiyle ilgili yeni araştırmalarla dolup taşıyor. Buna göre, kadınların büyük çoğunluğu D vitaminini yeterince alamıyor. D vitamini seviyesi düşük yetişkinlerin herhangi bir nedenden ölüm oranının D vitamini seviyesi yüksek olanlara göre iki kat daha fazla olduğu tespit edildi.
Yeterli miktarda D vitamini alımının obezite, tip 2 diyabet, kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, kemik erimesi, depresyon, belli kanser türleri ve Alzheimer gibi beyinsel bozuklukların olumsuz etkilerini düşürdüğüyle ilgili araştırmalar var.
Bu önemli vitaminin aynı zamanda bağışıklık sisteminin