Geçen Kurban Bayramı'nda uzun zamandır gitmeyi düşündüğüm Güney Amerika tatilimi gerçekleştirdim. Peru, Bolivya ve Brezilya’yı gezerken özellikle Peru’da ilgimi çeken iki bitki vardı. Birisi, son günlerde sıkça duyduğunuz kinoa diğeri ise yeni yeni duyulan maca bitkisi.
Aslında uzun zamandır bu bilgileri sizinle paylaşmak istiyordum ama geçen gün İsviçre’de yaşan doktor arkadaşım George Boccard ve sevgili eşi İnci ile yediğim yemek sonrasında daha fazla beklemek istemedim.
George uzun zamandır maca bitkisiden faydalandığını ve çok iyi sonuçlar aldığını söylüyor; kinoa ise market raflarında çoktan yerini aldı.
Bu iki ürünü daha yakından tanımak isterseniz aşağıdaki satırlar sizin için...
iNKALARIN SiHiRLi BESiNi: MACA
Maca, Peru’nun And Dağları’ndaki 4000-4500 metre yükseklikteki platolarında, çok kuvvetli güneş ışığıyla birlikte aşırı soğuğa dayanıklı, rüzgarların başka bitkilerin yetişmesini engellediği bir ortamda doğal olarak yetişiyor.
İnkalar macayı uzun yıllar sihirli besinleri olarak kutsal törenlerinde kullanmış. Daha sonra bitkinin faydaları İspanyol kaşifler tarafından fark edilmiş.
Havalar ısındıkça herkesi fazla kilolardan kurtulma telaşı sardı. Kimi aşırı spor yapıyor; kimi katı diyetlere başladı. Oysa her şeyden az miktarda tüketip biraz da hareketi artırınca, kilo vermek çok kolay
Formda kalmak için mucizevi karışımlar, popüler diyetler ve maalesef kontrolsüz kullanıldığında hayati tehlikeye sebep olabilen ilaçlara gerek yok. Her şeyden tüketip miktarı küçülttüğünüzde biraz da hareketi artırırsanız kilo vermeniz çok kolay.
Yapılan tüm çalışmalar diyet yapmak yerine kalıcı yaşam şekli değişikliklerinin daha etkili olduğunu ortaya koyuyor.
DİYETE NASIL HAZIRLANALIM?
* Diyet kısa süreli bir yarış olarak değil, uzun soluklu bir maraton olarak düşünülmeli.
* MÜKEMMELİK beklentisi bireyde suçluluk hissi yaratır; diyet listesi esnek olmalı ve bireyle bu durum konuşulmalı.
* KİŞİ pozitif duyguyu önemsemeli, küçük farkların bile uzun vadede iyi sonuçlar getireceğine ikna olmalı
Fazla kilolu ya da zayıf olmak, sağlık belirtisi değil. Normal kilodaki bir insan; obezlerde görülen diyabet, yüksek tansiyon ve kolesterole sahip olabilir.
Vücut ağırlığınızın normalden fazla olması, sağlıksız görünmenin ipuçlarından biri. Ancak fazla kilonuz yoksa bu son derece sağlıklı olduğunuz anlamına da gelmiyor. Dışarıdan bakıldığında zayıf diyebileceğiniz bir beden, her zaman az yediği ve iyi beslendiği için bu durumda olmayabilir.
Kişi, yanlış seçimler yaparak yetersiz besleniyorsa kendisine sağlıklı diyemeyiz. Bazı bireyler, beden tipi göstermese de tip 2 diyabet, yüksek tansiyon ve kolesterol, kontrol edilemeyen kan şekeri değerleri gibi obezlerde ortaya çıkan sorunların aynısını yaşıyor.
Dışarıdan sağlıklı görünüyorlar fakat içleri farklı şeyler söylüyor. Düşük kilolu vücut tipine sahip birini mutlaka tanıyorsunuzdur. Bu kişiler hiç sebze yememiş ve lise yıllarından bu yana neredeyse spor yapmamış olmalarına rağmen hâlâ incedir. Her atıştırmalık öncesi iki kez düşünmek zorunda kalmayan bu kişileri kıskanıyor olsak bile araştırmalar aksini söyleyebiliyor. Bu durumun tehlikeli olabileceği bildiriliyor. Yetersiz ve tek tip beslenme de bir ‘beslenme
Amerikan tıp dergisi ‘JAMA’da yayımlanan kapsamlı bir araştırmanın sonuçlarına göre; fazla kilosu olan bireyler, normal vücut ağırlığına sahip kişilerden daha uzun yaşıyor
Sağlıklı kiloda kalma ve obeziteyle ilgili her gün pek çok şey okuyor, duyuyorsunuz. “Kilo arttıkça hastalıklara yakalanma ihtimali yükselir ve ömrünüz azalır” cümlesi sizin için gayet normal bir hale gelmiş olabilir. Ancak dikkatle okumanızı istediğim aşağıdaki makalede araştırmacılar, başka noktalara dikkat çekiyor.
FAZLA KİLOLULAR UZUN YAŞIYOR
Amerika ve tüm dünyada önemli bir dergi olarak kabul edilen ‘JAMA/Journal of the American Medical Association’, aşırı kilolu olmanın gerçekten sağlıksız olup olmadığını araştırdı. Üç milyon kişiyi kapsayan 97 çalışmanın verilerini yeniden inceledi.
Araştırmacılar, fazla kilolu bireylerin aslında normal kilolu insanlara göre herhangi bir sebepten ölme olasılığının yüzde 6 daha az olduğunu buldu. Başka şekilde ifade etmek gerekirse, araştırma sonucu diyor ki: Fazla kilosu olan bireyler normal vücut ağırlığında bulunanlardan daha uzun yaşıyor
Ancak ‘fazla kilolu’ ile ‘obez’ aynı şey değil, bu farkı unutmayalım! Gerçekten de, orta ve ileri seviye obez
Bugün 23 Nisan Çocuk Bayramı olduğu için onlara özel bir beslenme rehberi hazırladım. Anne karnında başlayan ve okul öncesi döneme kadar uzanan bu rehber, anneler için yol gösterici.
Gelecek umudumuz, içimizi açan cıvıl cıvıl çocuklarımızın hep sağlıklı olmasını, hep gülen yüzlerini görmeyi diliyorum. Dünyanın hatta ülkemizin her bölgesinde farklı hikayeleri olan çok mutlu ve sağlıklı çocuklar kadar maalesef yardıma ihtiyacı olanlar da var.
Beslenme yetersizliği ve imkanların azlığı, çocukların bedensel ve zihinsel gelişimini olumsuz etkiliyor. Her yaş grubu çocuk için beslenmenin farklı etkileri mevcut. Beslenme çocuğun hayatında her yaşta ve her aşamada önemli; bebeklik, oyun çağı, okul öncesi dönem, okul dönemi ve ergenlik ayrı ayrı değerlendirilmeli.
YENİDOĞAN BESLENMESİ
Çocuklar için iyi beslenme, anne karnında başlar, doğum sonrası anne sütüyle devam eder.
İlk 4-6 ay sadece anne sütü verilmesi, çocuğun bağışıklık sisteminin kuvvetli olmasından obeziteye kadar pek çok sorunda fayda sağlar.
ANNE SÜTÜNÜN ÖZELLİKLERİ
Beslenme bilimi her gün araştırmalarla kendini yeniliyor. C vitamini soğuk algınlığını önler mi? Yağlı tohumlarla ilgili nasıl bir yol izlenmeli? Selenyum ve kanser ilişkisinde son gelişmelere hep birlikte bakalım
BESİNLERLE ENERJİ HESABI
Yağlı tohumların sağlık üzerindeki etkisi nedir, neye sebep olur?
Yağlı tohumlar doymamış yağlardan zengin ve doymuş yağlardan fakirdir. Çalışmalarda, yağlı tohumların tüketiminin; düşük yağlı diyetlere ya da batı tarzı diyetlere oranla LDL kolesterolünü yüzde 2-19 oranında düşürebileceğini gösterilmiştir. Ancak bu tür besinler yüksek oranda yağ içerdiğinden, diğerleriyle enerji hesabı açısından yer değiştirilmelidir.
Önerilen miktar haftada en az 5 gün ve günde bir avuç (30 gr.) olmakla birlikte; eğer yemeklerinizde zeytinyağı varsa, fındık, badem ve cevizdeki ölçüleri yeniden gözden geçirmekte fayda var. 10 fındık veya 10 badem veya 3 tam ceviz her gün tüketilebilir. Bu miktarların karşılığı 1 tatlı kaşığı yağ olarak düşünülmelidir. Sağlığa faydasına rağmen aşırı tüketimi önerilmiyor. Soya fasulyesi proteini de doymamış yağ ve trans yağ içeriği yüksek besinlerle yer değiştirmek için kullanılabilir. Soya proteiniyle yapılan
Balık eti ve yağı, vücuttaki pek çok fonksiyon için elzem. Haftada iki kere balık yemeyi öneren uzmanların bir de uyarısı var: Her balığın eti yenmez!
9. Uluslararası Beslenme ve Diyetetik Kongresi’nde tartışılan konular ve yeni araştırma sonuçlarını paylaşmaya devam ediyoruz. Bugün Prof. Dr. Efsun Karabudak ve Diyetisyen Burcu Aksoy’un ‘et ve balık’la ilgili çalışmalarından bölümleri özetleyeceğim.
BİYOLOJİK KALİTESİ VAR
Protein bakımından zengin diğer hayvansal kaynaklı besinlerle karşılaştırıldığında, balıkların doymuş ve toplam yağ içeriği düşük. Ayrıca A, B, D vitaminleri ile selenyum, iyot mineralleri içeriği yüksek.
Balık proteinleri (yüzde 18-20) tüm elzem aminoasitleri içerdiğinden biyolojik kalitesi de fazla.
Grönland’de yaşayan eskimolarda koroner kalp hastalıklarına bağlı ölüm oranının düşük olduğunu gösteren çalışmalar, balığın sağlıklı bir besin olarak değerlendirilmesine öncülük etti. Yıllar içinde bu çalışmaları takip eden klinik araştırmalarda sağlıklı yağların omega-3’ler, EPA ve DHA olduğu bildirildi.
OMEGA-3 SAĞLIĞI KORUYOR
Yumurta ve süt tüketimiyle ilgili tartışmalar, kafaları karıştırıyor. Yumurtanın kalp sağlığını olumsuz etkilediği ve sütün besin değerini kaybederek evlere ulaştığına dair iddiaları araştırdım. Bakın çalışmalar neler söylüyor
9. Uluslararası Beslenme ve Diyetetik Kongresi, 2-5 Nisan tarihleri arasında Ankara’da yapıldı. Güncel gelişmelerin, araştırmaların ve tartışmalı konuların konuşulduğu bu kongreden bazı notları sizinle paylaşmak istiyorum.
Yumurta, süt, et ve balık gibi gıdaların tüketimi, hem medyada hem de uzmanlar arasında sık konuşuluyor. Hatta şehir efsanesine dönüşen hikayeler bile var.
O yüzden bugün yumurta ve süt konularını özetlemek istiyorum. Detay sorularınız için sosyal medya hesapları ve e-posta adresimizden her zaman bana ulaşabilirsiniz.
SÜT ÜRÜNLERİ ZARARLI MI?
Süt ve ürünleri, insan yaşamının her evresinde gerekli. Büyüme ve gelişmenin yanı sıra yapısında bulunan immünoglobülinler, enzimler, büyüme faktörleri ve anti bakteriyel öğelerden dolayı yaşam döngüsü içerisinde birçok etkiye sahip.