Birdenbire ortaya çıkan ve tanımlanamayan aşırı iştah, durduramadığınız ani tatlı krizleri, duygusal durumunuzla yakından ilgili. Bu durum, sağlıksız beslenmeye yol açan en büyük sabotaj
Her zaman aç olduğumuz için yemek yemeyiz...
İş yerinde kötü bir gün geçirmek, akşam bir paket cips yememizin sebebi olabilir.
Arkadaşımızla bir tartışma, buzdolabı önünde bizi reçel kavanozuyla trans haline geçirebilir. İstediğimiz gibi sonuçlanmayan bir futbol maçı gereğinden fazla bira içmemize yol açabilir.
TEK BİR OLAY YETER
Bu durum herkesin başına gelebilir... Sağlıklı beslenme alışkanlıklarına sahipken ve sık spor yapıyorken tek bir olay tüm düzeniniz bozabilir. Üstelik bu durum birdenbire başlayıp, sizi başka bir insan haline getirebilir.
Bunu tespit etmenin ve emin olmanın en güzel yollarından biri, yediklerinizi ve duygularınızı aynı anda yazmak.
Kulaktan kulağa yayılan yanlış bilgiler, diyet yapanlara yarardan çok zarar veriyor. Sürekli yeni kurallar ve diyet programları tavsiye ediliyor. Artık bu faydasız kuralları yıkmanın zamanı geldi!
ESKİ KURAL:
Akşam 7’den sonra hiçbir şey yeme
Akşam saat 19.00’dan sonra yemek yenmemesi gerektiğiyle ilgili herkesin bir fikri var. Eğer bu gerçek olsaydı, günümüz şartlarında hiç kimse akşam yemeği yiyemezdi. Birçok kişi saat 18.00’de işten çıkıyor, ortalama 19.00’da evde oluyor, yemek hazırlamak falan derken saat 20.00’yi buluyor.
YENİ KURAL:
Saat değişmiyorsa, seçimi değiştirin
Saat 21.00’e kadar yemek yemeyi beklerseniz çok acıkırsınız ve açlığınızı kontrol edemezsiniz. Günün stresini atmak ve can sıkıntısını gidermek için sık sık kendinizi buzdolabının kapısında bulabilirsiniz. Bu durumda saat 19.00 gibi peynir, salata veya bir taze meyveyle 15 fındık/badem ya da ayran ile grissini, 1 dilim ekmek-peynirden oluşan küçük bir öğün yapabilirsiniz. Saat 21.00’de ise salatayı ve sadece ana yemeği yiyerek, aşırı kalori alımından kaçınabilirsiniz.
Bitkilerde doğal olarak bulunan fitokimyasalların tümör oluşumunu engellemeden kanın pıhtılaşmasını önlemeye vücuda pek çok faydası var
‘Fito’ ön eki, Yunanca’da bitki anlamına gelir. Biyolojik aktif kimyasal bileşikler olan fitokimyasallar, bitkilerde doğal bir savunma sistemi olarak görev yapar; renk, aroma ve tat sağlar. Bugüne kadar 4 binden fazla fitokimyasal keşfedildi. Bir porsiyon sebze, 100 farklı fitokimyasal sağlayabilir.
Fitokimyasallar, vücudu vitamin ve mineraller gibi beslemez fakat uzun vadede vücudumuz için oldukça faydalı etkilere sahip.
Bu olumlu etkilerden bazıları; tümör oluşumunu engelleme, kanın pıhtılaşmasını önleme, düşük kolesterol seviyesi sağlama ve bazı hormonların kanser artırıcı etkisini engellenme olarak sıralanabilir.
HASTALIK ÖNLEYİCİ
Bu faydalı bileşenler, tek başlarına veya anti-oksidanlarla ya da lif gibi diğer gıda bileşikleriyle birlikte hastalıkları önleyici etkilere sahip olabilir.
Örneğin bir çalışmada; diyetlerinde bol miktarda sebze ve meyve tüketen kişilerin, diyetlerinde az miktarda sebze ve meyve tüketenlere oranla kansere yakalanma riskinin yarı yarıya daha az olduğu bulundu. Ancak 2011 yılında yapılan bir
Diyet yolculuğunuzda kilo vermek yerine aldığınız oldu mu? İngiltere’de yapılan bir ankete göre, her üç kadından biri diyetinin bitiminde başlangıca göre ortalama 2 kilo almış oluyor. Peki bunun sebebi ne?
1-Diyetiniz vücut dengenizi bozuyor olabilir
Bir çalışmaya göre, her üç kadından biri, diyet yapmaya 15-20’li yaşlarında başlıyor. Araştırmada çoğunluğun yılda üç kere diyet yaptığı, yüzde 10’luk kesiminse yılda beş defa diyet yaptığı belirtiliyor. Çok sık diyet yapmanın en önemli zararı, metabolik hızın yavaşlaması.
YASAKLI VE SINIRLI GIDALARIN ÇEKİCİLİĞİ
Özellikle de çok düşük kalorili veya tek besine dayalı katı diyetler, metabolizmanın dengesini olumsuz yönde bozar. Bu tür diyetlerde bazı besinler ‘yasaklı’ ve ‘sınırsız’ önerilebilir. Böyle bir durumda vücut, yemediğiniz besine karşı aşırı duyarlılık gösterir; sürekli yediğiniz besini ise yağ olarak depolar.
Bu yüzden yediğiniz besin sağlıklı gibi görünse de, ihtiyaçtan
Obeziteden kemik erimesine pek çok hastalığın önlenmesinde rol oynayan sütü yeterince tüketmiyoruz. Süt yerine peynir, ayran ve yoğurt tercih ediyoruz
SET-BİR’in (Süt, Et, Gıda Sanayicileri Birliği) ‘Türkiye’de Süt Tüketimi’ başlığı altında yaptığı araştırmada, Türkiye’de kişi başına yıllık ortalama 146 litre süt tüketildiği ortaya çıktı. Bu miktar ABD’de 292, AB ülkelerindeyse 342 litre.
Türkiye’de içilen sütün 23 litrelik kısmı içme sütü, geri kalanıysa süt ürünlerinden geliyor.
Yani sütü içmekten çok ‘yiyoruz’.
Oysa süt ve ürünleri, insan yaşamının her evresinde gerekli. Büyüme ve gelişmenin yanı sıra yapısındaki maddelerle yaşam döngüsü içerisinde birçok etkiye sahip.
GÜNLÜK TÜKETİM MİKTARI NE KADAR OLMALI?
Sağlıklı bireylerin yeterli ve dengeli beslenmesi için tüketilmesi önerilen süt miktarı yaş, cinsiyet ve fizyolojik duruma (büyüme ve gelişme dönemi, gebelik, emziklilik, yaşlılık) göre değişiklik gösteriyor. ‘Türkiye’ye Özgü Beslenme Rehberi’nde yetişkin bireylerin 2 porsiyon (bir porsiyon; bir orta boy su bardağı (200 ml.); çocuklar, ergenlik dönemi gençleri, gebe ve emzikli kadınlarla menopoz sonrası kadınların 3-4 (600-800 ml.) porsiyon tüketmeleri
Genç kızların zayıflama, erkeklerinse kas isteği ergenlerin yanlış beslenme alışkanlıkları edinmesine yol açıyor.Oysa ki büyümenin hızlı geliştiği bu dönemde atılacak akıllı adımlarla sağlıklı bir nesil yetiştirmek mümkün
Ergenlik, çocukluktan sonra hayatın en hızlı büyüme aşamasıdır. Gençler, ergenlik boylarına ulaştıklarında vücutları hâlâ büyümekte ve gelişmekte.
Gençlerin ne kadar büyüyecekleri genlere ve besin seçimlerine bağlıdır. Örneğin kemik gelişimi için kalsiyuma, kaslar için proteine, enerji için yağlara ve bu olayları gerçekleştirebilmek için vitaminlere ve minerallere ihtiyaç duyulur. Bu büyüme ihtiyacını gerçekleştirmek için enerji ve besin ihtiyacı artar.
Aynı zamanda gençler için dış görünüşlerine verdikleri özen bu dönemde daha önemli hale gelir.
KİLO TAKINTISI ARTIYOR
Ergenlik dönemindeki gençlerin vücutları geliştikçe ve bir yetişkinin hatlarını aldıkça, görüntüleri üzerine odaklanmaları normaldir. Ancak genelde gençler kendileri için en iyi boy ve kiloyla ilgili olarak yanlış fikirlere sahip.
Kalbi koruyan değerli yağlar içerir, zengin posasıyla bağırsakları çalıştırır, antioksidan özelliğiyle kansere karşı korur...
Avokado meyve grubunda değerlendirilmesine rağmen yağ içeriğinin yüksek olması ve genelde salatalarda tercih edilmesi sebebiyle sebze gibi düşünülür. Kremsi yapısı ve hoş bir lezzeti olup sağlığa oldukça faydalıdır. Diyete sağlıklı ve farklı yağ eklemek için harika bir yoldur.
Avokadonun yapısında yaklaşık yüzde 1-2 protein, yüzde 10-17 yağ, yüzde 1.5-2 karbonhidrat ve yüzde 80 su bulunuyor. 1 orta boy avokado yaklaşık 250-270 kaloridir. 1 porsiyon için salatalara yarım avokado eklenebilir.
DEĞERLİ YAĞLAR İÇERİR
Diğer meyvelere göre yağ oranı fazladır ancak içeriğinde kalbi koruyan tekli doymamış yağ asitleri bulunur.
Tekli doymamış yağ içeren besinler; vücudunuz için zararlı olan LDL kolesterolü azaltarak, iyi kolesterol olarak adlandırılan HDL kolesterolün yükselmesine yardımcı olur.
Bir çocuğun beslenme alışkanlıklarının oluşturulmasında ailenin rolü büyük. Çocuk, önüne ne koyarsanız onu yer. Bu yüzden taze sebze ve meyveleri sofranızdan eksik etmeyin
Mutfakta kaynayan çay, mis gibi yemek kokusu veya temizlik sonrası ferahlama duygusu bir evde yaşam olduğunu hissettirir bana. Bu duyguların mimarı, genelde annedir. Ömür boyu hep açık olan yüreği ve sıcacık kucağıyla bizi bekleyen annemizdir. Eve girdiğimizde güleryüzle karşılayan sıcacık iki göz güvendir, huzurdur.
Anne yemekleri ilaçtır ama bazen de şişmanlama sebebidir. Annelerin kaşıkla peşinde koştuğu iştahsız çocuklar, ödül ve cezayla yemek yiyen minikler; büyüdüklerinde beslenme sorunları yaşayabilir.
BİZİM EVDE İŞLER DEĞİŞTİ
“Sizin evde durum nasıldı?” derseniz, iki bölümde anlatabilirim: Ben diyetisyen olmadan önce ve sonra!
Ben, Çukurova çocuğuyum. İçli köfte, kebap, tantuni, künefe, halka tatlısı, kerebiç, mumbar dolması, ciğer kahvaltısıyla büyüdüm.