Son zamanlarda yazılarımda lifin birçok yararından bahsettim. Bugünse kalpten sindirime, kilo vermeden kansere pek çok faydası bulunan lifle ilgili yeni bir araştırmayı sizlerle paylaşmak istedim.
Araştırmacılar, yüksek lifli diyetlerin ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde uygulanmasıyla kanser riski arasındaki ilişkiyi incelemişler. Harvard Üniversitesi’nde yapılan bu araştırma, erken yaşlarda beslenmenin rolünün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor. Ergenlik döneminde değiştirilebilecek bazı faktörlerle ileride meme kanserine yakalanma riski azalabiliyor.
Özellikle ergenlikte tüketilmeli
Yapılan araştırmaya göre, kadınlarda ergenlik döneminde tüketilen lif miktarına bağlı olarak meme kanseri riski yüzde 12 - 19 oranında azalabiliyor. Lifin ergenlik boyunca yüksek alımı, meme kanserine yakalanma ihtimalini yüzde 16 düşürüyor. Menopoz öncesi kanser görülme riskini ise yüzde 24 oranında azaltıyor.
Çalışma gösteriyor ki, lif alımıyla meme kanseri arasında ters bir ilişki var. Ergenlik döneminde alacağınız fazladan her 10 gram lif, kansere yakalanma riskinizi daha da aza indiriyor.
Yorgun olunca ‘turşu gibiyim’, çok çok yorgun olunca ‘turşum çıktı’, içi geçince, gevşeyince ‘turşu oldum’, biri bir şeyi elden çıkartması gerektiği halde bir türlü kıyamayıp saklayınca ‘turşusunu kurmak’ deyimlerini hep duyarız. Hani biraz da olumsuzlukları ifade etmek için... Ancak özellikle kış aylarının vazgeçilmezi olan turşunun faydaları saymakla bitmez. Yemek kültürümüzde de önemli bir yeri vardır. Kuru fasulye turşusuz olabilir mi?
Sağlık için faydalı mı?
Turşu yapımında kullanılan sebzeler genellikle antioksidan bakımından son derece zengin besinler oldukları için ‘kanser yapıcı’ olarak adlandırılan serbest radikalleri yok eden ve dolayısıyla kanseri önleyen özelliklere sahiptirler.
Turşunun insan sağlığına olan faydası, yapılış yöntemine bağlı olarak değişir. Salatalık, biber, pancar, lahana ve elma gibi turşu yapımında kullanılan sebze ya da meyveler hiç şüphe yok ki besleyicidirler. Ancak, turşunun besin değerini, yapım süreci belirler.
Vücudumuzu zararlı bakterilere karşı koruyan, enfeksiyonların önlenmesine yardımcı olan, bağışıklığı güçlendiren ‘dost bakteriler’ var. Bunlara probiyotik adı verilir. Probiyotikler, sindirim sisteminin düzenli çalışmasında,
Kilo vermek zor ama modern şehir hayatının ‘kocaman porsiyonları çabucak ye ve koştur’ yaşam tarzında, sağlıklı beslenmek ve kiloyu korumak da en az o kadar zor.
Daha önce kilo vermeye çalışıp başaramadıysanız, o diyet programının sizin için uygun olmadığına inanabilirsiniz. Verilen kiloların sağlıklı şekilde uzun süre korunması da aslında temelde sağlıklı kilo verme programına dayanıyor.
Sağlıklı bir şekilde kilo vermek ve uzun vadeli koruyabilmek için, yiyeceklerle daha düzenli bir ilişki kurarak beslenmelisiniz. Ancak bunu başarmanızı engelleyen, genelleşmiş diyet tuzakları var.
Bunlar arasında duygusal açlık, ısrarla ikram edilenler, özel aktiviteler, kendini mahrum hissetmek, motivasyonun düşmesi ve hayal kırıklıkları gibi kilo verme çabanızda karşınıza dikilen durumlar mevcut.
Bunun için;
Bilgi sürekli olarak değişir, yeni gerçekler, daha hassas ölçümler eskilerin yerine geçer. Örneğin; sigara içmek, ‘doktor tavsiyesi’yken zamanla ‘ölümcül’ olarak değişti. Pluton’un da bir gezegen olduğunu düşünüyorduk. Her zaman değişen bu gerçekler alanına Samuel Arbesman ‘Gerçeklerin Yarısı’ adlı kitabında biraz açıklık getiriyor.
Arbesman hikaye anlatır gibi bilimin bilimini anlatmış. Neler mi öğrendim? Gerçeklerin bir raf ömrü olduğunu ve bu raf ömrünün de öngörülebilir olduğunu… Ayrıca değişik bilimlerin değişik raf ömürleri varmış, bunu öğrendim. Örneğin, fizik bilgilerinin ömrü 13.07 sene iken matematik bilgilerinin ömrü 9.17 sene, psikoloji bilgilerinin raf ömrü ise 7.15 seneymiş.
HEYKELİ DİKİLEN İLK ÇİZGİ ROMAN KARAKTERİ
Hepimizin tanıdığı Popeye veya ülkemizde bilinen adıyla Temel Reis, Elzie Crisler Segar’ın oluşturduğu dünyaca ünlü, ıspanak yiyerek güçlenen çizgi roman karakteri. Gücünü ıspanaktan alan Temel Reis’in ıspanak yeme alışkanlığına katkıları dolayısıyla heykeli de dikildi ve heykeli dikilen ilk çizgi roman karakter oldu.
Piposu, geniş çenesi ve denizci kıyafetiyle Temel Reis 17 Ocak 1929’da ilk defa bir mizah dergisinde yayımlanmış. Kurgusal bir karakter
Sağlıklı bir yolla kilo vermek ve onu korumak, genelde zaman alır. Kendini adamayı ve sabrı gerektirir. Hızlı kilo verdiren diyetler, size daha hızlı olumlu sonuçlar vaat edebilir ama genelde strese sokup, aç bırakabilir. Bir diyeti devam ettirmek yeteri kadar zor ama koşulların yanlış kitleyi hedef alması her şeyi daha da zorlaştırır. Siz de eğer kilo verme ve onu korumada başarılı olmak istiyorsanız, cinsiyet farkının farkında olmalısınız. Çünkü yeni araştırmalar erkek ve kadınların değişik diyet gereksinimleri olduğunu ortaya koydu.
Kilo sadece kadının sorunu değil
Toplum, yıllardır kadınlara daha ince olma baskısı uyguluyor, birçok kadın da kilo vermesi gerektiğini düşünüyor. Kilo vermek hemen her kadının arzusu. Bunun bilincinde olan dergiler de diyetten bahseden makalelere sık yer veriyor. Yakın zamana kadar ister zayıf, ister kilolu olsun, erkeklerin kilosu normal kabul edilirdi. Erkeklerin ölçülü beslenmeleri garipsenirdi. Artık bu bakış açısı değişiyor. Günümüzde medya ve reklamlar aynen kadınlara olduğu gibi erkeklere de daha sağlıklı vücuda sahip olması konusunda baskı uygulamaya başladı.
Mars ve Venüs farkı
‘Erkekler Mars’tan, Kadınlar Venüs’ten’, 1993 yılında Amerikalı
Birçok hastalığın önlenmesinde ve tedavisinde sağlıklı beslenmenin önemini artık bilmeyen yok. Son zamanlarda bağışıklık sisteminin unutulan organı olarak adlandırılan bağırsaklarla ilgili araştırmalar çoğalıyor. Sağlıklı bir beden ve bağışıklık sistemi, sağlıklı bağırsaklardan geçiyor.
Bağırsaklarımızda sağlık için faydalı olan ve probiyotik adı verilen yararlı bakterilerle, hastalık yapıcı bakteriler bir arada bulunuyor. Buradaki denge çok önemli. Yararlı bakterilerin daha fazla olması; bağışıklık sisteminin güçlenmesinde, hastalıklara karşı korunmada hatta son zamanlarda yapılan çalışmalara göre obeziteye karşı savaşta bile etkili olabiliyor.
Doğduğumuz andan itibaren geçirdiğimiz hastalıklar, kullandığımız ilaçlar, beslenme alışkanlıkları, alkol ve sigara tüketimi, stres gibi birçok durum bağırsak sağlığımızı etkileyebiliyor.
Prebiyotik besinler
Bağırsak sağlığını korumak için yapabileceğimiz şeylerin en başında bebeklere anne sütü vermek geliyor. Anne sütü doğada mucizevi özellikte olan tek besindir...
Düzenli olarak yoğurt ve kefir gibi probiyotik özellikte besinleri tüketmekte fayda var. Yeşil mercimek, kuru fasulye ve nohut gibi baklagiller, enginar, pırasa, soğan, sarımsak
Bugün 14 Şubat Sevgililer Günü... “Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey” demiş sevgili Zülfü Livaneli, ne de güzel söylemiş. Sevgi, sevmek, sevilmek elbette ki dünyadaki bütün kapıları açabilen en güzel duygulardan biri. Sadece belirli günlerde değil, hayatımızın her anında sevgi, anlayış, merhamet ve vicdanla hareket edersek dünyanın çok daha yaşanılır bir hale geleceğine inanıyorum.
Ben bu yazıyı genç meslektaşım diyetisyen Betül Karakuş ile hazırlarken çok farklı bir yönden aşka ve kalbe bakmamı sağlayan bir bakış açısı ortaya çıktı. Bence Betül haklı, aşk deyince aklımıza önce kalp gelse de gerçek kararı acaba kalp mi veriyor, beyin mi?
Önce kendinizi sevin
14 Şubat yaklaşırken sosyal medyada, televizyonlarda, alışveriş merkezlerinde hatta sokaklardaki pankartlarda bile sevdiklerinize değer vermekten, onlar için yapabileceklerinizden, alabileceğiniz hediyelerden bahsediliyor. Sevginin gücüne en çok inanlardan biri olarak ben önce kendinizi severek başlamanız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü siz kendinize değer vermezseniz, kimseden değer bekleyemezsiniz. Hayata pozitif bakın, olumsuzlukların sizi üzmesine izin vermeyin. Her gün güzel geçmek
Pazar günü sizlere geçtiğimiz yıl boyunca diyet hakkında nelerden konuştuğumuzdan bahsetmiştim ve Nietzsche’nin diyetle de birleştirebileceğimiz çok güzel sözlerini paylaşmıştım. Bugün de onun devamı olarak ‘Afiyetle Diyet’ kitabımda uzunca bahsettiğim ve üzerinde çok durduğum diyetin psikolojisinden ve kilo verme nedenlerinden bahsedeceğim.
Sizi tanımadığım halde şimdi yazacaklarımı daha iyi ifade edebilmek için çoğul olarak ‘siz’ değil; tekil olarak ‘sen’ diye hitap edeceğim. Evet, uzun süreli kilo korumada başarılı olman için atman gereken birinci adım, yaşamının sorumluluğunu alman.
Alarak veya vererek kilosunu korumak isteyen birçok insanın, sonucu bir diyetisyene ya da beslenme programına yüklemesi beni hem şaşırtıyor hem de üzüyor. “İyi kilo verdirtiyor”, “Bana kilo verdiremedi”, “Kısa zamanda çok kilo verdirtti” gibi konuşmaları ne yazık ki sık sık duyuyoruz...
Önemli olan kilo vermek değil; verilen kiloları korumak ve sağlıklı beslenmeyi bir yaşam tarzı haline getirmektir. Bunun kolay olmadığının farkındayım ama sorumluluğu başkalarına yüklemek yerine kendiniz alırsanız başaracağınıza da inanıyorum.
Hedefin ister beslenme tarzını dengelemek, ister kilo vermek ve onu