Tek kişilik kolektif oyun

8 Mayıs 2023

Filmin çekimleri sırasında Orion Film Stüdyoları’na konuk olmuş, yönetmen Serdar Biliş’ten projeyi dinlemiş, çok meraklanmıştım. Anlatılınca tam olarak ne olduğu anlaşılamayan bir projeydi çünkü. Net olan şuydu: Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ölümsüz eseri “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” tek kişilik bir performansla sahneye taşınıyordu, o tek kişi Serkan Keskin’di ve işin içinde tiyatro ile sinema bir aradaydı.

“Saatleri Ayarlama Enstitüsü”nü Serdar Biliş sahneye ‘uyarlamış’ ama kendisinin bu ay Milliyet Sanat’ta Ece Saruhan’a da anlattığı gibi yazarın “O büyülü cümle dünyasına çok fazla dokunmadığı bir uyarlama bu. Zaten seyircisiyle konuşan eseri, nitelikli, edebi bir stand-up gibi seyirciyle konuşturma yoluna gitmiş. Bir yandan da hayatını bir film şeridi gibi hatırlayan Hayri İrdal’ın anlattıklarını göstermek için o film şeridini çekmeye karar vermiş. Görüntü yönetmeni Ahmet Sesigürgil ile bir araya gelerek Orion Stüdyoları’nda

Yazının Devamı

İstanbul’a yakışan müze

4 Mayıs 2023

Güzel bir bahar günü -ki mayıs geldi pek göremedik güneşin yüzünü, yağan yağmurlara sevinmekle baharı görmeden yaza girecek olmaya üzülmek arasında gidip geliyoruz- Tophane’ye inip bir kez daha İstanbul Modern’in kapısından gireceğimiz gün geldi sonunda. Türkiye’nin ilk modern ve çağdaş sanat müzesi olarak 2004’te açıldığı Karaköy 4 no’lu antrepoya 2018’de veda etmişti, yakın bir zamanda yeni binasında tekrar izleyicilerini ağırlamayı vadederek ve oldu gerçekten. Bu süreçte müze geçici binasında hizmet vermeye devam etti, Centre Pompidou, Whitney Müzesi, Centro Botin gibi pek çok müze ve sanat merkezinde imzası bulunan Pritzker ödüllü mimar Renzo Piano’nun kurucusu olduğu Renzo Piano Building Workshop (RPBW) tarafından tasarlanan yeni bina da kurucu sponsoru Eczacıbaşı Topluluğu ve Doğuş Grubu-Bilgili Holding ortaklığında inşa edilerek ziyarete hazır hale geldi.

İstanbul Modern bugün açılıyor, bizimse iki gün önceden gezmek gibi bir şansımız oldu. İlk söyleyeceğim,

Yazının Devamı

Kadının soyadı ve aile birliği

1 Mayıs 2023

Geçen hafta Anayasa Mahkemesi bir sürpriz yaparak kadının evlenirken kocasının soyadını almak zorunda olmasının eşitliğe aykırı olduğuna karar verdi ve Medeni Kanun’daki kadının yalnızca bekârlık soyadını kullanmasını engelleyen hükmü iptal etti. Bu şaşırtıcı, iç ferahlatıcı ve kadın erkek eşitliğine inananları (bir de inanmayanlar olduğuna da benim inanasım gelmiyor ama kararı alan Anayasa Mahkemesi üyeleri arasında bile var, görünüşe göre) sevindiren bir gelişme. Bir de bu soyadı meselesinin neden önemli olduğunu bir türlü anlayamayan, konu hakkında yazılıp çizilenlere “Bu mu derdiniz?” diyenler var ki evet, bu derdimiz.

Her insanın dünyaya geldiğinde sahip olduğu bir soyadı var (evet o da bir erkekten geliyor ki bu da bundan sonraki aşamada gündeme gelecek bir konu), bir de ailesi tarafından konan ismi. Bu ikisi bir arada onun kimliğini oluşturuyor. Kadınsan da erkeksen de sen o isimle büyüyor, okula gidiyor, iş hayatına atılıyor, işte ne bileyim mesleğine göre bir tanınırlık, bilinirlik ediniyorsun. O arada iş evlenme aşamasında geldiğinde iş bir taraf

Yazının Devamı

Hiç kimse masum değil

27 Nisan 2023

Geçen sene Antalya Altın Portakal’da aynı kuşaktan iki önemli yönetmenin epeydir merakla beklenen iki filmiyle tanıştık: “Karanlık Gece” (Özcan Alper) ve “Kurak Günler” (Emin Alper). İkisi de hem seyircinin hem eleştirmenlerin övgüleriyle karşılandı, ödülleri paylaştı ve isimlerinden başlayarak kimi paralellikler taşıyorlardı. Yaşanan karanlık ve kurak günlere, gecelere işaret ediyor, bunu bir kasabada yaşanan linç hikâyesinin etrafında yapıyor, mekân olarak da ‘obruk’ları kullanıyordu. Birçoğumuz obruk nedir, bu filmlerle öğrendik. Ayrıca her ikisinde de olayların ateşleyicisi kentten görev icabı gelen bir ‘yabancı’ya karşı beslenen şüphe ve onun kasabadan biriyle yaşadığı yakınlaşmadan duyulan rahatsızlıktı.

Nasıl denk geldi bunca benzerlik sorusunun cevabı bence “Karanlık Gece”nin başrol oyuncusu Berkay Ateş ile bu ay Milliyet Sanat’ta yaptığımız söyleşide: “Aynı kuşağın iki yönetmeninin aynı toplumsal süreçleri yaşarken benzer dertler edinip farklı bakış açılarıyla, bir noktada

Yazının Devamı

Neyzen Tevfik’in “Hiç”lik yolu

24 Nisan 2023

Zaman ‘ilham veren sözler’ zamanı. Her gün kalkıyoruz, instagramımızda bizi bekleyen bir dizi özlü söz oluyor mutlaka, günün anlam ve önemine, yazanın ruh hâline, dünyaya vermek istediği mesaja göre seçilmiş. Çoğunu ezbere biliyoruz da kim söylemiş, kim yazmış bilmiyoruz. Ya da daha fenası biliyoruz da yanlış biliyoruz. Mesela “Hayat üç buçukla dört arasındadır; ya üç buçuk atarsın ya da dört dörtlük yaşarsın”. Bildiniz, değil mi? Peki, kimin bu söz? Neyzen Tevfik’in. Dinleyeni mest eden bir neyzen, Türkçeyi bütün kıvraklığıyla kullanan bir şair, dilinin kemiği olmayan korkusuz bir hiciv ustası. Yazdıkları, yaşadıkları, anlattıkları, hakkında anlatılanlar ve adı çevresinde üretilen efsanelerle öyle müstesna bir kişilik ki insan neredeyse hayal kahramanı mı gerçek mi, emin olamayacak. Neyse ki geride bıraktıkları var, notaları, sözcükleri var. Şimdi bir de sahnede Uğur Yücel ile bütünleşen hayat hikâyesi var: “Neyzen Tevfik -

Yazının Devamı

Festivallerde ‘5050x2020’ hedefine doğru

20 Nisan 2023

Film festivallerine, ödül törenlerine bu gözle bakmayacağımız günler gelecek diye umuyorum. Sahneye kaç kadın yönetmen çıktı, biz bu festivallerde kaç kadın yönetmenin filmini izledik gibi bir kriter olmayacak bir gün kafamızda, sayılar birbirine yakın olacak zaten. O güne kadar, ister istemez var.

Sadece Türkiye’de değil dünyada da bu bir mesele, hatta “5050x2020” gibi bir hareketin ortaya çıkmasına neden olacak kadar gözle görülür bir mesele. Neydi bu hareket? İsveç Film Enstitüsü’nde CEO olarak görev yaparken sektörde kadın-erkek eşitliğini sağlayacak çalışmalara imza atan Anna Serner, 2016’da Cannes Film Festivali’nde bir seminer düzenlemiş, “2020’ye kadar festivallerde yüzde 50/50 oranını yakalayalım” gibi bir hedef göstermişti. Buradan ortaya çıkan 5050x2020 Cinsiyet Eşitliği Taahhüdünü imzalayan festivaller, başvuran filmlerin oyuncu ve ekip üyelerinden program danışmanlarına bütün alanlarda cinsiyet dağılımını ilan etmeyi ve eşitliği

Yazının Devamı

Neye güldüğümüzü unutmadık

17 Nisan 2023

“Liderimiz bir tanedir / O bir güneş gibidir / Gece gündüz ışıldar / Halkı için birdir, bir! / Lider, Lider! Yolun yolumuzdur! Soyun soyumuzdur!”

Coşku dolu bir şarkıyla açılıyor perde, varlığını ‘lider’ine armağan etmiş gayretli müfettişin (Mustafa Kırantepe) odasında buluyoruz kendimizi. Bugün onun için kutlu bir gün, zira liderden bir mektup gelmiş. Ona gelmiş, şahsına! Hitap falan yok, iki kuru satır ama müfettişin kendisini kutsanmış sayması için yetiyor da artıyor. Hemen işe koyulmak lazım, öncelikle bu mektubu dev boyutlarda bastırıp bütün şehrin hastanelerine, postanelerine, okullarına asacak, sonra da hemen hazırlıklara başlayacaklar. Zira tiyatro olimpiyatları başlamak üzere, müfettişin aklına da ne kadar müreffeh bir ülke olduklarını dosta düşmana sanat yoluyla anlatmak gibi bir cin fikir gelmiş. Emniyet teşkilatı olarak olimpiyatlara katılacaklar, liderden de mektup içinde ‘olur’ gelmiş işte.

Şimdi tek ihtiyaçları uygun bir metin. Bunun için de mesai arkadaşı olan polisle (Hasibe Eren) birlikte yazarın (Onur

Yazının Devamı

Mutlu olmaktan korkanların filmi

10 Nisan 2023

Bir filmi izlerken aklında en çok hangi sahnenin, hangi anın kaldığı, o sırada elinde bir kalem olsa hangi cümlenin altını çizeceğin, yaşadığın hayata, topluma, düzene dair çok şey söylüyor. Misal şu sıralar sosyal medyada en çok konuşulan ve bunu fazlasıyla hak eden filmlerden “Leyla’nın Kardeşleri”ne (Baradaran-e Leila) dair hep aynı cümlelerin alıntılanması bir tesadüf olmasa gerek.

Önce filmden söz edelim; İran’ın 1989 doğumlu parlak yönetmeni Saeed Roustayi’nin üçüncü filmi “Leyla’nın Kardeşleri”, İran toplumuna yoksul bir aile üzerinden bakıyor. O kadar da gerekçi bir yerden bakıyor ki, İran’da gösterimi yasaklandı. Film prömiyerini Cannes Film Festivali’nde yaptı ve FIPRESCI ödülünü kazandı. Leyla 40 yaşlarında, evlenmemiş, kendisini anne babasının ve erkek kardeşlerinin bakımına – geçimine adamış, son derece zeki, ileri görüşlü ve cesur bir kadın. Uluslararası ekonomik yaptırımlar altında ezilen ülkede aile borçtan harçtan başını

Yazının Devamı