Mükremin Abi'nin Hakkari'si

22 Haziran 1998

       ORADA bir kent var uzakta, hem de çok uzakta. Adı: Hakkari. Dört mevsimi bir arada yaşıyor. İnsanları sevecen, kilimleri dünyaca ünlü. En büyük sorunları: terör, yoksulluk ve cehalet. Ama tüm olumsuzluklara rağmen, Doğu ve Güneydoğu'nun başka hiçbir kentinde göremediğimiz kadar umut dolular.
       Çocuğundan yaşlısına, valisinden belediye başkanına, muhtarından savcısına, herhalde doğasından olsa gerek, konuşurken hepsinin gözlerinin içi gülüyor. Yine hemen hepsinin sözlerinin arasında bir nüktedanlık gizli. Tıpkı yıllarca önce bu topraklarda doğup büyüyen Bir Demet Tiyatro'nun Mükremin Abi'si gibi...
      Mükremin Abi'nin geçen yıl emekli olan Milli Eğitim Müdürü babası, dedesi de sonsuz espiri kaynağı imiş. Mükremin Abi, meşhur olduktan sonra, gelmese de, gitmese de Hakkarililer yine de onunla gurur duyuyor. Hatta yörenin dünyaca ünlü jirki kilimlerinden birinin motifine onun adını bile vermişler...
       Evet, Güneydoğu gezimizin bu haftaki durağı, Türkiye'nin en ücra köşesindeki Hakkari'ydi. Sıra sıra dağların, yüksek tepelerin oratasına

Yazının Devamı

21. yüzyılda mühendislik

19 Haziran 1998

       21. yüzyıla çok az kaldı. Bilgi Çağı olacağı konusunda herkes hemfikir. Üzerinde uzlaşma sağlanamayan konu ise yeni yüzyıla kimlerin damga vuracağı. Bilimadamları mı, yoksa ekonomistler, bilgisayarcılar, siyasetçiler, genetikçiler, tıpçılar ya da başkaları mı?..
       Tercihler konusunda son kararların verildiği şu dakikalarda, Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erçin Kasapoğlu'nun derlediği 21. Yüzyılda Mühendislik ismini taşıyan kitaptan aktarmalar yapmak istiyorum. Sanıyorum ufkunuzu önemli ölçü de açacak...
      Kasapoğlu, kitabını şu sözlere tamamlıyor:
       "21. yüzyıl mühendisliği araştırma, geliştirme, tasarım, yapım, üretim, işletme ve yönetim halkalarından oluşan bir zincir olacaktır. 21. yüzyılda sanayide müşteri taleplerini de mühendisler çözümleyecek, hatta bazı sanayi dallarında sermayenin nasıl kullanılacağına da mühendisler karar verecektir.
       Bu "eş zamanlı mühendislik" kavramının bir gereği olarak 21. yüzyılda mühendisler, pazarlamadan hukuka, işletmeden yönetim ve

Yazının Devamı

Özeller, KKTC ve yurtdışı

18 Haziran 1998

       ÜNİVERSİTE adaylarının tercihlerle ilgili son değerlendirmeleri yaptığı şu günlerde, birkaç hatırlatma daha yapmakta yarar görüyorum.
       Genel tercih; hem kalite açısından, hem de ücretsiz oluşu nedeniyle devlet üniversiteleri yönünde. Ama yoğun şekilde gelen sorulardan da anlaşılıyor ki, özeller ve yurtdışı üniversiteler de bir hayli gündemde.
       Son iki yılda şipşak kanunlarla açılan özel vakıf üniversitelerinin sayısı 18'e ulaştı. İçlerinde her açıdan çok iyi olanlar da var, zaman içinde iyi olmaya aday olanlar da. Ama bazıları da var ki, aradan kırk yıl geçse de değişen bir şey olmayacak...
       Parası olanlar için vakıf üniversiteleri iyi bir alternatif. Açıkta kalmaktansa, sınav hazırlığı ya da yurtdışı eğitim için milyarlarca lira akıtmaktansa iyi bir vakıf üniversitesine girmek avantaja dönüşebilir.
      Hangi özel üniversite daha iyi? Bize en fazla yöneltilen soru bu...
       Gazete ilanlarına, bastırılan buroşürlere, yapılan konuşmalara bakılırsa, bırakın özelleri,

Yazının Devamı

Bravo Sezen Aksu'ya

17 Haziran 1998

      MİLLİYET'in başlattığı "Haydi Güneydoğu'ya kampanyası duygulandıran gelişmelerle devam ediyor. Hemen hergün birbirinden ilginç bağışlar geliyor. Kimi gitarını, kimi piyanosunu, kimi harçlığını, kimi açtığı serginin ya da sergilediği oyunun gelirini, kimi de Sezen Aksu gibi 100 milyar lira değerindeki villasını bağışlıyor.
       Güneydoğu dışında gittiğimiz hemen her yerde, kampanyamızdan övgü ile söz ediliyor. "Çorbada bizim de tuzumuz olsun, biz neler yapabiliriz?" sorusu yöneltiliyor. Herkes öylesine içten ki, ilerisi için büyük umutlar veriyor. İşte nihayet Türkiye'nin yıllardır başını ağrıtan Güneydoğu sorunu bitiyor. Bu da coşku yaratıyor.
       Bu coşkuyu yaşarken dün önce Sezen Aksu ve menajeri Mustafa Oğuz, geldi. Ardından da Güneydoğu gerçeğini Eşkıya ile tüm dünyaya duyuran Şener Şen ve filmin yönetmeni Yavuz Turgul konuğumuz oldu. Onlar da geçen hafta Güneydoğu'da uzunca bir gezi yapmışlar. Ortak konumuz Güneydoğu ve Güneydoğu insanıydı. Şener Şen yöresel esprileriyle kırdı geçirdi. Yavuz Turgul ve Mustafa Oğuz ileriye yönelik ortak projelerin sinyallerini verdiler. Seze

Yazının Devamı

Çocuklar ne yapsın?

16 Haziran 1998

       GİRİŞ sınavları öğrenciler için hayati önem taşıyor. Yapacakları en ufak bir yanlış, yaşamlarının bundan sonraki bölümünü önemli ölçüde etkileyebiliyor. Örneğin bir soru eksik yapsalar en az 3 - 5 puan eksik alıp, hayallerindeki okullara girebilme şansını yitirebiliyorlar. Bir puanda ortalama 10 bin kişinin yer değiştirdiği göz önünde bulundurulursa, bir soruyu doğru ya da yanlış cevaplamalarının önemi çok daha iyi anlaşılır...
       İşte böyle bir ortamda, öğrenciler için bir sorunun bile hayati önem taşıdığı bir süreçte, üniversite birinci basamak sınavı ÖSS'de 2, Anadolu liseleri, fen liseleri ve meslekleri sınavında da bir soru yanlış olduğu için iptal edildi.
       Öğrencilere sınavda soru başına 1 ila 1.5 dakika süre veriliyor ve bu kadar kısa süre içerisinde soruyu hem okuması, hem de doğru cevaplandırması isteniyor. Bir başkasından yardım alması ya da kitabını açıp takıldığı yerlere bakması mümkün değil.
       Oysa soruları hazırlayan anlı, şanlı uzman öğretmenlerin ve onları kontrolle görevlendirilen profesörlerin böyle bir sorunu yok.

Yazının Devamı

Gaziantep'te eğitim

15 Haziran 1998

       TÜRKİYE'nin en zengin kentlerinden biri de Gaziantep. Ama galiba zenginlikle eğitim bir arada yürümüyor. Üniversite giriş sınavlarındaki başarı sıralaması bunun en açık göstergesi.
       Zenginlik sıralamasında ilk 5'e giren Gaziantep'in, başarı sıralamasında 50'nci sıralara kadar düşmesi, kentte eğitime gönül verenlerin en büyük üzüntü kaynağı.
       Türkiye'nin pek çok yerinde olduğu gibi, Gaziantep'te de, "daha çağdaş" bir kent için sivil inisiyatif bir araya gelmiş. Kentin aydınları, işadamları, akademisyenleri Gaziantep Kulübü çatısı altında toplanarak devletin, politikacıların, yerel yöneticilerin gözardı ettiği, ulaşamadığı, dudak büktüğü alanlara yönelmişler.
       Bu çerçevede düzenlenen "2000'e iki kala üniversite ve meslek seçimi" konulu bir konferans için hafta sonunda bu güzel kentimizdeydim. Üniversite adayı gençler ve aileleriyle uzun uzun konuştuk. Gençlerin de, ailelerin de kafaları bir hayli karışık. İyi bir üniversiteleri olmasına karşın çoğunun gözü İstanbul, Ankara ya da İzmir'de.
       Nasıl ki

Yazının Devamı

Orta öğretim başarı puanı

13 Haziran 1998

       ÜNİVERSİTE adaylarından bir bölümünün şu günlerdeki en büyük sıkıntısı, orta öğretim başarı puanı. Bir başka deyişle, öğrencinin lisedeki başarı durumunun, üniversite giriş puanına yansıması.
       Görünürde yararlı bir etken gibi görünen orta öğretim başarı puanı, son beş yıldır, hep sorun oldu. Bu yüzden fen liseleri çökme noktasına geldi. Öğrenciler başladıkları okulu bitiremez oldu. Başarılı öğrenciler, adeta cezalandırıldılar.
       ÖSYM'nin aldığı kararlar sürekli mahkemelerce bozuldu. Artık "değişmez" denilen son kararını da Danıştay durdurdu.
       Ardı arkası kesilmeyen bu yanlış uygulamalar yüzünden öğrenci ve velilerin ne ÖSYM'ye ne de devlete saygısı, güveni, beklentisi kaldı.
       Kaos yıllardır sürüyor. Sorun çözüleceğine her geçen yıl daha karmaşık hale getirildi. Üstüne üstlük bir de okul değiştiren uyanıklar cezalandırılacağına teşvik edilince, moraller iyice bozuldu.
       Ortaöğretim başarı puanı uygulamasını yıllardır yazdık. Ama bir kez daha hatırlatmakta yarar

Yazının Devamı

Teşekkürler Türkiye

12 Haziran 1998

       DOĞUSUNDAN batısına, kuzeyinden güneyine Türkiye'nin her karış toprağı, yediden yetmişine her vatandaşı bizim toprağımız, bizim insanımız. Aylardır Türkiye'nin dört bir yanında dolaşıyoruz. Aynı hoşgörü, aynı sevgi, aynı ortak duyguları paylaşıyoruz.
       Aynı şeylere kızıyor, aynı şeylerden mutluluk duyuyoruz. Başarımız hepimizin başarısı, üzüntümüz hepimizin üzüntüsü oluyor. Zonguldak'tan Batman'a, Yalova'dan Siirt'e aynı coşkuyu yaşıyoruz.
      Milliyet'in başlattığı "Haydi Güneydoğu'ya" kampanyasında da aynı duyguları hissetik. Çocuklar, gençler, öğrenciler, öğretmenler, veliler hepsi aynı duyguları paylaşıyor. O daha iyi, ben niye daha kötüyümden çok, niye hepimiz çok daha iyi olmuyoruz sorusunu sordular. Kendilerinden çok, daha acil durumdaki arkadaşları için bir şeyler istediler...
       Bu sıcak duyguları, Milliyet'in öncülüğünde Diyarbakır'da yapılacak Güzel Sanatlar Lisesi kampanyasında da fazlasıyla hissettik. Türkiye'nin dörtbir yanından öylesine samimi destekler geldi ki, bazen gözlerimiz yaşardı. Bügün Diyarbakır'da, yarın belki de B

Yazının Devamı