ORADA bir kent var uzakta, hem de çok uzakta. Adı: Hakkari. Dört mevsimi bir arada yaşıyor. İnsanları sevecen, kilimleri dünyaca ünlü. En büyük sorunları: terör, yoksulluk ve cehalet. Ama tüm olumsuzluklara rağmen, Doğu ve Güneydoğu'nun başka hiçbir kentinde göremediğimiz kadar umut dolular.
Çocuğundan yaşlısına, valisinden belediye başkanına, muhtarından savcısına, herhalde doğasından olsa gerek, konuşurken hepsinin gözlerinin içi gülüyor. Yine hemen hepsinin sözlerinin arasında bir nüktedanlık gizli. Tıpkı yıllarca önce bu topraklarda doğup büyüyen Bir Demet Tiyatro'nun Mükremin Abi'si gibi...
Mükremin Abi'nin geçen yıl emekli olan Milli Eğitim Müdürü babası, dedesi de sonsuz espiri kaynağı imiş. Mükremin Abi, meşhur olduktan sonra, gelmese de, gitmese de Hakkarililer yine de onunla gurur duyuyor. Hatta yörenin dünyaca ünlü jirki kilimlerinden birinin motifine onun adını bile vermişler...
Evet, Güneydoğu gezimizin bu haftaki durağı, Türkiye'nin en ücra köşesindeki Hakkari'ydi. Sıra sıra dağların, yüksek tepelerin oratasına kurulmuş bu mini minnacık kentimiz 3 bin yıllık tarihi boyunca hep kıyıda köşede kalmış. Bazen hatırlanmış ama, çoğu zaman hep unutulmuş.
PKK terörünün en fazla etkilediği kent. Irak ve İran'la olan yüzlerce kilometrelik sınır, yarardan çok hep zarar getirmiş. Onlar hep dostluktan yana. Ah bir de karşılığını alabilseler...
Hak etmedikleri eleştirilere çok üzülüyorlar: "Hakkari'de şehit vermeyen il, ilçe yok. Bunun sorumlusu olarak bizi görüyorlar. Oysa aynı şekilde bizim de bağrımız yanıyor. Uyuşturucunun merkezi Hakkari deniliyor. Bu da bizi üzüyor..."
Hakkarili, bir köşede unutulmuşluktan, aranıp sorulmamaktan, dahası hep kandırılmaktan muzdarip. Yıllarca hep memurun sürgünü, acemisi gönderilmiş. Tayini çıkan, ya daha gelmeden kaçmanın yolunu aramış ya da kendisini Hakkari'ye sürgün edenlere küfür ederek günlerini geçirmiş...
Tam her şeyden ümitlerini kestikleri anda, bir yıl önce kente tayini çıkan Türkiye'nin en genç valisi Nihat Canpolat (40), adeta kurtarıcı olmuş. Valiyle birlikte Belediye Başkanı Abdurrahman Keskin'e de moral gelmiş. Şu anda kent koca bir şantiyeyi andırıyor. "Siz Hakkari'yi birkaç yıl sonra görün" diyorlar, büyük bir gururla. Diğer kentlerde göremediğimiz bu sıcak vali - belediye başkanı diyaloğu, umarız kentin makus kaderini bir an önce değiştirir...
Kent merkezi'nin nüfusu 76 bin. Okul ve öğretmen sıkıntısı yok gibi. Ama, biraz branş öğretmeni eksiği var. 8 yıla en sorunsuz geçen illerin başında geliyor. Doğunun diğer kentlerinden farklı bir sosyal yapıya sahip. Çarşaflı, türbanlı, harem - selamlık oturma düzeni yok denecek kadar az. Düğünlerde gençler, Trakya düğünlerdeki gibi el ele gönül gönüle halay çekiyor, oyun oynuyor. Zaten RP buralarda hiç barınamamış! Hayırseverlerden tek istekleri, çocuklarını 2000'li yıllara taşıyacak bir gençlik merkezi. Sosyal ortam da üniversite için öylesine uygun ki. Açılsa, hem öğrenciler rahat eder, hem de kent kurtulur.
Yazara E-Posta: A.Guclu@milliyet.com.tr