Boşanmaların artması, yalnız ebeveynlik edenlerin sayısını da artırdı. Bekâr Anneler Derneği boşandığı yıllarda hiçbir destek mekanizması bulamayan ve kendi gibi bu dönemden geçen annelere ulaşma çabasıyla yolda
Bir çocuğu büyütmek için bir köy gerekir, ancak ne yazık ki günümüzde o köylerden eser kalmadı. Özellikle şehir hayatında, ebeveynlerin yoğun iş temposunda çalışması, aile büyüklerinden uzakta yaşam, sosyal destek mekanizmalarının pahalılığı gibi pek çok sebepten, çocukların bakımı ile ilgili tüm sorumluluk anne ve babada. Bir de boşanmaların artmasıyla milyonlarca ailede, çocukları tek ebeveyn büyütüyor ve genelde bu kişi anne oluyor. TÜİK verilerine göre, ülkemizde 3 buçuk milyondan fazla bekâr anne var. Bu sayıya boşanma aşamasında olanlar dâhil değil. Sanılanın aksine, boşanmış annelerin en büyük sıkıntısı ekonomik zorluklardan çok yalnızlık. Boşandığı yıllarda hiçbir destek mekanizması bulamayan ve kendi gibi bu dönemden geçen annelere ulaşma çabasıyla
20 yılı aşkın zamandır ekranlarımıza misafir olan, uzun yıllar Ana Haber Bülteni ve gece haberlerini sunan spiker Sonay Dikkaya, otizmli oğlunun daha iyi eğitim alması amacıyla 8 yıl önce gittiği ABD’den döndü. Dikkaya ile yaşadıklarını, oğluyla ilişkisinin dönüşümünü ve Türkiye özlemini konuştuk
Ekranların tanınan haber spikeri Sonay Dikkaya, bundan 8 yıl önce ani bir kararla NTV’den ayrılmış ve otizmli oğlu Şan ile birlikte Amerika’ya gitmişti. “Bir gün mutlaka döneceğim” düşüncesiyle giden Dikkaya, kısa bir süre önce, 17 yaşındaki oğluyla İstanbul’a döndü. Biz de ayağının tozuyla buluştuk ve 8 yılda yaşadıklarını, oğluyla ilişkisini, hayal kırıklıklarını, farkındalıklarını konuştuk.
Türkiye’ye dönmeye nasıl karar verdiniz?
Zaten bir gün döneceğim diye gitmiştim. Koronadan sonra okul sistemi çok zorlaştı. Bir yıl okula gidemedi, başka yere taşındık. Yeni okulunu hiç sevemedi. Liseye başlayınca sabah 6.30’da çıkması gerekiyordu. Şan’ın bebekliğinden beri uyku problemi var. İlaç
11 yaşına yeni giren kızım, ısrarla akıllı telefon istiyor; çünkü sınıfında sadece kendisinde yokmuş! Bu durumla başa çıkmak zor ve biliyorum ki yalnız değilim. Akıllı telefonların olumsuz etkileri İngiltere, Fransa başta olmak üzere pek çok ülkeyi okullarda yasaklara zorluyor. Peki, yasaklamak çözüm mü?
Kızıma 12 yaşından önce telefon vermek istemiyorum. 16 yaşından önce sosyal medya kullanıcısı olmasını uygun bulmuyorum. Teknolojinin hayatımızın önemli bir parçası olduğunu biliyorum ve eski kafalı değilim ancak risklerin farkındayım. Öte yandan, kızımın arkadaşları arasında akıllı telefonu olmayan tek çocuk olmasını da istemiyorum. Orta çocukluk ve ergenlik döneminde bir gruba ait olmanın, kabul edilmenin ve akran onayının ne kadar kritik olduğunun bilincindeyim ve onu incitmek istemiyorum ancak sisteme teslim olmayı da kabul edemiyorum. Bu kısırdöngüyle boğuşurken, gördüm ki yalnız değilim. İngiltere’de çocuklara 14 yaşına kadar akıllı telefon verilmemesini savunan Clare Fernyhough ve Daisy Greenwell adında iki anne WhatsApp grubu kurdu ve
DSÖ’nün, Dünya Obezite Günü’nde açıkladığı rapor, çağımızın hastalığının obezite olduğunu gösteriyor. Prof. Dr. Abdullah Bereket, obezitenin tedavisi çok zor bir hastalık olduğunu ve çocukların sadece fizyolojik problemler değil, aynı zamanda etiketlenme, suçlanma ve akran zorbalığı gibi duygusal faktörlerle de mücadele etmek zorunda kaldığını söylüyor.
Vücuttaki yağ miktarının sağlığı bozacak şekilde artması olarak tanımlanan obezite tüm dünyada giderek yaygınlaşıyor. Hareketsiz ve yüksek konforlu yaşam koşulları, sağlıksız beslenme ve genetik faktörler obezite görülme sıklığı artırırken, ülkemiz de bu konuda üst sıralarda.
Dünya Sağlık Örgütü’nün, 2022 verilerine dayanan son raporuna göre, dünyada 1 milyardan fazla kişi obez. Türkiye, 200 ülke arasında obezite oranları açısından kadınlarda 42’nci, erkeklerde 60’ıncı sırada; Avrupa’da ise Türkiye ilk sıralarda yer alıyor. Çocuklarda ve ergenlerde obezite oranı ise 1990’dan bu yana 4 kat artmış
Sınıfın yaramazı diye etiketlenmiş çocuklar, “Evinde otur, bu saatten sonra sahne senin neyine” diyenlere inat ev hanımı veliler öğretmenlerle tiyatro sahnesinde bir araya geliyor. Bir öğretmenin hayali “Pinhan Sahne”nin hikâyesini kurucusundan dinledik
Okulda tiyatro grubu kurma fikri nasıl ortaya çıktı?
Tiyatro benim için hep bir sevdaydı; çünkü sahne büyüleyici bir yer ve iyileştiremeyeceği kalp yok. Öğretmenlik mesleğine başladığımda hep şu hayalim vardı; mezun ettiğim her çocuğun kalbine dokunmuş olmak. Bu amaçla yola çıkınca tiyatronun da en iyi yoldaş olduğunu fark ettim. Daha sonra hem eltim hem de seçilmiş kız kardeşim olan Semra Baca ile yola devam ettik. Sahneyi ve seyirciyi büyüttük. Geçen sene 2 bin 500 kişiye gösterim yaptık. Yılda en az 10 seans oyun sergiliyoruz. Bu sene ekibimize Hamit Taş da girdi ve şu an Pinhan Sahne üç yönetmenle yoluna devam ediyor. Pinhan Sahne Türkiye’de halka açık oyun sergileyen ilk okul tiyatrosudur.
Oyuncuları nasıl seçiyorsunuz?
Hani
Akran Arabuluculuk Derneği, binlerce öğrenci ve öğretmene arabuluculuk, iletişim ve müzakere eğitimleri vererek öğrenciler arasındaki ilişkilerin olumlu yönde geliştiği bir okul iklimi hedefliyor.
Ülkemiz ne yazık ki akran zorbalığı konusunda dünyada üst sıralarda yer alıyor. PISA 2022 verilerine göre Türkiye’deki öğrenciler en sık sözel ve ilişkisel zorbalık yaşadıklarını bildirdi. Zorbalık içeren davranışlardan herhangi birine uğrayan öğrenci ortalaması OECD ülkelerinde yüzde 20, Türkiye’de ise yüzde 27 oldu. Akran zorbalığından şikâyet etmenin dışında, bu durumun değişmesi için neler yapıyoruz? İşe önce dilimizi değiştirerek başlayabiliriz. Zorbalık kelimesini daha fazla popüler hâle getirmek yerine akran barışından, nezaketten, hoşgörülü iletişimden bahsedip çocuklara da bu şekilde model olabiliriz. Ortaokul ve lise öğrencilerinin müzakere becerilerinin geliştirilmesi, kişiler arası şiddet kültürünün azaltılması için kurulan Akrander (Akran Arabuluculuk Derneği) bir taraftan
Kozmetik çılgınlığı herkesi sarmış durumda. 10 yaşındaki kız çocukları birbirlerine cilt bakım rutinlerini anlatıyor. Sosyal medyanın etkisiyle erken yaşta cilt bakım ürünlerine özendirilen çocuklar için riskler neler?
Sosyal medyada en çok izlenen videoların başında makyaj videoları geliyor. Kozmetik sektörü, akıl almayacak pazarlama stratejileriyle hepimizin evine giriyor. Kız çocukları da bu çılgınlıktan nasibini almış durumda. 11 yaşındaki kızım, arkadaşlarının aldığı ve adını daha önce hiç duymadığım cilt bakım ürünlerinden bahsediyor. Yerli yabancı pek çok sosyal medya fenomeni, küçük kızlarıyla kozmetik alışverişi yaptığı videolarını paylaşıyor. Kim Kardashian’ın kızı North West ayrıntılı cilt bakımı rutininin yer aldığı Tiktok videosunu paylaştığında 9 yaşındaydı.
Henüz iki basamaklı yaşların başındaki çocuklar, doğum günlerinde birbirlerine kozmetik ürünleri hediye ediyor. Yüz maskeleri, serumlar, antiaging kremler… . Belli markaları kullanmazlarsa kendilerini dışlanmış hissediyorlar. Ebeveynler olarak
Bugünlerde “Zaten” ile herkesi sohbete çağırıyor Melis İşiten. Martta da yeniden sahnelere dönmek için gün sayıyor. İşiten, kızı Ada ile olan ilişkisi içinse ”Ebeveyn egosu ile ben ona öğretiyorum diyemem asıl ben ondan her gün çok şey öğreniyorum,” diyor.
Her daim yüksek enerjisi, pozitifliği, güler yüzü ile tanıdığımız bir oyuncu Melis İşiten. Geçtiğimiz yıl turneden dönerken oyuncu arkadaşlarıyla geçirdiği ve ekip arkadaşlarının ölümüyle sonuçlanan trafik kazasından sonra hayata başka bir yerden bakmaya başladı. Kendi tabiriyle karanlık bir dönemin ardından, yeniden işlerine dönen ve hayatının en üretken dönemine giren oyuncu, YouTube’da Zaten isimli bir talk show yapmaya başladı. Konuklarıyla yaptığı keyifli sohbetlerle bolca izlenen ve bir taraftan yeni tiyatro oyununa hazırlanan Melis İşiten ile ilkokul 2. sınıfa başlayan kızı Ada’yla ilişkisi ve ebeveyn olmak üzerine konuştuk.
Geçtiğimiz yıl geçirdiği trafik kazasından sonra çok zor günler geçirmiş İşiten. O