Zeynep İşman

Zeynep İşman

zeynepisman@gmail.com

Tüm Yazıları

Bebekler büyürken sakin ve sağlıklı atlatılması gereken önemli gelişim adımları var. Bezi bırakma ve tuvalet alışkanlığı edinme de bu kritik geçişlerden biri. Psikolog Nazlı Aysu Şen, bize bunun yollarını anlatıyor

Memeden ayrılma, yürümeye başlama, konuşma, bezi bırakma, yuvaya başlama hayatımızdaki önemli geçiş anları. Aceleye getirilmeden, bilinçle ve sağlıklı bir şekilde aşılması gereken bu geçiş dönemlerine her çocuğun hazır oluşu farklı olabiliyor. Pek çok çocuğun bezle vedalaşması uzun sürebiliyor. Bu süreç sağlıklı yönetilmezse daha da uzuyor ve yetişkinlikte farklı psikolojik sorunlara sebep olabiliyor. Bu konuda yazılan kitaplardan “Cırt Cırt’lı Tuvalet Eğitimi”nin yazarı psikolog Nazlı Aysu Şen’e sağlıklı tuvalet alışkanlığı kazandırmak için dikkat çeken noktaları sorduk.

Haberin Devamı

“Hangi aşamalar takip edilmeli?”

1- İlk aşamada çocuğun motivasyonunun gelişmesi için tuvalette kullanılacak materyalin çocukla birlikte seçilmesi önemlidir. Tuvalet eğitimine başlamadan önce çocuğu lazımlıkla ya da tuvaletle tanıştırmak gerekir. Yani eğitim öncesinde birkaç hafta lazımlık ya da tuvalete oturup kalkma becerileri geliştirilmeli.  Tuvalet eğitim süreci çocuğun zihninde somutlaştırıldıktan sonra bez çıkarılarak çocuğun bağımsız bir şekilde tuvaletini yapması için olanak tanımalı ve desteklenmelidir.

“En yaygın yaş aralığı 18-36 ay”

2- Her çocuğun tuvalet eğitimine başlama yaşı farklılık gösterebilir. Çocukların büyük bir çoğunluğu 18-24 ay arasında mesane ve bağırsak kaslarını kontrol etme yeteneğini kazanırlar ama her ne kadar ideal yaş aralığı bu olsa da tuvalet eğitimini sağlıklı bir şekilde tamamlamak için özellikle ülkemizde en yaygın yaş aralığı 18-36 ay arasıdır. Bunun sebebi ise eğitime başlarken kas gelişiminin tek başına yeterli olmamasıdır.

“Ebeveyn de hazır olmalı”

3- Bir diğer dikkat etmemiz gereken nokta ise ebeveynin hazır olmasıdır; çünkü süreçte alta kaçırma gibi kazalar olması olasıdır. Ebeveynin tahammül seviyesi yüksek olmalı ki böyle kazalar sırasında çocuğa kızmamalı, onu utandırmamalı ve doğru davranışı sergileyebilmesi için onu teşvik etmelidir.

Haberin Devamı

“Çikolata, şeker gibi ödüller verilmemeli”

4- Süreç devam ederken arada bir “Tuvalete gitmek ister misin?” gibi nazikçe hatırlatmalar yapılabilir. Lazımlık ya da klozette bekleme esnası çocuklar için sıkıcı olabileceği için çocuğu orada desteklemek adına lazımlığında oynayabilecek özel bir oyuncak kullanılabilir. Çocuğun kendini temizlemeyi öğrenmesi, sifonu kullanabilmesi, ellerini yıkaması gibi davranışlar da sırası ile öğretilmelidir. Son olarak bu dönemdeki ödüllendirmeler sözel olmalı yani çikolata, şeker, sticker gibi şeylerin verilmesini sağlıklı bulmuyorum. Çünkü bu çocuğun kazanması ve yapması gereken bir eğitim. Bunun için ekstra bir ödüle ihtiyaç duyulmamalı. Tabii ki burada kastımız özel çocuklarımız için değil.

“Kaygı bozukluğu yaşanabilir”

5- Bu süreçte enürezis (idrar kaçırma) ve enkoprezis (kaka kaçırma) gibi durumlarla karşılaşılabilir. Çocuklarda kaygı bozukluğunun başlamasına, özgüven problemlerinin gelişmesine sebebiyet verebilir. Ek olarak çok sık görülmemekle birlikte uyum güçlükleri ve sosyal fobiye sebep olabilir. Çok sık rastlanılan durumlardan biri de korku ve kaygılarıdır. Bu durumda da “Aman tuvalet eğitimi yaşı geçiyor” diye telaşlanıp çocuğun üzerinde baskı kurulmadan, korku ve kaygıları çözülmeye çalışılmalı. Çözümlenmediği ya da bunlar dışında bir problemden kaynaklandığı durumda bir uzmandan muhakkak destek alınmalı.

Haberin Devamı

Çocuğunuz beze veda ederken

“Çocuğum eğitimi reddediyorsa?”

Her çocuğun eğitimi reddetmesinin sebebi farklıdır. Öncelikle sakin kalıp çocuğun eğitimi neden reddettiğinin tespitini doğru yapmak gerekir. En büyük sebeplerinden biri tek kullanımlık bezlerin çocuğa konfor alanı sunması. Bu noktada aileler bez kalitesini düşürebilir. Bazen de dil gelişiminin yeterli düzeyde olmaması eğitimin alınmamasına sebep olabilir. Bu gibi durumlarda öncelik dil gelişimi üzerine olmalı, tuvalet eğitimi üzerine  kaygılanmadan arka planda yatan dil gelişimine odaklanılmalı.