Koronavirüs salgını nedeniyle okullar tatil olunca ebeveynleri “Dışarı çıkmadan çocuklarla evde nasıl vakit geçireceğiz?” telaşı sardı. Sizler için evde yapabileceğiniz, basit ve keyifli oyun önerilerini derledik
Yoğun tempolu hayatlarımızda çocuklarımız da sürekli bir aktivite yapma gerekliliği ile büyüyor. Tüm zamanları, dersler ve kurslarla dolu. Hal böyle olunca çocuklarla evde vakit geçirmenin nasıl bir şey olduğunu unuttuk. Çocuklarımızın her anını doldurmamız, sürekli oyun oynamamız ve sıkılmamaları için aktivite bulmamız gerektiğini düşünüyoruz. Oysa ki ebeveyn olarak öncelikli görevimiz, çocukları oyalamak ya da canları sıkılmasın diye sürekli oyun oynamak değil.
Bu zamanı bir fırsat olarak değerlendirip, bazen de boş durmayı, yalnız kalmayı, sıkılabilmeyi, kendini oyalayabilmeyi hem kendimize hatırlatır, hem de çocuklarımıza model olabiliriz. Kendini oyalayabilme kapasitesi önemli bir beceridir ve çocuklukta gelişir. Bunun için de yalnız kalmak gerekir. Yalnız ve boş kalınca yaratıcı fikirler
Stan Tatkin “Ebeveynler arasındaki ilişkinin çocuk üzerindeki etkisi; ebeveynle çocuk arasındaki ilişkiden daha büyüktür” diyor
Dünyaca ünlü çift ve aile terapisti Stan Tatkin sağlıklı ilişkilerin formülünü 21 Mart’ta düzenlenecek online seminerle anlatacak. Seminerin ardından 22-23 Mart’ta ise uzmanlar için online eğitim verecek Tatkin “Çift Terapisinde PsikoBiyolojik Yaklaşım” olan PACT yaklaşımını geliştiren kişi. PACT Enstitüsü’nün de kurucusu olan Tatkin’le seminer öncesi sağlıklı ebeveyn-çocuk ilişkisini konuştuk.
Mutlu çocuklar yetiştirebilmek için ideal aile ortamı nasıl olmalı?
İlişkileri güvenli işleyen çiftler sağlıklı bir aile ortamı yaratabilir. Bu da, partnerlerin adaletli ve hassas olma prensiplerine göre hareket etmeleri anlamına geliyor. Çiftlerin gücü paylaşırken iş birliği ve dayanışma konularına kendilerini adamaları; kendi özellerinde ve dışarıda birbirlerini korumaları, yanlış anlaşılmaları ve yaralanmaları hemen ya da
Saadet Öğretmen (Saadet Özkan) İzmir’de açılacak Çocuk İhmal ve İstismarını Önleme Merkezi’nde eğitimler vereceklerini ve tek bir merkezden davaları takip edeceklerini söylüyor
Bu hafta konuğum, İzmir’in Menderes ilçesinde çalıştığı okuldaki müdürün altı kız öğrenciye yaptığı cinsel istismarı ortaya çıkaran ve yıllarca mücadele edip, 83 yıl ceza almasını sağlayan Saadet Özkan. Türkiye’nin dört bir yanındaki davalarda, suçluların cezasız kalmaması için mücadele ederken, 20 Mart’ta İzmir’de açılacak Çocuk İhmal ve İstismarını Önleme Merkezi’nin bir ilk olacağını söylüyor.
Çocuk istismarı ile mücadele yolculuğunuz nasıl başladı?
İzmir-Menderes’de çalışmaya başladığım okulda, okul müdürünün çocukları taciz ettiğini fark etmemle birlikte bu mücadelem de başladı. Hukuk mücadelemiz 5 sene sürdü. 83 yıl ceza aldırdık. Elimde fırsat olsa da şunu diri diri gömsem diyorsunuz. Çünkü dayanılır bir şey değil bunlar.
Fiziksel ve duygusal durumların bedenimiz üzerinde ne gibi etkileri olduğunu anlamamıza yardımcı olan Bodhi Medicine-Farkındalığın Şifası’nı bu alanda çalışan Nirdosh Kohra ile konuştuk.
Meksika Anahuac Üniversitesi’nden tıp doktoru olarak mezun olan fakat modern tıbbın insanlara nadiren şifa getirdiğini fark edip, hastalıkların ana nedenlerini ve gerçek çözümlerini bulmaya yardım edecek yöntemleri aramak için dünyayı dolaşan Dr. Nirdosh Kohra, Farkındalığın Şifası eğitimi için DO-UM’un davetiyle, nisan ayında İstanbul’a geliyor. Kohra ile fiziksel ve duygusal olayların, bedenimiz üzerinde ne gibi etkileri olduğunu anlamamıza yardımcı yeni bir yaklaşım olan “Bodhi Medicine” yöntemini konuştuk.
Herhangi bir hastalığa sebep olan üç temel koşuldan bahsediyorsunuz. Bunlar nedir?
Üç temel koşul; beklenmedik bir şekilde yaşadığımız durumlar, günlük hayatımızda başa çıkmamızın zor olduğu, şok edici ya da çok güç durumlar ve içinden geçerken yalnız olduğumuzu hissettiğimiz durumlardır.
Miner & Co şirketinin 2015 yılında yaptığı bir araştırmaya göre, çocukları telefon ya da tablet yerine televizyon izlemeye zorlamak, onları disipline etmenin modern bir yolu imiş. Çünkü televizyon artık ikinci sınıf bir ekran sayılıyor. Başka bir deyişle, televizyon out, dokunmatik cihazlar in. Özellikle gençler arasında televizyon izlemek demode bir davranış olarak algılanıyor. Zaten dünyanın önde gelen içerik üreticisi firmaları da, son 2 yılda internetten video izleme oranlarının, televizyon izlemeyi geçtiğini söylüyor.
Bu araştırma bana kızımla yaşadığım diyalogları düşündürdü. Gerçekten de onu telefon ve tabletten uzaklaştırmak için, “Biraz televizyondan çizgi film izlemeye ne dersin?” derken buluyorum kendimi bazen. O da bana “Ama anneee telefonundan oyun oynamak istiyorum.” diye itiraz ediyor. Kabul etmeliyiz ki, zihinsel işleyişleri, algıları, olaylara bakışları bambaşka çalışıyor.
Ebeveynler olarak, kontrol edilemez bir hızla gelişen teknoloji çağından korkuyoruz. Çünkü neyle karşı karşıya
Şehir plancısı Gizem Kıygı ile gönüllü gençlerin oluşturdukları Şehir Dedektifi İnisiyatifi, çocuk dostu şehir amacıyla ilk aşamada “Çocuklar İçin Beyoğlu Haritası” hazırlamışBeyoğlu’nun kalbimdeki yeri özeldir. Küçükken hafta sonları, babaannemle Kadıköy-Karaköy vapurunda martıları besler, sonra Tünel ile Şişhane’ye çıkar, balık pazarından geçerek, Tepebaşı’ndaki evine giderdik. Bu rota benim için hep çok büyülüydü, o yüzden hafta sonlarını iple çekerdim. Sonra büyüdüm; her üniversiteli genç gibi Beyoğlu buluşmaları unutulmazdı. İş hayatına girdim, Beyoğlu beni yine bırakmadı, tam 10 yıla yakın orada çalıştım. Geçirdiği değişime üzülsem de ne ben Beyoğlu’ndan ne Beyoğlu benden hiç vazgeçmedi.
10 yıl önce, “Beyoğlu Macerası” kitabını görünce, anne olduğumda, kızıma yaşadığı şehri anlatmaya, güzelliklerini göstermeye söz vermiştim. Geçen yıl bir cumartesi, elimizde kitabımızla Beyoğlu turu yaptık.
Bazı kadınlar çok tatlı. Rahat durmuyorlar. Allah’tan rahat durmuyorlar. “Bu dünya için tüketmekten başka ne yapabilirim” diye kafa yoruyorlar. Konfor alanlarından çıkıp, zor olanı seçiyorlar. Zor ama iyi olanı. Elif Çatıkkaş ve Yasemin Kırkağaçlıoğlu da işte bu kadınlardan. Koç Üniversitesi’ni bitirip iş hayatında hızlı adımlarla yükselirken, anne olduktan sonra yaşadıklarını sorgulamaya başlayınca, ellerini taşın altına koymaya karar vermişler. Reşitpaşa’da küçücük bir binada kurdukları “Kokopelli Şehirde” ile ekolojik yaşam, permakültür, gübre ve toprak üretimi, su arıtma, sıfır atık gibi konularda atölyeler düzenliyorlar.
Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Elif Çatıkkaş: Pierre Loti’de doğdum, kendi gıdasını yetiştiren, şehirde toprağın içinde olabilen son nesillerdenim. Koç Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunuyum. Yıllarca IT departmanlarında çalıştım. Annelikle birlikte gelen, kendimde neye hizmet ettiğime dair bir arayışa girdim. İşin akademik tarafını da merak edip
Çocukların ekran bağımlılığı, dikkat dağınıklığı sorunları, siber zorbalığa maruz kalma oranları ve ebeveynlerin kaygıları her geçen gün artıyor. Bununla birlikte, çocuk içerikleri de çığ gibi büyüyor.
Teknolojinin gelişim ve değişim hızına ayak uydurmak mümkün değil. Ne olduğunu bilmediğimiz bir dünyanın içinde, çocuklarımızı nasıl koruyacağız? Sınırları nasıl koyacağız? İnanılmaz bir hızla büyüyen, çocuk medyası ve içerik sağlayıcılar nereye doğru gidiyor? Bizleri neler bekliyor?8.si düzenlenen TRT Uluslararası Çocuk Medyası Konferansı’nda, çocuk medyasının dönüşümü ve bu dönüşümün beraberinde neleri getirdiği konuşuldu. Uzmanların hemfikir olduğu konu; teknolojiyi düşmanımız olarak görüp savaşırsak, kaybeden taraf oluruz. Bunun yerine teknolojiyle kol kola girip, onun bizi yönetmesini değil, onu yönetebilmeyi öğrenmeliyiz. Ve aynı mantığı çocuklarımıza da öğretebilmeliyiz.
“Çocuk içerikleri dünyası tam bir savaş alanı”Çocuk