HAYAT AMACINIZI BULABİLDİNİZ Mİ ?

24 Ocak 2016

“Bir amaca bağlanmayan ruh yolunu kaybeder. Çünkü her yerde olmak, hiçbir yerde olmamaktır.” Diyor deneme yazarı Montaigne.

Hayatının amacını bilmek

Çok uzun süredir duyduğum bir söz “Hayattaki amacımı bilmiyorum, sen biliyor musun ?”

Bu soruyu sorma aşamasına gelmiş insanları önce tebrik ediyorum çünkü bu farkındalığa erişmek bile o kadar önemli bir düzey ki…

Çoğumuz asalak gibi yaşamlar sürüyoruz. Neredeyse gün içinde ayık geçirdiğimiz 16 saatin 16 saatinde de ne yaptığımızın farkında değiliz. Günaydın diyor muyuz kendimize. Alelacele sokağa fırlıyoruz, trafikte söylene söylene işe gidiyoruz, bizden istenilen her ne varsa oflaya poflaya zorla yapıyoruz, sıkıntıdan yüzlerce kahve içip vücudu kafein bombardımanına sokuyoruz, iş bitiyor yine trafiğe küfrede küfrede eve dönmeye çalışıyoruz.

Eve döndük, çocuklar aç, eş aç, mutfak koşturmacaları başlıyor, çocukların ödevi yapılıyor, evin dağılan her yeri toplanıyor da kişi bir kendini toparlayamadan yatağa yatıyor…derken alarm sesi…GÜNAYDINNN işte sana yeni ezbere bir gün daha….

Etrafımda sevdiği işi yapıp çok iyi paralar kazanan insanlar olduğu için şimdi bu yorumum size acımasız gelebilir ama söyleyeceğim;

Yazının Devamı

Sosyal medya öpücüklerimiz hastalık MIŞ !!

22 Ocak 2016

Sosyal medya yaşamlarımıza ivme kattığından beri hepimiz saçmalar olduk:)

Fotoğraflarda zıplamalar, öpücük göndermeler, perende atmalar, “haberim yokmuş gibi çek panpa” yazıp aslında kendimizi pek de beğendiğimiz fotoğraflarımızı paylaşmalar, bir de TBT furyası.. yani geçmiş zamandaki fotoğraflarımızı paylaşmamız diyelim..

Burada çok önemli bir noktaya değinmek istiyorum: Bunu yapan sadece kızlar değil ! Erkekler de çok.

Fotoğraf çekebilmek için şık şıkıdım giyinip tüm marifetlerimizi sergilediğimiz mükemmel sofralar hazırlıyoruz. Sofra yoksa en güzelinden bir çiçek koyup kahvemizle yudumluyoruz. Bir bakıma iyi çünkü özenli olmaya teşvik ediyor sosyal medya:)

Ne kadar çok arkadaşımız olduğunu ve ne kadar “MUTLU” yaşamlar sürdüğümüzü göstermemiz işin cabası..

Herkes çok mutlu, herkes geziyor, herkesin ÇOK arkadaşı var.. Yaşasın…

Halbuki o kadar ANLIK fotoğraflar çekiliyor ki ! 5 dakika sonranızı kim bilebilir ?

Tanıdık tanımadık kim varsa bizi takip etsin, takipçi sayımız artsın, o da olmadı takipçi satın alalım da matah bir şey olduğumuz görülsün..

Yazının Devamı

Neden bu kadar mutsuzuz ?

21 Ocak 2016

Mutsuzum, Mutsuzsun, Mutsuz

Ama neden ?

Şimdi size kısa bir hayat hikayesi anlatacağım..

Steve Jobs, i phone telefonlarımızın, i padlerimizin babası, apple ve pixar’ın kurucusu 2011 yılında Pankreas kanseri yüzünden aramızdan ayrıldı, yıllarca bu hastalığı çekti ve onca mal varlığı, onca milyonlar sağlığını kurtarmak için çare değildi. Evet hikaye bitti.

Para, Jobs’ı kurtaramadı, parası varken yıllarca hasta yaşadı. Belki çok da mutsuz yaşadı..

Bu hikayeyi, mutsuzluğun başlıca sebebini “ekonomik sıkıntı” olarak gören okuyucular için yazdım.

Etrafınızda görüp “o benden daha fazla kazanıyor, tuzu kuru” dediğiniz o insan da inanın ne cebine giriyorsa kuruşuna kadar harcıyordur. 1 kazanırsak 2, 10 kazanırsak 11 harcıyoruz. Kredi kartı taksitiyle, banka kredisiyle, çekle, onunla, bununla kendimizi kandırıyoruz. Aramızdan kaç kişi her ay hesaplı gidiyorsa alkışlıyorum.

Tatminsiziz. Egolarımız çok yüksek. Kıskancız. Onda varsa bende de olacak modundayız.

Yazının Devamı

BAŞINA GELEN HER ŞEYİ SEN ÇEKİYORSUN !

18 Ocak 2016

“Yok artık” dediğinizi duyar gibiyim:)

Yapılan haksızlıkları, yalanı, riyayı, aldatmaları da mı ben çekiyorum ? Hele ki bu kadar iyi bir insanken..Kimseye zerre kötülük düşünmezken …?

Evet ! Aynen öyle..Acı haber:) Sen çekiyorsun.

Mesela tam şu an geleceğimizi oluşturan düşünceler içindeyiz. Fark ederek ya da etmeyerek ağzımızdan çıkan her kelime, içimizden geçen her düşünceyle kalıplar yaratıyoruz.

Bugünü de geçmişteki düşünceleriniz oluşturuyor. Yani bugün başınıza ne geldiyse geçmişte düşünüp senaryoları siz hazırladınız.

İlk duyduğumda bende de tuhaf bir tepki oluşmuştu. Ancak şöyle 1 hafta boyunca internetten güzel müzikler eşliğinde meditasyonlar yapıp kendi düşüncelerinizi analiz ederseniz, neyi neden çekmişsiniz eminim sonuca yaklaşacaksınız.

Şöyle örnek vereyim;

Çoğunuzun bildiği üzere, evren (enerji yasası) ne derseniz onu önünüze koyar. Emrinize amade olarak zaman içinde çalışmalara başlar ve isteğiniz doğrultusunda titreşim yayan olayları ve objeleri getirir.

Yazının Devamı

BEKLENTİLER HEP YARALAR

18 Ocak 2016

Beklentini en yüksekte tut ki düşüşün muhteşem olsun:)

Ne çok şey bekliyoruz hayattan, insanlardan ve beklerken ne kadar da çok yorulup hayal kırıklıkları yaşıyoruz. Her şeye bir anlam yüklüyor ve karşılık bekliyoruz. Bazen de karşımızdakine kapasitesinden ÇOK fazla anlamlar yüklüyoruz, böylece ÇOK fazla hayal kırıklıkları yaşıyoruz.

Aksini söyleyen olsa da insanız ve içimizde bir yerlerde umduğumuz karşılıklar var çünkü bu, doğamızda var.

Aslında beklenti dediğimizde bir nevi kendi sorumluluğumuzu almayıp karşımızdakilere yüklüyoruz.

“Ben kimseden bir şey beklemem” diyorsanız gelin beklentilerimizi örneklendirelim:

İşyerinde bir projeyi başardınız ve patrondan ödül bekliyorsunuz..Çünkü size göre hak ettiniz.

Doğumgününüz geldi, herkesten hediye, facebook sayfanıza yorumlar bekliyorsunuz..

Piyango satın alıyorsunuz çünkü para bekliyorsunuz..

Yazının Devamı

SEN NE YERSEN O'SUNDUR.

18 Ocak 2016

Ne yediğimiz gerçekten önemli..

Evrende her şeyin enerjiden oluştuğunu artık bilmeyen yoktur sanıyorum.

“Saf enerji” adı altında bir bütün olan bizler “Big bang” teorisi ile parçalara ayrılmış gözüküyoruz. Temelde her zaman Bir’iz ve dünyanın bir diğer ucundaki insanın yaptığı hareket burada sizin geleceğinizi etkileyebiliyor.

Enerji, kendini hareketle gösterir. Aslında canlı, cansız gördüğümüz her şey sürekli bir titreşim halinde frekanslar sunar. Ve enerjimize uygun titreşim sunanları da kendimize çekeriz. Yani Çekim yasası gereği

“Benzer, benzeri çeker”

Sanırım konuya girebilmem için bu kadar yeterli:)

O halde oturduğunuz koltuktan, eve aldığınız hayvanınızdan, yediğiniz yemeklere kadar her şeyin enerjisi sizinle uyum halindedir.

Beden- zihin-ruh ' unuzun frekansına göre o titreşimdeki şeyleri çekersiniz.

Yazının Devamı

Roma Gezi Notlarım

17 Ocak 2016

SEVGİLİ AŞK ÇEŞMESİ

Gerçekten bilemedim İtalya'nın başkenti Roma'ya ne kadar gittiğimi ? Aşk Çeşmesi'ne attığım paralar beni sadece defalarca oraya döndürmeye yaramış olmalı:) Ve kardeşimle bu son gidişimizde de tadilata alınmış olan çeşme bana "Artık gelmene gerek yok" dedi:)

Şaka bir yana Roma'yı çok ama çok severim. THY ile Roma Fiumicino havaalanına indiğinizde taksi sırası bekleyebilir, araba ayarlayabilir, terravision isimli otobüslere 8 euro karşılığı binebilir ya da bizim yaptığımız şekilde hava alanında bulunan tren levhalarını izleyip kişi başı 14 euro vererek en hızlı şekilde Leonardo Express treniyle Roma'nın merkez istasyonuna varabilirsiniz.

Roma'da bütçenize göre kalabileceğiniz birçok seçeneğiniz var. Ben hem aşk çeşmesine hem ispanyol merdivenlerine yakınlığı ve sakinliği açısından Piazza Barberini'de bulunan Hotel Bristol ve butik Hotel Alexandra'yı öneririm. Tur otobüslerinin bu meydanda durağı var. Ayrıca Uno hotel, Hotel Mascagni, Hotel Sonya, Best Western Hotel Mondial bakabilirsiniz.

Bu şehrin metro sistemi çok gelişmiş değil, o yüzden HOP ON HOP OFF turistik otobüsler çok işinize yarayacaktır. Leonardo Express treni' nin vardığı merkez

Yazının Devamı

MOSKOVA, MOSKOVA OLALI..

15 Ocak 2016

"Aman canımm yabancı dillerim var herkesle anlaşırım" diyerek kendimi attığım Moskova ve Saint Petersburg serüvenimin başlangıcında sizlere önerim yanınıza bir sözlük, kiril alfabesini de içeren bir harita ya da rusça bilen bir arkadaş almanız olacaktır. Otellerde mükemmel ingilizce konuşuluyor ancak halkın arasına karıştığınızda zorlanma ihtimaliniz fazlasıyla yüksek. Bu yazımda tüm linklere tıklayarak size yardımcı olabilecek detayları görebilirsiniz..

Floransa seyahatimdeki ilk ve son Alitalia kabusundan sonra canım biricik Türk Hava Yolları sabah 8.30 uçağı ile Moskova' ya uçtum. Her zamanki gibi ön araştırmalarımı yapmış ve gerekli belgeleri yanıma almıştım. THY öğlen Rusya saatiyle 12.20 de Vnukovo havalimanına iniş yaptı. Rusya ile vize kalktığı için direk içeri giriyorsunuz. Pasaport girişini gördüğünüzde sakın şaşırmayın. Düzen yok, sıra yok. Hizaya sokan bir görevli de yok. Canınızı sıkmaya ise hiç gerek yok:)

Moskova'nın merkezine gitmek için en hızlı yol trenleri. Valizi alır almaz tabelalara bakıp rahatlıkla buraya ulaşıyorsunuz. Makina, gişe ya da internetten 320 ruble ekonomi sınıfı ve 900 ruble business sınıfı olmak üzere 2 çeşit bilet alma şansınız var.

Yazının Devamı