"Aman canımm yabancı dillerim var herkesle anlaşırım" diyerek kendimi attığım Moskova ve Saint Petersburg serüvenimin başlangıcında sizlere önerim yanınıza bir sözlük, kiril alfabesini de içeren bir harita ya da rusça bilen bir arkadaş almanız olacaktır. Otellerde mükemmel ingilizce konuşuluyor ancak halkın arasına karıştığınızda zorlanma ihtimaliniz fazlasıyla yüksek. Bu yazımda tüm linklere tıklayarak size yardımcı olabilecek detayları görebilirsiniz..
Floransa seyahatimdeki ilk ve son Alitalia kabusundan sonra canım biricik Türk Hava Yolları sabah 8.30 uçağı ile Moskova' ya uçtum. Her zamanki gibi ön araştırmalarımı yapmış ve gerekli belgeleri yanıma almıştım. THY öğlen Rusya saatiyle 12.20 de Vnukovo havalimanına iniş yaptı. Rusya ile vize kalktığı için direk içeri giriyorsunuz. Pasaport girişini gördüğünüzde sakın şaşırmayın. Düzen yok, sıra yok. Hizaya sokan bir görevli de yok. Canınızı sıkmaya ise hiç gerek yok:)
Moskova'nın merkezine gitmek için en hızlı yol trenleri. Valizi alır almaz tabelalara bakıp rahatlıkla buraya ulaşıyorsunuz. Makina, gişe ya da internetten 320 ruble ekonomi sınıfı ve 900 ruble business sınıfı olmak üzere 2 çeşit bilet alma şansınız var. Business sınıfında fark eden şey önceden koltuk seçimi yapabilmeniz. Yaklaşık 35 dakika sonra Moskova'nın kievskaya bölgesine ulaştım. Otelimi meşhur Arbat caddesinin hemen yakınında ayarladım. Moskova'da öyle böyle bir trafik yok. Taksiyle sadece 5 dakikalık yolu 25 dakika'da aşabildik. Metro ile gitmem çok daha doğru olurmuş. Trenden iner inmez ana caddede karşı binada güvenli bir döviz bürosu var. Aklınızda olsun.
Ve "Hotel Mercure Arbat Moscow" daki odama kavuştum. Güler yüzlü çalışkan personelleri var. Oda tertemiz ve şık dekore edilmiş. Fiyatlar gayet makul. İlk verdikleri odamda tepede küçücük bir pencere vardı. Arayıp odamda manzara ferahlığı istediğimi belirttim. Büyük bir kibarlıkla en beğendiğimi seçebilmem için 4 oda dolaştırdılar ve en güzeline yerleştim. Bütün bunlar on dakika içinde gerçekleşti. Otelin hemen yanı başında "Smolenskaya" metrosu var. Ulaşımı kesinlikle metro ile yapmanızı öneriyorum. Hatta ASLA ve ASLA trafiğe çıkmayın, ne turistik otobüs ne taksi tercih edin. Birazdan bu konuya değineceğim.
Arbat sokağı bizim istiklal caddemiz, bağdat caddemiz gibi yaklaşık 1 km lik şenlikli bir sokak. Bir sağa bir sola bakarken zamanı anlamıyorsunuz. Çinlilerin hepsi Türkçe biliyor. Nasıl öğrendiklerinin cevabı "benim arkadaş var" :) Sağ olsun bizim Türklerimiz pek yardım severizdir:) Arbat caddesinin sonunda "Arbatskaya" metrosu var. Rusya'nın sistemi fazlasıyla gelişmiş, yerin altında bambaşka bir hayat oluşmuş. "Kropotkinskaya" ve "Mayakosvkaya" metrolarının devasa avizeleri, muhteşem ihtişamını görünce neredeyim ben diyeceksiniz. Sanki saray' ın içinden metro geçiyor hali var:) Tek dezavantaj ciddi anlamda eski olmaları diyebilirim. Daha fazla metro detayları için
Şimdi gelelim bahsettiğim "ASLA" lara;
TECRÜBEYLE SABİT
Hayatımda gördüğüm hiç bir durakta durmayan, kulaklıkta dinlediğiniz tanıtım anonslarının o an geçtiğiniz yerlerle örtüşmediği, hangi durak olduğunun söylenmediği, hiç bir durak işaretinin var olmadığı, "A aaa ben niye aynı yerdeyim" deyip başınızı döndüren tek Hop on Hop off turistik gezi otobüslerine Moskova'da rastlayabilirsiniz. Kafalarına göre takılıyorlar. İnternette dahi gezi noktalarına baktığınızda ve bu noktaları haritada görmek için tuşa bastığınızda yerler farklı çıkıyor. Şoför kafasına göre durduğu için ineceğiniz ve tabela olmadığı için bineceğiniz yeri bilemiyorsunuz. Görevliye sorduğunuzda "This is Moscow baby" yanıtını alıyorsunuz.
Taksiyle mi gezersiniz? tabi ki!!! Asla ingilizce konuşamayan bir taksi şoförü sizi seve seve gezdirir hatta o trafikte 1 saati 1 gün olarak yaşayabilirsiniz J
Kesinlikle Metro'ya binmenizi tavsiye ediyorum. Tabi bunun da koşulları var:
Yerin altına indiğinizde şoka girmemek için gideceğiniz yerlerin KİRİL alfabe versiyonunu lütfen çoktan çıkarmış olun. Karşınıza asla latin alfabesi çıkmayacak. Ve muhtemelen karşınıza ingilizce bilen vatandaş da çıkmayacak. Tarzanca anlaşmaya çalışarak 2 metro karıştırdım. Yukarıdaki tabelalardan çok, yerdeki işaretleri izlemek doğru yolu bulduruyor. Seyahat öncesi Rusça "çıkış" yazısını belleğinize kaydedin lütfen.. En iyi ihtimal o kelime yardımcı oluyor. Taksi, turistik otobüs ve metro denemiş biri olarak tavsiyemi belirtmiş oldum.
En güzel ihtimale gelince:
Otelden çıkıp eski arbat sokağını yürüdükten sonra şayet yürümeye devam etmek isterseniz yukarı doğru 10 dakika sonra Kremlin sarayı'na ulaşıyorsunuz. Eski arbat sokağına paralel (bir üstte) "yeni" arbat sokağı da var. Orası daha şık mağaza ve restoranların bulunduğu bir bölge. Hediyelik eşya ve pazarlık açısından eski arbat'ı tavsiye ederim.
Kremlin sarayı'nın girişinin yanı UNESCO dünya mirasları listesinde yer alan Kızıl meydan'a çıkıyor. Orada bulunan GUM alışveriş merkezi bir kahve içmek için keyifli bir yer. Her tür marka alışverişi yapabilirsiniz. Kızıl meydan'da, kremlin duvarlarından sonra 1561 yılında tamamlanan rengarenk şapkalı şatocuk "Aziz Vasili Katedrali" sizi karşılıyor. Hemen kuzeyde de devasa ve ihtişamlı görüntüsüyle devlet tarih müzesi sizi uğurluyor .Onlarca fotoğraf çekimi sonrası oradan geri yürüdüğünüzde tiyatro meydanı'na çıktığınız an karşınızda, önünde QUADRİGA heykeli'nin nöbet tuttuğu BOLŞOY Tiyatro'sunu görüyorsunuz.
Mimar Joseph Bové tarafından tasarımı yapılan tarihi Bolşoy tiyatro'sunun dış görüntüsünü içi kadar ihtişamlı bulduğumu söyleyemem. Bütün ihtişam o salonda ve profesyonel dansçılarda ! Sezon' a denk gelmediğim için onları alkışlama şansına erişemedim. Dilerim en yakın zamanda eski bir balerin olarak bir performans izlerim:)
Manej meydanından yürüdüğünüzde Kremlin duvarlarıyla bitişik muazzam bir peyzaj'a sahip Alexander bahçeleri, şırıl şırıl akan sular, güzel heykeller görüyorsunuz. Gittiğimde hava da çok güzeldi. Cennet burası olmalı dedim. Zamanın nasıl geçtiğini gerçekten anlamadım. Kuşları besledim, bir banka oturup çılgınlar gibi fotoğraf çeken turistleri izledim.
Yeterli vaktiniz varsa turistik otobüslerle aynı yerleri defalarca görmek için dolaşın derim. Kameraya kaydetmek ve fotoğraf çekmek açısından faydalı oluyor. Bu otobüslerin kesinlikle atlamayıp durduğu tek ana durak noktası nehir gezilerinin yapıldığı
Paris'in aşıklar köprüsünün bir kopyası da Bolotnaya meydanında var.
Tüm aşk kilitleri ağaç görüntüleri şeklinde yolu ve süslüyor. Yaklaşık 1 saat içinde 20 gelin damat görmüşümdür. Limuzinler, şampanyalar, fotoğrafçılar, güvercinler' e şahit oluyorsunuz. Şık giyimli akrabalar sabahtan akşama kadar burada fotoğraf çektiriyor. Ben de o kadar mutlu oldum ki onları kare kare çekmeye başladım. Mutluluk bulaşıcıdır. Gülen yüzler ve kahkahalar çok iyi geldi:)
Hemen köprü' nün altından modern tertemiz bir nehir botuna bindim. Tur 1 saat sürdü. Otobüs turuyla defalarca gördüğünüz yerlerin tablo hali nehir turuyla pekişti. Hatta yürüme gezilerinin yanında sadece nehir turu yeterliymiş. Dünya'nın en yüksek heykeli "" i görmek harika bir deneyim oldu.
Tüm bunların yanı sıra görebileceğiniz en özel yerler arasında Puşkin müzesi, Tarih müzesi, Kremlin sarayı'nın içindeki hiç kullanılmamış Çar topu ve çanı, yine saray içindeki katedraller ve Smolenskaya metro istasyonu' nu sayabilirim. Kremlin sarayı'nın perşembe günü ziyaretçilere kapalı olduğunu da belirteyim.
Yemek konusunda Sushi severler'in çok şanslı olduğunu söyleyebilirim. Onlardan biriyimdir. Ayrıca bir de krep sever kitlesinin üyelerindenim. Bu yüzden dünya' nın en harika krep bölgesi olan Rusya'ya gelmişim:) Şanslıyım..
KREP KREP KREP
Teremok, Rusya'da 1998 yılında açılan ve sayısı 174'e ulaşmış bir fast food zinciri. Muhteşem krepler yapıyorlar. Fotoğraflarına bakmak isterseniz tıklayın :) Mantarlı krepler, havyarlı krepler, muz ve çikolata cennetinden çıkan krepler:) Kendimi kaybettim..Ve St Petersburg'ta da, Moskova'da da öğünüme krep katmadığım gün olmadı.
Moskova'dan St Petersburg'a geçme zamanı geldi çattı. 4 saatlik süper bir tren yolculuğu için saray görüntüsündeki gar' a internetten ayarladığım güvenilir ve dakik bir şirket arabasıyla geldim. Sıra St. Petersburgta :)
Aşkla, Işıkla, Farkındalıkla kalın..
Yaşam Koçu Duygu Giray