Sen hangi ligdesin?

8 Temmuz 2020

Her şeye siyah ya da beyaz diye bakmaya çok alışmışız. Bir şey illa ya siyah ya beyaz. İkisi bir araya gelirse sanki ortaya “sıfır” çıkacak.

Çıkalım artık bu yapay denklemden. Siyah ve beyaz pekâlâ yan yana durabilirler. Ya da birleşip griyi oluşturabilirler.

Bunu aklıma getiren şu oldu: Çevreye, insana, dünyaya zarar vermeyen bir düzen kurmak için, sanayiyi ve kapitalizmi ortadan kaldırmak gerek sanıyoruz. Oysaki mevcut düzeni muhafaza ederek, ama onu değiştirerek çevre dostu olabiliriz. Üstelik böylece hem içinde bulunduğumuz sistem, hem doğa iyileşir. Hatta bu düzen daha bile güçlenir, dünyaya zarar vermeyenler daha bile zenginleşir. Bunu söyleyen ben değilim, rakamlar ve yaşanmışlıklar.

Marka Ligleri

Söylediğim özetle şu: Sanılanın aksine, dünyaya zarar vermemeyi ve insana-çevreye yararlı olmayı hedef alan şirketler daha fazla kazanıyor. Zira her şeyden önce, bu değerleri olan kurumlarda çalışanlar çok daha verimli oluyor. Mesela cinsiyet ayrımı yapmayan bir firmada çalışanların katkısı, dolayısıyla ortaya

Yazının Devamı

Yeşilini seç!

4 Temmuz 2020

Neler olduğunun farkında mısınız ? Çok yakında sokağa çöp attığınız için ya da arabanız fazla egzoz çıkardığı için mahkemeye çıkabilirsiniz. Bu dediğim Fransa’da olmak üzere.

Dönüm noktası

Geçtiğimiz hafta Fransa tarihinde ilk kez, ülkenin çoğu şehri Yeşiller Partisi’ne (EELV) geçti. Başkent Paris de “çevreci” belediye başkanını yeniden seçti. Dahası, bu yerel seçimde oyları yükselen tüm partilerin, çevre politikalarını öne çıkaran partiler olduğu tespit edildi. Çevre, iklim, sağlığı gündemine almayan partiler ise ciddi oy kaybetti.

Cumhurbaşkanı Macron da belli ki mesajı aldı: Seçim sonucu belli olduktan sadece birkaç saat sonra, iklim kriziyle mücadele için tam 15 milyar euro ayırdığını açıkladı. Hem de sadece iki yıl için. Bitmedi! Çok yakında ülke çapında bir referandum yapacağını ilan etti. Çevreye zarar vermenin “ekolojik tahribat” suçu sayılıp sayılmayacağının oylanması için.

Bu referandumun sonucu, seçim

Yazının Devamı

Yeni dünya

1 Temmuz 2020

Tüm dünya bir araya gelmiş, bir aşı bulmaya çalışıyor. Ama bulamıyor.

Herhalde devletlerin, şirketlerin, insanların el ele vermeye, iş birliği yapmaya, güçlerini birleştirmeye ne kadar ihtiyaçları olduğunu başka hiçbir şey bu kadar net ve çarpıcı ortaya koyamazdı.

Bizler de kalkmış bir de tartışıyoruz, “Küreselleşme bitiyor mu?” diye. Nasıl bitsin?! Bir virüsün ağızdan ağıza dolaşarak tüm yerküreye yayılmış olması bile dünyanın ne kadar küreselleştiğini göstermiyor mu? Bu, dünya bu kadar küreselleştiği için tarih boyunca en çok yayılmış olan salgın. Dolayısıyla, korona sadece tedavi ve aşı sürecinde değil, bulaşma hızında da yeryüzünün ne kadar içe içe geçtiğini gözümüzün içinde soktu.

Dahası, tüm dünya bir aşı bile bulamadığı için sanki bize “Demek ki yeterince küreselleşememişsiniz, iş birliğini artırın!” diyor.

Yeni küresel

Başkan Trump istediği kadar “ABD’yi Dünya Sağlık Örgütü’nden çıkaracağım” deyip

Yazının Devamı

Virüsten mesaj var

27 Haziran 2020

Korona salgınının asıl sebebi, doğayla kurduğumuz hiç “doğal olmayan” ilişki.

***

Malum, Kovid-19 virüsünün Çin’de sokaklara kurulan hayvan pazarlarında satılan ve yenilen yarasalardan kaynaklandığı düşünülüyor. Yani aslında yaban hayvanlarını olmaları gereken yerden doğadan- alıkoyup hijyenik ve doğal olmayan şartlarda insanla iç içe getirmekten.

Yarasanın virüs taşımasının sebebi de zaten bu. Uzmanlar doğal ekosistemlerin tahrip edilmesinin, ormansızlaşmanın, yaban hayvanlarının yasa dışı veya kontrolsüz ticaretinin, virüs gibi patojenlerin hayvanlardan insanlara geçme ihtimalini yükselttiğini söylüyor. Dahası, doğal yaşamdan koparılan hayvan türlerinin bulaşıcı hastalığa sebep olma ihtimali tam 2 kat daha fazla oluyor.

Birçok bilimsel rapor da -Kovid-19 benzeri- hayvandan insana bulaşabilen hastalıkların alarm verici hızda arttığını gösteriyor. Böyle giderse, daha çok sayıda benzer virüsler ve salgınlar göreceğimiz belli. Bir diğer deyişle, insan doğaya bu derece hükmetmeye ve onun dengesini bu derece bozmaya kalkınca,

Yazının Devamı

Tüm hayatlar önemlidir

24 Haziran 2020

ABD’de haftalarca süren sokak gösterileri, göründüğü gibi sadece ırkçılık-karşıtı mı?

Yoksa bir siyahinin beyaz bir polis tarafından öldürülmesi üzerine alevlenen bu eylemlerin altında başka şeyler de var mı? Pandemi sırasında gerçekleşen George Floyd katliamına verilen tepkiler, korona sürecinden bağımsız mı?

***

Her ne kadar Amerikalılar “Black Lives Matter” (Siyah Hayatlar Önemlidir) sloganıyla sokağa dökülmüş olsalar da, tek motivasyonları ırkçılık değil belli ki. Altında yatan sebepler çok daha fazla ve çok daha derin...

Devleti sahiplenme

Elbette ABD’nin 400 yıllık hastalığı olan ırkçılığın yeniden baş göstermesi insanları ateşledi. Zaten ülkede siyahilerin ekonomik-sosyal durumu, siyah-beyaz mücadelesinin tavan yaptığı 1950’lerden çok da farklı değil.

Ancak işin daha derinine indiğinizde, ırkçılık karşıtlığının meselenin sadece görünen yüzü olduğunu fark ediyorsunuz.

***

Yazının Devamı

ABD dağılıyor mu?!

20 Haziran 2020

Hakikaten hiçbir şey göründüğü gibi değil. Mesela Amerika’da beyaz bir polisin George Floyd adında bir siyahiyi öldürmesi üzerine tüm ülkeyi ateş çemberine çeviren sokak gösterilerine bakın. İlk bakışta sadece ırkçılık karşıtı gibi göründü bize ve hatta “Helal olsun, korona salgınına rağmen insanlar nasıl da canlarını riske atıp sokaklara döküldüler” dedik. Demedik mi?

Ama işte kazın ayağı öyle değil. Olan aslında şu: Amerikalılar devletlerine sahip çıkmak için yürüdüler.

Sokak eylemleri

Şöyle ki: Bu salgın başladığından beri ABD ciddi bir “iç mücadele” halinde. Başkan Trump en başlarda virüsü çok ciddiye almamış gibi görünse de, sonradan ekibiyle birlikte sürekli gövde gösterisi yapmaya başladı. Günbegün bilgi paylaşarak topluma “Kontrol bende” mesajı vermeye çalıştı.

Ancak diğer yandan eyaletlerin her biri farklı önlemler uyguladılar. Nasıl ki her ülke bu salgında kendi mücadele yöntemini oluşturduysa,

Yazının Devamı

Simit ekonomisi

17 Haziran 2020

Bu süreçte insanoğlu ikiye ayrıldı. Evde kalabilenler ve evde kalamayanlar.

Bahsettiğim, korona salgınında “Evde Kal” sloganıyla sokağa çıkmasının engellenmeye çalışıldığı yığınlar. Dünya üzerinde günlük ekmeğini kazanmak için evden çıkmazsa ailesinin ve kendisinin açlıktan ölmeye mahkûm olacağı milyarlarca insan olduğu ilk kez bu kadar açığa çıktı.

Dahası, gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkeler ekonomik çarkı durduramadıkları için, yani kaynakları kısıtlı olduğu için kendi insanlarının canını riske atmak zorunda kaldılar. Sokağa çıkma kısıtlamasını pek uygulayamadılar.

Kısacası, korona küresel ekonomik sistemin ne kadar kırılgan ve adaletsiz olduğunu iyice ayyuka çıkardı. Ülkeler arası ve ülkelerin içindeki eşitsizliklerin ne kadar arttığını ve zengin-fakir uçurumunun ne kadar açılmış olduğunu iyice gözümüzün içine soktu.

Büyüyen kim?

İşte bu ekonomik düzene çekidüzen vermeyi hedefleyen bir kitap çıkmıştı bundan tam 2 yıl önce. Oxford

Yazının Devamı

Maske devrimi

13 Haziran 2020

Bazen bir şey olur ve her şey değişir.

Dünya tarihine baktığınızda zaten hep öyle olmuştur. Mesela 400 yıl önce dünyanın evrende ne tek başına olduğunun ne de evrenin merkezi olduğunun keşfedilmesi gibi. İtalyan astronom ve matematikçi Galileo’nun bunu ispat etmesi bilim, sanat, siyaset, her şeyi yeniden şekillendirmiş. İnsanın evrendeki yerini yeniden düşünmesine, kendini koyduğu yeri yeniden gözden geçirmesine sebep olmuş. Yani her şeye yeni bir gözle bakmasına.

 

İşte şimdi de “öyle bir şey” oldu. Sanki korona, Galileo’nun insanlara gösterdiği gerçekliği bir daha hatırlatmaya geldi. Farkında olsak da olmasak da bizi yeni bir döneme soktu. Ama bizler kabul etmiyoruz. Her şey korona öncesindeki gibi devam edecek yanılsamasına düşüyoruz.

Aslında böyle olmamız anlaşılabilir çünkü bugüne kadar tüm dünyayı dönüştürecek bir kırılmayı biz hiç yaşamadık. Dahası, şu kısa ömrümüzde zaten sürekli bir şeyler oldu ve bir şeyler değişti. Düşünün ki televizyonun olmadığı yıllardan,

Yazının Devamı