Trump yıkılıyor mu?

2 Ekim 2019

"Bugüne kadar Trump aleyhine çıkan iddialar 3-4 şiddetinde bir deprem gibiydi. Oysaki bir evin yıkılması için en az 7-8 şiddetinde bir deprem gerekir" demişti bundan tam bir yıl önce, Amerikan siyaseti üzerine en uzmanlaşmış akademisyenlerden olan Dr. Mehmet Yegin.

O zamanlar ABD Başkanı’nın Rusya ile şaibeli ilişkilerini sorgulayan Mueller soruşturması henüz sonuçlanmamıştı.

Şimdi ise deprem 8 şiddetinde gibi. Trump hakkında geçen hafta başlatılan azil süreci bu sefer onu yıkacak mı? Yoksa ABD Başkanı 8 şiddetine dayanlıklı çıkar mı? En son söyleyeceğimi en baştan yazayım: Trump Tower (Trump Kulesi) hasar alır ama yıkılmaz.

Azil soruşturması

Amerikan basınına ve konuştuğum Türk/Amerikan uzmanlara bakarsanız, Trump’ın bu sefer azledilme olasılığı oldukça yüksek. Bununla birlikte, azil ihtimalini öngören Trump’ın -eski başkanlardan Nixon’ın Watergate skandalı sonrası yaptığı gibi- istifa etmesini bekleyenler de az değil. Ama önce bu noktaya nasıl gelindi, ona bakalım.

Malum, 22 ay süren Mueller soruşturmasından sonra geçtiğimiz nisan ayında yayımlanan

Yazının Devamı

ABD ile yeni hikâye

28 Eylül 2019

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta ABD’ye yaptığı ziyareti izleyenler, sadece iki konuya takıldılar: Erdoğan Başkan Trump’la görüşecek mi? Güvenli bölge konusunda anlaşma çıkacak mı? Özellikle bu 2. başlık, Erdoğan tam da New York seyahatinden önce “Türkiye’nin talepleri karşılanmazsa Suriye’ye tek taraflı operasyon yaparız” dediği için öne çıktı.

Oysaki bu ABD ziyaretinin “manşeti” her ikisi de olmadı. Hem Türk hem Amerikan tarafında diğer tüm gündem maddelerini geride bırakan başlık, ticaret oldu. “Bu kadar güvenlik meselesi varken neden ticaret?” diyeceksiniz. İşte tam da bu kadar güvenlik meselesi olduğu için, ticaret.

Öncelikle: Tam da 74. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun yapıldığı esnada Trump hakkında azil soruşturması başlatılması, Erdoğan’la ikili görüşme ihtimaline sekte vurdu. Dolayısıyla, Suriye konusunda da bir gelişme kaydedilemedi. Ama zaten görüşme olsaydı da yıllardır bir türlü aşılamayan -güvenli bölge dahil- sorunlu konularda yol

Yazının Devamı

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye oyalanacak bir ülke değildir

27 Eylül 2019

Güvenli bölge için takvimin işlediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uçaklarımız da bölgede uçmak suretiyle zaten bu sürece devam etmekte olduğumuzun sinyallerini verdiler. Bu basit bir seyrüsefer de değil. Döndükten sonra da hemen ne gibi adımlar atacağımızı daha önceki planlarımız çerçevesinde uygulamaya koyacağız” dedi...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD’den ayrılmadan önce beraberindeki gazetecilere BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma ile resmi temaslarını değerlendirdi. Erdoğan, 17 ikili ve heyetler arası görüşme yapıldığını, Türk, Müslüman ve Musevi cemaatleri ile buluşmalar gerçekleştirdiğini, SETA ve Doğu-Batı Enstitüsü’nün etkinliğinde kanaat önderleriyle bir araya geldiklerini anlattı. “Hem Genel Kurul’a hitabımda hem de ikili görüşmelerimde önemli mesajlar verdiğimizi düşünüyorum” diyen Erdoğan, bu mesajları özetlerken “Küresel sistemin temel sorunu adaletsizlik ve eşitsizlik üretilmesidir. İnsan onuruna yakışır bir dünya sistemi

Yazının Devamı

İsrail’de değişim vakti

18 Eylül 2019

“İsrail’de artık değişim zamanı geldi. İnsanlar Netanyahu’nun korku ve nefret üzerine kurulu negatif söyleminden bıktılar, yoruldular. Liderin değişme vakti geldi” diyor, telefonda konuştuğum Nimrod Goren.

Goren, Tel Aviv’de bulunan MITVIM (Bölgesel Dış Politikalar Enstitüsü) adlı İsrail’in önde gelen düşünce kuruluşunun başkanı. Ülkenin karar alıcılarına yakın, havayı iyi koklayan bir uzman. Dün ülkede yapılan erken seçimlerin sonuçlarını bugünden öngörmek zor olsa da, Goren’in verdiği bilgiler ülkede kaynayan kazanın habercisi.

İlhak üstüne ilhak

Bu seçimlere özellikle dikkat kesilmek gerekiyor. Zira sonuçlar sadece ülkenin değil, tüm bölgenin kaderini etkileyecek nitelikte. İsrail’in en uzun süre görevde kalan başbakanı olan Netanyahu şahin söylemini artık iyice tırmandırmış, bölgeyi tehdit eder boyuta getirmiş durumda

Yazının Devamı

Füze krizi bildiğiniz gibi değil

14 Eylül 2019

"Suriye’den asker- lerimizi geri getirmek istiyorum dediğimde insanlar çılgına dönüyor! Şu Washington’da öyle insanlar var ki hiçbir ülkeden çıkmak istemiyorlar. Onlara kalsa, binlerce asker daha gönderecekler!"

Washington’a böyle açıkça serzenişte bulunan kişi, Donald Trump’ın ta kendisi. Hakikaten ABD Başkanı her ne kadar Afganistan’dan, Irak’tan, Suriye’den Amerikan askerlerini çekeceğini söyleyip dursa da... Her seferinde şahinler tarafından durduruluyor. İş, bu hafta İran konusunda ters düştüğü Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ı görevden almasına kadar vardı.

Trump mayıs ayında sarf ettiği yukarıdaki cümlelerinin devamında ise, ABD’deki savaş lobisini iyice ortalığa döküyor: “Kendinizi kandırmayın, bu ülkede bir askeri-endüstriyel kompleks var. Bunlar sürekli savaş istiyorlar!”

Askeri-endüstriyel kompleks

Trump’ın dem vurduğu “askeri-endüstriyel kompleks” terimini üreten kişi, yine bir Amerikan Başkanı, Eisenhower’dı. 2. Dünya

Yazının Devamı

Güvensiz bölge

11 Eylül 2019

Tam da “Hah işte ABD sonunda dediğimize geldi. 7 yıldır dilimizde tüy bitiren ‘güvenli bölge’ (GB) talebimize razı oldu çok şükür” nidaları yükseliyordu ki... Cumhurbaşkanı Erdoğan evvelsi gün sert sözlerle; şükredecek bir “güvenli bölge” değil, şüphe edecek bir “güvensiz bölge” kurulduğunu resmen söylemiş oldu:

“Onlar (ABD) terör örgütleriyle bizi aynı zeminde idare etmenin hesaplarını yapıyorlar. Anlaşılan o ki müttefikimiz bizim için değil, terör örgütü için güvenli bir bölge oluşturmanın peşinde.”

1. Körfez Savaşı

Türkiye’nin bu endişelerinin ise sağlam bir dayanağı var: Malum, 1. Körfez Savaşı (1991) sonrasında ABD Kuzey Irak’ta 36. paralelin kuzeyinde “uçuşa yasaklı bölge” ilan etmişti. Böylelikle hem buraya PKK yerleşti. Hem de bugünkü Kürt özerk yapısı o günlerde filizlendi.

Bunu öngören dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Türk askerinin buraya gidebilmesi için

Yazının Devamı

Bu Esad başka

7 Eylül 2019

"Suriye’de Esad rejimiyle diyalog kurulmalı” diyenlerden oldum son birkaç yıldır. Sebebi de, hem ülkenin neredeyse tamamında kontrolü Esad’ın ele geçirmiş olmasından. Hem de Suriye’yi paylaşan büyük güçlere, yani ABD ve Rusya’ya bağlı olmadan bölge ülkeleriyle iş tutmanın doğru olduğuna inancımdan.

Şimdi ise şöyle demekte fayda var: “Yeni Suriye”de “yeni Esad”la diyalog kurulmalı.

Yeni Suriye

Her şeyden önce bugün başka bir Suriye var. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un geçen hafta kuzeydoğu Suriye için “Orası başka bir Suriye” demesi, bu gerçeği ilk kez bu kadar alenen ve resmi bir ağızdan ortaya çıkardı. Lavrov Türkiye’nin ABD’yi zar zor ikna ederek kurmak istediği güvenli bölge için mealen şöyle dedi: “Putin Türkiye’yi bu konuda destekliyor, çünkü orası bizi ilgilendirmiyor. Orası zaten başka Suriye”.

Oysaki bugüne kadar her ne kadar kuzey Suriye’nin batısında Rusya, doğusunda da ABD olsa da ve bunu kabullenmiş gibi

Yazının Devamı

Söyle bana, hangi Suriye?

4 Eylül 2019

"Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin’e, Suriye’nin kuzeydoğusunda güvenli bölge oluşturmak istediklerini iletti. Orası başka bir Suriye. Putin, Türkiye’nin bu düşüncesinin Rusya açısından tamamen yasal olduğunu kabul etti."

***

Bu sözler, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un ağzından evvelsi gün döküldü. Herkes bu cümlelerden, Rusya’nın ilk kez güvenli bölgeye olumlu yaklaşıyor olmasını öne çıkardı. Açıklamanın zamanlaması da “manidar”dı. Zira birkaç gün öncesinde Erdoğan Moskova’da Putin’le görüşmüş, “dondurma diplomasisi” eşliğinde son derece olumlu görüşmeler yapmıştı.

Doğru, Lavrov vesilesiyle Rusya ilk kez YPG’yi hedef alan güvenli bölgeye yeşil ışık yaktı. Ama benim bu açıklamada daha çok takıldığım kısım, “Orası başka bir Suriye” demesi oldu. Böylelikle alenen “başka başka Suriye’ler” oluştuğu, ülkenin ABD ile Rusya arasında parça pinçik edildiği resmi bir ağızdan söylenmiş oldu.

İşte

Yazının Devamı