"Suriye’de Esad rejimiyle diyalog kurulmalı” diyenlerden oldum son birkaç yıldır. Sebebi de, hem ülkenin neredeyse tamamında kontrolü Esad’ın ele geçirmiş olmasından. Hem de Suriye’yi paylaşan büyük güçlere, yani ABD ve Rusya’ya bağlı olmadan bölge ülkeleriyle iş tutmanın doğru olduğuna inancımdan.
Şimdi ise şöyle demekte fayda var: “Yeni Suriye”de “yeni Esad”la diyalog kurulmalı.
Yeni Suriye
Her şeyden önce bugün başka bir Suriye var. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un geçen hafta kuzeydoğu Suriye için “Orası başka bir Suriye” demesi, bu gerçeği ilk kez bu kadar alenen ve resmi bir ağızdan ortaya çıkardı. Lavrov Türkiye’nin ABD’yi zar zor ikna ederek kurmak istediği güvenli bölge için mealen şöyle dedi: “Putin Türkiye’yi bu konuda destekliyor, çünkü orası bizi ilgilendirmiyor. Orası zaten başka Suriye”.
Oysaki bugüne kadar her ne kadar kuzey Suriye’nin batısında Rusya, doğusunda da ABD olsa da ve bunu kabullenmiş gibi görünseler de... Bir yandan birbirlerini buradan uzak tutmaya çalışıyorlardı. Bu yüzden Putin kuzeydoğudaki YPG bölgesinin hep Şam’ın kontrolüne geçmesini savundu. Bunu hem Ankara ile ikili görüşmelerinde, hem de uluslararası platformlarda sık sık dile getirdi.
Hatta buna yönelik geçtiğimiz ocak ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Soçi’de görüştüğünde “Adana Mutabakatı”nı ortaya attı. Yani 1998’de Türkiye-Suriye arasında PKK’ya karşı imzalanan o anlaşmayı. Böylelikle Washington’ı aradan çıkarıp, Ankara’nın Esad rejimiyle doğrudan diyaloğa geçmesini sağlamayı hedefliyordu.
***
İşte bu yüzden bugün Lavrov’un ağzından bu sözün dökülmesi çok çarpıcı. Belli ki Moskova kuzeydoğu Suriye’de ABD’yi devreden çıkarmaya çalışmaktan vazgeçmiş. Bu da iki büyük güç arasında “zımni”, kâğıda dökülmemiş bir anlaşma olduğuna delalet. Birbirlerinin alanını artık kabullenmiş durumdalar.
Dolayısıyla, Ankara’nın da Suriye’ye bakışını bu şekilde kurgulaması gerekiyor. Zaten bir yandan Rusya ile kuzeybatı Suriye’de İdlib konusunda Soçi Mutabakatı’nı yürüterek, diğer yandan da ABD ile kuzeydoğu Suriye’de güvenli bölge kurarak bunu yapmaya çalışıyor. Daha uzun bir süre güney komşularımızın ABD ve Rusya olduğunu göz önünde bulundurursak, farklı Suriye’ler için farklı politikalar uygulamak bundan böyle tek çare.
Eski Esad
Bugün “başka bir Suriye” olmasının bir diğer sebebi de Esad.
Esad artık aynı Esad değil. “O eski halinden eser yok şimdi.” İran’ın ve asıl olarak Rusya’nın iyice eline düşmüş durumda. Elbette 2011’de başlayan savaşın başından beri bu iki ülkeye bağlıydı. Özellikle de Rusya 2016’da eliyle, koluyla sahaya indiğinden bu yana. Ama artık ülkenin kuzeyi resmen ve alenen iki büyük gücün kontrolünde. Dahası, rejimi asıl finanse eden Moskova olduğu için, tüm Suriye’yi bugün Esad üzerinden Putin yönlendiriyor desek abartılı olmaz.
İşte bu durumda da Esad’ın esamesi pek okunmuyor. Bugün onunla bir karara varsanız bile, Putin’den onay almadan uygulayabilir mi? Hadi diyelim “Adana Mutabakatı yeniden başlatılsın” dendi, Esad şu anda Moskova olur vermeden bunu yapabilir mi? O yetki ve imkâna sahip mi? Cevapları malum.
***
Elbette rejimle doğrudan diyalog kurmanın faydaları var. Her şeyden önce, böylelikle Rusya üzerinden Şam’a mesajların iletilmesine gerek kalmaz. Zira hem Moskova’ya bu iletişimde ne kadar güvenilebilir? Hem de neden bu başkente gereğinden fazla önem atfedilsin? Bunun da ötesinde, sağlam bir denge kurulabilmesi için denklemdeki tüm aktörlerle diyalog içinde olmak Ankara’nın faydasına. Bir gün gelecek, bölge illaki yine bölge ülkelerine devredilecek.
Ama gelinen noktada Esad’la masaya oturduğunuzda, iki yanındaki sandalyenin “görünmeyen sahipleri”ni fark etmek gerek.