"Bugüne kadar Trump aleyhine çıkan iddialar 3-4 şiddetinde bir deprem gibiydi. Oysaki bir evin yıkılması için en az 7-8 şiddetinde bir deprem gerekir" demişti bundan tam bir yıl önce, Amerikan siyaseti üzerine en uzmanlaşmış akademisyenlerden olan Dr. Mehmet Yegin.
O zamanlar ABD Başkanı’nın Rusya ile şaibeli ilişkilerini sorgulayan Mueller soruşturması henüz sonuçlanmamıştı.
Şimdi ise deprem 8 şiddetinde gibi. Trump hakkında geçen hafta başlatılan azil süreci bu sefer onu yıkacak mı? Yoksa ABD Başkanı 8 şiddetine dayanlıklı çıkar mı? En son söyleyeceğimi en baştan yazayım: Trump Tower (Trump Kulesi) hasar alır ama yıkılmaz.
Azil soruşturması
Amerikan basınına ve konuştuğum Türk/Amerikan uzmanlara bakarsanız, Trump’ın bu sefer azledilme olasılığı oldukça yüksek. Bununla birlikte, azil ihtimalini öngören Trump’ın -eski başkanlardan Nixon’ın Watergate skandalı sonrası yaptığı gibi- istifa etmesini bekleyenler de az değil. Ama önce bu noktaya nasıl gelindi, ona bakalım.
Malum, 22 ay süren Mueller soruşturmasından sonra geçtiğimiz nisan ayında yayımlanan rapor, tam bir sonuca bağlanmamıştı. Trump hakkında ne suçlu, ne suçsuz hükmüne varıyordu. Dolayısıyla, Demokratlar arasında azil tartışması zaten bir türlü son bulmamıştı. Geçtiğimiz hafta -tam da Cumhurbaşkanı Erdoğan dahil, dünya liderlerinin katıldığı New York’taki BM Genel Kurulu sırasında- Ukrayna krizi patlak verdi. Basına sızan haberlere göre, Trump, Ukrayna’nın çiçeği burnunda lideri Zelenskiy ile yaptığı telefon görüşmesinde mealen şöyle demişti: “Ülkene yaptığım yardımı kesmemi istemiyorsan, bana yardım et. Joe Biden’ın oğlu’nun Ukrayna’da yaptığı işlerle ilgili soruşturma aç!”
***
Sadece başka bir ülkenin liderini tehdit ettiği ve etik olmayan bir şekilde alenen “al gülüm ver gülüm” (quid pro quo) yaptığı için sıkıntılı değil bu sözler. Asıl, Obama döneminde Başkan Yardımcısı olan Joe Biden, yaklaşan 2020 Başkanlık seçimlerinde Demokratların Başkan adayı olduğu için sıkıntılı. Yani Trump rakibini alt etmek için bel altı vurmuş görünüyor. Dahası, bunu yabancı bir devlete dayanarak yapıyor. Zaten tam da bu yüzden Demokratlar “ulusal güvenliğe tehdit” oluşturduğu gerekçesiyle azil sürecini başlattılar.
Bu iddiaların ciddiyetinin farkında oldukları için olacak ki Beyaz Saray hızla hareket ederek görüşmenin dökümünü yayımladı. Sıkıntıyı daha da artıran ise, bu diyaloğun geçtiği görüşmeye 12 üst düzey ismin katılmış olması. Bunlara Başkan Yardımcısı Mike Pence, Adalet Bakanı William Barr, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo gibi isimler dahil.
İhtimaller
Peki, şimdi ne olacak? Süreci başlatan Demokratların çoğunlukta olduğu Temsilciler Meclisi tek tek bu üst düzey isimleri ve olayı sızdıran CIA ajanı olduğu söylenen muhbiri (kimliğini açıklamadan) çağırıp dinleyecek. Sonra da oylama yapılacak. Azil için yarısından fazlasının oyuna ihtiyaç duyulan Temsilciler Meclisi’nden bu kararın çıkacağı neredeyse kesin. Daha sonra Cumhuriyetçilerin baskın olduğu Senato’nun ise 3’te 2’sinin oyu gerekiyor. Şu aşamada bu sayının yakalanması ise neredeyse imkânsız görünüyor.
Ancak! Her ne kadar en yüksek ihtimalli olan senaryo bu olsa da, bir olasılık daha var. O da, Cumhuriyetçilerin bir kısmının Trump’ın aleyhine oy vermeye karar vermesi. Zaten çoğu uzman da buna prim veriyor. Yeni yapılan bir kamuoyu anketine göre (NPR/PBS Newshour/Marist) Demokrat seçmenler arasında azle destek verenler yüzde 66’dan 79’a çıkmışken, bağımsızlarda bu oran 33’ten 39’a, Cumhuriyetçilerde ise yüzde 5’ten 10’a çıkmış. İşte Başkan da bu ihtimali göz ederek istifa edebilir, böylelikle azledilmesinin önünü alabilir, diyorlar.
Ben ise rengimi en baştan belli ettim. Neden bu rengi seçtiğim ise, bir sonraki yazıda.