Verda Özer

Verda Özer

verdaozer@gmail.com

Tüm Yazıları

"Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin’e, Suriye’nin kuzeydoğusunda güvenli bölge oluşturmak istediklerini iletti. Orası başka bir Suriye. Putin, Türkiye’nin bu düşüncesinin Rusya açısından tamamen yasal olduğunu kabul etti."

***

Bu sözler, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un ağzından evvelsi gün döküldü. Herkes bu cümlelerden, Rusya’nın ilk kez güvenli bölgeye olumlu yaklaşıyor olmasını öne çıkardı. Açıklamanın zamanlaması da “manidar”dı. Zira birkaç gün öncesinde Erdoğan Moskova’da Putin’le görüşmüş, “dondurma diplomasisi” eşliğinde son derece olumlu görüşmeler yapmıştı.

Haberin Devamı

Doğru, Lavrov vesilesiyle Rusya ilk kez YPG’yi hedef alan güvenli bölgeye yeşil ışık yaktı. Ama benim bu açıklamada daha çok takıldığım kısım, “Orası başka bir Suriye” demesi oldu. Böylelikle alenen “başka başka Suriye’ler” oluştuğu, ülkenin ABD ile Rusya arasında parça pinçik edildiği resmi bir ağızdan söylenmiş oldu.

İşte Türkiye’nin Suriye’de başına gelenlerin çoğu da, büyük ölçüde ABD ile Rusya arasındaki bu Suriye rekabetinden kaynaklanıyor.

ABD-Rusya rekabeti

Malum, Suriye’nin kuzeydoğusu YPG üzerinden ABD’nin nüfuzunda. Ülkenin kuzeybatısına ise neredeyse tamamen Rusya hakim. Moskova Akdeniz’e inmekle kalmadı, burada deniz ve hava üslerini de cebine attı. Bu hatta kalan son kale olan İdlib’deki telaşı da zaten bundan. Türkiye’nin desteklediği muhalif grupların sıkıştığı İdlib’i de Şam’ın kontrolüne geçirirse, Putin iyice feraha kavuşacak.

Bu toprak paylaşımı ise bir yandan Washington ile Moskova arasında “zımni” bir anlaşma olduğuna delalet. Zira birbirlerinin mahremine girmiyorlar. Fırat’ın doğusunu ve batısını birbirlerine bırakmış durumdalar. Ama diğer yandan da içten içe diş biledikleri için, dolaylı ya da doğrudan karşı hamleler yapıyorlar.

***

Geçen hafta Erdoğan’ın Moskova’da Putin’le birlikte dondurma yerken Rusya Havacılık Fuarı’nı gezen ilk “NATO ülkesi lideri” olması... Putin’in de Türkiye ile ABD’nin arasını uzun zamandır geren güvenli bölge konusunda Türkiye’nin kaygılarını meşru bulduğunu açıklaması... Tüm bunlar Washington’ı rahatsız etmiş olacak ki hemen ardından İdlib’e hava operasyonu düzenledi. Böylece hem “Ben de resimdeyim, beni yok sayamazsınız” demiş, hem de “Yakınlaşmanıza dikkat!” uyarısı yapmış oldu.

Haberin Devamı

Rusya da tabii eli gördü ve anında sert tepki verdi. “Ankara’yla Moskova’yı bilgilendirmeniz gerekirdi!” diyerek de, ikili iş birliğine sahip çıktı.

Resmin tamamı

Dolayısıyla, Kuzey Suriye bu iki büyük güç arasında bölünmüş, güney komşularımız ABD ve Rusya olmuş durumda. Bu da her iki ülkeyle de sıkı diyalog kurmayı ve iş birliği yapmayı zorunlu kılıyor. Birini ötekine tercih etmek mümkün olmadığı gibi, her an değişen bu çoklu denkleme ayak uydurmak gerekiyor.

Bu yüzden de Ankara sahada değişen dengelere göre pozisyon almaya, her iki ülkeyle de pazarlıkta elini güçlendirmeye çalışıyor. “Başka Suriye”lere yönelik, başka politikalar uyguluyor. Bu günlerde başımızı ağrıtan S-400 meselesi de işte bu durumun bir uzantısı. Yoksa Türkiye üzerinden koparılan kıyamet, salt Türkiye ile ilgili değil. Bölgedeki bu rekabetle ilintili.

Haberin Devamı

***

Ne mesele sadece “Rusya’dan S-400 mü, yoksa ABD’den Patriot mu?” meselesi. Ne de “Amerikan F-35 uçağı mı, yoksa Rus Su-57’ü mü?” çelişkisi. Putin Türkiye’nin Rus savunma kaynakları almasını sağlayarak, Washington’a gol atma derdinde. Böylelikle Türkiye ile ABD’nin arasını açmayı, NATO ittifakını da zayıflatmayı hedefliyor. Rusya’nın son yıllarda artırdığı uluslararası ve bölgesel nüfuzdan son derece rahatsız olan ABD de, işin “bir NATO müttefikini Moskova’ya kaptırma” aşamasına gelecek kadar uzun boylu olmadığını göstermeye çalışıyor.

Mevzuya böyle “başka başka” bakmakta fayda var.