Bundan 5 sene önce bana gelen bir iş teklifini değerlendirerek, hatırı sayılır büyüklükteki bir yerde işe başladım. Görevim, o şirketin projelerinde kendi profesyonel iş kolumla ilgili süreçlerin başında yöneticilik yapmaktı.
O teklifi alma sebebim kuşkusuz profesyonelliğimin gereklerini daha önceki çalışmalarımla, gösterdiğim performansla yerine getirmemdi. Herkesin gibi.
Ancak çalışma hayatı bir ekip organizasyonu ve koordinasyonu demektir.
Herkesin görev tanımlamaları yapılmış, ne yapacağını biliyor olması önemlidir.
Çalışanlar bu çerçevede sebep sonuç ilişkilerini doğru kurgulayabiliyorsa herhangi bir projenin başarısız olması mümkün değildir.
Ben “oranın” beklentileri çerçevesinde başarısız oldum.
Çünkü içine girdiğim andan itibaren bambaşka bir yere geldiğimi, farklı beklentilere sahip bir ekiple çalışmak durumunda kalacağımı anlamıştım.
Kısa sürede oradan ayrıldım; başka bir projede çalıştım ve orayı da başarıyla tamamladım.
Fenerbahçe çok kıymetli 3 puanı bu sezon 3. defa sahasında rakibe teslim etti ve her şeye baştan başlayacağı bir noktaya kadar getirdi olayı.
Evet, Fenerbahçe İstanbul’da 5 defa kaybetti ancak Beşiktaş ve Galatasaray yenilgilerini bu sınıflandırmanın dışında tutabiliriz diye düşünüyorum. Mesele Konyaspor, Yeni Malatya ve Göztepe maçlarını kazanamamış olmaktır.
Bir kere daha Şubat Fenerbahçe için travmatik bir hal aldığı ay oldu. İki yenilgi aldı ve Türkiye Kupasından elendi.
Peki yıllardır neden buraları geçemiyor ya da yönetemiyor?
Bugün yönetimde olanların yıllar önce eski yönetime yönelttikleri en net eleştiriler buralardaydı.
Döndü dolaştı aynı yere geldi Fenerbahçe?
Neden?
Öncelikle şu sorunun cevabını arayalım,
“Fenerbahçe’nin en çok ihtiyaç duyduğu şey ne” diye bir anket yapılsa ve orada iki seçenek verilse, birincisi 3 puan, ikincisi iyi futbol denilse hangi şıkkı işaretlerdiniz?
Siz bu soruyu düşünürken, devre arasında yayıncı kuruluşta ilk yarının nasıl oynandığının Karagümrük’ün futbolu üzerinden yorumlandığının notunu düşelim buraya.
Karagümrük oyunu kendi sahasında kabul ettiği için bu maçı kazanma ihtimalinin olmadığı konuşuluyordu.
İkinci yarının nasıl yorumlandığını bilmiyorum.
Ancak genel olarak Fenerbahçe maçlarının değerlendirilmesi iyi futbol, rakip nasıl oynamış ve hakemin katkısı nasıl olmuş üzerinden yapılır. Sezonun yarısını geçtiğimiz bu günlerde hepimiz bir ucundan tutarak böyle yorumlamaya devam ediyoruz.
Dün akşamki karşılaşma tüm bu duygu ve düşüncelerin çarpışacağı ve birbirini çelişkiye düşüreceği bir mücadeleye sahne oldu.
İlk yarı Fenerbahçe’nin ağır bir üstünlüğü vardı. Karagümrük topu görmede zorlandı.
İkinci yarı 2-0’ı erken bulmanın da etkisiyle belki Fenerbahçe’nin aktif dinlenmeye geçtiği dönemde de Karagümrük’ün topa sahip olmasını ve oyununu izledik.
Fenerbahçe ilk hazırlık maçını 31 Ağustos 2020 günü oynadı. Onun üzerine 23 Süper Lig, 6 hazırlık, 4 Ziraat Türkiye Kupasına çıktı.
Toplam 34 maç.
22 transfer, bir o kadar da gönderilenler; geride kalan 2 yıldaki gelen gidenler bu hesabın içinde değil.
Yeni bir sportif direktör; başka bir futbol aklı.
Farklı bir yapılanma başlangıcı...
Evet, Süper Lig’de kafa kafaya oynayan bir takım sonucu var ortada, ancak kimseleri memnun edemeyen bir futbol, son olarak dün çeyrek finalde veda edilen bir Ziraat Türkiye Kupası...
Genel olarak böyle durumlarda ihale teknik direktöre çıkarılır.
Konu Fenerbahçe olunca işe zaten teknik direktörden başlamak neredeyse camia refleksidir.
Fenerbahçe’nin 9 maçlık yenilmeme serisi dün derbide son buldu.
Bunu şöyle açıklamak mümkün, Fenerbahçe bu seriyi sürdürürken sakatlık, cezalı veya başka sebeplerle kaybettiği oyuncuların yerine girenlerden verimi istediği şekilde alamadı.
Kim bunlar?
Öncelikle Pelkas ve Gustavo’nun yerine oynayan Sosa ve Mert Hakan elbette.
Ligin 24. Haftası, Fenerbahçe 23. Karşılaşmaya çıkıyor. 18 takımlı bir yarış olsaydı 11 maç sonra sezon bitmiş ve birkaç hafta içinde de şampiyonluk yarışı belirlenmiş olacaktı.
Hal böyle olunca da takım içinde forma giyen yeni oyuncuların da artık alışma devresini tamamlamış, irade koyacak seviyeye gelmelerini beklemek de normal bir sonuçtur.
Ancak yerlisi olsun, bu ligin gediklisi veya yeni gelen olsun, dirençsizlikleri, pasiflikleri ve kırılganlıklarıyla maalesef göze çarpıyorlar.
Mert Hakan 11 ikili mücadeleden sadece üçünü kazabilmiş.
Birkaç hafta önce burada Fenerbahçe’nin oluşmaya başlayan ana omurgasının merkezindeki üç oyuncuyu konuşmuştuk;
Pelkas-Gustavo-Ozan.
Birbirlerini tamamlamakla kalmıyor, takımın genel çerçevesini de oluşturuyorlar; hücumda ve savunmada.
Fenerbahçe Rizespor maçında Pelkas’ı kaybetti. En az 4 maç olmayacak.
Dün de henüz 45 dakika tamamlanmadan Gustavo’nun oyuna devam edemeyeceği belli oldu. Devamı gelecek mi birkaç gün içinde şekillenecek.
İkinci yarıda Fenerbahçe’nin özellikle düşen oyununda bu eksilmenin büyük etkisi olduğu ortada.
Bu oyuncuların alternatifi ya da yedeği var mı?
Bunun için gerçekten çok düşünmek gerekiyor. Ayrıca hiçbir takımın ana omurgasında oynadığı oyuncuların tam anlamıyla yedeği olduğunu sanmıyorum.
Fenerbahçe inişli çıkışlı grafikle yoluna devam ediyor. Erol Hoca belki kızacak ancak son 7-8 maçlık puan performansının istenilen seviyede olduğunu ancak aynı yorumu oyun çerçevesinde yapamayacağımızın tespitini ortaya koymak gerekiyor.
Kendisi her ne kadar “biz takıma göre analiz yapıp, ona göre oyun planı oluşturuyoruz” şeklinde cevap verecek olsa da genel olarak Fenerbahçe’nin takım performasını rakiplerin oyun tarzının belirlemesi bir yere kadar kabul edilebilirdir.
Rizespor’un bu sezon oynadığı Galatasaray (0-4) ve Beşiktaş (0-6) maçlarında ortaya oyun ile her iki Fenerbahçe maçındaki (iki farklı teknik direktör ile) konsantrasyonlarının çok ayrı ve bambaşka olduğunu not etmek gerekiyor.
Ancak Rizespor potansiyeli yüksek bir takım. Mücadeleyi en üst seviyelere çıkarabilecek bir kadroya sahip. Tomas’ın takımdan ayrılma sebeplerinden birinin de bu olduğu kesin.
Diğer tarafta bir Sumudika gerçeği var. Agresif ve neredeyse yenilmesi güç bir Gaziantep FK oluşumu teknik direktöre bağlı sebeplerle son bulurken, Kadıköy’de sahaya çıktığı ilk maçta yine oyun dışı kalması kafalarda soru işareti bıraktı.
Verilen verilmeyen penaltılar, kritik gol veya iptal kararları,
Bundan tam 37 gün önce Fenerbahçe ligde 4. yenilgisini deplasmanda Gaziantap FK’ya karşı almış, bir hafta önce de sahasında Yeni Malatya’ya kaybetmiş olmanın verdiği moral bozukluğu ile başta teknik direktörü olmak üzere, yeni transfer edilmiş futbol grubunun yeterliliği, bunları transfer eden sportif direktör ve elbette yönetim sorgulanmaya başlanmış hatta bir kısmının kelleleri talep edilir olmuştu.
İşte o Fenerbahçe 7 maçtan 6 galibiyet 1 beraberlik 19 puan alarak yarışa geri dönme başarısı gösterdi.
Nasıl yaptı bunu?
Kuşkusuz her maç bir özelliğinden söz ederek bunu tartışmaya çalıştık.
Potansiyeli vardı ki gerçekleştirdi.
Geçen hafta Beşiktaş Karagümrük karşısında sezonun en yüksek isabetli pas sayısına ulaştı; 645.
Dün kenarda bu istatistiği tutan Fenerbahçeli teknik ekip personeli sahaya bir mesaj göndermeyi akıl etse belki Beşiktaş’ın bu rekorunu kırmak mümkün olabilecekti. 629 isabetli pasla bitirdi karşılaşmayı Fenerbahçe.
Kendisinin sezon ortalamasının 363 olduğunu buraya not edelim.