Nerede o virüs öncesi bayramlar!

13 Mayıs 2021

Her bayram “Nerede eski bayramlar” muhabbeti yapılır. Yaşlılar eski bayramları anlatır. Öyle bir hava yaratılır ki eskiden her şey daha güzeldi. Ama sonraları her şey kötüleşti. Haksız da değiller çünkü bizim de yaşadığımız, o anlatılan, özlenen bayramlar kalabalıktı. Akrabalar, komşular, arkadaşlar bayram ziyaretine gelirlerdi; hatta bu da yetmez, bir de iade-i ziyaret yapılırdı. Büyüklerin elleri öpülür, analar, babalar çocuklarına sarılır, atalar, nineler kocaman kocaman öperlerdi torunlarının yanaklarını... Geçen yıllarla birlikte belki de en çok değerini yitiren bayram alışkanlığımız bu oldu. Bayram tarihleri sahil kasabalarında geçirilen izin günlerine, hatta önlü arkalı gün eklentileriyle neredeyse tam bir tatile dönüştü. Buluşma, el öpme, kucaklaşma ve sarılmaların yerini de cep telefonlarından gönderilen mesajlar ile gülen yüzlü ya da el sallamalı semboller, emojiler aldı. Yani ilerleyen teknoloji ve değişen toplum yapısıyla geleneksel bayram kültürü de farklı bir boyut kazandı. Daha

Yazının Devamı

Doğu Akdeniz’de kartlar yeniden karılıyor

10 Mayıs 2021

Türkiye-Mısır arasında 8 yıl aranın ardından gelen normalleşme adımları ve Türkiye-İsrail ilişkilerini onarma arayışları Doğu Akdeniz’de kartların yeniden karılacağının sinyalini veriyor. Aslında buna olması gerekene dönüş de denilebilir. Çünkü Türkiye aradan çıkınca Yunanistan, Mısır ve İsrail ile yakınlaştı ve stratejik anlaşmalar yaptı. Bu bağlamda son dönemde yapılan anlaşmalar, ortak tatbikatlar ve Yunanistan’ın sahte kabadayılıkları malum. Dolayısıyla bu gelişmelerden en çok Yunanistan’ın rahatsız olacağı, olduğu da açık ve net. Tabii bunu engellemek amacıyla faaliyette bulunacakları, özellikle ABD ve Fransa’yı tetikleyecekleri de. Yani Yunanistan, Türkiye karşıtlığını körüklemek ve Doğu Akdeniz’de gerginliği tırmandırmak adına her türlü çirkinliği, çılgınlığı yapacaktır. Her zaman yaptığı gibi. İşte bu noktada akla gelen soru da şu:

Yunanistan bu anlamda ne kadar başarılı olur ya da verdiği gazla ABD’yi ne kadar etkiler? Soruya İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi, emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu

Yazının Devamı

Kovid doğal denildi ama soru işaretleri artıyor

8 Mayıs 2021

Kovid-19 salgını duyulduğu andan itibaren, internette ve sosyal medyada virüsün doğal değil insan yapımı olduğuna dönük komplo teorileri havada uçuştu. Hâlâ da öyle. Evet, bilim insanları “Koronavirüsün genetik yapısını bildiğimiz için, yüzde 90 insan yapımı olmadığını söyleyebiliriz” dedi, Çin’de araştırma yapan Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) raporunda yer alan “Koronavirüsün laboratuvarda üretilmesi en düşük ihtimal” vurgusu bu teorilerin hızını kesti ama bu hepten sonlandı anlamına gelmiyor. Hele de DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus’un bu raporun ardından yaptığı açıklamasındaki “Daha sağlam sonuçlara ulaşmak için daha fazla veri ve çalışmaya ihtiyaç duyulacak” ifadeleri nedeniyle. Yani tüm dünyayı kasıp kavuran virüsün kaynağı hakkında hâlâ soru işaretleri var ve artıyor. Dolayısıyla, bazı bilim insanlarına göre en düşük denilen “o” olasılık da hâlâ

Yazının Devamı

PKK’ya o silahları sen verdin!

6 Mayıs 2021

PKK eşittir PYD ya da YPG veya olası diğer türevleri. Aslında bunu en iyi bilen de ABD ama o sadece PKK’ya terör örgütü diyor, diğerlerini ise farklıymış gibi yutturmaya çalışarak silahlandırdı, silahlandırıyor. Ve PYD/PKK’dan devletçik kurma hedefindeki kirli oyunlarına tam gaz devam ediyor. Dolayısıyla, terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonlarda teröristlerin inlerinde ele geçirilen değişik çap ve markalardaki silahların, zırh delici özelliğe sahip yeni nesil tanksavar füzeleri ve geri tepmesiz topların nereden geldikleri belli. Her ne kadar farklı ülkelerin üretimi olmuş olsalar da... Çünkü illaki ABD menşeli silah yakalanacak diye bir şey yok. ABD’nin YPG’ye verdiği on binlerce TIR silah ve mühimmatın büyük bir kısmı zaten Rus menşeliydi. ABD, bunları karaborsadan ya da benzer sistemler üreten Doğu Avrupa ülkelerinden alıp PYD/YPG’ye verdi. Bu silahlar da YPG yoluyla PKK’nın eline geçti. Yani o silahları verenin adresi açık ve net. Biden döneminde bu örtülü

Yazının Devamı

İkinci Çernobil kapımızda

3 Mayıs 2021

35 yıl önce bugün (3 Mayıs 1986) Çernobil nükleer kazası sonrası oluşan radyoaktif bulutların, Türkiye’ye de ulaştığı ve bazı bölgelerde radyasyonun yedi kat arttığı haberleriyle paniklemiştik. Bir gün sonrasında çıkan gazete manşetleri ise “Radyasyon geldi. Tehlike yok” şeklindeydi. 5 Mayıs tarihli başlıklar da “Tehlike geçti” üzerine kurguluydu. Çünkü dönemin yetkilileri böyle diyorlardı, yani radyasyonu pek önemsememiş, daha da doğrusu hafife almışlardı. Hatta fındık ve çaylardaki radyasyon gündeme geldiğinde ekran karşısında çay içmişlerdi. Sonrasındaki kanser vakalarında artış iddiaları da herkesçe malum. Ki hala da o iddiaları konuşuyor ve tartışıyoruz. Hem de yine kapımızda deprem hattı üzerinde bulunan ve 2005 yılında teknik ömrünü tamamlayan Ermenistan’ın Metzamor Nükleer Santrali gibi yeni bir tehdit unsuru varken. Üstelik bu kez mesafe Çernobil kadar uzak değil, hemen yanı başımızda. Sınırımıza 16, Kars’a 100 ve Iğdır’a 30 kilometre uzaklıkta. Dahası nükleer

Yazının Devamı

Ulusal sorunlarda tek vücut olmalıyız

1 Mayıs 2021

Siyaset gündeminden hiç düşmeyen tartışmaların odağında “Ana muhalefet partisi ulusal sorunlarda hükümetin yanında mı ya da tam tersine, milli meselelerde devleti yalnız mı bırakıyor?” konusu var. Suriye, Irak, Libya, Ege, doğu Akdeniz, Karadeniz’deki gelişmeler özellikle de ABD ve Rusya’yla olan ilişkiler bağlamında. Çünkü dış politikayla ilgili yaşanan gelişmelerde, iktidar bu olayları bir milli dava olarak belirleyip tüm vatandaşlardan ve muhalefetten yanında durmasını istiyor, bekliyor. Aslında ana muhalefet de “Dış politika bir ulusal politika olmak zorundadır, iktidarıyla muhalefetiyle. Çünkü dış politika, Türkiye’nin çıkarları üzerine inşa edilir” diyor ve bunu destekliyor. Ama bu sözlere rağmen her dış gelişmeyle bağlantılı olarak, içe dönük politik hesaplara odaklı sert sözler, kırıcı tavırlar karşılıklı havada uçuşuyor. Nitekim bunun son örneğini ABD Başkanı Joe Biden’ın 1915 olaylarını “soykırım” olarak nitelemesine gelen tepkilerde de yaşadık. Yani Biden’ın bu siyasi manevrasını

Yazının Devamı

Soykırım diyenlere bu kitabı postalayın

29 Nisan 2021

Ermeni lobisinin gazıyla ya da baskısıyla siyasi gerekçelere dayanan tarihi bir yalana “soykırım” diyen Biden, Türkiye’deki ABD karşıtlığını körükledi. Yani Biden sadece Türk-Amerikan ilişkilerini değil, toplumları da zehirleyecek tarihi bir hata yaptı. Dolayısıyla, tarihi gerçeklerden bihaber olduğu kadar, Türk milletini tanımadığı, hassasiyetlerini bilmediği de çok açık ve net. Hem de defalarca Türkiye’ye gelip gitmesine rağmen. Aynı durum Biden’ın yakın çevresindekiler ve ABD parlamentosundaki birçok isim için de geçerli. Onlar da bilerek ya da bilmeyerek bu tarihi hataya ortak oldular. Yoksa gerçekten tarihi doğru okumak isteselerdi “derin” belge-bilgiler değil, ABD’deki herhangi bir kitabevinin raflarındaki Ermenistan’ın ilk başbakanı Ovanes Kaçaznuni’nin 1923 yılında Bükreş’te “Taşnak Partisi” toplantısına sunduğu raporun detaylarını içeren “Taşnak Partisi’nin yapacağı bir şey yok” isimli kitap bile yeterli olabilirdi. Mesela okusalardı, tam anlamıyla bir itirafname

Yazının Devamı

Bataklığı kurutmaya bir adım daha

26 Nisan 2021

TSK, bölücü terör örgütü PKK’nın Kuzey Irak’taki terör yuvalarını yok etme kararlılığını Pençe-Şimşek ve Pençe-Yıldırım operasyonlarıyla bir kez daha gösterdi, gösteriyor. Tabii bu arada istihbari başarı, askeri güç ile teknoloji konusundaki imkân ve kabiliyetini de. Şöyle ki; daha ilk anda Metina, Avaşin-Basyan’da 500’e yakın hedef karadan ve havadan nokta atışlarla  vuruldu. Ardından ATAK helikopterleri, İHA ve SİHA’larla desteklenen komandolar hava hücum harekâtı ve karadan bölgeye sızarak çok sayıda teröristi etkisiz hale getirdi. Hem de bölgede cirit atan ve alenen PKK’yı koruyup, kollayan CIA, MOSSAD’a rağmen. Yani hedef tespiti ile imhasında MİT ve TSK öyle gizli, öyle seri hareket etti, ediyor ki ABD ve İsrail ajanlarının dahi haberi olmadı, böylece teröristler de kaçamadı. Tıpkı diğer “Pençe”lerde olduğu gibi. O nedenle TSK’nın operasyonları sadece bölücü terör örgütüne, teröristlere değil, onları koruyan, kollayan

Yazının Devamı