Yıldız Holding’in Pazarlama Başkanı Ahad Afridi. Amerika PepsiCo’dan transfer. Yılda sadece gofret kategorisinde 2 milyon ürün satıyorlar. Bu müthiş bir baskı olsa gerek... Ancak tanıdığım en sakin yöneticilerden biri. Amerikan tarzı bir yönetim sergiliyor. Yaratıcılığı teşvik ediyor. Geri bildirim onun için çok önemli. Bu nedenle kendisine bağlı çalışanlara düşüncelerini mutlaka söylüyor. Müzikle ilgileniyor. Bridge Trafik adında bir grubu var. Yakında rock parçalardan oluşan CD’ni çıkarıyor. Ezber bozacak şeyler söylüyor. Genç nüfus, hep artı sayılır, bilirsiniz. Oysa Afridi’ye göre en zoru gençlere satmak. İnovasyon, yenilik... Son yılların parlayan kavramları... Afridi diyor ki, “Klasiğin pazarda yeri hep vardır... Ah o yeni yok mu.... Onun açmazı da bu! Çünkü satacağı ürünlerin bir numaralı alıcıları gençler ve sürekli yeni ürün peşinde olmalı. Açmazın açarını teknolojide bulmuş. Sosyal medyada. Mecranın önemini çok önceden keşfeden Ülker’in markalarının an itibariyle 17 milyon takipçisi var. Köprü trafiğinden müzik üreten Afridi sorularımı yanıtladı.
Y jenerasyonu zorluyor
En zor satış kime yapılır?
Her kitleye satış yapmanın kendi zorlukları var. Mutlaka onları
Dünyanın en çok izlenen müzikali Cats, Zorlu Center PSM’de gösterime başladı. Açılışı kapalı gişe yapan Cats’i izlemeye iş dünyasından isimlerin çoğu çocuklarıyla geldi. Kadın hazır giyim markası Roman’ın sahipleri Turgut-Suzan Toplusoy, Murat Özyeğin bunlar arasındaydı. Özyeğin’le konuşurkençocukları Ege ve Lal de sohbetimize katıldı...
Çocuklar eve iş istemiyor
İkisi de babalarının eve iş getirmesinden şikayetçi. İkisi de Murat Özyeğin’in, ‘Bitiyor, bitiyor’ demesine karşın bilgisayarda işinin uzamasından yakındı. Çocuklar eve iş istemiyor, işadamı babalara duyurulur! 1981 yılından bu yana Broadway ve Londra’da izleyici ve ödül rekorlarıyla fenomen haline gelen Cats, İstanbul’a, Akbank’ın öncü sponsorluğuyla geldi. T.S. Eliot’ın “Yetenekli Kediler” adlı şiirinden esinlenerek yazılan, ilk kez 1981’de West End’de ardından 1982’de Broadway’de gösterime giren Cats müzikalini 9 Şubat’a kadar izlebilirsiniz.
Sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği gala gecesinde kedi karakterlerin seyirciler arasında dolaşması eğlenceliydi.
Dünyada ‘tematik’ turizmin ön plana çıkmasıyla birlikte müzeler, şehirlerin turist çekmede en önemli kurumları haline geldi. Geçen yıl İstanbul Modern’i 628 bin kişi ziyaret etmiş. Bunların yüzde 40’ı ise yabancı! Bazı aylarda oran yüzde 50’ye çıkıyormuş. İstanbul Modern, dünyanın en büyük turizm sitelerinden biri olan TripAdvisor.com tarafından Gezginlerin Seçimi 2013 Ödülü’ne layık görüldü.
Müzeyi en çok ziyaret eden yabancılara bakıldığında ise ilk sırada Almanya, ikinci sırada ABD, üçüncü sırada ise Fransa’dan gelen ziyaretçiler var. İstanbul’da neredeyse artık gökyüzünü kaplayacak hangi AVM’ye bu kadar yabancı gidiyor acaba? Hele Avrupa ve ABD’den...
Kadınlar sanat tutkunu
Kuruluşunun 10. yılını çeşitli etkinliklerle kutlayan İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı yerli ziyaretçilerin yüzde 25’nin ise öğrencilerden oluştuğuna dikkat çekti. Müze 10 yılda 5 milyon ziyaretçiyi ağırlamış. İstanbul Modern‘nin denize nazır restoranında Oya Eczacıbaşı’nı dinlerken etrafta öğrenciler geziniyordu. Oya Eczacıbaşı 10. yıllarında bazı istatistikleri paylaştı:
- 5 koleksiyon, 35 süreli sergi, 29 fotoğraf sergisi, 14 video programı ve 16 yurtdışı sergi yapıldı.
Hollywood starlarının akın ettiği Los Angeles Moda Haftası’nda Türk tasarımcıları görücüye çıkaracak olan ünlü oyuncu Atasoy, dilek ağacı, lokumla ‘bizden’ bir rüzgâr estirecek
Hollywood her oyuncunun hayallerini süsler... Kısa bir filmde ufacık bir rol kapmak için her yıl 4.5 milyon oyuncu şehre yerleşiyor. Bunlardan kaçı başarıp kalıyor bilinmez ama kesin olan tek şey dünyanın her yerinden oyuncular bir gün oraya gitme hayali kuruyor. Onlardan birisi de Fadik Sevin Atasoy... Kendisini Beyaz Melek, O Şimdi Mahkum gibi filmlerden, Avrupa Yakası, Dudaktan Kalbe gibi televizyon dizilerinden hatırlıyoruz... Atasoy 2 yıldır Los Angeles’ta yaşıyor. İngilizceyi aksansız konuşuyor, İtalyanca, Almanca, biraz da Bulgarca biliyor.
Tabii ki LA’de oyunculuk yapmak istiyor ancak Amerika ona girişimcilik ruhunu aşılamış. RedCase adında bir entertainment şirketi kuran Atasoy, ilk faaliyet olarak Los Angeles Moda Haftası’nın (Los Angeles Fashion Week - LAFW) katılımcıları arasına Türk tasarımcıları da sokmuş. Atasoy’un ajandasında ABD’lilerle ortak yapım filmler de var. Atasoy sorularımı yanıtladı.
Nereden çıktı şirket kurmak?
Los Angeles (LA) merkezli RedCase Entertainment şirketini
‘Türkiye internet sansürünü’ derinleştiriyor mu? Torba yasaya giren tasarı ile kişilik haklarını ihlalden dolayı internet sitelerine erişimin engellenmesinin yolunun açılması yurtdışında sorunun sıkça sorulmasına neden oluyor. Tabii algının pekişmesine de... Tasarıyla kişilik hakları ihlalinde mahkeme, özel hayatın gizliliğinin ihlalinde ise TİB Başkanı veya Ulaştırma Bakanının kararıyla sitelere erişim engellenebiliyor. Kişilik haklarının ihlali kavramı Türkiye’de çok geniş yorumlanabiliyor. Bu nedenle en ufak bir eleştirinin dahi sitelerin kapatılması gibi bir tedbirle karşılaşması riski var. Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı bu uyarıyı yaparak, “İnternet sitelerine erişimin engellenmesi temel hak ve özgürlüklerin engellenmesidir” diyor.
İletişim Başkanlığı kuruluyor
Önceki gün bir grup gazeteciyle Eczacıbaşı Holding’in 22. katında kendisiyle buluştuk. Faruk Eczacıbaşı uzatmadan konuşmasına başladı: “Bizi çok iğreti eden bir tasarı. 5651 sayılı internet yasasında ölçülülük ilkesinde sıkıntı yaşıyorken, bireylere interneti yasaklama noktasında mahkemeler karar verip site kapatabilecek. Olay internetin çok ötesine gidiyor. Avrupa İnsan Haklarına, Anayasa’ya
40 yıllık sanayici Oktay Duran, sanatın ülkeye katkısını artırmak üzerine projeler geliştiriyor. Bunların başında da yurtdışından gelen sanat turları var. Duran, “Bir Guggenheim Müzesi yılda en az 2 milyon turist demek.Bu müze İstanbul’da olsa turizm geliri 6 milyar dolar artar, Diyarbakır’da olsa şehrin kaderi değişir” diyor
ArtOn Galeri’nin sahibi Oktay Duran yılların sanayicisi. Yıllık 90 milyon TL ciro yapan, Ülker, Lipton, Godiva gibi birçok gıda, ev ürününün ambalajları yanı sıra Johny Walker, Talisker, Black Label, White Horse, Baileys’in konulduğu bütün o karton kutuları yapan Duran Doğan Basım Ambalaj’ın ortağı ve yönetim kurulu başkanı. Yurtdışına teknoloji satan Duran Makine’nin de sahibi. Ancak son üç yıldır vaktinin önemli bir bölümünü sanat mesaisine harcıyor. Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nin içindeki galeri alanını da işleten Oktay Duran içinden geçtiğimiz günlerin en çok sanat piyasasını etkilediğini söylüyor.
Sanat piyasası son gelişmelerden nasıl etkilendi?
Sanat bu tür ortamlardan en hızlı etkilenen piyasadır. Piyasalarda sıkıntı olduğunda sanat harcamalarından çok kolay vazgeçer koleksiyonerler. Son iki haftadır satışlar, belirsizlikten
Yeni yıl, yeni başlangıçlar, yeni umutlar ve tazelenmek demek... Yıl nasıl başlarsa öyle gider, derler. Yılın ilk duyumları yiyecek içecek sektöründen geliyor. Demek ki yıl boyunca bu sektör büyüyecek ve biz de buradan haberler alacağız... Malum, kurumsal sermayenin girdiği yeme içme sektöründe bir süredir satın almalar, ortaklıklar hız kesmeden devam ediyor.
Satın alınan restoranlar değişirken alıcı tarafta bugüne kadar hep aynı oyuncuyu gördük neredeyse: Doğuş grubu... Doğuş grubunun A plus restoranları satın alarak restoran sayısını 100’e çıkarmasıyla Türkiye’de yeme içme sektörü hareketlendi.
İkinci alım furyası
Şimdilerde sektördeki satın alma furyasının ikinci aşamaya geçtiği konuşuluyor. Özellikle lüks restoran sayısının artması tedarik sürekliliğini de beraberinde getiriyor. Bunun etkisiyle olsa gerek sektörün en büyük oyuncusu Doğuş restoran markalarından sonra tedarik şirketleriyle de ilgilenmeye başlamış.
Doğuş Holding’in Korelilerle ortak olduğu Doğuş SK fonu birçok tedarikçiyle satın alma görüşmeleri yürütüyormuş. Doğuş grubunun restoran sayısını 250’ye çıkaracağı konuşulurken tedarikçi yatırımının çok cazip olduğu açıkça görülüyor.
Kendi şirketi Koleksiyon’la başlayan tasarım tutkusunu vakfa dönüştüren Faruk Malhan’ın yeni hedefi Tekirdağ’da tasarım köyü kurmak. Bu köyde yer alacak atölyelerde tasarımcılar üretim yapacak, firmalar da buradan tasarım satın alacak
Koleksiyon Mobilya’nın yaratıcısı Faruk Malhan, Tasarım Vakfı’nı kurdu. Malhan tasarım duayeni bir isim... Onlarca genç tasarımcı ile farklı farklı sektörlere tasarım üretmek gibi bir gayesi var. Bursa’da bir tekstil firması için tasarım yaptılar bile...Tasarım Vakfı, şu anda da Mezopotamya sanatı telkari için büyük bir mücevher firmasıyla el sıkışmak üzere...
Tasarım atölyesi, tasarım köyüne giden yoldaki ilk adım... Malhan, Tekirdağ taraflarında içinde yüzlerce sanatçı, mimar, tasarımcının çalışacağı bir tasarım köyü planlıyor.
Vegasack danışma kurulunda
Sohbetimiz ilerledikçe kafasında Fransa’da dünyanın önde gelen tasarım merkezlerinden Domaine de Boisbuchet’in bir benzerini Türkiye’de kurmak olduğunu gördüm. Dünyanın en önemli endüstriyel mobilya tasarımı koleksiyoncusu, serbest küratör Alexander Von Vegesack Tasarım Vakfı İstanbul’un danışma kurulunda... Vegesack ünlü Vitra Tasarım Müzesi’nin de kurucu müdürü. Frank Gehry’nin