Songül Hatısaru

Songül Hatısaru

songul.hatisaru@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

40 yıllık sanayici Oktay Duran, sanatın ülkeye katkısını artırmak üzerine projeler geliştiriyor. Bunların başında da yurtdışından gelen sanat turları var. Duran, “Bir Guggenheim Müzesi yılda en az 2 milyon turist demek.
Bu müze İstanbul’da olsa turizm geliri 6 milyar dolar artar, Diyarbakır’da olsa şehrin kaderi değişir” diyor


Bir Guggenheim turizm gelirini 6 milyar $ artırır
ArtOn Galeri’nin sahibi Oktay Duran yılların sanayicisi. Yıllık 90 milyon TL ciro yapan, Ülker, Lipton, Godiva gibi birçok gıda, ev ürününün ambalajları yanı sıra Johny Walker, Talisker, Black Label, White Horse, Baileys’in konulduğu bütün o karton kutuları yapan Duran Doğan Basım Ambalaj’ın ortağı ve yönetim kurulu başkanı. Yurtdışına teknoloji satan Duran Makine’nin de sahibi. Ancak son üç yıldır vaktinin önemli bir bölümünü sanat mesaisine harcıyor. Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nin içindeki galeri alanını da işleten Oktay Duran içinden geçtiğimiz günlerin en çok sanat piyasasını etkilediğini söylüyor.

Sanat piyasası son gelişmelerden nasıl etkilendi?
Sanat bu tür ortamlardan en hızlı etkilenen piyasadır. Piyasalarda sıkıntı olduğunda sanat harcamalarından çok kolay vazgeçer koleksiyonerler. Son iki haftadır satışlar, belirsizlikten dolayı durdu adeta. ArtON’un para kazanmanın ötesinde bir misyonu var.

Nedir o?
Sanayici olarak dikkatimi çeken birşey oldu hep. Dünyada ekonomik olarak ileri gitmiş bütün ülkelerde, sanayiciler kendi markalarının değerini yükseltmekten daha çok ülke markalarının değerini yükseltmeye çalıştılar. Bunu yaptığınızda zaten o ülkenin vatandaşı olarak anıldığınızdan ürettiklerinize ilgi artar.

Ülkenin değerini yukarı çekmek için sanatın katkısı ne olacak?
Avrupa’da, Amerika’da bilinen ne kadar çok sanatçınız varsa, ülkenizin marka değeri o kadar çok artıyor. Bugün Fransa o kadar turisti ne ile çekiyor sizce? Monet’siyle, Renoir’yle, Eiffel Kulesi ile... Biz tam tersi böyle bir hobi gibi görüyoruz sanatı. Yahu hobi değil, çağdaş sanat bugün bir ülkenin ilerlemesinde en büyük itici güçtür. Sanatta ileriyseniz sattığınız tekstil ürünün de fiyatı artıyor. Birçok yabancı geliyor galerimize, onlara seminerler veriyoruz. Çağdaş sanatımızı anlatıyoruz. İkramlarda bulunuyoruz.

Otellerle işbirliği

Yurtdışından sanat turları mı geliyor?
Yurtdışıyla çalışan turlarla konuşuyoruz. Onlar getiriyorlar. Bazı seyahat şirketleri bunu da yapmaya çalışıyor. Otellere, ‘yabancı gruplarınızı getirin sanatımızı anlatalım’ dedik. Daha çok Orta Avrupalılar geliyor.

Sanat, turizmi ne kadar artırır?
Başaran Ulusoy’a anlattım, bir hesap yaptı kendisi... İstanbul’a yılda 11 milyon turist geliyor. Bunların şehirde ortalama geçirdiği gün sayısı 3.6 gün. İstanbul’da bir Guggenheim, Pompodiu olursa turistin geçireceği zaman 5.5 güne yükselebiliyor. Bir gün için 300 dolar harcıyorlar. Ve bu turistin yaratacağı ilave ekonominin rakamı 6 milyar doları buluyor. Devlet bir müzeye 1 milyar dolar para harcarsa, bunun katma değer vergisiyle bir yılda amorti ediyor. Bakın İspanya’da, Guggenheim’a isim hakkı ödeyip, Bilboa’ya 220 milyon dolara müze yaptılar. 300 bin turist çeken şehir bir anda 2 milyon turist çeker oldu. Öyle bir müzenin Diyarbakır’a yapıldığını düşünün. Kaderi değişir.

Poşet makinesi icat etti

Sanayi tarafında işler nasıl?
Karton poşetler vardır, bilirsiniz. Dünyanın her yerinde karton poşetler elle katlanıp yapıştırılır. Duran Makine olarak bunun teknolojisini yaptık. Karton, makineden kullanıma hazır karton poşet olarak çıkıyor. Yaklaşık 200 kişinin yaptığı işi bu makinede üç kişi yapıyor. El işçiliği ucuz olduğu için Avrupa’nın karton poşet ihtiyacının yüzde 80’den fazlası Çin’den geliyor. Makineyi, Suudi Arabistan, Arjantin başta olmak üzere 60 ülkeye ihraç ettik. Sanatla ilgilendiğim için kafam sürekli inovasyona çalışıyor. Türkiye’nin ihracatı 150 milyar dolar. Türkiye kilo olarak 2 dolara satıyor. Makine işinde çeliği 1 dolara alıyorum, 30 dolara satıyorum.

Duran Doğan’ın büyüklüğü ne kadar?
260 çalışan, 90 milyon TL civarında bir ciro... Bunun da yarısından fazlası ihracat.

‘Ülker, Demirören müze gibidir, eser koleksiyonlarına girince bir daha çıkmaz’

Doğançay’ın ölümünün ardından eserleri değerlendi mi?
Çok fazla değerlendiğini söyleyemem.

Niye?
Eserleri değerlendiren piyasada bulunmamasıdır. Avrupa, ABD’de bu müzeler vasıtasıyla oluyor. Bir aile alıyor, biriktiriyor, arada bir nesil bunları mutlaka müzelere hediye ediyor. Bu eserler müzeye girip bulunmayınca değerleri yükseliyor. Bizim böyle müzelerimiz yok. Olmalı, başka türlü çok zor. Piyasadan eserlerin azalması lazım. Murat Ülker gibi koleksiyonlerin katkısı da önemli bir noktada. Murat Ülker, Erdoğan Demirören müze gibidir. Bilirsiniz ki bir eser koleksiyonlarına girdi mi çıkmaz. Tutarlar. Bu da nadiriyeti doğurur. Doğançay’ın dünyada 70 müzede eseri var üstelik.

Mavi Senfoni’yi kaça almıştınız?
25 bin dolar gibi bir rakama aldım...

Kaç yıl sonra sattınız?
20 yıl sonra... Müzayede’de 1.5 milyon dolara satıldı.

‘Hedefim, 1 milyon dolardı’

Piyasada ölçekler değişti bir anda...
Projem buydu zaten. Derdim Türk çağdaş sanatında 1 milyon dolara bir eserin satılmasıydı. Uluslararası alandaki sohbetlerde hep Türkiye’de yaşayan bir sanatçının en pahalı eseri kaç paraya satıldı diye sorarlardı. O zamanlar işte biraz Haluk Akakçe, biraz Taner Ceylan’ın eserleri 150, 200, 350 bin dolar seviyesindeydi. Fark ettim ki milyon dolarlık bir psikolojik sınır var.
Yaşayan bir sanatçının eseri milyon doların üzerinde satılmadıysa sen istediğin kadar ülke olarak övün, çağdaş sanatta bir yerde değilsin. Fark ettim ki Türkiye’de bu rakamı yakalayabilecek tek iş var, o da bende. Mavi Senfoni...Amacım psikolojik 1 milyon dolar sınırının üstünde bir satış yapmaktı. 1 milyon 1 dolara satmaya razıydım. Ancak müzayede rekabetiyle 1.5 milyon dolara gitti.

Çağdaş sanatta fiyatlar düşer mi?
Sanata iş olarak baktığınızda sanatçı, galerici ve alıcı kazanmalı. Eğer alıcıya bir ekmek bırakmazsanız fiyatlar düşer. Fiyat tespitinde galericinin, sanatçıyı çok iyi yönlendirmesi lazım. Öyle çok uçuk kaçık fiyatlarla başlamamak lazım.
Galerici, koleksiyonerlere satmalı, günü birlik karlı işlere tamah etmemeli. Bizim mesela 3 - 5 bin TL’den başlayıp çok yukarılara çıkmış sanatçılarımız var. Çok istikrarlı bir şekilde arkasında durmak gerekiyor. O zaman fiyatları düşmez. Ama bir sanatçı çok çabuk üretime başladı, hemen piyasaya girdi. Hemen fiyatları yükseltti, düşmesi kaçınılmazdır...