Büyük toplumsal travmaların doğru yönetilmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Selim Başarır, “Siyasetçiler politik psikolojik destek almalı. Toplumdaki kutuplaşma böyle önlenebilir” dedi
Cumhuriyet tarihinin en kanlı terör eyleminin üzerinden dokuz gün geçti. Kim, yaptı, niye yaptı, resmi ağızdan açıklamalar yapılsa da toplumda taraflar birbirlerine şüphe ile bakar hale geldi. Kendini güvende hissetmeyen insanlar kozalarına kapandı. Geçen cumartesi gününden bu yana sokağa çıkan, toplu taşıma araçlarıyla seyahat eden, çarşı pazar gezen insan sayısında her zamankine göre bir azalma gözleniyor. İnsanlarda korku, endişe ve buna bağlı olarak anksiyete yükseliyor.
Toplumsal travmalar ve kritik olaylar, politik psikoloji, bireysel ve kurumsal müdahaleler alanlarında çalışmaları bulunan uzman psikiyatr - psikoterapist Dr. Selim Başarır ile buluştum. “Bu normal mi?” diye sordum.
Başarır, yaşananın büyük bir toplumsal travma olduğunu, ilk günlerde korkunun, hemen ardından öfkenin, sonra da yas duygularının topluma hakim olmasının son derece normal olduğunu anlattı. Vurguladığı nokta, bu duyguların iyi yönetilmesi. Elbette yönetim görevi de yöneticilere düşüyor. Başarır, son dönemde
Oyuncu Ayda Aksel, Türkiye’de sürekli dizi çekilmesinin taleple bağlantılı olduğunu belirterek, “Gençlerin TV başından kalkmaları gerekiyor. Cebinde para olmayan bir gencin gidip arkadaşlarıyla sosyalleşebildiği yerler olmalı. Bizde sosyalleşme mekanları yok” diyor
Her kanalda onlarca dizi… Neden bu kadar çok dizi var acaba? Soruyu yılların deneyimli oyuncusu Ayda Aksel’e yönelttim... Kendisi 32 yıldır devlet tiyatrosunun kapalı gişe oynayan oyunlarında çalışan bir isim. Oyunculuk üzerine dersler veriyor. Gençler onu, ‘Mandıra Filozofu’, ‘Aşk Tesadüfleri Sever’ gibi filmler, ‘Hatırla Sevgili’, ‘Gönül Çelen’, ‘Yaprak Dökümü’, ‘Zengin Kız Fakir Oğlan’ gibi dizilerdeki güçlü oyunculuğundan tanıyor. Oynadığı yeni dizi yakında F0X TV’de başlıyor.
Hem sahnede hem de TV’de olan bir isim yani... Bu nedenle gözlemleri önemli. Soruma karşılık olarak, “Türkler yaşlısıyla genciyle evde TV başında, gençlerin dışarıda bir hayatları yok. Olmaları gereken ortamlarda değiller. Gezmek için de AVM’lere gidiyorlar. Dizi ile AVM arasında sıkıştılar” diyor. Saptamaları dikkat çekici… Hem ebeveynlerin hem de eğitimcilerin kulak vermesi gerek.
Kader peşini bırakmıyor
Ayda Aksel’e, “Evlilik
Bu yıl ‘tuzlu su’ temasıyla sanatseverlerin karşısına çıkan İstanbul Bienali’ne ilgi büyük. İKSV bienalde ustalık dönemini yaşıyor. Bülent Eczacıbaşı da bunun haklı gururunu… Ve son günlerde tuzlu su haberleriyle gündemde olan Mars’a göndermeyle patlatıyor espriyi:
İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) her seferinde başka bir küratörle çalıştığı bienali bu yıl emanet alan Carolyn Christov-Bakargiev, “tuzlu su” temasını seçmiş, eserler ve yerleştirmeler bu tema çerçevesinde ortaya konulmuştu. Adalar’dan Rumeli Feneri’ne, otel odalarından balıkçı kayıklarına kadar uzanan İstanbul Bienali, büyük bir heyecanla sürerken NASA açıkladı: “Mars’ta tuzlu su bulduk!”
Koç Holding sponsorlüğünde yapılan, sadece yurtiçinde değil, yurtdışında da büyük ilgi uyandıran ‘tuzlu su’ temalı İstanbul Bienali’nin ışığı bu kez farklı parlıyor. İstanbul’u, bütün şehre yayılmış şekilde çağdaş sanatla buluşturan bienalde bu yıl rekorlar yılı olacak gibi görünüyor. Bir önceki bienali 340 bin kişi gezmişken bu kez sadece ilk 20 günde 200 bin kişiye ulaşıldı bile. Hedef ise 500 bin kişi…
İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, bienale ilgiden memnun. NASA’nın açıklamasıyla bienalin temasının
Enstalasyonu Londra Tasarım Haftası’nda sergilenen Tabanlıoğlu’nun bir kulağı da Tokya’da. Japonya’nın Ulusal Olimpiyat Stadyumu inşaatında skandal çıktı. Zaha Hadid projeden çekildi. Japonya aralarında Tabanlıoğlu’nun da bulunduğu eski finalisleri görüşmeye çağırabilir
Mimari, her zaman ortaya konulduğu çağın bir göstergesi olmuştu ama belki de hiçbir zaman şimdiki kadar belirleyici olmamıştı. İhraç edilen ve dünyaya açılan sektörlerle birlikte hatta onlara yol açacak şekilde mimarlık da günümüzde global olarak pazarlanıyor. Amerika, İngiltere gibi devletler, mimarlarını dünyaya açılmaya teşvik etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ortadoğu’da birçok projeye imza atan İngiliz Norman Foster’ın İngiltere Kraliçesi’nin elinden Sir unvanı alması gibi. Türkiye’deki gayrimenkul projeleri ve yüksek ölçekli kamusal alan planlamaları sebebi ile dünyadaki birçok mimarlık ofisinin gözü özellikle İstanbul’da.
Zaha Hadid’in adı Kartal Kentsel Dönüşüm Projesi için anılırken, Norman Foster ve Malezyalı Ken Yeang da listedeki dünyaca ünlü mimarlardan. Bizim devletimiz, ne yazık ki uluslararası alanda kendini ispatlamış mimarlık ofislerine tanınırlıklarının artması için destek vermiyor.
Meme kanserine farkındalığı artırmayı amaçlayan Pinktober kampanyasının bu yılki yüzü olan Belçim Bilgin, “Bu coğrafyada kadınlar bedenlerinden uzaklaştırılıyor. Oysa erken teşhis için mememizle aramızdaki mesafeyi azaltmalıyız” diyor
Dünyadaki her 9 kadından biri meme kanseri tehdidi altında. Avrupa’da her yıl yaklaşık bir milyon kadın meme kanseri tedavisi görüyor. Dünyada her 3 dakikada bir kadın bu hastalığa yakalanıyor. Ve ne yazık ki her 11 dakikada bir kadın bu yüzden hayatını kaybediyor.
Hastalığın tedavisinde erken teşhis çok önemli. Ancak özellikle kapalı toplumlarda kadın bedeniyle ilgili konular “ayıp” sayılıp konuşulmuyor, hatta kimi zaman kadınlar kendilerine bile açık olamıyorlar bedenleri konusunda. İşte o zamanlarda elimizden tutacak, “hadi” diyecek bir kız kardeş lazım. Bu yıl kız kardeşimiz Belçim Bilgin!
Kinder Sürpriz ve Nutella markalarıyla bilinen Ferrero, Manisa’da 100 milyon euroya kurduğu fabrikaya bir o kadar daha yatırım yapıp Türkiye’yi Ortadoğu, Afrika ve Türk cumhuriyetleri için üs haline getirecek
Genç oyuncular birbiri ardına Kadıköy’de salonlar açarken Derya ve Ferhan Şensoy kardeşler, Beyoğlu’ndaki Ses Tiyatrosu’nun ‘bekçisi’ olma misyonunu üstlendi. İki kardeş Pera’daki Hayalet oyunu ile popüler kültürü eleştiriyor
Ferit Şahenk’in adını verdiği Şahenk İnisiyatifi, yürüttüğü sosyal sorumluluk projeleri ile
pek çok kişinin elini taşın altına koymasını sağlıyor. Projenin maddi tarafını Doğuş üstleniyor ama tüketicilere “Bunu kime harcayalım?” diye sorarak onları ‘sosyal vatandaş’ yapıyor