Davetlilere dağıtılan “Biniş Kartı” ile Swissotel’in Fuji Balo Salonu’na doğru ilerlerken, saat 19.00’u gösteriyordu. Geçen pazar günü, saatte bir organizasyona katılmak, futbolseverler için büyük özveriydi.
İşe bakın ki davet, Fenerbahçe Kulübü Başkan Vekili ve Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir’den geliyordu!
Özdemir bekleneni yapmış, kokteyl salonunun girişindeki odaya iki dev ekran kurdurmuş. Birinde FB-Gençlerbirliği maçı, diğerinde Sivasspor-Galatasaray maçı gösteriliyordu.
Maç bitimine doğru yemeğe geçildi. Masamızda spor tutkusu tartışmalıydı.
150 konuk geldi
Faruk Eczacıbaşı GS’li oğlunun isteği üzerine yaşamındaki stat deneyimini en fazla ikiye çıkarabilmişti. Koyu BJK taraftarı bir babanın kızı olarak yetişen eşi Füsun Eczacıbaşı’nın futbol hayatı evlenince son bulmuştu.
DSP Genel Başkan Yardımcısı Tayyibe Gülek’in maçları siyaset arenasıyla sınırlıydı.
Kim bilir kaç kişinin yaşamı, bir gün uçağın business class bölümünde yaptığı yolculukla değişmiştir?
Meltem Karabeyoğlu’nun hikâyesi bunlardan biri. Sonucu söyleyeyim; Yugoslav göçmeni bir baba ile Milaslı bir annenin kızı olan Karabeyoğlu, Bağdat-Bodrum arasında yaşıyor. Bağdat’ta olduğu zamanlarda 5 aylık bebeği Güneşhan’la Ürdün’de buluşuyor.
Büyük büyük dedesi Hakkı Bey, II. Abdülhamid’in demiryolu işçilerinin maaşını ödemesi için Musul’a gönderdiği hazine müdürlerinden. Ailenin Ortadoğu’yla ticari ilişkisi kesintisiz olarak sürüyor.
El Tikriti’den uçakta vize
Karabeyoğlu, 1996 yılında İstanbul’dan Londra’ya giden uçağın business class bölümünde uçuyor. Yanında oturan adamla sohbet ediyor.
İş yaşamının ilk basamaklarını, “Londra Metal Borsası’nda simsar olarak çalıştığım iki yılın ardından, Kazakistan, Türkmenistan, İran ve Azerbaycan’da metal ve petrol ticaretiyle uğraştım, lojistik operasyonları
Bir önceki yazımızda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Ahmet Çalık ile Sabah-atv’deki ortağı Katar Emiri Şeyh Hamid bin Halife el Tani’yi Şam’da tanıştırmasının perde arkasını anlatmıştık.
Yazımızda, Gül’ün 19 Ocak’ta yapılacak “Şam: 2008 Arap Ligi Kültür Başkenti” törenine katılmaya, 15-16 Ocak tarihindeki Mısır ziyareti sırasında karar verdiğini yazmıştık.
Davet önceden yapıldı
Yazı, Köşk’ün Kahire gezisi sırasında harekete geçmesiyle, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın Gül’ü “davet etmesinin sağlandığını” ileri sürüyordu.
Çankaya kaynakları, bu iddiaya itiraz ediyorlar ve Esad’ın davetinin Kahire ziyaretinden iki hafta kadar önce, 31 Aralık 2007 tarihini taşıyan bir mektupla kendilerine ulaştığını bildiriyorlar.
Çankaya’nın bu itirazını haklı görüyorum; ancak, bu bilginin esas olarak yazıda sorguladığımız diğer konuları tümüyle açıklamaya yettiği kanaatinde değilim.
Bir kere, 31 Aralık 2007 tarihli mektup, yalnızca davetin yapıldığı zamanı
Sabah-atv’nin yeni sahibi Turkuvaz’ın “hükümet destekli” bir proje olduğu yolunda sayısız yorum yapıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Çalık’ı sahiplenen” açıklaması ise dikkatlerin Katar Emiri ile Şam’daki buluşmaya ve Çankaya Köşkü’nün bu projede oynadığı kritik role çevrilmesine yol açtı.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak, Turkuvaz’ın genel müdürü ve ortağı. Berat Albayrak da Amerika’da okuduğu yıllarda Turkuvaz’ın bağlı olduğu Çalık grubunda çalışmaya başlayıp geçen yıl şirketin İstanbul’daki merkezinde genel müdür koltuğuna oturdu.
TMSF tarafından yürütülen Sabah-atv ihalesine tek başına giren damadın şirketi Turkuvaz, 5 ay sonra malın sahibi oldu. Turkuvaz’a verilen 60 günlük ödeme süresinin dolduğu 21 Nisan’da, 1.1 milyar doların 750 milyon doları Vakıfbank ve Halkbank tarafından kredilendirilirken, Çalık Holding hisselerinin yüzde 25’ine ortak olan
Bu sütunda 7 Şubat 2008 tarihinde “Gül, işadamının elinden tutup Körfez’e götürdü” başlıklı yazım çıktı. Bu yazıda, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün hangi grupları Katar Emiri Şeyh Hamid bin Halife el Tani’ye nasıl takdim ettiği ayrıntılı olarak anlatılıyordu. Yazıda, STFA, Tekfen ve TAV’ın Katar’daki yatırımlarından söz etmişiz.
Ancak bu yazıda Sabah-atv ihalesini kazanan Çalık grubunun patronu Ahmet Çalık’ın adı geçmiyordu. Bugün bunun nedenini anlatacağım.
Ekonomi ağırlıklı gezi
Gül’ün Katar’daki gezisinin ekonomi ağırlıklı olacağı sır değildi. Cumhurbaşkanlığı Basın Danışmanı Ahmet Sever, bana daveti iletirken “Bu gezi ekonomi ve işadamı ağırlıklı olacak, o nedenle ekonomi yazarlarının katılımında yarar gördük” demişti.
Gül’le birlikte Katar’a giden 200 kişilik heyetin çoğu işadamlarından oluşuruyordu.
Katar heyetinde TMSF’ye yapacağı 1.1 milyar dolarlık ödeme için kaynak arayışı içinde olan Ahmet Çalık’ın da yer alması dikkat çekiciydi.
İşa
Çalık Grubu’nun patronu Ahmet Çalık’ın, Sabah-atv ihalesine ilgisi bilinen işadamı Fettah Tamince için, TMSF Başkanı Ahmet Ertürk’ten görüşme talep ettiği söyleniyordu. “Çalık’ın özkaynağı Tamince mi?” sorusuna Ertürk’ten de bir yanıt geldi. Ertürk “Çalık benden Tamince için randevu istemedi. Tamince’yi de en son 4 yıl önce bir kokteylde gördüm” diyor.
Ertürk’e ihale öncesinde yaptığı “Paranın kaynağına bakarım” sözünü hatırlatıyorum ve Çalık’ın parasının kaynağının araştırılıp, araştırılmadığını soruyorum.
Ertürk “Banka sisteminden geçen parayı araştırmam. Kara paraya bakarım. Çalık’ın parası yurt dışındaki bir büyük Amerikan bankasından geldi” diyor.
Ertürk “Yalnız” diyerek sözlerine devam ediyor:“TMSF açısından bir diğer araştırma konusu da, ihaleye giren firmanın, ihaleye girecek firma ile bir ilişkisinin olup olmadığının tespitidir. Böyle bir durum ortaya çıktığında, her zaman
Geride bıraktığımız haftalarda en çok merak edilen konulardan biri Ahmet Çalık’ın Sabah-atv ihalesi için gerekli 1.1 milyar doları bulup bulamayacağı sorusuydu. Ahmet Çalık, dosta - düşmana “Bu parayı bulma gibi bir sorunum yok” diyor, ancak pek çok kimse bu açıklamaları şüpheyle karşılıyordu.
Nasıl ödeyeceği sorusunun yanıtının bundan en fazla 20 gün önce belirmeye başladığını söyleyebiliriz. Paranın “bulunduğunun” ilk sinyalini Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile 5 Şubat 2008’de yaptığımız Katar gezisinde almıştık. Çalık, bu geziye katılmıştı.
Çalık, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 13 Nisan’da yaptığı son Katar gezisine de katıldı. Bu gezi sırasında Çalık’ın Katar’dan 750 milyon dolar istediği bilgisi kulağımıza çalınmıştı. Anlaşılan Katar Emiri Şeyh Hamid bin Halife el Tani’yi ancak 125 milyon dolara razı edebilmişler.
Ticariler vermedi
Herkes için tam açıklık kazanmamış bir konuyu burada tekrarlamakta yarar var. O da şu: Turkuvaz’ın 500 milyon dolarlık sermayesinin yüzde 58’i
Kuzey Irak’ta ekonomik zorbalıkları anlatmaya başladığım gün, Süleymaniye Tutukevi’nde 9 aydır hapis yatan Tüzün Yapı’nın sahibi Necdet Tüzün’ün öyküsünü anlatacağımı anons etmiştim.
Yazının çıktığı gün, Tüzün için geri sayım başladı.
Önceki gün Tüzün tahliye oldu. Dosyası kapandı ve beraat etti.
Tüzün ile Süleymaniye’den konuşuyorum, “56 yaşıma kadar ülkemizde böyle bir olay görmedik, kader işte. Yabancı olduğum için ülkeyi terk ederim diye, dava süresi içinde kefaletle de bırakmadılar” diyor.
Temmuz ayının sıcak gecelerinden birinde, akşam saat 20.00’de evinden alınıp tutukevine götürülen Tüzün, önce “Bir iki güne kadar bırakırlar” düşüncesiyle ailesine haber bile vermiyor. Günler haftaları, haftalar ayları kovalarken, “Her salı tahliye bekledim” diyor Tüzün.
Karşılaştığı Türkler