Kuzey Irak’ta ekonomik zorbalıkları anlatmaya başladığım gün, Süleymaniye Tutukevi’nde 9 aydır hapis yatan Tüzün Yapı’nın sahibi Necdet Tüzün’ün öyküsünü anlatacağımı anons etmiştim.
Yazının çıktığı gün, Tüzün için geri sayım başladı.
Önceki gün Tüzün tahliye oldu. Dosyası kapandı ve beraat etti.
Tüzün ile Süleymaniye’den konuşuyorum, “56 yaşıma kadar ülkemizde böyle bir olay görmedik, kader işte. Yabancı olduğum için ülkeyi terk ederim diye, dava süresi içinde kefaletle de bırakmadılar” diyor.
Temmuz ayının sıcak gecelerinden birinde, akşam saat 20.00’de evinden alınıp tutukevine götürülen Tüzün, önce “Bir iki güne kadar bırakırlar” düşüncesiyle ailesine haber bile vermiyor. Günler haftaları, haftalar ayları kovalarken, “Her salı tahliye bekledim” diyor Tüzün.
Karşılaştığı Türkler
Kuzey Irak’ta hükümlüler cezaevinde, dava aşamasındakiler ise tutukevinde kalıyor. Tüzün’e “İçeride Türk işadamıyla karşılaştınız mı?” diye de soruyorum. Mustafa Çetiner’in adını veriyor.
Çetiner, “Hapisteki işadamı” dizimi okuyunca bana mektup yazan işadamlarındandı. Süleymaniye Tutukevi’nde 25 gün kaldığını, 5 aydır da ülke dışına çıkamadığını anlatıyordu.
Tüzün, tutuklu kaldığı süre içinde ayrıca bir Türk şirketinin yöneticisiyle de karşılaşmış.
Irak Kürt Bölgesi, özgürlüğü paraya dönüştürme sürecinde, demokratik hukuk düzenini yerine oturtamadığından çok sayıda mağdur ortaya çıkarıyor.
Tüzün, “Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın izniyle buraya geldim, kaçak değil. Türkiye bizimle ilgilenmeyecekse, işadamlarının Kuzey Irak’a gitmesini yasaklasın! 9 aydır Türkiye’den kimse arayıp, sormadı. Başbakan Erdoğan’ın gezilerinde işadamları büyükelçiliklerin ilgisizliğini anlatırken dinlerdim. Başıma geldi. Musul konsolosumuzdan ses çıkmadı. Irak Kürt Bölge Başbakan Yardımcısı Ömer Fettah’ın ilgisi ve bilgisi oldu” diye de sitem ediyor.
Ömer Fettah arabulucu
Tüzün, “Yılda 15-20 trilyon ciro yapıyordum. Erzurum Havalimanı ihalesinden doğan KDV konusunda, DHMİ ile karşılıklı açtığımız davalar var. Teminatlarıma el kondu, Türkiye’de iş yapamaz hale geldim. Dava harçlarını yatırabilmek için para kazanmam lazımdı, Kuzey Irak’a geldim” diyor.
Tüzün, Süleymaniye’de yerel bir işadamıyla (Usta Ömer) ortak oluyor. İşler iyi gitmiyor. Araya Fettah giriyor, iki tarafı uzlaştırıyor.
Bu dönemde Tüzün’den, Turgay Ciner’in elektrik santralını satın almak isteyen Iraklı Kürt işadamları, kendilerine tercümanlık yapacak birisini bulmasını istiyorlar. Tüzün de bir zamanlar yanında çalışan Murat Yıldırım’ı öneriyor.
Adamlar, Ciner’e gidecek olan 170 bin dolar kaporayı, Yıldırım’ın banka hesabına yatırıyorlar.
Hesapta buharlaşan 70 bin dolardan Tüzün sorumlu tutuluyor.
Bu olay nedeniyle tutuklanan Tüzün, hakkında açılan “dolandırıcılık” davası kapanmasına rağmen, “Doğruyu kimse bulamadı” diyor. Şeytan aldı, götürdü!
Askerliğe sayıyorum
Tüzün, 2006 yılı sonunda, Süleymaniye’de aldığı 9 blokluk konut inşaatının 3’ünü teslim etmişti.
Bundan sonra işe devam edecek mi?
Hakedişlerini kesintisiz alabilecek mi?
Makine parkını, zor şartlarda taşıdığı milyonlarca dolarlık inşaat malzemesini ne yapacak?
Makine mühendisi olan Tüzün, “3 aylık askerlik yapmıştım. Buradaki günleri askerliğe sayıyorum. Çok şükür atlattık!” diyor.
Tüzün, DHMİ ile davasını kazansa, Türkiye’de iş yapabilecek duruma gelse, dönüp arkasına bile bakmayacak ya...
Filmi geri sarmak gibi. Yani Maliye Bakanlığı’nın KDV kararından öncesine gitmek...