Kim bilir kaç kişinin yaşamı, bir gün uçağın business class bölümünde yaptığı yolculukla değişmiştir?
Meltem Karabeyoğlu’nun hikâyesi bunlardan biri. Sonucu söyleyeyim; Yugoslav göçmeni bir baba ile Milaslı bir annenin kızı olan Karabeyoğlu, Bağdat-Bodrum arasında yaşıyor. Bağdat’ta olduğu zamanlarda 5 aylık bebeği Güneşhan’la Ürdün’de buluşuyor.
Büyük büyük dedesi Hakkı Bey, II. Abdülhamid’in demiryolu işçilerinin maaşını ödemesi için Musul’a gönderdiği hazine müdürlerinden. Ailenin Ortadoğu’yla ticari ilişkisi kesintisiz olarak sürüyor.
El Tikriti’den uçakta vize
Karabeyoğlu, 1996 yılında İstanbul’dan Londra’ya giden uçağın business class bölümünde uçuyor. Yanında oturan adamla sohbet ediyor.
İş yaşamının ilk basamaklarını, “Londra Metal Borsası’nda simsar olarak çalıştığım iki yılın ardından, Kazakistan, Türkmenistan, İran ve Azerbaycan’da metal ve petrol ticaretiyle uğraştım, lojistik operasyonları yönettim” sözcükleriyle anlatmaya koyuluyor.
Yol arkadaşı, Karabeyoğlu’nun iş yapma kapasitesinden emin oluyor ve kendisini tanıtıyor:
Irak’ın Ankara Büyükelçisi Rafi Dahham Mijvel el Tikriti.
El Tikriti, Karabeyoğlu’na, “Bağdat’ta çok büyük iş imkânları var, bizimle ticaret yapın” davetini yapıyor.
El Tikriti, uçağın “ekonomi” bölümünde yolculuk yapan sekreterinden elçiliğin özel mührünü istiyor.
Karabeyoğlu’nun pasaportuna “devlet misafiri” ibaresini koyarak özel bir vize veriyor gökyüzünde!
Türk-Yunan ortaklığı
Karabeyoğlu’na Bağdat’ın en lüks oteli El Raşid’de oda ayırttığını söyleyen El Tikriti, “Otele geldiğinizde misafirim olduğunuzu söyleyin. Onlar randevularınızı ayarlayacaklar” diyor.
Karabeyoğlu, iki gün sonra Londra’dan İstanbul’a geri dönüyor ve heyecanla Diyarbakır’a uçuyor. Karayoluyla Bağdat’a gidiyor.
En son ilkokul yıllarında geldiği bu topraklarda neler yapabileceğini görmek istiyor; deneyecek!
Üç gün kalmak üzere geldiği Bağdat’tan 6 ay sonra ayrılabiliyor.
Atina’da gittiği bir konferansta tanıştığı Yunan armatör ortağı George Karaoulies’i de ikna eden Karabeyoğlu, 1997 yılında Bağdat’a yerleşiyor ve Zonakara Lojistik firmasını kuruyor. Bağdat’taki şirketin üzerinden yılda ortalama 100 milyon dolarlık bir ticaret gerçekleşiyor. 2003’ten önce Danimarka ve İsveç’in liderliği aldığı ticaret hacmine bugün Almanya, Türkiye ve Yunanistan eklendi.
Bağdat mı, Erbil mi?
Karabeyoğlu geçen hafta sonu Bodrum The Marmara Oteli’nde, ABD Ankara Büyükelçiliği Ekonomi Ataşesi Courtney Turner’ın da konuşmacı olduğu, iki günlük bir konferans düzenledi.
Bu toplantının Zonakara’nın iş dünyasıyla 51’inci buluşması olduğunu söyleyen Karabeyoğlu, “Bağdat’ta kadın olmak 2003’ten sonra daha zor. Sanırım Bağdat’ta benden başka da girişimci kadın kalmadı. Sadr City’ye (Şiilerin olduğu) giderken hicap (tam tesettür) giyiyorum” diyor.
Bodrum’daki toplantıya Ziraat Bankası Bağdat Şubesi, Datateknik (Ülker), AGE İnşaat, Asya Nakliyat, Umde Mühendislik gibi Irak’ta iş geliştiren 15 firmanın yöneticisi de katıldı.
Toplantının ortak sorusu şuydu: ABD’nin belirlediği Irak ekonomisinden Kuzey Irak üzerinden mi, yoksa Bağdat üzerinden mi pay alacağız?
Ankara’nın, Irak Kürt Bölgesi Başbakanı Neçirvan Barzani ile Bağdat’ta gerçekleştirdiği resmi temas, sorunun yanıtını kolaylaştırır.
1996 yılından beri Bağdat’ta ticaret yapan Karabeyoğlu’nun gardırobu bile Iraklı. Seminer sonrası buluştuğumuzda üzerinde Irak’ın idam edilen lideri Saddam Hüseyin’in bir şiirinin yazılı olduğu yerel giysiyle beni karşıladı.