Bir süre Amerika’da yaşamış, Ortadoğu’da yatırım yapan ve Atina’da yaşayan Yunanlı bir işadamıyla sohbet ediyorum.
Irak’la da yakın ilişkilerini bildiğim işadamına, “Kürt açılımının muhtemel bölgesel etkilerini ” soruyorum. Söze “Irak ve Türkiye komşudur, akrabadır. Türkiye’nin Irak’a yardım etmesi gerekir ”diye başlıyor.
Irak ve Türkiye gerçekliği üzerine yaptığımız sohbetin sonunda da şu çarpıcı oranı kullanıyor: “Türkiye ile Yunanistan, Amerikan ekonomisinin yüzde 5’ini karşılıyor.”
Bu oran yalnızca ikili dış ticaret hacminden gelmiyor; tüm ulusal ve uluslararası kontratları, silah sanayiini de kapsıyormuş.
Komşu harcamayı azaltıyor
Belli ki Yunanistan iç kamuoyu, kişi başı savunma sanayii harcamalarının (709 dolar- Stockholm Uluslararası Barış Anlaşmaları Enstitüsü) AB ülkelerinin ilk sırasına oturmasını tartışıyor.
Bu yıl Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin kabulünün 20. yılı olduğunun farkına varacağımız bir etkinlikteyiz.
İzmir Basmane’den yola çıkan “Hürriyet Hakkımızdır-Tren Özgürlüktür” treni, 34 şehir merkezi ve ilçeden oluşan 42 durakta başta çocuk hakları olmak üzere en genel anlamda insan hakları alanında farkındalık yaratacak etkinlikler düzenleyecek.
STK’lar sahip çıktı
Hürriyet gazetesi ve T.C. Devlet Demir Yolları işbirliğiyle 51 gün sürecek olan “Hürriyet Hakkımızdır-Tren Özgürlük” yolculuğu, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Haydarpaşa’da sona erecek.
Sosyal Projelerden Sorumlu Kurumsal İletişim Müdürü Emel Armutçu’nun kaleminden geçen yılki tren hikâyelerini okumuştuk, kendisinden bu yılın farkını da anlatmasını istedim.
Projenin lokomotifi Hürriyet gazetesi ve sahibi TCDD’nin yanı sıra STK’lardan alınan desteklerin arttığını anımsatan Armutçu, “Geçen yıl müsveddeydi, bu yıl temize çektik” diyor.
Ankara ve İstanbul kulislerinde son günlerde ekonomide önemli bir yeri olan özerk bir kurumun yönetim kurulu üyesinin başına gelen “inceleme” konuşuluyor.
Bu kritik kurumun yönetiminde bulunan bir isim, Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından soruşturuluyor. Üstelik ilk teftiş kurulu raporu sümen altı edildiği halde, ikinci soruşturmayla karşı karşıya.
Söz konusu yönetim kurulu üyesinin, şimdi görev yaptığı kurula üye olarak atandıktan sonra da kanuna aykırı olarak daha önceki işyerinde çalışmaya devam ettiği ve buradan yüklü miktarda maaş almayı sürdürdüğü belgelendi.
Ekren kurula gönderdi
Bunun yasalara açıkça aykırı olduğu çalışma arkadaşları tarafından kendisine defalarca hatırlatıldığı ve uyarıldığı halde, huylu huyundan vazgeçmedi.
Olay 2008 yılında, kurumdan sorumlu Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren döneminde, yapılan bir ihbar sonucu ortaya çıktı. Bakan Ekren hemen Başbakanlık Teftiş Kurulu’nu devreye soktu.
Konuyu incelemek üzere harekete geçen kurul, yasalara aykırı olan bu durumu tespit etti ve bir inceleme raporu düzenledi. Ancak teftiş geçiren kurul üyesinin bir şansı vardı.
Belgeler Babacan’da
Turizm sektöründe cesur hamleler yaparak, krizi teğet geçen bir grup. Antalya’da kendi yatırımı 3 Riva Oteli’ni satarak, geçen yıl Adam-Eve Oteli’ni açan Kayı Grup Başkanı Talha Görgülü, turizm yatırımlarında rotasını gökyüzüne çevirdi.
Geçtiğimiz yıla kadar Riva zincirinin sayısını işletmesini üstlendiği 4 otelle birlikte 7’ye çıkaran Görgülü’nün, Antalya’da yalnızca iki tane dikili ağacı kaldı:
Biri şirketin merkez binası, diğeri de “cennet” konseptini vurguladığı Adem ile Hava oteli!
Krizden önce davrandı
Görgülü, “50 Riva Oteli ve 7 uçak hedefimizi, kur rejiminin otel işletmeciliği üzerindeki olumsuz etkilerinin süreceğini öngörerek değiştirdik. Küresel krizden önce otellerimizi sattık. Ancak Riva adını koruyoruz” diyor.
Turizm sektörünün uzun yıllardır süren enflasyon-kur farkı arasındaki açıklıktan beslendiğini söyleyen Görgülü, “Turizm yatırımları 1980-1990’larda 5-5.5 yılda geri dönerdi, bu süre otel işletmesinde kârlılığın düşmesinden dolayı 12 yıla kadar çıkıyor” sözlerini ekliyor.
Görgülü Kayı Grubu’ndaki yeniden yapılanmada, “Adam-Eve Hotel” yatırımının yola çıkıldığı zaman belirlendiği gibi 60 milyon euro yerine, 120 milyon euro’ya ulaşmasının etkisini de
Amerika ile oluşturulan “Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği” adımlarının ikincisinin Irak ile atıldığını dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’dan dinlemiştik. Üçüncü adım Suriye’ydi.
Türkiye-Irak-Suriye arasında oluşması için çalışılan “üçlü ittifak”ın somut olarak 2007 ve 2008 yıllarında yapılan toplantılarla gündeme gelmesiyle, enerji ve su sorunlarının çözümü başta olmak üzere, bölgede geniş bir pazar entegrasyonunun yaratılacağı umudu doğmuştu.
Çağlayan ile bu görüşmeyi yaptığımız 20 Ağustos’ta “üçlü ittifak”ın ana konusu su olarak belirlenmişti. Su sıkıntısını dile getiren Irak ile “sınırı aşan sular” meselesinin diğer tarafı Suriye’nin, Dicle ve Fırat üzerindeki santral projelerinden duyduğu kaygıları dile getirmesi üzerine taraflar, 3 Eylül’de Ankara’da düzenlenecek toplantıda bir araya geleceklerdi.
Gündem fena bulandı.
9 milyar dolarlık pazar
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu dün hiç hesapta yokken, bir anda rotasını Bağdat ve Şam’a çevirdi. Irak’ın 19 Ağustos’ta Bağdat’ta düzenlenen Şii saldırısında 101 kişinin ölümü, 600 kişinin yaralanmasından Suriye’yi sorumlu tutması, ortaya çıkan siyasi krizi gündemin üst sıralarına yerleştirdi.
Antalya, Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbangulu Berdimuhammedov’un Cumhurbaşkanı Gül’ün önderliğinde Türk iş dünyasıyla bir araya gelmesinden çok, iki lideri misafir eden Belek Rixos Premium’un sahibi Fettah Tamince’nin medya ve turizm yatırımlarını konuşuyor.
Gül, Hazar’ın Awaza kıyılarına ‘Antalya’ inşa etmek için kolları sıvayan Berdimuhammedov ile 100’ün üzerinde işadamını bir araya getirdi. Toplantıda Türkmenistan’da müteahhitlik yapan Ahmet Çalık ve Nadire İçkale’nin sorunlarına çözüm aranırken; Erol Tabanca, Mahmut Uslu, Hasan Arat ve İbrahim Kölük gibi bölgede yatırımları bulunan işadamları da verilen akşam yemeğinde yer aldı.
İki liderin Savanora’da Antalya turu ile biten gezisine katılan TYD Başkanı Turgut Gür ve TÜRSAB Başkan Yardımcısı Talha Görgülü, turizm sektörü hakkında bilgiler verirken, gözler Tamince’nin üzerindeydi.
Tamince, bünyesinde Star gazetesi ve Kanal 24 televizyonunu barındıran Star Medya Yayıncılık’ın yüzde 50 hissesini alarak ‘yakın arkadaşım’ dediği Ethem Sancak’a ortak oldu. Adı henüz gazete künyesine girmedi. Sahip olarak hâlâ Sancak gözüküyor ama Tamince’nin adı da girebilir tabii.
Tamince, Antalya’da bulunduğu bugünlerde diğer işbirliğini
Taksim Gezi Parkı’nda 10-20 Ağustos tarihleri arasında düzenlenen “4. Altın Eller Geleneksel El Sanatları Festivali”ni gezmeseydim, Anadolu’daki el sanatlarının uluslararası alana taşınması için yalnızca “bilinçli“ bir elin dokunmasının yeterli olacağına bu kadar inanmazdım.
Anadolu’nun 27 ilinden, 78 sanatçının katıldığı bu festivalin hak ettiği ilgiyi görmemesi de çok çarpıcıydı.
Neden, her biri kendi alanında “tek“ olan el sanatları ustalarının, bir arada bulunmasının kıymetini algılamakta zorluk çekiyoruz?
Bu sorunun yanıtını, festivalin Çin pazarı görünümünden kurtulamamasında arıyorum.
Troya’nın elbisesi
Zanaatkârlarla uzun uzun sohbet ettik.
Aralarında çok kıymetli bağlantılar yapanlara rastladım: 1000 ayar gümüş iplikten takı yapan Hasan Tabakoğlu İspanya’dan vatandaşlık teklifi almış.
Kürt açılımına destek veren Sezen Aksu’ya “Ne biliyor ki konuşuyor?“ diyerek cevap verince, yeniden Kürt kimliği gündeme gelen Hülya Avşar, Devrim Sevimay ile söyleşinin ilk günkü bölümünde söz etmemişti.
Avşar, 9 Ekim 2008 günü düzenlenen bir basın toplantısında yönetim kurulu üyesi olduğu TİKAD’ın “Hepimiz Anneyiz” sloganıyla başlattığı kampanyayı ilan etmişti.
Avşar’ın hatırlamadığı bu kampanyayı, Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) Başkanı Nilüfer Bulut ile konuştum.
‘Powell özür dileyecek’
Nilüfer Bulut bir hatırlatma yaparak konuya giriyor:
“Türk ve Kürt annelerini bir araya getiriyorlar. Aktütün Karakolu’na yapılan terör saldırısından sonra, “Teröre Karşı Tek Ses”, “Kadınlar Olaya El Koyuyor” sloganları çerçevesinde, yurt içinde ve dışında etkinlikler düzenledik. Kampanyamızın üçüncü ayağını oluşturan “Hepimiz Anneyiz” sloganıyla başlattığımız çalışmayı dünya kamuoyuna duyurmak istiyoruz. 20 Ekim 2009’da “Hepimiz Anneyiz” zirvesi düzenliyoruz. Zirveye, Irak işgalinin aktörlerinden ve Bush döneminde Dışişleri Bakanlığı görevinden istifa eden Colin Powell geliyor. Powell toplantıda dünyaya seslenerek, Irak savaşında soyunduğu “şahin” rolünden dolayı “özür” dileyecek.”