Dış ticareti yeniden yapılandıran Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ‘bilgi sistemleri’ altyapısı kuruyor, büyükelçiliklerde görev yapan dış ticaret müşavirlerini etkin hale getiriyor, İGEME’yi tasfiye ediyor
Dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, yurtdışındaki Türk Büyükelçilikleri’nde görev alan ve bakanlığa bağlı olarak görevlendirilen ticaret müşavirleri kadrolarını etkin hale getireceklerini ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’nda ‘ülke masası’ kuracaklarını anlatıyor.
Kamu tarafından görevledirilen ve maaşları İhracatçı Birlikleri tarafından ödenecek ticaret müşavirlerinin ihracatçılara gittikleri ülkelerde ‘teşrifatçı’ gibi hizmet vereceklerini söyleyen Çağlayan, “Fransa’nın 4.200 ticaret ataşesi varken, Türkiye’nin 115 ticaret ataşi bulunuyor. Hem sayı, hem de iş yapma modelleri yetersiz bir durumdayız” diyor.
Rusya’dan koparak AB trenine ilk binen 3.5 milyon nüfuslu Baltık ülkesi Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta, 100 milyon euro yatırımla inşa edilen OZAS Alışveriş Merkezi’ni, Orhun Kartal ve Çoşkun Yılmaz’ın 1991 yılında kurdukları Kayı İnşaat firması gerçekleştirdi.
Doğu pazarlarında deneyimler kazanan Türk müteahhileri içinde yer alan Kayı ile ilk kez bir Türk inşaat şirketlerinin AB kıtasındaki rekabeti gündeme geldi.
Dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ve Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren ile birlikte, DÖYSA’dan (Demir-Ömer-Yalçın Sabancı’nın havayolu şirketi) kiralanan 13 kişilik Callenger 605 uçağıyla açılış törenine gittiğimiz OZAS’ın her köşesinde, adeta “Türk günü” yaşandı.
Türkiye’den götürülen 90 mühendis ve 2 bin 500 inşaat işçisinin emeğiyle, 2 yılda tamamlanan 180 bin metrekarelik alışveriş merkezinin Alman yatırımcısı, ECE Projectmanagement’ın CEO’su Alexander Otto’nun da katıldığı törende, Kayı İnşaat’ın Avrupa pazarındaki yeri de güçlendi.
Yılda 13 milyar euro satış geliri olan grubun yöneticisi Otto törende yaptığı konuşmada “Bundan sonraki projelerimizde de Kayı ile çalışacağız” mesajı verdi.
Krize yabancı desteği
Ülkelerin ekonomik krize verdikleri tepkiler vizyonlarını da ortaya koyuyor. Geçtiğimiz akşam bir grup meslektaşımla birlikte İstanbul, Ankara, Gaziantep ve Adana’daki Optimum alışveriş merkezlerinin sahibi ve 2007 verilerine göre dünyanın 68. büyük inşaat firması Rönesans’ın patronu Erman Ilıcak ile sohbet ettik.
Ilıcak, bölgenin yatırım eğilimlerini anlamamızı kolaylaştıracak geniş ve çeşitlilik içeren bir iş portföyüne sahip.
1994 yılında St. Petersburg’da ofis açarak müteahhitliğe başlayan Ilıcak’ın büyüme bölgesi Rusya’ydı. Rusya’da olgunlaşan şirket, Türkiye, Türkmenistan, İran, Suudi Arabistan, Libya, Bahreyn ve Ukrayna’da süren inşaat yatırımlarıyla adından söz ettirdi. Rönesans, Türkiye müteahhitlik liginde, Enka ve Gama’dan sonra yıllık cirosu 1 milyar doların üzerindeki üç beş yüklenici firmadan biri haline geldi.
Rusya endüstri devrimi!
Rusya’da son üç yılda otomotiv sektörüne yatırımın arttığını söyleyen Ilıcak, “Rusya’da Ford fabrikasını yapmıştık, şu anda Pegeout-Citroen, Volvo kamyon, Hyundai ve Avusturya-Kanada ortaklı otomotiv yan sanayiinin önde gelen firmalarından Magna yatırımı sürüyor. Bizim dışımızda Nissan, Opel, Renault, Volkswagen, Toyota otomobil
Geçen yüzyılda 100 bin insanını depremlerde yitirmiş bir ülke olarak, alınan önlemler, gerekli yasal düzenlemeler ve bilimsel katkılar açısından hangi noktadayız?
Marmara Depremi’nin 10. yılında bu soruların yanıtları arandı. Hükümetten ve yerel yönetimlerden çok, etkinliklere, “gönüllüler” damgasını vurdu.
Eski Kandilli Rasathanesi Genel Müdürü, Boğaziçi Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Mahalle Gönüllüleri (MAG) Vakfı Başkanı Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, “Deprem benim için hayattımdaki en önemli konu” diye söze başlıyor.
Acı haberi Çin’de aldı
Barbarosoğlu, 1999 Marmara Depremi olduğu saatlerde Pekin’de düzenlenen bir deprem panelinde konuşmacıydı. Oteldeki odasına gittiğinde acı haberi “İstanbul depremi” anonsuyla veren CNN’den aldı. Çocukları ve ailesi İstanbul’daydı.
Her birimizin anılarında yer tutan saatler, Barbarosoğlu’nun kariyerini belirliyor. Barbarosoğlu, Kandilli Rasathanesi’ndeki koltuğundan ayrıldığında, 2007 Temmuz ayında faaliyete geçen MAG’ın başına geçiyor.
Eşimle gerçek bir tatil istedik, Türkiye gündemini dondurmak üzere, 13 katlı bir İtalyan gemisiyle Norveç fiyortlarına doğru yola çıktık.
Fiyort “gitmek” demekmiş. Buzulların kara parçalarını aşındırarak, yüksek tepelerin arasında oluşturduğu vadilerde, derinliği 400 metreye varan su birikintileri meydana getirdiği bu doğa olayını “buzul aşındırması” olarak tarif etmeyi uygun görürüm.
Norveç’in başkenti Oslo’ya vardığımızda denizin üzerinde sıralanan rüzgâr santrallarını görür görmez benim gündemim belli oldu: Enerji!
Avrupa’nın kaynak ülkesi
Norveç ve enerji konusunu en iyi anlatan kare, Ankara’da devlet başkanlarının katılımıyla düzenlenen “Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Şirketi” imza töreni olabilir.
Avrupa, petrol ve doğalgaz ihtiyacını üç istasyondan karşılıyor: Kuzey Denizi, Kuzey Afrika ve Rusya. Avrupa ülkeleri kaynak ülke çeşitliliğine gitmek ve Rusya’ya bağımlılığı azaltmak için Nabucco ile birlikte ilgilerini Hazar bölgesine kaydırdılar.
En küçük kızı 29 yaşında olan Halis Toprak’ın kendisinden 54 yaş küçük ve 17 yaşında bir kızla evlenmesi nedeniyle, “paranın satın alma ve yok etme gücü” üzerine kafa yorduğumuz günlerde, Yalıçiftlik’teki Bodrum Kempinski Hotel Barboros Bay’da ressam İsmail Acar’ın, 31 Ağustos sonuna kadar açık kalacak sergisinin açılış kokteylindeyiz.
Yalıkavak’taki evinden çıkıp gelen Türkan Sabancı resimleri inceliyor; Özben Önal sergilenen iki Mevlana tablosundan birini satın alıyor. Herkesin bir gözü resimlerde, bir gözü de sergiyi düzenleyen Toprak Sanat Galerisi’nin sahibesi Ayfer Toprak’ın üzerinde.
Henüz babası ve namıdiğer “Halis Ağa” birinci TV programını yapmış, ailesine ilk şoku yaşatmış; serginin olduğu saatlerde ise ikinci TV programında açıklamalarını sürdürüyor.
Ayfer Toprak belki de odasından dışarı çıkmak istemediği bir günde, ekmeğinin peşinde koşuyor, konuklarını ağırlamaya çalışıyor.
TMSF ile görüşecekler
Ayfer Toprak ile bir kenara oturuyoruz, “Babam hiçbirimizi zengin ve ünlü ailelerin çocuklarıyla evlendirmek istemedi. Eşimizin parasına muhtaç olmamız için her birimize evlenirken birer ev, araba ve şirketteki işimiz karşılığında 10’ar bin dolar maaş bağladı.
İşadamı Halis Toprak, ahlaki ve insani olduğu kadar hukuki boyutlarıyla da tartışmalı hale gelen 17 yaşındaki Nazlıcan Tağızade ile yaptığı evliliği savunurken, konunun muhataplarını da tetikliyor.
Kızlarının, avukatının ve TMSF’nin attığı üç adımdan söz etmek istiyorum.
TMSF dün yapılan Fon Kurulu toplantısında, Toprak’ın tüm şirketlerine el koyma kararını ele aldı.
Geçtiğimiz hafta Toprak İnşaat ve Toprak Seniteri şirketlerinin yönetim ve denetimi TMSF’ye geçmişti. Dünkü toplantıda Toprak’ın tüm ekonomik faaliyetlerini yürüttüğü 20 şirketinin de aynı yöntemle TMSF’ye geçmesi görüşüldü.
Diyanet’e başvurdu
Toprak’ın “Metres mi tutsaydım? Peygamber efendimizin evlendiği Hazreti Ayşe de 16 yaşındaydı” sözleri ise 7 kızının açtığı “evliliğin iptali ve vasi tayini” davasını üstlenen Avukat Burhan Apaydın’ı harekete geçirdi.
Kendisiyle arasında yarım asırdan fazla yaş farkı bulunan Nazlıcan Tağızade ile evliliğine yönelik tepkileri TV ekranlarına çıkıp hiçe saydığını ilan etmekten çekinmeyen Halis Toprak’ın sergilediği bu “Dediğim dedik, çaldığım düdük” tavrı, TMSF ile olan meselesinde de sürüyor.
Toprak, önceki gün TMSF’ye bir mektup yazarak, gayrimenkuller üzerindeki tedbirin kaldırılmasını istemekle kalmıyor, kurumu borçlu ilan ederek 18 milyon dolarlık alacağının ödenmesi talimatını da veriyor! Önceki gün Toprak’ın 1990’lardan beri süren “küçük eş” ısrarının aile içinde yol açtığı “erozyonu” yazmıştım.
Bu yazı üzerine TMSF Başkanı Ahmet Ertürk ile yaptığım görüşme, resmin bütününü görmemize olanak veriyor.
Borç ikiye katlandı
TMSF, Toprak Grubu ile arasında imzalanan protokollerin “hukuki” olduğuna vurgu yaparak, “Toprak Grubu muvazaalı yöntemlerle içi boşaltılan ve zarara uğratılan Toprakbank’tan kaynaklanan borçlarını ödemek için, TMSF’yle 18 Aralık 2004’te ana protokol, 6 Şubat 2008’de ise ek protokol imzaladı” diyor.
Birinci protokolde Toprak’ın borcu 453 milyon dolar olarak belirlenmişti. Bundan 18 ay sonra yapılan ikinci protokolde ise bu borç tutarı ikiye katlandı. Bu arada İş