Timur: Yüzde 35 kâr ediyoruz, Allah bin bereket versin!

11 Mayıs 2010

New York
Tasarımın kalbinde, New York sokaklarında adım adım ilerliyoruz; bu yolculuk bizi Kağıthane’ye çıkaracak!
2004 yılında Timur Gayrimenkul Geliştirme Yapı ve Yatırım şirketini kuran Erden Timur; Levent-Kağıthane, Göztepe ve Kemerburgaz-Göktürk’te yatırım değerlerinin toplamı 253 milyon dolar olan üç projeyi üretiyor.
Mersin’de 60 bin metrekaresi bitmiş 96 bin metrekare, İstanbul’da ise 115 bin metrekarelik gayrimenkul projesi geliştiren Timur, uluslararası marka olma yolunda üzerinde çalışılmış bir strateji kuruyor.
İstanbul’daki gayrimenkul projeleri için alınan ve nefes kelimesinin kısaltılmışı olarak kullanılan “Nef” markası için, hem Türkiye, hem de İsviçre’ye patent başvurusunda bulunuyor.
Timur “marka” olma iddiasını anlatabilmek için gazetecileri Kağıthane’deki şantiyeye götürmek yerine, New York’ta “Meatpacking District” (et paketlenen yer) olarak bilinen bölgede yer alan ünlü The Standart Hotel’de misafir ediyor.
Timur “Ne yaptığımızı anlatmak yerine, gittiğimiz yolu göstermek istedik” cümlesiyle gezinin amacını özetliyor.

Yazının Devamı

‘Güneydoğu’da savaş’ ABD’de sergileniyor

6 Mayıs 2010

Canan Şenol, gravüründe Güneydoğu’da yaşananları anlatıyor.

WASHINGTON
Nevin Aladağ, Selda Asal, Merve Brill, İpek Duben, İnci Eviner, Leyla Gediz, Gülsün Karamustafa, Ceren Oykut, Canan Şenol, Ayça Telgeren, Canan Tolon; bu sanatçıların isimlerini not edip, unutmamaya çalışsak iyi olur!
Her biri kendi alanında uluslararası üne kavuşan sanatçıları, Amerika’da buluşturan küratör Esra Sarıgedik, “Türkiye, güncel sanatta çok büyük bir sıçrama yapıyor; bundan iki yıl önce Çin yükseliyordu” diyor.
Yaşları 29 ile 63 arasındaki bu 11 kadın sanatçının, yaşamı kendi pencerelerinden yorumlayan temalı eserleri, 12 Şubat’tan beri Washington’daki National Museum of Women in the Arts’da (Ulusal Kadın Sanatçılar Müzesi) sergileniyor.
NMWA’da 15 ülkeden kadın sanatçıların eserleri yer alıyor. Belki bu sergiden sonra Washington’a giden Türk sanatçılarına ait eserlerden biri de müzede kalabilecek. 16 Mayıs’a gününe kadar açık olan sergiyi, 4 ayda 8 binin üzerinde ziyaretçi gezdi. Bu sayının hiç de az olmadığını söyleyebilirim.
Amerika’da Demokrat Parti’yi destekleyen dolar milyoneri siyasal aktivist ve Yahudi lobisinin önde gelen isimlerinden Hn. Esther Coopersmith, bizi Dışişleri

Yazının Devamı

Ağaoğlu telefonla daire, rüzgârla enerji satıyor

4 Mayıs 2010

Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün çocuğu Ataşehir’se, ebesinin de Ağaoğlu olduğu söylenebilir.
Toplam 5 projede 11 bin 700 konut üreterek başta Ataşehir olmak üzere, İstanbul’da 80 bin kişinin yaşadığı yerleşim alanlarını kuran Ali Ağaoğlu ve yöneticileriyle üçüncü Boğaz köprüsü güzergâhının açıklandığı gün My World’deki ofisinde birlikte öğlen yemeği yiyoruz.
Terasta salatalık yetiştiren, kapıda ceylan besleyen Ağaoğlu, üçüncü köprünün belirlenen “Garipçe-Poyrazköy” güzergâhıyla ilgili olarak “Burası 4’üncü köprü için uygun bir yer olabilir, fazla Kuzey’e yapılıyor. Ancak yine de faydası var. Şehirlerarası nakliyenin bu bölgeye kaymasıyla kent içi trafiği rahatlayacak” yorumunu yapıyor.
Köprünün “İstanbul’un akciğerleri” olarak anılan bölgeye yapılıyor olmasına çok da itirazı yok “100 ağaç gidiyorsa, 1000 ağaç dikersin” diyor.
Ayazma ve Doğu Ataşehir’e toplam 7 bin 500 konutluk iki projeye daha başlayan Ağaoğlu, sık sık yaptığı gibi, İstanbul’da olası deprem tehlikesine dikkat çekmeyi tercih ediyor:
“Haiti’deki depremde yok olan binaları analiz ettirdim, İstanbul’daki yapılardan daha iyi durumdaydılar. 1.5 milyon nüfuslu Haiti’de depremden 320 bin kişi hayatını kaybetti.

Yazının Devamı

1 Mayıs’ı yasaklayanların utanç günü

2 Mayıs 2010

Üzerime kalın bir şeyler giymeliyim, fazla da abartmamam gerekir, gece uzun, sabah zorlu olacak. Her zamanki günlerden bir günmüş gibi kapıdan çıkarken annemi yanaklarından öpüyorum; biliyorum çok ağlayacak. Kızı yarın dayak yiyecek ve tutuklanacak.
Çiçekçi Mahallesi’ne vardığımda, arkadaşlarımla buluşuyorum. Kimimiz inşaatlarda, kimimiz korulukta sabahlayacak; sabah olduğunda bir işaretle saklandığımız yerlerden çıkıp “Yaşa-sın biiir Maaayıs” diye bağıracağız: Hepsi bu.
Kızlı erkekli 100 kişi kadarız. Geceyi geçireceğimiz yerlere doğru çekiliyoruz. Sabah gün ışığına kadar sesimizi hiç çıkarmadan bulunduğumuz yerlerde kalabilmeyi başarmalıyız.
Etrafta beklemediğimiz bir hareketlilik başlıyor. O saate kadar çevremizde sivil gezen emniyet güçlerinin yerini üniformalılar almaya başlıyor. Polis minibüslerinin lastiklerinin seslerini duyuyoruz. Belli; sabah olamayacak, bizi saklandığımız yerlerde bulup tek tek toplayacaklar.
30 Nisan’a saplanmamalı mücadelemiz, ne yapıp edip saatler 1 Mayıs’ı gösterene kadar saklanmayı başarabilmeliyiz.
Aramızda bir ses dolaşıyor “12’yi 5 gece çıkacağız!”
Başarıyoruz ve gece yarısını 5 geçe Çiçekçi’den Türkiye’ye “Yaşasın 1 Mayıs” sloganı

Yazının Devamı

Enerji güvenliği ve ucuz enerji nerede kaldı?

29 Nisan 2010

Geçtiğimiz yüzyılı olduğu gibi, bu çağı da kana bulayan biricik kavram: “Enerji güvenliği”... Bu kavramın en iyi tariflerinden birini, 12 yıldır sürdürdüğü Cumhurbaşkanlığı Enerji Danışmanlığı görevinden ayrılıp, 2009-2010 öğrenim yılında İzmir Ticaret Odası’nın kurduğu İzmir Ekonomi Üniversitesi, Araştırma ve Lisansüstü Politikalar Direktorü olarak akademik hayata geri dönen Prof. Dr. Volkan Ediger yapıyor:
“Enerjinin üretim, tüketim ve dağıtımının sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla, enerji arz, talep ve naklinin yeterli miktar ve kalitede, makul maliyet ve fiyatlarla çevre dostu bir şekilde kesintisiz olarak sağlanmasıdır.”
Ediger, İstanbul Kültür Üniversitesi’nin (İKÜ) dün düzenlediği “Enerji Güvenliği: Dünya ve Türkiye” paneline konuşmacı olarak katılmıştı.
Kamuoyunda en çok tanınan enerji uzmanlarından İKÜ öğretim üyesi Necdet Pamir’in moderatörlüğü’nde gerçekleşen panelde Ediger, tarihsel bir hatırlatmayla “enerji güvenliği” kavramının ilk olarak, 1865 yılında İngiltere’nin kömür fazlasını düşük gümrük veya gümrüksüz olarak Fransa’ya satmasıyla gündeme getirildiğini söylüyor.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tüketimi hızla artan petrol, Amerika’nın “arz güvenliği”

Yazının Devamı

Yunan sermayesi Türkiye’ye kaçıyor

27 Nisan 2010

Nalbur dükkânından aldığımız bir raf ürünü olarak hayatımıza giren markaların içinden geçen hayatlar, kimi zaman bir ülkenin yakın tarihini anlamaya yardımcı olabilecek canlı belgeler olarak karşımıza çıkabiliyor. Geçtiğimiz günlerde Osmanlı Sanat Uzmanı Serdar Gülgün’ün restore edip, içinde yaşadığı Çengelköy’deki Macar Feyzullah Paşa Köşkü’nde verdiği davetin sponsoru, Marshall Boya Yönetim Kurulu Başkanı 88 yaşındaki İsmet Uzunyol’u tanıdığımda bunları düşünmüştüm.
Uzunyol’un anlatımıyla, 1954 yılında kurulan Marshall’ın, 1998’de uluslararası boya devlerinden Akzo Nobel’e satışının kısa bir öyküsünü sizlerle paylaşmıştım.
Yazı beni Marshall’ın kurucusu Yorgi Toprakçıoğlu’nun Türkiye’de yaşayan oğlu George Anthony Toprakçıoğlu’nun Yeşilyurt’taki evine kadar götürdü. Toprakçıoğlu beni elinde 1996 yılı Marshall faaliyet raporuyla karşılıyordu. Rapor, aynı dönemde de şirketin başkanı olan Uzunyol ve Marshall Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yorgi Toprakçıoğlu ’nun birer yazısıyla sunuluyordu.
Bay Yorgi yazısında yaşam öyküsünü özetlemiş.
1940’ların sonunda dedesi Yuvan Ağa’nın (Konyalı) Keresteciler Cadddesi’nde zift, zehirli boya, katran gibi kalafat malzemeleri satan

Yazının Devamı

Çırağan Sarayı AKM’nin açığını kapatmaya çalışıyor

22 Nisan 2010

Beşiktaş’tan Ortaköy’e giderken sıralanan yapılar: Galatasaray Üniversitesi, Beşiktaş Lisesi, Four Seasons, Çırağan Kempinski, Feriye...
17. yüzyılda “Kazancıoğlu Bahçeleri“ olarak bilinen ve tamamı 1870’de tamamlanan “Çırağan Sarayı kompleksi” içinde yer alan bu yapıların her biri; kütüphane, ağalar dairesi, karakol gibi Osmanlı’nın kentsel ihtiyaçlarını karşılıyorlardı. Teker teker hayatımıza katılan binalar içinde en görkemlisi de şüphesiz Çırağan Sarayı’ydı.
Çırağan Palace Kempinski İstanbul’un “Kültür Ataşesi” Ayşe Sipahioğlu, Halkla İlişkiler Müdürü Çiler İlhan ve Toprak Sanat Galerisi’nin sahibi Ayfer Toprak ile önceki gün Çırağan’ın saray bölümündeki salonlarından birinde öğlen yemeği yiyoruz.
Yemek kadar sohbet de farkındalık yaratacak kadar rafine tatlar veriyor.
Çırağan Palace Kempinski’nin otel bölümünün 1990 yılından, 11 süit ve 16 toplantı salonunun bulunduğu saray bölümünün ise 1992 yılından beri hizmet verdiğini hatırlayarak, ilerliyoruz...
Konu en çarpıcı yere geliyor: Çırağan Sarayı kapılarını ilk kez geçen yıl halka açtı!

Yazının Devamı

TOBB ‘Bir kişiyi işe alın’ dese ne kaybederdi?

21 Nisan 2010

Başbakan Tayyip Erdoğan Ak Parti grup toplantısında yaptığı konuşmada TOBB’a yönelik eleştirilerini sürdürürken, “Antalya’ya havalimanı yaptılar, 500 kişiyi işe aldılar” sözleriyle IC Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ağrılı işadamı Çeçen’i örnek gösterdi

İşsizlik en büyük dert. Yalnızca ekonomide mi, kurumlar arasında da... Başbakan Tayyip Erdoğan ile Türkiye Odalar Borsalar Birliği (TOBB) arasında bir süredir gerilen ip, istihdam sorununa gelince düğümlendi.
Başbakan Erdoğan, bu haftaki Ak Parti grup toplantısında istihdam önerisine destek vermeyen TOBB’u eleştirmeyi sürdürdü. Geçen hafta sonu katıldığı Antalya Havalimanı İç Hatlar Terminali açılış töreni vesilesiyle edindiği bir bilgiyi de partililerle paylaşan Erdoğan, grupta “Antalya Havalimanı’nı yaptılar, 500 kişiyi işe aldılar“ dedi.
Bu sözlerin adresi, Fraport ile Antalya Havalimanı işletmesini 2.37 milyar euro’ya 2024 yılına kadar kiralayan ICF Airport’un ortağı ve IC Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çeçen’den başkası değildi.
Çeçen de, TOBB üyelerine “Her bir üyeniz bir kişiyi işe alsın“ çağrısında bulunan Başbakan gibi düşündüğünü şu sözlerle ifade ediyor:
“İşsizlik yüzde 14’e çıkmış. ‘Bir işçi alın’ kampanyasına

Yazının Devamı