Başbakan Erdoğan yemekte, deprem bölgeleri Endonezya ve Sri Lankaya yapacağı ziyaretlere, sivil toplum örgütleri temsilcileri ve işadamlarını da davet etti.Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Türkiye İhracatçılar Meclisinin (TİM) birlikte organize ettiği "bağış yemeğine", patronlar kulübü (TÜSİAD) kurum olarak davetli değildi, ancak en büyük bağışlar, üyelerinden geldi.5 milyon dolar bağışla ilk sırayı alan TOBBu, Fırat Plastikin patronu Nevzat Demir, TÜSİAD eski Başkanı ve Anadolu Holding patronu Tuncay Özilhan, Gaziantepli kuruluş Sankonun patronu Abdülkadir Konukoğlu 1er milyon dolar ile izlediler.Yemeğe katılan Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Ömer Bolat, kuruluşu adına 100 bin dolar bağışladı. Diğer bağışlarla karşılaştırıldığında düşük gibi görünen bu tutarın, MÜSİAD üyesi küçük işletmelerden toplandığına dikkat çekildi. Erdoğanın arkadaşı ve MÜSİAD üyesi Remzi Gür 200 bin dolar bağışladı. Gölcük depreminde önemli miktarlarda bağışlar yapan Ülker Grubunun davetli listesinde olmaması dikkat çekti.Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren; üyelerinden Gama, Nurol, Akfen ve Limakın bağışlarını hatırlatırken, "Başbakanın gezisine katılmak üzere,
Martin, sanırım Başbakan Erdoğana selam söyleyip, kendi ajandasını açmayı tercih etti!15 Ocak günü Ankarada Enerji Bakanı Hilmi Güler ile görüşen Paul Martinin gözü, 2012 - 2013 yıllarında açılması planlanan 3 nükleer santralın ihalesiyle ilgiliydi. Tabii altın madenleri işletmeleri ve raylı sistem ihaleleriyle de. Nükleer maceramız son 4 yıldır çözülemeyen bir düğüm.Ecevit Başbakanlığındaki 57nci hükümetin, nükleer enerjiden yararlanma kararından sonra, Akkuyu Nükleer Santralı için düğmeye basılmış, ancak ihale sonuçlarının açıklanması 6 kez ertelenmişti.Akkuyu Nükleer Santral ihalesine üç konsorsiyum katılmıştı. Şöyle ki:Westinghouse (ABD) - Mitsubishi (Japonya) Konsorsiyumu: Raytheone ve Duke (ABD), Enka İnşaat ve MNG (Türkiye).AECL (Kanada) Konsorsiyumu: Hitachi (Japonya), Itochu (Japonya), Ansoldo (İtalya), Daiwoo (Güney Kore), Gama Endüstri, Güriş İnşaat ve Bayındır İnşaat (Türkiye).NPI Konsorsiyumu: Siemens (Almanya), Hochtief (Almanya), Framatom (Fransa), Gec - Alsthom (Fransa), Campenon Bernard (Fransa), Garanti - koza ve Tekfen İnşaat (Türkiye). İç ve dış gündem öylesine yoğun geçiyor ki, dünyanın en zengin ülkelerinden Kanadanın Başbakanı Paul Martinin, tsunamiden
The Economistin Türkiye Muhabiri Amberin Zaman tarafından kaleme alınan makalede, Babacan için çekici tanımlamalar yapılıyor: Zeki, şampiyon, kesinlikle dürüst, seleflerine göre gösterişten uzak...Gazetecinin "kesinlik" ifadesi ile güçlendireceği, en zor alanlardan birinin dürüstlük olduğunu düşünürüm. Mesleğimiz gereği sorgulayan tarafta olmamız, bizi böylesi bir hükümde cimri davranmaya iter. Amberin Zaman için de kuşkusuz aynı süzgeç geçerlidir.Yazı konusu Türkiyenin bir bakanı olduğunda, hemen aklıma "Ya diğerleri?" gibi bir soru gelir."The Economist, fikir beyan eden bir dergidir. Son aylarda kabine değişikliği kulislerinde Babacanın adı geçiyordu. IMF ve Dünya Bankası, uluslararası finans çevrelerinden, Babacanın görevde kalmasını destekleyen görüşler aldım. Böylece Babacan ile ilgili bir araştırma yapmaya karar verdim" diyor Zaman.Zaman, Babacan ile makalenin yazılmasından önce iki kez görüşmüş. Bunlardan birinde derginin şubat sayısında verilecek "Türkiye" eki için, Londradan Ankaraya gelen yazı işleri müdürü Tim Hindle de bulunmuş.Zaman, Babacanın Ankara Belediyesinde çalıştığı dönemde yapılan bir ihalede fiyatın kırılmasını nasıl sağladığından, öğrencilik yıllarına kadar
"Rusya Devlet Başkanı Putinin, 6 Aralık Türkiye ziyaretinden önce 3 Aralıkta Hindistan, 4 Aralıkta Pakistana gitmesi ve Türkiyeden hemen sonra da Yunanistan Başbakanı Karamanlisin Putinin konuğu olması dikkat çekici. Tüm ziyaretlerin önde gelen alt başlığı enerji." Başbakan Tayyip Erdoğanın Rusya ziyaretinin yankıları, Moskovada inşa edilen Türk Ticaret Merkezi açılışında, Emine Erdoğana hediye edilen gerdanlık ve broşun gölgesinde kaldı. Sayfayı yeniden açalım, ABDnin İrandaki nükleer tesisleri bombalama tehdidine kulak verelim. Uluslararası Enerji Uzmanı Necdet Pamirin bir saptaması var: Putinin, Kıbrıs ve Ermenistan sorunlarının çözümünde Erdoğana verdiği desteği; Hindistan ve Pakistanın nükleer silahlanma tehdidi oluşturan ülkeler arasında anıldığını unutmayalım. Ve doğalgaz rezervlerinde Rusyayı izleyen ülkenin İran olduğunu da kayda girip devam edelim...ABD, İranın "uranyum zenginleştirme" programından rahatsız. Buşehr ve Natanzdaki uranyum zengileştirme tesislerinin vurulması olasılığını Amerika bir "barış kartı" olarak kullanıyor diye bakmak, Irak deneyimini göz ardı etmek anlamına geleceği için, olası bir İran savaşından korkmak için yeterince neden var.Putinin 6 Aralık
KKTC Dışişleri Bakanı Serdar Denktaş, "Son üç ay içinde büyük çaplı İsrailden yatırım talepleri geliyor. İsrailin hangi amaçla geldiğini inceliyoruz. Sıdıka Atalayın 100 milyon dolarlık projesi ile ilgileniyorlar" diyor.Türkiyede öğretmenlik yıllarından sonra, tekstil ve turizm yatırımlarıyla dikkat çeken iş kadını Sıdıka Atalay, 1986 yılında Maslakta inşa ettiği Mövenpick Otelini, bir yıl sonra Sudi Özkana satmıştı. Atalay o yıllarda bu satış için "Benim için önemli olan girişimcilik" yorumunu yapmıştı.KKTCye yerleşen Atalay; Karpazda marina, otel, sanat merkezi ve alışveriş alanlarının da içinde olduğu 83 milyon dolarlık "Port Barbaros" Projesine start verdi. Denktaş, İsrailli yatırımcıların bu projeye talip olduklarını söylüyor.KKTCde İngilizlerin de gayrimenkul atağı sürüyor. Bugüne kadar 7 bin konut satın alan İngilizlere, Güney Kıbrıs mahkemelerinin açtığı 20 kadar dava da sürüyor.Denktaş, Rum - Türk kesimini siyasi çözüm arayışının dışına taşıran ve mahkemeler yoluyla üçüncü ülkeleri adadaki topraklarda muhatap kılma gayretlerine dikkat çekiyor. Türkiyenin önüne koyduğu Avrupa Birliği hedefi, Orta Doğudaki stratejileri biçimlendirirken, KKTC üzerinden de yeni mesajlar
Set Çimento Yönetim Kurulu Başkanı da olan İğnebekçili, TMSFnin Nisan ayında Uzanlara ait 10 adet çimento fabrikasını satışa çıkaracağını hatırlattı. Masanın etrafında Sabancı Çimento Grubu Başkanı Erhan Kamışlı, Çimentaş Topluluğu Koordinatörü Mustafa Güçlü, Nuh Çimentodan Atalay Şahinoğlu ve Oyakdan temsilciler var.Çimento sektörünün en büyükleri; Oyak, Sabancı, Set Çimento ve Uzanların fabrikaları...Uzanlardan sonra, fabrikalarının yönetimine geçen TMSF de bu sıralamayı değiştirmiyor, hatta bu dönemde üretim miktarını artıyor. Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği Başkanı Adnan İğnebekçili ve yönetim kurulu üyeleri, önceki gün ekonomi basınına içini döktü. İğnebekçili "Herkes Uzanların fabrikalarına talip. En kolay satılacaklarlar; Gaziantep, Lalapaşa, Eskişehir, Urfa fabrikaları olur" diyor.Taliplerin yerli ve yabancı çimento devleri olacağı kesin. İğnebekçili son ayların yatırım eğilimlerine dikkat çekerek, Arap ve Rus sermayesinin de çimento sektörüne gireceğini söylüyor.Fabrikaların toplam değeri nedir? TMSF, Uzanların çimento fabrikalarının satışından toplam ne kadar gelir elde eder?İğnebekçili bu soruları, "Fabrikaların değeri ile Uzanlara maliyeti birbirinden farklı.
Başbakan Tayyip Erdoğanın 600 kişilik ekiple Rusya Federasyonu çıkarması sırasında, Türkiyede "stratejik ortaklık" zemini yoklayan ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Org. Abizaid, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile İncirlik Üssü pazarlığı yaparken, arkadaşları da Ankara - İstanbul arasında mekik dokuyorlar. Amerikalılar görüştükleri siyasi ve sivil aktörlere Türk - Amerikan ilişkilerinde, Irak tezkeresinin ötesinde "daha derinde" bir sorun olduğu görüşünü iletiyorlar. Çözüm önerisi bekliyorlar...Bu çok önemli gelişmeler, ABDnin Türkiyede AKP ile yol almakta güçlük çektiği izlenimini kuvvetlendiriyor.Amerikalı Savunma Bakanlığı uzmanları, AKPnin tek siyasi güç olması ve muhalefet/muhatap rolünün siyaset zemininden kopması tehlikesine işaret ediyorlar."Ilımlı İslam" modeli olarak tanımladıkları AKP, rotalarından çıkıyor (mu?)Meclise girebilen tek muhalefet partisi CHPde, nereden çıktığı belli olmayan iktidar kavgası da bu görüntüye eklenince, aklımdan geçenleri "komplo teorisi" diyerek geçiştirmekte zorlanıyorum. ABD nabız yokluyor Aslında size bu konuların ayrıntılarını vermek isterdim ama masamdaki mektuplar içinden çıkan bir şiire kilitlendim. Şiirden önce, "şairin" öyküsü...Susan
Son günlerde Rahşan Ecevitin, Hıristiyanların misyonerlik çalışmalarının arttığına ilişkin, "Din elden gidiyor" uyarısını seslendirenlerin, AKPnin dışında bir cephede kümelenmesi rastlantı değil.Mehmet Fıratın da belirttiği gibi AKP "Her türlü dini faaliyete özgürlük" yaklaşımını benimsiyor. Amaç, Tevhid - i Tedrisat Kanununu tartışmaya açmak.Nitekim Fırat, "Tevhid - i Tedrisatı da tartışmamız gerekir. 21. yüzyılın evrensel hukuk kuralları içinde bu tartışma yapılmalı" diyor.3 Mart 1924 tarihli Tevhid - i Tedrisat Kanunu, öğretim birliğini öngörüyor ve medrese ve okul ikiliğini ortadan kaldırıyor; öğrenimi bugünkü Milli Eğitim Bakanlığı bünyesine alıyordu. Hilafet kalkıyor; laik yönetim anlayışı kurumlarını oluşturuyordu.Mehmet Fırat, işte bu noktada bir dönüş yapıyor; ileriye yönelik davetiye çıkartıyor...Önceki gece Melih Meriçin "Basın Kulübü" programının davetlisi olarak, Fırata sorular yöneltme fırsatımız oldu.Sokaklarda İncil satılmasında veya apartman dairelerinde misyonerlik faaliyetlerinin sürdürülmesinde sakınca görmediğini belirten Mehmet Fırat, ısrarlı sorularımıza rağmen "bir kurum ve kural" tanımı getirmekten kaçınıyor.AKP yönetiminin en tepesindeki kadro arasında