İkili, SDÇİ ve Evcilin olduğu öne sürülen Er Ege Metal arasındaki "ortaklığı" görüştü.Geçtiğimiz günlerde bu sütunlarda okuyanlar hatırlayacaklar, Er Ege Metal olarak anılan şirket, İzmirdeki Ege Metalin mülkü üzerinde faaliyetlerini sürdürüyor. Ege Metalin mülkiyeti ise Vakıfbankın. Banka 50 milyon dolar kredi borcu olan Ege Metali icradan satın almıştı. Banka Ege Metalin işletmesini, sahiplerinin kurduğu Say Metale devretti.Bu arada Say Metalin kurucusu demir çelik sektörünün yakından tanıdığı Mustafa Ergün ile ortakları arasında anlaşmazlık çıktı, olay büyüdü. Başbakanlık Teftiş Kurulu müfettişleri, Vakıfbankta konu ile ilgili araştırma yürüttü.Say Metal olarak anılan şirket, bugün Er Ege Metal levhası taşıyor ve ticari faaliyetlerini aynı isimle sürdürüyor.Şenerin Evcilden aldığı bilgiye göre, Er Ege Metali Evcilin yakınları işletiyor. Sivastan Meclise giren Şener, Er Ege Metalin, SDÇİ ile ilgili politikasına ilişkin Evcile talimat veriyor, "SDÇİyi Sivastan taşımayın" diyor...Bu arada olayın bir başka muhatabı Vakıfbank ne yapıyor?Vakıfbank Genel Müdür Yardıcısı Hüseyin Durmaz ile aramızda şu konuşma geçiyor: Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Abdüllatif Şener, Malki
Avrupa Komisyonunun desteklediği, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) - Girişimci Destekleme Merkezleri (GİDEM); Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) ve Adıyaman Sanayi Odası ile birlikte valilik ve belediyenin de desteğiyle, Adıyaman Tekstil Eğitim Merkezini (ATEM) geçtiğimiz gün açtı.Mart 2000 tarihli Lizbon toplantısında, AByi dünyanın en dinamik ve rekabetçi ekonomisi haline getirmek amacıyla, 10 yıllık bir stratejik plan benimseyen Avrupa Konseyi, Adıyamandaki açılışa, Şanlıurfada yine GAP - GİDEM Projesi çerçevesinde Kadın Girişimciliğini Destekleme Merkezini de ekledi.2001 tarihinde Hazine Müsteşarlığı, GAP İdaresi ve AB arasında imzalanan finansman anlaşmasıyla yürürlüğe giren GAP Bölgesel Kalkınma Programı, 2002 yılından itibaren 5 yıllık bir uygulama dönemini kapsıyor. "Kültürel Varlıklar", "Tarımsal Kalkınma" ve "Girişimcilik" programının toplam finansman tutarı 47 milyon euro ve tamamı hibe!Başbakanlık iznine bağlı, 500 milyon euroluk proje desteği ise beklemede. Bölgede görüştüğüm BM ve AB yetkililerinin ortak söylemi, "Avrupa Komisyonuna proje hazırlama bilgisinden yoksunuz."Bu konuda da GAP - GİDEMin desteği sürmesine
Demir çelik sektörünün adı bugünlerde Erol Evcil ile birlikte anılıyor.Uzun bir süredir ağızdan ağza dolaşan bir gelişme, Hürriyetten Çiğdem Tokerin haberi ile kamuoyuna yansıdı.Tokerin haberinde; Malki cinayetini azmettirdiği gerekçesiyle 34 ay cezaevinde yatan ve davası Yargıtayda olan Erol Evcil, Sivas Demir Çelikin (SDÇ) para trafiğinde, emniyet güçleri tarafından ortaya çıkarıldı. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun (TMSF) yediemin olarak Sivas Ticaret Odası Başkanına emanet ettiği SDÇde satış süreci devam ediyor. Emniyet ve TMSF soruşturması da... TMSF, Evcilin köstebeği olduğu iddiası ile Tahsilat Dairesinde bu dosyaya bakan Basri Ocakı gecici olarak görevden almıştı. Ancak bundan daha anlamlı bir gelişme yine geçtiğimiz günlerde TMSF Yönetim Kurulu Üyesi Hasan İncekaranın istifası ile ortaya çıktı. Nakit akış hızı yüksek olan demir çelik sektörü, son bir kaç ayı saymazsak son yılların en parlak dönemini yaşıyor. Dünya çelik üretimi yüzde 9 seviyelerinde arttı, Türkiyede bu artış yüzde 17lere ulaştı. Avrupa Birliği sübvansiyonları ile sektörün geleceği parlak görünüyor. Ancak son günlerde piyasa eğrisi çanlarını çalmaya başladı. Tonu 720 - 730 milyon olan demir piyasasında
İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB), 269 sivil toplum örgütü temsilcisi ile Brüksele yaptığı bir günlük çıkarma, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül için de, 17 Aralık liderler öncesi "müzakere" önemi taşıyordu.Türkiye Platformunun düzenlediği panel öncesinde, Türkiye - AB Karma İstişare Komitesi (ECOSOC) Eş Başkanı Jann Olsson, AP eski Başkanı Cox ve Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Alejo Vidal Quadras Roca ile birlikte biraraya gelen İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkanı Hüsamettin Kavi içerideki havayı aktarıyor:"Türkiyeye yakılan ışığın rengi yeşil olacak. Müzakerelerin başlayacağı 2005e kadar, Türkiyenin yapması gerekenler olacak..." Türkiye Platformunun, Brüksel randevusunda dile getirilen sözler, bundan iki yıl öncesine göre daha köşeliydi. Başbakan Tayyip Erdoğana Avrupa Parlamentosunda (AP) ilk söz hakkını tanıyan AP eski Başkanı Patric Coxun, salonun en çok alkış toplayan konuşması, "Avrupalı Türk sorusuna evet deme zamadır" diye bitiriyordu. İstanbul ve Ankaraya hareket etmek üzere olan Türk heyetinin, Brüksel havalimanında özel olarak ilgilenilen pasaport işlemleri sürerken, sohbet koyulaşıyor.10 Aralık
İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) organizasyonunda 269 sivil toplum kuruluşu temsilcisi Brükselde 12 saatlik yoğun mesai sürdürdü.Gerek Türk heyeti, gerekse de Başbakan Tayip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül Conrad Otelindeki toplantılara moralli başladı.Oysa daha 24 saat önce AB ile Türkiye arasında ilişkiler yay gibi gerilmişti.Ucu açık müzakere, müzakere tarihi, tam üyelik yerine özel statü ve Kıbrıs Rum kesiminin tanınması Türk diplomasisinin önüne dağ gibi yığılmıştı.Başbakan Erdoğan, Türkiye Platformundan bir gün önce Brüksele gelmişti, burada temaslarda bulundu. Edindiğim bilgilere göre bu görüşmelerde tam üyelik müzakeresi ve tarih konusunda sağlanan ilerleme yüzlerin gülmesine yol açıyor.2005 Ekimine kadara tarih ve tam üyelik müzakeresi. Bundan sonrası ince bir diplomasi. Avrupanın kalbinin attığı Brüksele Türkiye Platformunun AB tam üyelik yolunda, ikinci çıkarması. Başbakan Erdoğan, Brükseldeki konuşmasına "10 Aralık Dünya Hakları Günü. Hepinize kutlu olsun" sözleriyle başladı.56 yıl önce New Yorkta toplanan Birleşmiş Milletler üyeleri, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini kabul etmişti. Erdoğan en temel insan
Türkiyenin ABye tam üyelik yolculuğunda, Avrupa kamuoyunun desteğini almak için bir eylem planı var mı?Türkiyenin AB üyesi yeni 10 ülke ile Ankara Anlaşmasını yenileyeceği ve bu yolla Güney Kıbrısı da tanıyacağı yorumlarına katılıyorlar mı?Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ömer Sabancı ve Genel Sekreteri Haluk Tükel ile, "patronlar kulübünün" bir klasiği olarak niteleyebileceğim "simitli kahvaltıda" bir aradaydık.Milliyet ekonomi ekibi sordu, TÜSİAD yanıtladı.Kahvaltının önemli konusu 17 Aralık ve ekonomi; belki de 18 Aralık ve sonrası demek daha doğru olur.AB sürecinin kırılgan noktası; Güney Kıbrıs ile Türkiye arasındaki diplomatik tanıma süreci.Bu konuda geçtiğimiz günlerde Türkiyeyi ziyaret eden Avrupa Parlamentosundan (AP) en üst düzeyde üç başkan, "Hollandanın taslağında yer alan 25 ülke ile imzalanacak Ankara Anlaşması şartı, Türkiyenin Güney Kıbrısı dolaylı olarak tanıması anlamına gelir" yorumları yapmışlardı.TÜSİADın Kıbrıs meselesinde "çözümden" yana tutumu biliniyor. Bu nedenle de olsa gerek, 17 Aralıkta bir kriz öngörmüyor.Tükel, Türkiyenin yenilenen Gümrük Birliği anlaşmasıyla, Güney Kıbrısı ekonomik anlamda tanıyacağını, siyasi rezervinin
Merkez sağın en uzun süre liderliğini yapmış 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel birleşmenin adresi olarak, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağarın adını andı.Melih Meriçin Habertürkteki programı Basın Kulübünün pazar gecesi konuğu Ağardı. Kendisine sorular yönelttik...Avrupa Birliği (AB) süreci ve "merkez sağ", tartışmalarımızın odak noktalarını oluşturdu. Ağarın tüm soruları bağladığı iki nokta dikkatimi çekti; birincisi merkez sağın milli özelliği, ikincisi ise DYPnin hücrelerine nüfuz eden tarım politikası...Ağara Türkiyede liderlik turunun bir "gereği" olarak, "Amerikaya gidecek misiniz?" sorusu da yöneltildi.Ağar, "Atlantik aşırı seyahate gitmiyorum. Yurt dışına hiç seyahat yapmayacağım. Yalnızca Türk cemaatlerinin toplantılarına katılırım. Mükellefiyetimiz Türk milletinedir. Tek icazet alınacak merci millettir" dedi.Ağarın, bloklar arasındaki stratejilerin iç politikayı biçimlendirdiği bir dünyada, aldığı siyasi pozisyonun yorumunu yapmıyorum.Ağar, Ankarada Amerikan Büyükelçiğinin verdiği davete, Fener Rum Patriği Bartholomeosun "ekümenik Patrik" (evrensel Patrik) sıfatıyla davet edilmesinin yarattığı kriz ile ilgili olarak, "Eski Washington Büyükelçisi Nüzhet Kandemir (DYP Genel
1979 yılında Kayserili sanayici İzzet Özilhan ile Kamil Yazıcının kurduğu Anadolu Vakfının, sağlık birimlerinden Anadolu Sağlık Köyünün ilk ünitesi olan Anadolu Sağlık Merkezi (ASM), Ocak 2005 tarihinde hasta kabulüne başlanıyor.Amerikada 14 yıldır üst üste en iyi hastane seçilen Johns Hopkins Medicine ile yaptığı stratejik işbirliği sonucu, 80 milyon dolar yatırım ile gerçekleşen ASMyi, Anadolu Vakfı İktisadi İşletmesi İcra Başkanı Tuncay Özilhandan dinliyorum...Özilhan; hastanenin beyin, kalp, kanser ve kadın hastalıklarında iddialı olduğunu anlatıyor."Türkiyede kalp hastalıklarında çok ileri teknikler kullanılıyor. Ancak kanser olaylarında teşhisten, tedaviye güçlükler var. Dünyada yalnızca 50 adet bulunan "uzay bıçağı" diye isimlendirdiğimiz bir neşter ile, normal ameliyat bıçağının giremeyeceği alanlara inebileceğiz" diyor Özilhan.Anadolu Vakfı İktisadi İşletmesi İcra Başkan Vekili Dr.Murat Dayanıklı, doktorların yüzde 40ının akademik ünvana sahip olduğunu vurguluyor. Bu oran ASMnin gelecekte bir üniversite hastanesine dönüşebileceği sinyalini veriyor. Duyumlarıma göre, Sabancı Üniversitesi ve adından dolayı Eskişehirdeki Anadolu Üniversitesinden ASMye bu yönde talep