Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Son günlerde Rahşan Ecevitin, Hıristiyanların misyonerlik çalışmalarının arttığına ilişkin, "Din elden gidiyor" uyarısını seslendirenlerin, AKPnin dışında bir cephede kümelenmesi rastlantı değil.Mehmet Fıratın da belirttiği gibi AKP "Her türlü dini faaliyete özgürlük" yaklaşımını benimsiyor. Amaç, Tevhid - i Tedrisat Kanununu tartışmaya açmak.Nitekim Fırat, "Tevhid - i Tedrisatı da tartışmamız gerekir. 21. yüzyılın evrensel hukuk kuralları içinde bu tartışma yapılmalı" diyor.3 Mart 1924 tarihli Tevhid - i Tedrisat Kanunu, öğretim birliğini öngörüyor ve medrese ve okul ikiliğini ortadan kaldırıyor; öğrenimi bugünkü Milli Eğitim Bakanlığı bünyesine alıyordu. Hilafet kalkıyor; laik yönetim anlayışı kurumlarını oluşturuyordu.Mehmet Fırat, işte bu noktada bir dönüş yapıyor; ileriye yönelik davetiye çıkartıyor...Önceki gece Melih Meriçin "Basın Kulübü" programının davetlisi olarak, Fırata sorular yöneltme fırsatımız oldu.Sokaklarda İncil satılmasında veya apartman dairelerinde misyonerlik faaliyetlerinin sürdürülmesinde sakınca görmediğini belirten Mehmet Fırat, ısrarlı sorularımıza rağmen "bir kurum ve kural" tanımı getirmekten kaçınıyor.AKP yönetiminin en tepesindeki kadro arasında yer alan Mehmet Fırat, hukukçu kimliği ile de bu sorunun muhatabıydı. Herkes dini örgütlenme yapabilir. Bu söz AKPnin hukuk ve siyasal alandan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırata ait. AKPde kabine değişikliği bugünlerin en çok merak edilen konusu. Yeni kabinede adı geçen Mehmet Fırat, "değişiklik bekliyoruz" derken, kriterler meselesine girmiyor.367 milletvekilinin tümünün bakanlık yapabilecek nitelikte olduğunu vurgulayan Mehmet Fırat, "Ben bu göreve gelirken, Başbakana "Hangi özelliklerimden dolayı beni atadınız" diye sormadım. Çünkü diğer arkadaşlarımdan daha üstün bir niteliğim olduğunu düşünmedim. O nedenle göreve gelirken bu soruyu sormayanların, görevden alındıklarında da soru sorma hakkı yok" diyor.Görevden alınacak bakanlara, "yorgun" denmesinin de kırıcı olmadığını belirten Mehmet Fırat, "Kabine, Başbakan Tayyip Erdoğanın tasarrufudur" deyip, noktayı koyuyor. Yorgun olabilirler Fıratı "AKPde kadın siyasetçiler" konusuna da çektik. Bu konunun en çarpıcı bölümü, geçtiğimiz günlerde "namus kavgası" biçiminde kamuoyuna yansıyan Afyon milletvekili Reyhan Balandının istifasıydı.Mehmet Fırat, Balandının adını bile anmadan, "Bu iş başka, bunları söylemek istemiyorum" diyerek konuyu kapatmak istiyor.Balandıdan kimsenin partiye dönmesi için ricacı olmadığını da belirten Fırat, basına yansıyan "Başbakan, kendisine şikâyetini ileten Balandıyı Brüksele davet etti" bilgisini de yalanlıyor. Fırat, "Milletvekilleri içinden çekilen kura sonucu, Brüksele geldi. Başbakanın kendisinin orada olduğundan haberi bile yoktu" sözlerini ekliyor. Balandı olayı farklı AKPnin kadınlara yönelik "pozitif ayrımcılığı" kabul etmemesi, programa katılan gazeteciler ile Fırat arasındaki en hareketli tartışma konularından biriydi.Fırat, "Belediye seçimlerinde yüzde 20 kadın hedefi koyduk, gelmediler. Kimse evinden dışarı çıkıp siyaset yapmıyor. Sonra da (Beni birinci sıraya koyun) diye geliyor. Kadınlar kelaynak kuşları mı, onlara ayrımcılık tanıyalım?" yaklaşımını sergiliyor.Fırata pozitif ayrımcılığa karşı çıkışlarındaki arka planı sordum."Meclise türbanlı kadın milletvekilinin girememesinin bir etkisi var mı? Başı açık kadınlara imkân tanımaktan mı kaçınıyorsunuz?"Fırat "Kadınlara kota konulduğunda, bundan en çok elit kadınlar yararlanacak" türünden sosyolojik ve ekonomik bir kaygıyı dile getiriyor!Türban konusuna gelince, Fırat "korkuları aşma sürecinden" söz ediyor. Ve bu sürecin işte böyle tartışa tartışa aşılacağı inancından... syilmaz@milliyet.com.tr Kelaynak kuşu mu?